Connect with us

Dersim News, Dersim Haber, Dersim

Şerafettin Halis, BDP’nin ‘Alevi Konferansı’nı Eleştirdi

Dersim

Şerafettin Halis, BDP’nin ‘Alevi Konferansı’nı Eleştirdi

Şerafettin Halis, BDP’nin düzenlediği “Alevi konferansı”nı eleştirdi. İşte o yazı…

Dersimnews.com/Dersim – Abdullah Öcalan ile hükümet arasında yapılan “İslam ittifakı”na tepki gösteren ve geçtiğmiz hafta BDP Dersim İl Başkanlığı görevinden istifa eden Şerafettin Halis,  BDP’nin düzenlediği “Alevi Konferansına” eleştirmişti.

 

Şerafettin Halis, Diyarbakır’da BDP tarafından düzenlenen “Alevi konferansı” eleştiren bir makale yazmıştı. BDP’Nin düzenlediği “Alevi Konferansı”na Alevilerden tepki gelmişti.

İşte Şerafettin Halis’in makalesi

Yanlış Yapılırsa….

serafettin halis meclisteAKP’nin Aleviliğe bakışı bilinir. Bin yıldan bu yana Aleviliği hor görme, aşağılama, eritme ve kıyım kodlarından kurtaramadı kendisini.

Başbakan Alevilik analizlerine girişerek niyetini bir daha ortaya koymuş oldu.Alevileri Türk ve diğerleri olarak ayırmaktan da geri kalmadı. Aleviliğin net bir tanımının olmadığını, Aleviliğin İslam içi bir kurum olduğunu, Cemevlerinin ibadethane olmayacağını bir daha hatırlatarak, Alevilere yine caminin yolunu gösterdi.
Alevilerin sesleri çok çıkıyormuş. Şaşırtmadı doğrusu.

Öncelikle,  Alevilik İslam ya da başka bir dine göre tanımlanamaz. Alevilik bin yıl öncesinden kendi toplumu tarafından bugüne kadar şekillendirilerek getirilmiştir. Tanımını bulmuştur ve nettir.
İki; Alevilik, diğer dinler, (Müslümanlık ve Hıristiyanlık vb.) gibi salt teolojik bir olgu değil, sosyal-kültürel  – dini bir olgudur. İçinde farklı etnik yapılar olsa da, Türklük, Kürtlük vb. üzerinden kimliklendirilmeyecek kadar etnisiteler üstü sosyal refleks bulmuş bir ortaklıktır. Aleviliğe Türklük, Kürtlük vb. üzerinden yaklaşım Alevileri parçalamaktan öte bir amaç taşımaz.
Üç, Cemevlerinin ibadethane olup olmadığının kararını vermek, Alevi toplumu dışında hiç kimsenin haddine değildir.

Ayrıca sesleri çok çıkıyorsa, seslerini kesin. Tarihte yeterince örnek var. Bu konuda tarihsel deneyiminiz de var.
Alevilik, Selçukludan – Osmanlıdan miras kalan, günümüzde de doğru sahiplenilmeyen bir sorun.

Soruna sağ siyasetten sol siyasete kadar İslami reflekslerle yaklaşıldı. Alevilik bazen İslam’ın sapkın bir mezhebi, bazen İslam içi bir mezhep olarak görüldü.  Siyaset İslam toplumunun hassasiyetleri göz önüne alınarak yapıldı.
Soruna, Alevilerin toplumsal hassasiyetleri ve ihtiyaçları üzerinden değil, göstermelik faaliyet ve söylemlerle Alevileri arka bahçe yapma amacıyla bakıldı.

Alevilerden beslenen sosyalist sol bile,  “…din afyondur…”  gibi eksik bir aforizmayı referans alarak Alevi sorununu dillendirmeyi utanılacak bir hal saydı.  Sol Aleviliğin tarihsel, kültürel, sosyal-siyasal boyutunu göremedi. “…din afyondur…” aforizması adeta onları afyonladı.

Onlarca yıllık demokrasi mücadelesine rağmen Alevilik hala bir sorunsa, bundan siyaset aktörü Alevilerin önemli derecede sorumlulukları var. Bu aktörler siyasete yön verme yerine,  bulundukları partilerin merkezi reflekslerine göre mevcut ezberleri beslediler -besliyorlar. Açıkçası hem Alevi toplumuna karşı, hem de özgürlükçü demokratik siyasete karşı günah işlediler – işliyorlar. Partilerinin hep kimliksiz Alevisi,  beyaz Alevisi oldular.

Türkiye’de siyasi iktidarlar, sağ ve gericilik çoğu kez, solun ve özgürlükçü demokratik muhalefetin yanlışlarından ve hatalarından cesaret alır.

Siyasi partilerin Alevilikle ilgili sıralı konferans yapma ihtiyacını anlamak zor. Neden bir tanede Sünnilik konferansı yapılmadı bu güne dek. Amaç çözümse, Alevi sorunu konferanslarla, panellerle sonuç bildirgeleriyle çözülebilecek bir sorun değildir. Partilerin çözüm araması gereken yerler değildir. Sanıldığı kadar katkı da sağlamazlar. Konferanslar mağdurlara güven kaynağı da değildir. Sorun sahiplerine sunulacak güven kaynakları partilerin programı ve program esaslı faaliyetleridir. Her konferans, her sonuç bildirgesi daha çok soru işaretleri ve söz dalaşı bırakmıştır arkasında.

Özgürlükçü partilerin ezilenlere, ‘bendendir – benden değildir’ ayrımı yapmadan sorunlarını çözmeyi hedefleyen ilkeleri ve amaçları vardır. Dolayısıyla ezilenleri kazanma ve örgütleme hakkı vardır. Kazanmak için salt başına samimiyet yetmez. Bu,  soruna doğru yaklaşımla olur.

Eğer yanlış yapılır,  birileri ‘Benim Kürt Alevilerim var’ derse, birileri de çıkar ‘Benim de Türk Alevilerim var’ der. Bir konferans özgürlükçülük adına, Aleviliği etnik kimliklendirme kararı alırsa,  R. T. Erdoğan’a da, Alevilere bin yıllık  kodlarıyla bakma ve parçalama hakkı verir.

Sorun, ‘Türk Aleviler sorunu’ ‘Kürt Aleviler sorunu’ değildir. Alevi sorunudur.

Böyle bir ayrım, Kürt sorununun hassasiyet yaratmış olduğu Türkiye’de, Alevilerin bir kesimini Kürtlere düşman kılmayı hedefler ki, bu her şeyden önce Aleviliğin katli olur.

Şerafettin HALİS

(Dersim eski milletvekili)

Sosyal medyada paylaşın
        
   
12 Comments

12 Comments

  1. sahin kardelen

    08/04/2013 at 16:11

    sayin halis siyasi hayatinizda basarialr diliyorum hizir yardimcin oldun.

  2. Ali Kaya (Tarihçi-Yazar)

    08/04/2013 at 17:20

    Alevilik İslam ya da başka bir dine göre tanımlanamaz. Alevilik bin yıl öncesinden kendi toplumu tarafından bugüne kadar şekillendirilerek getirilmiştir. Tanımını bulmuştur ve nettir.Şerafettin Halis’in bu tanımlaması geeçmişte bazı yazarların yaptığı yanlişın, eksik bilgilendirmenin, tasavvuf ve ledün ilminden haberdar olmayanların bir tanımlamasıdır.Doğru bir tanımlama değildir.

    Alevilik dini İslâm, Kitabı Kur’an, Allah’a kul, Hz. Muhammed’e bağlı, Hz. Ali ‘ye talip, Ehl-i Beyt yolunu süren, yani Kur’an’ı ve İslâm’ı Hz.. Ali gibi anlayan ve On iki imamlar gibi inancı sürdürenlerdir. Hz. Ali’ye bağlı onu seven ve Hz. Ali’nin yolunda giden taraftarlarına Alevi denir. Alevilik İslâm’ın içindedir. Ayrı bir din değildir. Mezhepler üstü ve İslâm’ın içinde tasavvufi bir yoldur. İslâm’ın içinde insanidir, aklidir, ahlâkidir. Ehl-i Beyt yolunun, Kur’an ayetlerinin. yorumudur. Alevilik, Kur’an ve İslâm-ı, Hz. Ali’nin anlattığı gibi anlamaktır. Aleviler Allah’ın birliğine, Hz.Muhammed’in Resul olduğuna ve Hz. Ali’nin Velayet makamına sahip olduğuna iman ederler. Hz.Muhammed Nübüvet, Hz. Ali Velayet sahibi olduğunu ve Allah’a, Muhammed’e ve Hz. Ali’yi birbirinden ayırtmamaktır. Alevilik İslâm inancını,özünde beslediği amaçlar doğrultusunda anlamaya çalışan, içselliği esas alan , şekil şartlarından ziyade, insanın yüceliğini benimseyen Hz.Ali ve On iki imamlar gibi inancı sürdürmektir.

    Alevilik İslâm’ın içinde tasavvuf felsefesi ile din kültürünü kapsar. Alevilik; namaz, oruç, hac, zekat, zahire değil, tasavvuf içerikli Tanrı’ya kavuşmak için kendisine mahsus ibadeti olan ve ibadeti içersinde Hakka secde, dua, tevhit, zikir, gülbank duası vardır. Bu ibadetlerini cem evlerinde, evlerinde yerine getirmektedirler Alevilik, şekil şartlarından ziyade, daha çok içsellikte arayan İslâm’ın tasavvufi yorumudur. Bir başka deyişle Alevilik, İslâm’ın Ehl-i Beyt yorumudur.

    Alevilerde Cem evleri ibadet yeridir, Cem birliğin beraberliğin adıdır. Cemin yapıldığı cem evi ise, sadece ibadet amaçlı kullanılmamış geçmişteki Mescitlerin işlevini de yerine getirmiş, getirmeye de devam etmektedir. Cem evleri edep, erkan amaçlı kullanılır. Cem evleri; barış, özgürlük, eşitlik, ibadet, sevgi, yargılama ve karar verme yeridir. Aynı zamanda sohbetlerin yapıldığı birlik ve beraberliğin korunup sergilendiği, ikrarın verildiği ve erkanın yürütüldüğü güven ve sevginin toplandığı, Hakk’a temenna ve Hakkın tecelli edildiği yerlerdir. Aksine Alevi İslâm inancı Kur’an’a dayalı, Hz.Muhammed”in buyruklarına göre İslâm’ın evrensel boyutları ile yorumlanıp yeryüzü insanlığına yeni kapılar açan bir büyük düşünce akımı olan tasavvuf felsefesiyle hayat bulan bir insan bütünlüğüdür .Özünü insan sevgisinde bulan ve Tanrı’nın insanda tecelli ettiğine inanır.Vahdet-i Vücuttur.

    Alevilikte en büyük hac iyilik yapmak, aç olanı doyurmak, insanlar arasında barışı yaymak, insanlık alemi için çalışmak ve doğruluktan ayrılmamaktır. Tüm baskılara rağmen Anadolu Alevi İslâm inancının temelinde güzellik ve paylaşımcılık temel ilkedir. Musahiplik fikri varlığıyla kardeş tutmak, fitre ve zekâtı daimi kılmıştır. Eline diline ,beline .aşına, eşine,işine sahip olmayı ve kendini bilmeyi temel almıştır.

    Kafaları “Ateizm” daha doğrusu “Nihilizm” ile karma karışık olmuş kişiler, son günlerde “Alemi sersem, herkesi kör” sanarak, kendi kafalarındaki karışıklığı “Alevilerde kafa karışıklığı” ve “doğal din” başlığı ile kamuoyuna şırınga edip, inançlı halkımızın zihinlerinde sansasyon yaratmaya tüm güçleriyle çalışmaya soyunmuşlardır.

    Yüzyıllarca Aleviler, Ya Allah, Ya Muhammed, Ya Ali demeleri, ibadetlerinde ve cem evlerinde dillerinde Allah’ı hiç eksik etmeyeler mi? Aleviliği daha iyi bilir, yoksa cem evinin kapısında içeri girmemiş ve hayalinde Alevilerle ilgili senaryo yazanlar mı? Aleviliği daha iyi bilir? Elbette Aleviliği, Alevi gibi yaşayamayanlar Alevliği bilemezler, Aleviliği, Alevi gibi yaşayanlar bilir. Aleviliğin kaynağı Hoca Ahmet Yesevi’nin hikmetlerinde geçen terimlerdir. Sema, pir, pir rızası, miraç, kul hakkı, hak rızası hü, hü v.b. sözcüklerinde görmektir. İslâm’ın muhalif kanadı Hz. Ali yandaşlığıdır. Anadolu Aleviliği dünyanın en büyük dinleri ve inançların evrensel değerleriyle yoğrulmuş bir inanç olmakla birlikte özünde ve merkezinde son din olan İslâmlığın yer aldığı iman ve insanlık yoludur. Alevilikte, Allah sevgisi, Hz. Muhammed, Hz. Ali sevgisi ve Ehl-i Beyt’e bağlılık, Aleviliğin İslâm’ın özü olarak görmenin temel nedenidir. Çünkü; Hz Muhammed’in Veda Hutbesinde, ümmetime iki emanet bırakıyorum,bunlardan biri Kur’an-ı Kerim, diğeri ise Ehli Beyt olduğunu belirmiştir. Aleviler, Hz. Ali’yi sevmenin, Hz. Muhammed’i sevmekle eşdeğer olarak görmekteler. Çünkü; Hz. Muhammed,”Ben kimin mevlası isem, Ali de onun Mevlasıdır. Ona dost olana dost, düşman olana düşman ol. Ona yardım edene yardım et. Onu horlayanı horla. Nerede olursa olsun gerçeği onunla birlikte kıl, şeklinde dua etmiştir. (Sahih-i Müslüm, “ Fedail’üs- Sahabe” Ali Bin E. Talibin faziletleri, bölümünden aktaran Seyit Murtaza / Hz. Muhammed ,Hz. Ali için; “Ben ilmin şehriyim, Ali kapısıdır. Şehri dileyen kapıya gelsin”, “Ali insanların hayırlısıdır. Kim bunu kabul etmezse, gerçekten kafir olmuştur.” , “ Ümmetimin en ileri geleni ve gerçek hüküm vereni Ali’dir.”

    Aleviler kendilerini ifade ederken, Alevi, Allah’a kul, Muhammed’e ümmet, Aliye talip olan kişilerdir. Alevi İslâm inancında Tanrının gerçek eri olan insan kalbine yani doğrudan doğruya insana yönelirler. Kur’an da Tanrı – İnsan bütünleşmesi ve birliği şu şekilde ifade edilmektedir. Onlar derler ki ; “Biz Allah içiniz ve sonrada ona dönüp gideceğiz” ….” Biz ona ( insana) şah damarından daha yakınız.”

    Görüldüğü gibi bu ayetlerin içsel anlamlarından hareketle Alevi İslâm inancına göre, Tanrı insanın içindedir, insana secde etmek, Tanrıya secde etmekle eş anlamdadır.

    Nitekim Hünkar Hacı Bektaş Veli şöyle demektedir:

    Ellerin kabesi var, Benim kabem insandır

    Kur’an da, kurtaran da, insanoğlu insandır

    İşte, Alevi İslâm inancı erdemliği, yüceliği, insancılığı, barışı eşitçiliği sağlayan ve insanlığın özlem duyduğu, paylaşımcılığı sağlayacak birinci yol olduğu gerek inanç bakımından, gerekse ahlak esasları açısından dünyanın en insancıl , en özgün, en ahlaklı, en görkemli inanç kültür bütünlüğüdür.

    Aleviler, Hz. Ali’nin üstün niteliklerini ve Kur’an’ın gerçek yorumunun içsel anlamını başta Hz. Ali olmak üzere, Ehli Beyit’in ve Yedi Ulu Ozan’ın tasavvuf derinliği olan kişilerce keşfedildiğinden dolayı Alevi İslâm inancının kendi işlerinde içselleştirerek savunmuşlardır. Hacı Bektaş Veli Alevilerin Ser çeşmesidir, Alevilerin beslendiği kaynaktır. İlim, İrfan, barış, sevgi ve direniş pınarıdır. Hünkar Hacı Bektaş Veli’den alınan güçle yüz yıllarca zulme, asimilasyona karşı bir direniş bayrağı yükseltilmiş, olup, Alevi İslâm inancı kimliğini sürdürmüş, sürdürmeye de devam edecektir.

    Nitekim Hz. Muhammed, “Ali’yi seven beni sever, beni seven de Ali’yi sever.” diyerek, Hz. Ali’nin sevgisini, yerini ve önemini açık bir şekilde belirtmiştir. Hz. Ali, Hz. Muhammed’în yol kardeşidir. Nitekim bu durum Buyrukta belirtilmiştir.Hz. Ali zulme karşı baş kaldırmanın mazlumun yanında yer almanın tarihsel simgelerinden biridir.

    Pir Sultan Abdal da bir nefesinde Hz. Ali için şöyle demektedir.

    Bu dünyanın evvelini sorarsan

    Allah bir, Muhammed Ali dır Ali

    Sen bu yoldan sahibini ararsan

    Allah bir , Muhammed Ali dır Ali

    Aleviler Allah’a Kul, Muhammed’e ümmet, Ali’ye talip olanlardır. Ya sizler kimsiniz?

    Hz. Ali gerçek İslâm adaletini yaymak için, yani ahlakı, erdemi, sevgiyi, iyiliği yaymak için mücadele etmiştir. Oysa inançsızların insanlara sevgisi olmayanların, idraktan yoksun olanlar, Hz. Ali’^yi ve onun kişiliğini anlamaları mümkün mü? Elbette mümkün değildir. Kaygusuz Abdal Hz. Ali için şöyle demektedir:

    “Ali’ye İsmullah derler

    Yüzüne secde ederler,

    Taş yerine koyarlar

    Koyamazsın demedim mi?

    Bu Kaygusuz ezeliden

    Himmet almış ol veliden

    Oku ilmini Ali’den

    Doyamazsın demedim mi?”

    Erdoğan Çınar’da “Alevilerin inandığı Allah ile Müslümanların inandığı Allah aynı Allah değildir” Alevi sözcüğü M.Ö.2000 yıllarında Luviler yaşamış; Hititlerle beraber olmuşlar Luvi sözcüğü Hitit dilinde “Işık insanı” demektir. Likyalılar var. Likya ışık insanı demektir. Likyalılar ışık ülkesi demektir. Alevilerde sefa ve savaşları sırasında kendilerine ışık taifesi demeye başladılar. Alevi sözcüğü o zamandan itibaren kullanılmaya başlandı… Alevi sözcüğü ilk kez 16. yüzyılın son çeyreğinde kullanıldı demektedir. Aleviler cennet ve cehenneme inanmazlar, Alevilerle Müslümanlar aynı Tanrıya bile inanmazlar. Alevilikte başka evrene, başka mekana ve öbür dünyaya cennete yada cehenneme gidiş yoktur… Alevilik kökü çok eskiye giden on binlerce yıl öncesine giden soylu ve kadim bir inançtır ve kendisini sürekli sembollerle, simgelerle ifade etmiştir demektedir.” Burada söz edilen bilgilerin Alevilik’le uzaktan yakından ilgisi yoktur.

    Sayın Erdoğan Çınar, Aleviliğin tarihi gelişimini bilmediği gibi konuları çarpıtarak Alevi toplumunun tarihsel kimliğini geleneksel inancını, kültürünü, inanç dayanaklarını kendi aklınca tarif etmeye çalışmaktadır. Aleviliğin temelini oluşturan Allah Muhammet Ali kavramını aklınca bozmaya yeltenmektedir. Aleviliğin, İslam ile olan bağını kesmeye uğraşıyor ve yalan üretiyor. Aleviliğin Ali ile ilgisinin olmadığını bu inancın İslam dışı olduğunu söyleyen kervana katılarak aklınca Alevi toplumunu inançsız göstermeye çabalıyor. Oysa; Alevilik, İslam dinini de Kuran yorumu ile kabul eder. Kuran’ın gerçek manasına vakıftır ve tüm mevcudatın Hakkın kendi öz var-lığından ibaret olduğuna inanır ve bilir. Kuran’ı Kerim’in yorumudur ve İslam’dır. Alevilik İslam içerisinde doğmuştur. Toplumsal, kültürel, yapısal ve inançsal kimlik oluşmasında etkili olan inançsal temeller yaratmıştır. Bu nedenlerden dolayı İslam’ın içindedir. Alevi, Hz. Ali’nin soyundan gelip de onun tasavvufi yolunu izleyenler ile, o’nun soyundan gelen (Seyyid, şerif Hacegan) kollarından olan herhangi bir mürşide ikrar verip bağlananlardır. Temelde Hz. Ali’nin soyuna mahsus olan bu isme sonradan ikrar verip bağlananlar da katılmıştır.

    “Alevi” Hz. Ali ailesinin adıdır. Hz. Ali’ye bağlı olan, o’nu seven Hz. Ali’nin yolundan giden, Hz. Ali’nin taraflarına Alevi denilir. Ali’yi sevenlerdir. Aleviliğin tanımlanmasını 941-942 yılında Ebu Dulef yapmıştır. Alevilerin Ali sevgisi, taraftarı içinde Ehl-i Beyt sevgisiyle Ali’yi ve ev halkıyla sevenler taraftarı olanlar, izinde gidenlere Alevi denir. Aleviler, Ehl-i Beyti sevenlerdir. Alevilik, Hz Muhammed’in son dönemlerindeki gelişmelerle birlikte şekillenmeye başlar. Tasavvufa eğilimli sufi çevreler giderek Hz. Ali etrafında toplanırlar.

    İşte Alevi İslam İnancı; erdemliliği, yüceliği, barışı ve insanlığın özlem duyduğu paylaşımcılığı sağlayacak birinci yoldur. Bu yol gerek inanç bakımından, gerekse ahlak esasları açısından dünyanın en insancıl, en özgün, en ahlâklı, en görkemli inanç ve kültür bütünlüğüdür. Osmanlı devleti döneminde Şeyhülislamların Alevilerin aleyhine çıkardığı fermanlarla, Alevileri katleden Şeyhülislam İbni Kemal, Ebus Suud Efendi, Fahreddin Acemi, Müftü Hamza, Zenbilli Ali Efendi,Molla Gürani gibi, Aleviler’e iftira edenler, “Aleviler Müslüman değildir, katledilmeleri helaldir.” diye fetva verenlerin zihniyetinin devamı olarak düşüncelerini aktarmaya çalışıyorlar. Alevi toplumunu yok etmeye uğraşanlar toplumun kafasını karıştırmaya yeltenenler elbette gerekli cevabı alacaklardır. Bir gün Gazetesinde devam eden ve Alevileri asimile etmeye yönelik karalama kampanyasına , Vechi Timuroğlu’da katılmıştır.

    Vechi Timuroğlu “Alevilik Anadolu’ya özgü yaşam biçimidir. Tek parçası değillerdir. Aleviler İslam’ın temel öğretisini belirleyen Kelime-i Şahadeti Eşhedü en lailahe ill’allah eşhedü enne Muhammedün abduhu ve resulü” sözünü bilmezler. Namaz kılmaz, oruç tutmaz, hacca gitmez, zekat vermez… devamla Alevilik din değildir çünkü kitabı ve tapınağı yoktur. Kaynağında konar göçer toplulukların yaşam biçimine uygun olarak tapınak yerine kutsal alanları önemserler… Tümü ile geleneksel önermeler başlar ergenlik çağındaki kızlar, erkekler, kadınlar çok olgun yemede ve içmede bulunurlar, semahlar yapılır (tümü ile din dışı, gülbenkler okunur, demler alınır, mumda söndürülür ama şafak sökünce çünkü güneşin ışığı yeryüzüne yayılınca mum ışığına gerek kalmaz…) İslam bu törenlerin tümünü yasaklamıştır. Çalgı şeytanın necisidir. İçki haramdır, kadınlı erkekli eğlence sonu cehennemde bitecek bir davranış biçimidir. Oysa Alevilik bir yaşam biçimidir. İslam’a aykırı olan tüm bu güzellikleri yaratacaksınız sonra da kalkıp gerçek Müslümanlığa sahip çıkacaksınız. Tanrının meleklerine, kitaplarına, elçilerine ahret gününe şerrin ve hayrın sahibi olduğuna ölüp dirilmeye inanmazlar bunlara inanmayan kimse elbette Tanrının tek olduğuna ondan başka Tanrı bulunmadığına Muhammed’in de Tanrının elçisi ve kulu olduğuna inanmaz. Ayrıca, ahret kavramı hakkında Aleviliğin anlayışı çok farklıdır. Ahret-öte dünya, ölümsüzlük düşüncesinin yarattığı bir kavramdır… Şimdi düşünelim diyor; İslam ekinin içinde oluşarak ondan esinlenen ama İslamın farzlarını ve İslam inancının koşullarını kabul etmeyen bir toplum yada topluluk Müslüman sayılır mı? Üstelik şiirle, fıkralarla meselelerle, destanlarla, söylencelerle kendi felsefesini yaratmış kişi Tanrıya inanan bir toplum Müslüman sayılabilir mi?

    Sayın Vechi Timuroğlu. “Elbette sayılır. Alevi İslam anlayışı; İslamiyet’in Kuran’a dayalı, Hz. Muhammed’in buyruklarına göre, İslam’ı evrensel boyutları ile yorumlayıp yeryüzü insanlığına yeni kapılar açan bir büyük düşünce akımı olan Tasavvuf felsefesiyle hayat bulan, bir insan bütünlüğüdür, özünü insan sevgisin-de bulan Tanrı’nın insanda tecelli ettiğine inanır.

    Alevilik, Hoca Ahmet Yesevi, Ebul Vefa, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal ve Anadolu Erenleri, Kuran’ı en iyi yorumlayan filozof velilerin görüşlerinden ilham alarak hayat alanı bulmuştur. Anadolu’yu İslamlaştıran bir yorumdur.

    Alevilik, İslam dinin özüdür; manasıdır. Alevilik İslam içinde insanidir, aklidir, ahlakidir. Hz. Ali inancının, Kuran ayetlerinin yorumu-dur. Alevilik bir iç dünya olayıdır, his ederek yaşamaktır, insan olan her şeyi özünde duymaktır.

    Alevilik, Hz. Muhammed-Ehlibeyt taraftarı, Hz-Ali ve onun soyunda gelenlere büyük bir saygı ve muhabbetle bağlılıktır. Alevilik, Ehlibeyt’in yoludur. Alevi-Bektaşi kendisini her anlamda yetiştirmiş, kâmil insan demektir. Alevilik, dış yüzünden halka ve iç yüzünden Hakka bakan bir inançtır. Alevilik Cafer-i Sadık mezhebidir. İmam Cafer-i Sadık içtihatlarına göre hareket eder ve onun yolunu sürer.

    Sayın Timuroğlu; Aleviler gibi yaşasaydı 9. yüzyıldan itibaren biraz kitap okumuş olanlar çok iyi biliyor ki, Alevilik tanımlamasını 941-942 yılında Ebu Dulef tarafından yapıldığı görülecektir. Alevileri dinden koparmak isteyen sizin gibi zihniyeti savunanlar Alevilerle bir ayağı Avrupa’da bir ayağı da Türkiye içinde geçmişte de olduğu gibi bugünde Emevi ve Abbasi zihniyetinin devamı olarak algılanmalıdır. Aleviliğin Allah, Muhammed, Ali ile ve İslamla bağını kesmek için akla hayale gelmedik yalanlar üretmeniz Aleviliğin Ali ile ilgisinin olmadığını iddia etmeniz bu inancın İslam dışı olduğunu söyleyip inançlı Alevi toplumunu, inançsız olarak göstermeniz bir öğreticiye yakışmaz. Aleviler, dini kin ve bağnazlıkların değil, hoşgörü ve sevginin kaynağı saydıklarından yobaz, ateist, ve kökten dincilerin sürekli düşmanlığına hedef oldular. Onlar karanlık çevreler tarafından hep horlandılar. Çünkü, çağ dışı ve karanlık düşüncelerin hep karşısında olmuşlardır. Alevilikte 12 İmamın Şah Hatayı ile başladığını ve Erdebil Tekkesi’nin 7. imamı olduğunuzu iddia ediyorsunuz. Tarihi ve inanç bilgisi olan herkes biliyor ki, 12 İmamın imamcılığın İsmaillilik adı altında 9. yy da kitaplarda anlatıldığı kadarıyla 7. imam Tekkesi Erdebil değil, Alamut İsmail Kalesindeki tekkedir. Alevi olabilmek için, Alevi gibi yaşayabilmeli, Alevi gibi ibadet edebilmeli, Alevi edep ve erkanını bilerek yazmalı. Alevi toplumunun inancını bozmaya uğraşarak akla hayale gelmedik yalanlar üreterek Aleviliği İslam dışı olarak göstermenin size ne kazandırır? Alevi olan İman sahibi olur, bir pire ikrar verir. Erkân a uyar, musahip tutup görgü kavline girer, 48 Cuma cem’e katılır, Hak lokması dağıtır, mürşidin dediklerini uygular. Takva olur, Allah’ı sever , O’nu darıltmamak için gayret sarf etmek,eline, diline, beline sahip olur, eşine aşına, işine sadık olur, özüne , sözüne, sazına, gözüne, doğru olur, ağlayanı güldürmez, boşalttığını doldurur, yıktığı varsa yapar, gördüğünü örter, görmediğini söylemez. Eliyle koymadığını ve hak etmediğini almaz, on sekiz bin alemi hak bilir, yetmiş iki milleti bir görür.. Allah’ı özünde bilir. iman, eder, sözünde durur. Takvayı yüzünde bilir, bilcümle varlık onun elinden ve dilinden emin olduğuna inanır. Amel, ilim sahibi olur. İnandıklarını uygular, yedi nefis mertebesini ve dört kapı, kırk makamı uygulayarak geçip, insan-i kamil olur. Meveddet: (Tevella – Teberra) Allah pek çok ayette Peygamber ve onun Ehl-i Beytine ve soyuna sevgi ve bağlılık göstermemizi emretmektedir. Meveddet, sevgi ve bağlılık anlamındadır. Tanrı’nın Vedüd adından kaynaklanmaktadır.Tevellâ sevmek anlamındadır. Teberrâ ise kaçınmak anlamındadır. Alevilikte; Peygamber ve Ehl-i Beytin, Peygamberin soyunu sevmeyenlerden kaçınmak anlamındadır.Alevilikte Ehl-i Beyt’ı incitmek, Peygamberi incitmekle eş değer tutulmuştur.Alevilik, ilke olarak mezhepler üstü bir inanç, İslam’a bağlı bir yorumudur. Buna rağmen Sünni İslam’da olduğu gibi Alevi İslam’da da tarih içinde mezhepler çıkmıştır. Bunun en bilineni de Anadolu’daki İmam Cafer-i Sadık mezhebidir. Anadolu insanının düzeninde Alevi İslam inancının etkileri vardır. Anadolu’da bugün Alevi İslam inancına veya değişik mezhep yorumlarına inanan birçok insan vardır. Bu inanç yorum ve geleneklerin başında musahiplik, kirvelik, ölüm ve doğum gibi yaşamla ilgili törenler en önde gelen geleneklerdir. Bu gelenek ve göreneklerin bir çoğunda Alevi İslam inancının izleri ve uygulamaları mevcuttur. Alevi inancı bu ise, Aleviler bu inançların gereklerini yerine getiriyorlarsa, Alevi olmadıkları halde Alevi gibi görünüp, bu toplumun inançları ile oynamaya hiç kimsenin hakkı olmadığını da bilmelidirler.

    Sayın Vecihi Timuroğlu ve Erdoğan Çınar; Alevi toplumunu asimile etmek için uğraşmanız, tarihi gerçekleri çarpıtarak bilim dışı söylemlerle kafaları karıştırmanız sizlere bir fayda sağlamaz. Kültür tarihi ile ilgisi olmadığı halde bilgiçlik tasarlayarak, etimoloji biliyor gözüküp konuları çarpıtarak Alevi inancıyla alay ederek, Emevi zihniyetiyle bir yere varmanız mümkün değildir. Tanrı katında kul, insanlar arasında makbul olmak isterseniz haddinizi bilin. Bir söz vardır; kendini ve özünü bilen Hakk’ı da bilir.Aleviliğin ne olduğunu bilmeyenler, Alevi olmayanlara değil, Gerçek Alevi olanlara sorup öğrenilir. Alevi İslâm inancını, ibadet biçimlerini, geleneklerini öğrenmek isteyenler, Alevilerin yaşam biçimini öğrenir, onlarla oturur,birlikte yiyip, içer, onlara konuk olur ve bilgiyi kaynağında alır.. Aleviliği tanımanın biricik yolu budur. Tersi bir durumda Alevilik aleyhinde ulu-orta saçmalar, iftiralar, meydana getirilir ki, bu da kendini araştırmacı, yazar geçinen fitneci kişilerin yaptığı affedilmez gaftır. Geçmişte Emevi ve Abbasilerin Hz. Muhammed’in soyuna, Ehl-i Beyt’e ve taraftarlarına saldırdıkları gibi,bu günde sözde Alevi geçinenler(yazar) aynı anlayışlılarını bir başka şekilde devam etmektedirler

    Sayın Mehmet Bayrak, Erdoğan Çınar, Vecihi Timuroğlu, Faik Bulut ve İsmail Beşikçi gibiler, Hz. Ali’yi ve Alevileri tanımaları mümkün değildir. Çünkü Alevi gibi yaşamıyorlar.

    Alevi İslâm inancı, Ahmet Yesevi, Hünkar Bektaşi Veli, Yunus Emreler’in Pir Sultanların ve Anadolu Erenlerinin, Sarı Saltıkların, Düzgün Babaların, Dersimdeki Ocakların, Kur’anı en iyi yorumlayan Velilerin görüşlerinde ilham alarak yaşam bulmuştur. Alevilik, Hz.Muhammed, Ehl-i Beyt taraftarı, Hz. Ali ve onların soyundan gelenlere büyük bir saygı ile bağlılıktır. Alevilik, Ehl-i Beyt yoludur. Alevilik, İslâmiyet’in Kur’an’a dayalı Hz. Muhammed’in buyruklarına göre, İslâm’ın evrensel boyutlarıyla yorumlayıp yeryüzü insanlığına yeni kapılar açan bir büyük düşünce akımı olan tasavvuf felsefesinde hayat bulan Tanrının insanda tecelli eteğine inanır. Tanrı korkusu yerine sevgisini benimseyen, şeriat kapısını aşıp,marifet yoluyla hakikat dünyasına ulaşan, Kur’an-ı Kerim’in şekline değil,özüne inen akıl ve gönül ile ruhsal olgunlaşma yoludur.

    Oysa Alevi İslâm anlayışında; insanı sevmek bir ibadettir. Alevi İslâm inancında, insan Tanrı’nın yeryüzündeki tecellisidir. İnsanda Tanrı’nın tecellisi var. Bu sebeplerden dolayı insanların rızasını kazanmayan hiçbir kimse Tanrı’nın rızasını kazanamaz.Alevilikte yetmiş iki millet bir görülmüştür.Tüm insanlar Tanrı’nın bir parçası olarak görülmüştür. Alevilik insancılık, eşitlik, farklılıkları bir zenginlik olarak görmüştür. Alevilikte dört kapı kırk makam vardır. Her makamın on esası vardır. İnsan-i kamil olma vardır. Edep, erkana uyma vardır. Yedi ulu ozanın inançları vardır. Kırklar meclisi, tevella ve teberra, 12 imamları, miracları var. Düşkünlük, dar, talip, 12 post, Boz atlı Hızır, Semah ve Ser çeşme Hünkar Hacı Bektaşları vardır Alevilik, İslâm’ın özü itibarıyla tevhid inancıdır. Yani Tanrının birliği inancıdır. Hz. Muhammed’i peygamber, Kur’an-ı kutsal kitap, Hz Ali’yi vasiyi Resulullah kabul etmektir. Barış, esenlik, kardeşlik, eşitlik, toplumsal dayanışma, hoşgörü, kul hakkını yememe, iyiliği emretme, kötülükten uzak durma, yalan ve riyadan sakınma, zina vb. çirkinliklerden kaçınma, haksız kazanç edinmeme, zulme karşı çıkma gibi, ahlaksal ilkeleri yaşama egemen kılan tüm değerler Alevi İslâm inancında olduğu içindir ki; Alevilik İslâm’ın özüdür. Bu nedenlerden dolayı Alevilik İslâm öncesi tüm dinlerin de özüdür.

    Alevilik, Sünni İslâm’ın dışındadır, Sunilik de, Alevi İslâm’ın dışındadır. Alevilik İslâm’ın özüdür. Hatta İslâm’dan önce gelen ilahi dinlerin de özüdür. Art niyetlerden arınmış, nesnel ve yüzyılların getirdiği, Sünni ve Şiici anlayış ve ön yargılardan kurtulmuş bir inanç bakışı olarak ta görmek mümkündür.

    “Kafası Karışık” inançsız ve art niyetli yazarlar kendi akıllarınca Alevileri yanıltmak için “Alevi isen, o zaman dördüncü halife Ali’ye bağlılık nedendir? Hüseyin çileleri nedendir? On iki İmam’a bağlılık nedendir?” sorusunu yöneltiyorlar. Yüzyıllardır bilim adamları, erenler, evliyalar insan-ı kamiller eserlerinde Şah-ı Merdan Ali’ye gönüllerinde en müstesna yeri ayrılmış ve aşk-ı muhabbetle Ali evladı’na bağlanmıştır. Yol ve sürekleri devam ettiren, bu Aleviler Ehl-i Beyt’e niçin bağlanmışlar? Bunların hepsi de akılsız, bilgisiz mi idiler? Hallac-ı Mansur, Ahmet Yesevi, Hasan Basri, Zunnuni Mısri, Bişri Hafi, Maarufi Kerhi, Bayazid-i Bistami, Nesimiler, Baba İlyaslar, Hünkar Bektaşi Veliler, Lokman Perendeler, Yunus Emreler, Şeyh Bedreddinler, Pir Sultanlar, Şah Hatai’ler tatlı canlarını onların (Ehl-i Beyt) uğrunda, kutsal kanlarını Şah Hüseyin’in yolunda seve, seve akıttılar!

    Şimdi bu ulu Aleviler mi? Aleviliği daha iyi bilir. Yoksa bu yola inanmayanların mı? kafası karışık, kendine göre yeni din icat edenler mi? Aleviliği bilir. yeni din icat edenlerle , kafası karışık olanların inançla, dinle, Alevilikle ilişkileri olabilir mi ? Alevi gibi yaşayabilirler mi? Aleviler adına söz söyleme yetkileri olabilir mi? Elbette olmaz. Aleviliği öğrenmek isteyenler varsa, Alevilerin inanç ve geleneklerine bakmalarını ve Aleviliğin iç yüzünü öz kaynaklarına bakarak öğrenmelerini ve Aleviliği yaşamalarını salık veriyoruz.ALİ KAYA (TARİHÇİ-YAZAR)

    • Hasan gül

      08/04/2013 at 22:01

      Sayın Ali bey yaznızı bir zevkle okudum inankı çok çok memnun oldum
      gerçekleri dille getırmışınız.kaleminze bilgilernıze dilinze sağlık.
      sizinde degindinız gibi Alevligin A.sin bil bilmiyenler Alevilık hakında yazı yazanlar yorum yapanları kınıyorum .Sızın gibilere çok ihtiyaçımız var.sevgi ve sagılarımı sunuyorum başarların devamını diliyorum.
      YA ALLAH, YA MUHAMMET, YA ALİ, YOLU AYDINLİK VE İNSANLIK YOLUDUR.

    • kazım şaroğlu

      10/04/2013 at 08:43

      Sayın Ali KAYA sizi kutluyorum. Mutlaka sizinle görüşeceğim ve sizden öğreneceklerim olacak.

  3. yaşar güç

    08/04/2013 at 17:50

    Sayın milletvekilim,başta il başkanlığından istifa ettiğiniz için sizi kutluyorum.ikincisi Alevilik evrensel bir yaşam tarzıdır,ibadetlerinide özgürce yaparlar,kürt,türk,ermeni,alman,ingiliz,suriyeli
    iranlı,ıraklı ve diğer ülkelerde yaşıyan insanlarında alevi olabileceklerini kabul ederler yetmişiki millete aynı nazardan bakarlar,sizlerde yazınızdan benzeri görüş sergiliyorsunuz teşekkürler

  4. mahmut mehmet

    09/04/2013 at 08:01

    sayın eski vekilin yazısında bi cacık göremedim, ama yorumu yazan sayın ali kaya’nın doyurucu yazısını okumamıza yardımcı olduğu için teşekkür etmeyi düşünüyordum. bir süre sonra onun için bile teşekküre gerek olmadığı sonucuna vardım -website çalışanı daha çok rol sahibi çünkü-. teşekkürler sayın ali kaya alevilik ile ilgili doyurucu bilgilerin için. O değil de bu BDP’den bir kez parlementer olan kendini ebedi başkan sanıyor, sürekli etrafa görüşme notu,ropörtaj yayıyor… etmeyin abê..:)

  5. Şahin CANPOLAT

    09/04/2013 at 16:36

    Sayın Halis seçimlerde Ferhat Tunç’a karşı CHP ye çalıştığınız söylenmişti de inanmamıştım, umarım bundan sonra BDP kime nerden ne görev vereceği konusunda daha dikkatli olur.

  6. Ali A.

    09/04/2013 at 23:13

    Sayın Ali Kayanın yazısını okumadan önce kısa bir mesaj atmak istiyorum.
    Sayın Halis,
    keşke daha önce bu zihniyeti tanıyabilsezdiniz.
    Ama şu da varki, hala Dersimli olupta Dersim halkını ezmeye çalışan zihniyetiti alkışlara boğanları gördükçe.
    Yinede geç değil.
    Doğru kararınız için sizi tebrik ediyorum.
    Bravo….

  7. cevo

    10/04/2013 at 22:00

    Aliy Kaya bey, alevilikte bahsettiginiz gibi bir çok islami unsur var ama diger dinlerle de bayagi benzerlikler var. oyleyse alevilik budizmin ozudur, hiristiyanligin ozudur diyebilirmiyiz? bence alevilik ayri bir dindi ama çevresindeki dinlerden de bayagi etkilenmistir, ozellikle de heterodoks islamdan, yani siilik ve farkli varyantlarindan.

    Alevilik islamin ozuyse sunnilik nedir, islamla iliskisi nedir?

  8. baki yıldız

    12/04/2013 at 19:14

    değişimin değiştiremediği tek olgu değişim yasasıdır değişerek değiştirenlere ileriyi iyiyi temsil ederek değişenlere ilerici denir kim bilir belkide yakıştırmaların en anlamlısıdır en delikanlısı dobrası hilesiz olanıaçık ve dürüst olanıçok uzun yılların keşat gidişatından damıtarakbizi anlamanın hem çok zor hemde getirisi yani rantı olmayan bir zamanı kulaçladığımızıiyi biliyoruz ehli-beyt sevgisi ne tartışılır nede pazarlık konusu olur kimse kendi popilizimini de yapmasın dersim çok büyük bir coğrafya değil herkes herkesi iyiy tanıyor bu bölgenin soğuğunu-sıcağını yaşamayan metrepollerde ucuz koboyluk yabanlar farklı fikirlerle insanların kafalarını bulandırmasınlar teşekurler

  9. Deniz Dersim

    14/04/2013 at 17:39

    Sayın ALİ KAYA; alevilik islamdır, Kurandır şeklinde yaklaşmışsınız. Öyleyse biz alevilerinde islama hz ALİ ye göre yaşamamız gerekmezmi??? Oysaki anadolu alevilerinde ehlibeyt sevgisi dışında pek islami motifler yoktur. Namaz ve oruç ehlibetyde vardı, Bizde yok ancak bizimde kendi ibadetlerimiz var ve Aleviliğin kökeninin islamdan öncesine dayandığını düşünüyorum. İslamdan sonra etkileşim ve kısmi kabullenme ve ehlibeyte tabii olma var. Ayrıca ehlibeytin haklarının o dönem tam güvence altına alınmadığı ve güzel sözlerde kaldığı fikrindeyim. Daha derine inmiyeceğim, İmam HASAN dizlerine vurup demişki ; ey insanlar biz size ne yaptık? Babamı öldürdümüz benide zehirlediniz. Bu sözlerde isyan ve pişmanlık var maalesef. Sonrası İmam HÜSEYİNe yapılanlar… Ya hiçmi bi eser bırakılmadı hiçmi kadir kıymet yoktuki koca islam alemi içinde bu aile 70 kişiyle kerbelada katledildi??? Saygılarımla

  10. vatandas

    17/04/2013 at 21:01

    alevilik islam disidir, islamdan daha eskidir.
    Zorunlu kilictan kurtulmak icin biz islamiz demisler.
    Kendi algilayislari yasam biciminin islamla ilgisi yok 12 imam 15 nci yüzyilda alevi inancina sii sah ismail tarafindan osmanliya karsi girdigi savas dönemindeki yaratilan bilinc bulanikligidir,
    Sii lerin büyük arzusu olmustur her zaman alevileri asimile etmek en son örnek 90 larin basi. Iran devleti tc ye bu sizin alevileri ya siz sunilestirin yada birakin biz sii lestirelim demistir.
    Islamda 5 sart vardir. Islamin bütün mezhepleri bunlari uygular. Alevilerse hayir bizim alevileimizin yana yana asil müslüman biziz demesi öküzün altinda bizagi aramaya benziyor.

Leave a Reply

Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

8 + 9 =

More in Dersim

To Top