Alevilik
Deyişler sır kelamları
Deyişlerin içeriğinde tarihte vardır teoloji de, ritüeller de vardır bunları ne şekilde icra edilecekleri de.
Yol uluları da vardır, dergahlar da ocaklar da.
Deyişlerin içeriğinde tarihte vardır teoloji de, ritüeller de vardır bunları ne şekilde icra edilecekleri de.
Yol uluları da vardır, dergahlar da ocaklar da.
Ali YILDIRIM
Alevilik yolunda deyişler gizlilik koşullarının sır kelamlarıdır.
Yolun ilke, incelik ve temelleri belleme, öğrenme, aktarma, sürdürme deyişler aracılığıyla gerçekleşir.
Şiir müzik ile birleşerek belleme ve öğrenme sanatsal bir boyuta taşındığı gibi beynin öğrenme kapasitesinin de özel alanlarını harekete geçirir. Tekrarlarla farkında dahi olunmaksızın tüm doğallığı içerisinde deyişler belleklere işlenir.
Cem erkanı içerisinde yetişen herhangi bir yaşlı canımız bizlere onlarca deyişi ezberinden bir çırpıda okuyuverir. Ta çocukluktan başlayarak beyine ve gönüle işlenen deyişler yolun sır kelamlarıdır.
Bu yapısıyla deyişler sıradan bir şiir olmanın çok ötesinde bir anlam taşırlar.
Deyişlerin içeriğinde tarihte vardır teoloji de, ritüeller de vardır bunları ne şekilde icra edilecekleri de.
Yol uluları da vardır, dergahlar da ocaklar da.
Bu bir pratikte, eylem içerisinde, yaparak, tekrarlayarak öğrenme ve eğitim biçimidir.
Alevi canın evrene, Tanrıya, Doğaya, insana bir ve ortaklığı yolun temel okullarında ders almış olmalarından ileri gelir.
Alevi bilinci hayatın doğallığı içerisinde şekillenir.
Bakış açılarımız ortak değerlerimize yaslanan erkanımızın sonucunda gelişir.
Sözgelimi yolumuzun temel yapıtaşını oluşturan Ali olgusu erkanın esasları çerçevesinde şekillenmiştir her Alevi can tarafından benimsenip kabullenmiştir.
Devrani bir deyişinde bu kollektif tasavvurumuz olan Ali’yi şu şekilde betimler:
Hakkın kandilinde gizli nihanda
La mekan elinde sır idi Ali
Küntü kenzin hep esrarı andadır
Dünya kurulmadan var idi Ali
Feriştahlar kendi nurundan oldu
Sen kimsin diye Cibril’e sordu
Cibril bilemedi kanadı yandı
Ol zaman kandilde nur idi Ali
Ol vakit “Kün” dedi dünya kuruldu
Ademi balçıktan yaptı yoğurdu
Kendi anasını kendi doğurdu
Be nokta altında bir idi Ali
Adem’in bezminden Şit’e erişti
Müminin ervahı ona karıştı
Ayin oldu Yasin ile görüştü
Ervahı ezelden dür idi Ali
Kuran’da Ali’dir İncil’de İlyâ
Zebur’da Papa’dır Tevrat’ta Ulya
Yoktan var eyledi bu cümle eşya
Devranî kapında kulundur Ali
Devraninin deyişinde bu şekilde Dünya kurulmadan Ali’nin varoluşu, cümle eşyayı Ali’nin varetmesi, dört kitapta onun adının yazılı olması, onun gizli bir sır olması anlatısı hiçbir Aleviye yabancı gelmez.
Çünkü erkanın benimsediği Ali’nin nitelikleri budur ve Devrani de onu dizelere dökmüştür.
Alevi yolunda deyişlerin ‘ayet hükmünde’ sayılması boşuna değildir.
İnsan kendi çamurunu kendisi yoğurup kendisini halkederse elbette söylediği sözler de sure hükmünde olacaktır…