Alevilik
Maraş Katliamı’nın tanıkları anlatıyor
19-24 Aralık 1978 yılında Kahramanmaraş’ta yaşanan Alevi katliamının canlı tanıkları anlatıyor…
Niyazi Öztaş:
Benim o gün hiç unutamadığım olaylardan birisi de başka bir mahalleden olan ve bize de uzaktan akraba olan üç köylümüz İmam Ergönül, Gule Ergönül ve şimdi yaşamış olsaydı benim yaşıtım olacak Hüseyin Ergönül ile ilgili olaydır. Kendi komşuları tarafından baltayla doğranarak katledildiler.
Hatta bir çocuklarını da ölü diye bırakmışlar. Onunda sağ kalması çocuk o vahşet esnasında bayılmış. Baltayla katledilen annesi onun üzerine düşmüş. Olayların ardından üç gün sonra o çocuk mahalleye geldiğinde üzerinde hala annesinin kanıyla kıpkırmızı olmuş gömlek vardı. O çocuk yaşadığı travmadan dolayı akli dengesini kaybetti.
Yine mahallemizde Şah İsmail denilen kalıpçı bir emekçi vardı. Onun da başını keserek katlettiler. Yani o günler bizim için mahşer günleriydi. Bunlar benim birebir yaşadığım gördüğüm şeyler. Bizler mahallemizi biraz olsun savunabildik ancak daha nice can, masum insan o azgın kalabalık sürüleri tarafından katledildiler.
Hayri Ergönül:
Maraş Katliamı’nda beş kişi kaybettik. Bunlardan üçü bizim ailedendi ikisi de misafirimizdi. Annem, babam, büyük kardeşim ve öğretmen olan iki misafirimiz öldürüldüler. Maraş olaylarının başlaması daha önce öldürülen iki öğretmenin cenaze törenleri ile başladı.
İnsanlar ellerine baltalar, bıçaklar, silahlar, sopalar ve benzeri aletler alarak bizim evlere saldırdılar. Ellerinde benzin bidonları vardı ve önceden belirledikleri evleri, işyerlerini ateşe veriyorlardı. İnsanlara saldırıyorlardı. Ben o zaman 12 yaşındaydım hiçbir şey yapamadım, yaşananlara tanık oldum. Devlet güçleri güvenliği sağlamak için hiçbir şey yapmadı.
Bizim ev, Alevilerin olmadığı Selim Tepe Mahallesi’ndeydi. Yaklaşık bin beş yüz kişi bizim eve saldırdı. Yörükselim Mahallesi’nde Aleviler topluydular ve kendilerini koruyabildiler. Bizim ev mahallede tek Alevi eviydi. Ellerindeki tüm yakıcı, kesici ve patlayıcı maddelerle evimize saldırdılar. İçeriye dinamitler atıldı, içeriye benzin atıldı. Babamı bir emniyet bekçisi tabancasıyla vurdu. Annemin ve babamın vurulduğunu gördüm. Evler yakılıyordu, insanlar ölüyordu. Yani bir katliam yaşanıyordu.
Kenan Atiz:
Mahalleye doğru gelirken ‘Alevi öldüren cennete gider’ diye bağırıyorlardı. Mahallenin içine tam giremediler çünkü direniş vardı ama girdikleri evdeki insanları kadın, yaşlı çocuk demeden öldürdüler.
Evleri, işyerlerini yaktılar. Şuan bende yaşamıyor olabilirdim. Çocukluk arkadaşlarım da katledildi, cenazelerini gördüm. Ellerinde silah ve bıçaklarla saldırıyorlardı. Kadın çocuk demeden savunmasız insanları öldürdüler. Evlerini, iş yerlerini yaktılar, yağmaladılar. O sırada emniyet, polis yada askerin herhangi bir müdahalesi olmadı. Seyirci kaldılar. Biz tamamen savunmasız kaldık.
Katliamın ardından Kayseri’nden başka bölgelerden asker geldi ve sıkıyönetim ilan edildi. Maraş’ın polisi, jandarması hiçbir şekilde müdahale etmedi. Katledilenlerin cenazeleri sokakta kaldı, alamadık. Birçok kişinin cenazesi daha sonradan morglardan soğuk hava depolarından çıktı.
