Connect with us

Dersim News, Dersim Haber, Dersim

Hozat Emniyet Amirliği: Terörle Mücadele için Tuncelilileri Gönderin

Haberler

Hozat Emniyet Amirliği: Terörle Mücadele için Tuncelilileri Gönderin

Dersim’in Hozat ilçesinde 14 ay önce ortaya çıkan fişleme skandalının ardından bu sefer de İlçe Emniyeti’nin birçok kişiyi takip ettiği iddia edildi.

Dersim’in Hozat İlçesi’nde 14 ay önce ortaya çıkan ‘fişleme’ skandalından sonra bu kez de İlçe Emniyet Amirliği’nin birçok kişiyi takip ederek, yaptıkları her faaliyeti kayıt altına aldığı öne sürüldü.

Doğan Haber Ajansı’ndan Ferit Demir‘in haberinde, Hozat’ta görev yapan 17 öğretmenin Hasankeyf ziyaretinin bile takip edildiği ifade edildi. Emniyet’in ayrıca ‘Terörle mücadele konusunda öneriler’ başlıklı dosyada, ilçede görev yapan Tunceli nüfusuna kayıtlı memurların başka illere tayin edilmesini önerdiği de dile getirildi.

Hozat’ta 2012 yılının Kasım ayında ortaya çıkan fişleme skandalının ardından Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında İlçe Emniyet Amirliği’nin bilgisayarlarına el konulup incelenmeye alındı. İddiaya göre bilgisayar kayıtlarında, Hozat İlçe Milli Eğitim Müdürü ile bir şube müdürünün de aralarında bulunduğu 17 öğretmenin sürekli takip edildiği, gittikleri yer ve mekanlar ile konuştukları insanlarla ilgili notlar alındığına ilişkin belgelere ulaşıldı. Buna göre, öğretmenlerin Batman’ın tarihi Hasankeyf İlçesi’ne yaptıkları gezi dahil bütün faaliyetleri izlenirken, tarihi mekanları ziyaretleri bile görüntülenerek dosyalandı.

Bilgisayarlarda, öğretmenlerin hangi okulda ve ne görev yaptıkları yer alırken, bu öğretmenlerin sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta paylaştıkları yorum ve fotoğrafları indirildi, vesikalık fotoğrafları ile özlük bilgileri de Emniyet tarafından kayıt altına alındı.

 

Cezaevinde de takip yapılmış

Hazırlanan takip listesinin üst kısmında büyük harflerle, ‘Emniyet amirliğimiz sorumluluk bölgesinde takipli şahıslar kategorisinde bulunanlara ait isim listesidir’ yazıldı. Takip edilen kişilerle ilgili istihbarat bilgileri kaydedilirken, bir kişinin cezaevinde bulunmasına rağmen takip edildiği ortaya çıktı.

Bilgisayarlardaki kayıtlara göre 2004 yılında başladığı belirtilen takipte, kişilerin ne amaçla ve hangi mahkeme kararı ile izlendiğine yer verilmedi.

Emniyetin takip ettiği 33 kişi arasında, Hozat bağımsız Belediye Başkanı Cevdet Konak da yer aldı. Diğerleri öğretmen, devlet memuru, siyasetçi ve esnaftan oluştu.

‘Terörle mücadele için tayin isteği’

Hozat İlçe Emniyet Amirliği ibareli ‘Terörle mücadele konusunda öneriler’ dosyasının içinde, terörün ortadan kaldırılması için, ilçede görev yapan Tunceli nüfusuna kayıtlı memurların başka illere tayin edilmesi istendi.

Terörle mücadele için ihbarcıların temini ve bilgi toplama elemanları için ödenek ayrılması talep ediliyor.

Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı, fişleme skandalının ardından, izleme skandalıyla ilgili soruşturmasını sürdürüyor.

Sosyal medyada paylaşın
        
   
2 Comments

2 Comments

  1. Kalmem K.

    09/01/2014 at 21:55

    Damgalama, dışlama.

    Devletin önemli bir kanadı ve önemli kurumları (askeriye, polis veya dini kurumlar) biz Dersimlileri Zaman Zaman keyfine göre kolayca damgalıyorlar:
    Tuncelide hayatın normal yanını tehlikeli bir keşifmiş gibi gösteriyorlar, tehlikeli bir şeymiş gibi yayıyorlar, örneğin diyorlar ki:
    bunlar isyankardır, dinsizdir, bunlar kurnazdır, bunlar mum söndürür, bunlar mum yakar, bunlar soğan yer veya soğan yemez, bunlar iki ayaklıdır, iki kolludur,bunlar solcudur, bunlar örgüt kurar, bunlar yol keser, bunlar taş atar, bunlar ateş yakar vs. vs. fantazide sınır yok, Dersimliler gibi zayıf, güçsüz, korunmasız insanlar oldukça, fantazide sınıra hiç de gerek kalmaz.

    Bu fantaziler, suçlamalar, hakaretler, damgalamalar bilhassa ülkede büyük çapta problemler ve sorunlar olduğu zamanlarda daha da artıyor, daha da güncelleşiyor, kısacası biz Tunceliler Türkiyede sanki (ilk sırada ve herzaman) günah keçileriyiz!

    Bahaneler çok, iftiralar çok, gerçeğin ters göstermenin listeleri uzun.
    Yani Dersimde 1938 yılında bir tahta/asma köprü yüzünden 50 bin öldürülüyor, 50 kişi katl ediliyor.
    Oysa Dersim halkın anlatımında böyle bir tahta köprü (Pağ asma/tahta köprü, ayaklık gibi bir şey) ne yıkılıyor ne de yakılıyor.

    KISACASI: „Kedi, yavrusunu yiyince onları fareye benzetirmiş“.

    Galiba böylece:
    Türkiye Cumhurriyeti de bizleri avlamak istediğinde, yemek istediğinde, katl etmek istediginde, sürmek istediginde, bu tutumunu hep bu tür bahanelerle mesrulaştırmaktadır. Bunun adı psikolojik savaştır. Buna sosyal bilimlerde “Stigma” derler, “damga” anlamına gelir.
    Bize karşı yıllardır uygulanan stigma (damgalama) metodları oldukça çok. Bunlar oldukça bol.

    Güçlü kesim, güçlü sahıs kendisini her zaman daha iyi savunur.

    Biz katliamdan sonraki üçüncü ve dörtüncü nesil olarak yaraların sarılmasını istiyoruz. Bunun yerine yeni damgalamalar geliyor, suçlama zincirleri geliyor.

    Biz bu suçlamalara artık fazla kulak asmıyoruz. Bunlarlardan bıktık, bunlar bize tamamen anlamsız geliyor. Bunlar suçlamalar bu tür kurumların bize karşı olan tutumunu, kinini ve ızdırabını hatırlatıyor.

  2. Kalmem K.

    09/01/2014 at 21:55

    Devletin önemli bir kanadı ve önemli kurumları (askeriye, polis ve dini kurumlar) biz Dersimlileri keyfine göre kolayca damgalıyorlar:
    Tuncelide hayatın normal yanını tehlikeli bir keşifmiş gibi yayıyorlar, örneğin diyorlar ki:
    bunlar isyankardır, dinsizdir, bunlar kurnazdır, bunlar mum söndürür, bunlar mum yakar, bunlar soğan yer veya soğan yemez, bunlar iki ayaklıdır, iki kolludur, bunlar örgüt kurar, bunlar yol keser, bunlar taş atar, bunlar ateş yakar vs. vs. fantazide sınır yok, Dersimliler gibi zayıf, güçsüz, korunmasız insanlar oldukça, fantazide sınıra hiç de gerek kalmaz.

    Bu fantaziler, suçlamalar, hakaretler, damgalamalar bilhassa ülkede büyük çapta problemler ve sorunlar olduğu zamanlarda daha da artıyor, daha da güncelleşiyor, kısacası biz Tunceliler Türkiyede sanki günah keçileriyiz!

    Bahaneler çok, iftiralar çok, gerçeğin ters göstermenin listeleri uzun.
    Yani Dersimde 1938 yılında bir tahta/asma köprü yüzünden 50 bin ölü, 50 kişi katl edilyiyor.
    1938 Dersim halkın anlatımında böyle bir tahta köprü (Pağ asma/tahta köprü, ayaklık gibi bir şey) ne yıkılıyor ne de yakılıyor.

    KISACASI: „Kedi, yavrusunu yiyince onları fareye benzetirmiş“.

    Türkiye Cumhurriyeti de bizleri avlamak istediğinde, yemek istediğinde, katl etmek istediginde, sürmek istediginde, bu tutumunu hep mesrulaştırmaktadır. Bunun adı psikolojik savaştır. Buna sosyal bilimlerde “Stigma” derler, “damga” anlamına gelir.
    Bize karşı yıllardır uygulanan stigma (damgalama) metodları oldukça çok. Bunlar oldukça bol.

    Güçlü kesim, güçlü sahıs kendisini her zaman daha iyi savunur.

    Biz katliamdan sonraki üçüncü ve dörtüncü nesil olarak yaraların sarılmasını istiyoruz. Bunun yerine yeni damgalamalar geliyor, suçlama zincirleri geliyor.

    Biz bu suçlamalara artık fazla kulak asmıyoruz. Bunlarlardan bıktık, bunlar bize tamamen anlamsız geliyor. Bunlar suçlamalar bu tür kurumların bize karşı olan tutumunu, kinini ve ızdırabını hatırlatıyor.

Leave a Reply

Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

fifteen − 14 =

More in Haberler

To Top