Alevilik
Rıza Türmen: Türkiye AİHM’nin Cemevi Kararına Uymak Zorunda
CHP İzmir Milletvekili ve eski AİHM yargıcı Rıza Türmen, AİHM’in Cemevleriyle ilgili verdiği tarihi kararı değerlendirdi.
>>AİHM: Cemevleri Alevilerin İbadethanesidir
Dersimnews.com – AİHM eski yargıcı Rıza Türmen, “AİHM, Türkiye’de cemevlerinin diğer mabetlere göre farklı bir uygulamaya tabi tutulduğunu not etmiş. Bir dinin meşruiyetine karar vermek devletin din ve vicdan özgürlüğünden doğan tarafsızlık yükümlülüğü ile bağdaşmamaktadır’ demiştir” yorumunu yaptı.
Türmen’in AİHM kararıyla ilgili değerlendirmesi şöyle:
AİHM’nin Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı (Cem Vakfı)-Türkiye kararını, Aleviler ile ilgili diğer kararlar ile ele almak gerekir. Bundan önce Mansur Yalçın-Türkiye kararında Mahkeme, din dersi kitaplarına Alevilik ile ilgili eklenen bölümlerin, ‘Sünni İslam’ı yansıtan, Aleviliği yansıtmayan bilgiler olduğunu; Alevilik üzerine evde ve okulda öğretilenlerin çocuk üzerinde çatışma yarattığını’ kabul etmiş, Türkiye’nin din derslerini zorunlu olmaktan çıkarması gerektiğini belirtmişti. Daha öncesinde Sinan Işık kararında ise nüfus cüzdanlarındaki din hanesinin kaldırılması gerektiğini söylemişti.
Şimdiye kadar Mahkeme, cemevlerinin ibadethane olup olmadığını, Aleviliğin ayrı bir din olup olmadığını açıkça tartışmamıştı. Ancak Cem Vakfı davasında bu konuda görüş bildiriyor çünkü dava tam da bu eksende.
Dava süreci Yenibosna Cemevi’nin elektrik faturalarında muaf tutulma talebi ile başlıyor. Normalde dini ibadet yerlerinin bu tür faturalardan muaf tutulması gerekirken iç yargıda, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ‘Alevilik diye bir din ne bilimsel alanda ne tarihte yoktur bu nedenle cemevleri mabed değildir’ görüşü üzerine Yenibosna Cemevi’nin eletrik faturasından muaf tutulmamasına karar verilmiştir.
AİHM bu konuda Yenibosna Cemevi’nin, Alevi inancının temel bir unsuru olan cem yapılan, bunun yanında cenazelerin kaldırıldığı ve kar amacı gütmeyen bir yer olduğunu gözlemlemiş ve bu bağlamda cemevlerinin insanların dini inançlarını yerine getirdikleri bir yer olduğunu söylemiştir.
İkinci olarak Mahkeme, Türkiye’de cemevlerinin diğer mabetlere göre farklı bir uygulamaya tabi tutulduğunu not etmiş ve bu farklı uygulamanın dayandığı nesnel bir nedenin olup olmadığına bakmıştır. Bu noktada Mahkeme söz konusu uygulamanın Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan alınan bir görüşe dayandığını belirterek şunu söylemiştir: ‘Bir dinin meşruiyetine karar vermek devletin din ve vicdan özgürlüğünden doğan tarafsızlık yükümlülüğü ile bağdaşmamaktadır.’
Bu nedenlerden dolayı, Türkiye’nin AİHS’nin düşünce, vicdan ve din özgürlüğü ile ilgili 9’uncu maddesi ile birlikte ayrımcılık yasağı ile ilgili olan 14’üncü maddesini ihlal ettiğine karar verilmiştir.
Burada da bir kez daha görülmektedir ki, Hükümet’in Alevi açılımı olarak bahsettiği aslında sadece göz boyamadan ibadettir. Buradaki temel sorun Alevi vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin Hükümet tarafından tanınmaması, üstenci ve küçümseyici bir yaklaşımla Aleviliğin bir din olmadığını söylemesidir. Oysa bunun kararını verecek olan devlet değil o inanca mensup kimselerdir. Türkiye bu karara uymak zorundadır”