Alevilik
Madımak'ta katledilen 33 CAN anıldı
Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te, Madımak Oteli’nde yakılarak katledilen aydınlar, katliamın 28. yılında anıldı.
Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te gericiler tarafından Madımak Oteli’nin yakılmasıyla öldürülen 33 aydın, kentte düzenlenen bir etkinlikle anıldı.
Sivas Demokrasi Platformu adıyla demokratik kitle örgütleri ve siyasi parti temsilcilerinden oluşan yaklaşık 5 bin kişi, Seyrantepe Mahallesi üzerinde toplandıktan sonra yürüyüşe geçerek Mevlana Caddesi güzergahı üzerinden kent meydanına geldi.
Buradan eski Madımak Oteli binası önüne geçildi. Etkinliğe katılanlar eski Madımak Oteli, şimdiki Bilim ve Kültür Merkezi binasının giriş kısmına karanfil ve olayda hayatını kaybedenlerin fotoğraflarını bıraktı. Geçen yıl pandemi nedeni ile katılımcı sayısı kısıtlı tutulurken, bu yıl herhangi bir kısıtlamaya gidilmedi.
Eski otel binası önüne karanfil bıraktıktan sonra partisi adına açıklama yapan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, insanlığa işlenen suçlarda zaman aşımı olmayacağını vurgulayarak, “Bu büyük acının, katliamın 28’inci yılında 15 milletvekili arkadaşımızla beraber Türkiye’nin dört bir yanından buradaki dayanışma duygularını ifade etmek üzere buradayız. Acıyı bir kez daha paylaşıyoruz. Biliyorsunuz artık ceza kanunumuza göre insanlığa karşı işlenen suçlar tanımlandı ve Madımak insanlığa karşı işlenen bir suçtur. Bu yüzden de zaman aşımı olamaz” dedi.
“Unutturmamak için buradayız”
Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Zaman aşımı haberini bir müjde gibi algılayan, bunu müjdeleyenlerin ülkenin yönetiminde olması bu gerçeği değiştirmiyor. Bu yüzden bu katliamın zaman aşımı olmayacağını ifade ediyoruz. 9 tane haklarında suçu kesinleştiği halde Almanya tarafından Türkiye’ye türlü gerekçelerle iade edilmeyen ve bu iade için gereğini yapmayan yetkilileri de unutmamak için buradan bir kez daha ikaz etmek gerekiyor. Almanya’da serbestçe dolaşanlar, hatta Alman istihbaratı tarafından kullanılanların haklarında Türkiye’de kesinleşmiş ve insanlığa karşı işlenmiş bir suç konusunda cezaları vardır. Derhal tutulmaları ve Türkiye’ye teslim edilmeleri gerekmektedir. Devleti yönetenlerin de bu konuda gerekli kararlılığı göstermesi gerekmektedir. Biz unutmamak ve unutturmamak için buradayız. Birileri de unutturmaya çalışmaktadır. Arkamızdaki binada Madımak ismi ve utan müzesi yazmıyor. Arkamızda İl Özel İdaresi’ne ait bir bina var. Biz onun önüne gelip karanfil bırakıyoruz. Madımak utanç müzesi olana kadar bu mücadele devam edecek. İçerideki iki katilin isminin duruyor olması da devletin bu utancın ortağı değil, kurucusu olmasındaki inancı kuvvetlendirmektedir. 7 senedir Anayasa Mahkemesi’nde başvurumuz bekliyor. Bu başvuru her seferinde çeşitli gerekçelerle erteleniyor.”
“Madımak Utan Müzesi olsun!”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ise, grup başkan vekili, kadın kolları genel başkanı, parti meclis üyeleri ve 15 milletvekili ile Sivas’a geldiklerini belirterek, “28 yıldır hala devam ediyor. Maalesef Türkiye ve Anadolu’da hoşgörü, barış tohumları kurutuldu. Bu topraklar Mevlana’yı Hacı Bektaş’ı yetirirmiş topraklar. Maalesef burada insanlık tarihinin görmüş olduğu en büyük katliamlarından birini yaşadık. Madımak utanç müzesi olsun diyoruz” diye konuştu.
HDP Mardin Milletvekili ve Parti Sözcüsü Ebru Günay ise “Bizler ailelerimizin acısını derinden paylaşıyoruz. Bu acıları asla kabul etmeyeceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Sivas Dersim’de başladı, Maraş’ta devam etti. Madımak’ta devam etti. Aynı katliam Malatya’da, Roboski’de devam etti. En son da İzmir’de Deniz Poyraz’da devam etti. Hepimiz basından gördük, takip ettik. Failleri tanıyoruz” dedi.
“O isimler kaldırılsın”
Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkanı Gani Kaplan da bina içerisine yapılan anı köşesinde olayda ölenlerin isimlerinin yanı sıra göstericilerden Ahmet Alan ile Hakan Türkgil’in isminin de bulunmasını kabul etmediklerini belirterek “İki tane katilin ismi hala içeride asılı duruyor bu bizim için zulümdür. Şehit ailelerimize bu zulmü yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur. Bir dahaki seneye iki katilin ismi orada asılı durursa kendi elimizle sökeceğiz ve cezası neyse de çekeceğiz. Katliamın perde arkasının aydınlatılmamasına da gelince devletin içinde olduğu bir katliam olduğunu biz her zaman dile getirdik” dedi.
“Dava, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde görülmeliydi”
Olayda hayatını kaybedenlerden Gülsüm Karababa’nın ablası Nilgün Karababa ise şöyle konuştu:
“Hem kayıplarımızı anıyoruz hem de ciddi bir hukuk mücadelesi veriyoruz. Ama bizim asıl sonumuz biz böyle büyük bir katliam davasını İnsan Hakları Mahkemesi’ne götüremedik. Burada neden görüşemediğimiz konusunda zaten içeride ve dışarıda inanılmaz sıkıntılar yaşadık. Bu da [Avrupa] İnsan Hakları Mahkemesi’nde yargılanması gereken bir davaydı. Maalesef bizi iç hukuka hükümettiler. Ve biz iç hukukta bu davanın hala sonuçlanmasını bekliyoruz. Dağda küçük bir keçisini kaybeden birisinin bile İnsan Hakları Mahkemesi’nde davası varken bizim böyle bir davamız maalesef dünya kamuoyunda yok. Herkes bu davanın oraya neden götürülmediğinin hesabını verecek. Uzun yıllar Hollanda’yı biz bu davaya müdahile etmeye çalıştık. Hollanda Büyük Elçiliği maalesef geçen bu iki dava sonucunda bize sadece gözlemci üzerinde katıldı. Oysaki Hollanda vatandaşı da bu otelde hayatını kaybetti. Aileler ve sizler var olduğu sürece bizler davamızın sonuna kadar arkasındayız. Biz Anayasa Mahkemesi’nden gelecek kararı beklemeden önce ana davayı İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürecektik. Maalesef bu dava İnsan Hakları Mahkemesi’nde yargılanmadı. Üzeri kapatıldı. Biz de 28 yıldır böyle bir mücadele vermekteyiz” ifadelerini kullandı.
Dava Süreci
Katliamın ardından 35 kişi gözaltına alındı, sonrasında gözaltı sayısı 190’a kadar çıktı ancak 66 kişi serbest bırakıldı.
Geri kalanlar Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde 1 yıl boyunca yargılandı. Dava sonucunda 22 sanık 15’er yıl, 3 sanık 10’ar yıl, 54 sanık 3’er yıl, 6 sanık 2’şer yıl hapisle cezalandırıldı.
Yargılananlardan 37’si ise beraat etti. 1997’de Yargıtay DGM kararını bozdu ve sanıklar yeniden yargılandı. 8 sanık, 1997’deki bozma kararı sonrasında firar ederek kayıplara karıştı.
1998’de onaylanan yeni kararda 33 sanık idam, 14 sanık ise 15 yıla kadar değişen hapis cezalarına çarptırıldı. Son olarak Sivas Davası 2014 yılında zaman aşımına uğradı ve tüm dava kapatıldı.
Sanık avukatlarından birçoğu AKP’nin de içinde olduğu sağ partilerde milletvekili oldu ve bakanlığa kadar yükseldi. Geçen zaman içerisinde gerçekleşen tahliyeler ile hapisteki kişi sayısı 33’e düştü.
HAYATINI KAYBEDENLER
Muhlis Akarsu – 45 yaşında, sanatçı
Muhibe Akarsu – 45 yaşında, Muhlis Akarsu’nun eşi
Gülender Akça – 25 yaşında
Metin Altıok – 53 yaşında, şair, yazar, felsefeci
Mehmet Atay – 25 yaşında, gazeteci, fotoğraf sanatçısı
Sehergül Ateş – 29 yaşında
Behçet Sefa Aysan – 44 yaşında, şair
Erdal Ayrancı – 35 yaşında
Asım Bezirci – 66 yaşında, araştırmacı, yazar
Belkıs Çakır – 18 yaşında
Serpil Canik – 19 yaşında
Muammer Çiçek – 26 yaşında, aktör
Nesimi Çimen – 62 yaşında, şair, sanatçı
Carina Cuanna Thuijs – 23 yaşında, Hollandalı akademisyen
Serkan Doğan – 19 yaşında
Hasret Gültekin – 22 yaşında şair, sanatçı
Murat Gündüz – 22 yaşında
Gülsüm Karababa – 22 yaşında
Uğur Kaynar – 37 yaşında, şair
Asaf Koçak – 35 yaşında, karikatürist
Koray Kaya – 12 yaşında
Menekşe Kaya – 15 yaşında
Handan Metin – 20 yaşında
Sait Metin – 23 yaşında
Huriye Özkan – 22 yaşında
Yeşim Özkan – 20 yaşında
Ahmet Özyurt – 21 yaşında
Nurcan Şahin – 18 yaşında
Özlem Şahin – 17 yaşında
Asuman Sivri – 16 yaşında
Yasemin Sivri – 19 yaşında
Edibe Sulari – 40 yaşında, sanatçı
İnci Türk – 22 yaşında
Ahmet Öztürk – 21 yaşında (Otel çalışanı)
Kenan Yılmaz – 21 yaşında (Otel çalışanı