Connect with us

Dersim News, Dersim Haber, Dersim

Sarı Kadı ile Kara Kadı

Haberler

Sarı Kadı ile Kara Kadı

Pir Sultan’ın köpekleri , Sarı Kadı ile Kara Kadı’nın yediği tabağa ağızlarını sokmadılar. Günümüzün Sarı Kadısı ile Kara Kadısı kimdir ?


Av. Cihan SÖYLEMEZ

Pir Sultan onlara ne demişti:
– Sizin yediğiniz lokma helal değildir , zira içinde kul hakkı vardır ve haramdır. Benim köpeklerim dahi sizin yediğiniz tabaktan yemek yemez demişti.

Nitekim öyle de oldu Pir Sultan’ın köpekleri , Sarı Kadı ile Kara Kadı’nın yediği tabağa ağızlarını sokmadılar.
Günümüzün Sarı Kadısı ile Kara Kadısı kimdir ? Onların çok sevdiği Şeyh-ül İslam Ebu Suud Efendilerinin cevap şekilleriyle ;

El – Cevap : Kul Hakkı Yiyen Diyanet İşleri Başkanlığı , Diyanet İşleri Başkanlığının Dersim Kadısı Tunceli İl Müftülüğü

Müftü Bey şimdi alınacak , bozaracak , kızacak, kızaracak ve hemen dedesini arayacak. Arasın velhasıl kelam ne de olsa telefon parasını kendi cebinden ödemiyor.

Siz sinirlenirken Müftü bey , sizden bir ricam olacak , hemen cami’de Cuma günü vaazda bulunduğunuz kürsünün yanına bir koltuk yerleştirin , zira sizi bu hafta o koltukta oturarak salatınızı izleyecek dedeleriniz gelecek.

Ah müftü Bey , Ah!..

Sizler için, Muharrem’in bir aşure çorbasından ibaret olduğunu ne güzelde kendi internet sitenizde özetlemişsiniz.

Dedelerin kalbi kırılmasın diye bir Aşure yazınıza , ceddimiz İmam Hüseyin’i bir paragrafçık ile anmayı unutmamışsınız. Muharrem’in ilk günü iftar vermişsiniz …

Peki Söyleyin Bakalım Müftü Bey ?

– İftarı kimin parası ile verdiniz ?
– Kendi cebinizden mi verdiniz yoksa devletin bütçesinden mi ?
– Aleviler’in de bu ülkede vergi verdiğini biliyor musunuz ?
– Aleviler’in vergisinin Diyanet İşleri Başkanlığına , Aleviler’in istemi dışında aktarıldığını biliyor musunuz ?
– Diyanet’in Aleviler’in kul hakkını çiğnediğini ve Aleviler’in vergisi ile Aleviliği asimile etmeye çalıştığını biliyor musunuz ?
– Peki şimdi beri gelin de söyleyin , Aleviler’in size haram ettiği bütçeden nasıl da iftar verebiliyorsunuz ?

Müftü Bey…! Ne güzel de bir açılım yaptınız. Artık cemlerin protokol ve şeref konuğusunuz. Mutluluk duymanız lazım.

Postun yanına kurulmuş, geniş bir koltuğa oturmak herkese nasip olmaz. Hele ki battaniye sarı renkte ise ve üzerinde o güzelim sarı çiçekler varsa. Ne güzel de okunurdu şimdi dimi ; Sordum Sarı Çiçek’e ilahisi…

Arkadaşlar unutmuşlar soğuktan belki üşütmüş olabilirsiniz , keşke üzerinize birde yorgan ataydılar. Bir daha ki sefere üzülmeyin. Koltukta rahat değilse arkadaşlar hemen size kalitesini alsınlar. Ama bu seferki geniş olsun maazallah dizleri ağrıyan , bağdaş kuramayan , bir yerinde fıtığı olan vali olur , yardımcısı olur gelirlerse cem meydanına rahat etsinler.

Ne güzel sohbet ediyoruz değil mi? Müftü bey , sayın vali yardımcısı…

Sizlere jest yapmaya çalışanlar sizleri komik duruma düşürdüler. O meydana bakan geldi , gitti köşesinde bağdaş kurup oturdu , Cumhurbaşkanı geldi köşesinde bir yer bulup oturdu. Ama hiçbiri sizlerin komik ve vahim manzarasına düşmedi.

Galiba bu konuda devlet erkanı için “ Cemevine giriş soru-kitapçığı” hazırlamak gerekiyor ki açılım sınavından çakmasınlar .

Sizlere beş kalemde Cemevine giriş sınavınızda yardımcı olalım ;

1 ) Öncelikle cemevi’nin bir ibadethane olduğunu bilerek girin
2 ) İbadethane olduğunu basın önünde deklare edin
3 ) Cem meydanında hangi mevkii makamda olduğunuzun önemi olmadığını kavrayın
4 ) Cem meydanına girip , niyazda bulunup bir köşede bağdaş kurup edep-erkan içinde oturun
5 ) Cem meydanında Can olun , Can okuyan olmayın

Ve bir daha da komik duruma düşmeyin.

Sizleri bu komik duruma düşürenlere de kızmayın , ne dedilerse hiç eksiksiz yapın makam-mevkii ne isterlerse verin , verin ki bu toplum tez kurtulsun onların yol’u daha fazla ayağa düşürmelerinden. Sizlerle sohbetimiz burada bitmiştir sayın dewletlüler…

Ancak!  Hüseyin’e arz u halim bitmemiştir.

Pir Sultan’ın “ İlla da Dostun gülü yareler beni “ dizesini anlamadan , Kufe’nin Tavvabiler’i gibi hareket edip ah u wah çeken canlardan usandı bu gönül , feryadım ve figanımda asıl onlara , zira ne arı onlarda kaldı, ne de bal geriye tek kalan hüsran ya Hüseyin!..

 

Sosyal medyada paylaşın
        
   
3 Comments

3 Comments

  1. murat

    26/11/2012 at 09:19

    suç kara kadı ile sarı kadı’da değil suç bizim yalakada! o yalaka utanmadan hala cemevi başkanlığını yapıyor!

  2. Hıdır Aytaç

    26/11/2012 at 18:07

    Merhaba Cihan Söylemez, doğrusu Tunceli Cem evinde Alevilik adına yıllardır yapılanlara bakılırsa az bile yazmışsın. Cem evini kendi tapulu malı gibi kullanan bu özel ekipin Dersim Alevi Kızılbaş inancıyla yakından bir alakası yok. Bunlar daha ziyade devletten nemalanmak ve kitleyi Cem adı altında biraz daha asimile temek, asırlardır devletin yapamadığını bu ekip yapmaya çalışmakta ve kısmende başarmaktadır. Bir kere bir bakın bu dede adı altında yıllardır buraya yapışıp kalan Ahmet efendi bir tek kelime Kırmancki veya Kürtçe konuşuyormu? Bir dua Kırmancki veriyormu? Bütün marifeti gerdan kırarak bazı Türkçe beyit okumak ve resmi erkana yağcılık yapmak ve kuyruğundan çıkmamak.
    Ahmet dede önce şunu bilsinki Dersim Aleviliğinin inanç önderi Dede değil PİR’dir.Bu Cem Evi yönetiminde bazı saf temiz ve dürüst arkadaşlar var bunlara bir diyeceğimiz olamaz,ancak bu arkadaşlar bu şahısların Dede adı altında kimlere hizmet ettiklerini artık görsünler alet olmasınlar. Bunun vebali ağırdır.Ahmet dede yıllardır sözde dede, oğlu Ali Ekber hem Cem evi başkanı ve hemde Tunceli Üniversitesinde Müdür bu nasıl oluyor. Ali Ekber ve babası Dersim hakkında ne biliyorlarki, yoksa bulunmaz hint kumaşlarımıdır. Cem Evinin yeri GOLE CHETU ziyaretinin olduğu yer ve bu yer DERSİMLİLER tarafından kutsanan bir ziyaret. Her Dersimli bilirki bu Gole Chetu aynı zamanda DEWRESO MILIZ’ın (SULTAN PADİSA)sırra erdiği yer. Diyeceğimiz oki kutsal ziyaretlerimizi,inancımızı birilerine peşkeş çekmesinler kendi çıkarı için bir insan bu kadar kendisini rencide etmemeli. Cihan Söylemez tam yerinde yazmış Bunların lokması yenilmez. Pir Sultan zamanında Sarı ve Kara kadılar vardı şimdi o kadar çoğaldılarki.Her Dersimli insan çunu iyi bilsin. Bu kutsallar kendiliğinden oluşmadı bu oluşum sürecinde Dersimde resmi erkan yoktu.Dersim Pirlerinin kerametleri,Dersim Kırmanclarının inancı vesahiplenmesi ve koruması ile oluştular ve öyle de olmalı.

  3. Koo Sur

    26/11/2012 at 22:37

    Sayın Cihan bey,

    Bir Avukat olarak bu yazı size pek uygun değil, doğrusu fazla yakışmıyor.

    T.C.´de Alevilere yapılan sistematik haksızlığı götürüp Tunceli Müftüsünün sahsi meselesine indiriyorsunuz/indirgiyorsunuz.
    Toplumsal ve sahsi meseleleri birbirine karıştıyorsunuz. Türkiye´nin genel, çok önemli ve haklı davası olan Alevi-Sorununa değinirken, ufak bir şehrin (Tunceli) müftüsüne hakaret ediyorsunuz. Onu azarlıyorsunuz. Belki öyle demek istemiyorsunuz. Ama bana öyle bir hiss veriyor.

    Lütfen, karşıtlarınızı sizi aşağıladıkları gibi aşağılamayın.
    Karşıtlarınıza size hakaret ettikleri gibi hakaret etmeyin. Onları yenmeye değil, haklı davanızlan kazanmaya çalışınız. Hakaret en kolay şeydir. Türkiye´de hakarat en kolay ne var ki! Zor olan: Kazanmadır, inandırmadır, kendi derdini dile getirmedir, başka birini kendi haklı davası için ikna etmedir.

    Aşağıda Alevilere yapılan derin haksızlıklara çok iyi değinmişsiniz. Sağolunuz. Tebrikler. Bu haklı noktalarını dile getirmeniz ve bu konuda yoğunlaşmanız haklı davamıza güç verir, makalenizde sıraladığınız sorular arasında ağırlıklı olarak haklı olanlar bunlardır:
    ” …
    – Aleviler’in de bu ülkede vergi verdiğini biliyor musunuz?
    – Aleviler’in vergisinin Diyanet İşleri Başkanlığına, Aleviler’in istemi dışında aktarıldığını biliyor musunuz?
    – Diyanet’in Aleviler’in kul hakkını çiğnediğini ve Aleviler’in vergisi ile Aleviliği asimile etmeye çalıştığını biliyor musunuz ?
    …”

    Sahsi meselelere ve hakaretlere girmeden, inmeden, bunlar üzerinde yoğunlaşmak daha önemlidir.
    Selamlar, başarılar.

    Koo Sur

Leave a Reply

Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 × two =

More in Haberler

To Top