Diaspora
Seçimlerin Faturası Haydar Işık’a mı Kesildi
Dersim tartışmalarında Kürt cephesi sessizmiş gibi görünüyordu, Haydar Işık’ın sayfasına girince fırtınanın koptuğunu da böylelikle öğrenmiş oldum.
ÖZGÜR POLİTİKA DERSİM SEÇİMLERİNİN FATURASINI HAYDAR IŞIK’A MI KESTİ
Levent DEMİR -Avusturya
2011 G enel Seçimeleri öncesi sevgili dostum Haydar Karataş ile Dersim seçimleri üzerine bir söyleşi yapmıştım. Bu söyleşi başta Dersimnews.com olmak üzere pek çok dergi ve internet medyasında yer aldı.[1] İki bölüm şeklinde sürdürdüğümüz söyleşilerin ikinci kısmı, Dersim tartışmalarının geleceği üzerineydi. Ne var ki, Karataş sonradan bu ikinci kısmın yayınlanmasını istemedi, çözülmemiş bantlar halinde bende kalan bu kısmı, Haydar Işık’ın Özgür Politika’daki yazılarına son verildiğini öğrenince, yeniden dinledim.
Karataş, tartışmaların iki boyutuna işaret ediyordu Mayıs 2011’deki o söyleşide, bunlardan biri Erdoğan’nın Kılıçdaroğlu’nu Dersim üzerinden zorlayacağı ve buradan CHP’nin içinde bir sürtüşme yaratma sürecine girebileceğini söylüyordu. Bu beklenen birşeydi, ikinci söyledikleri Kürt Siyaseti üzeriniydi o sözleri olduğu gibi aşağı alıyorum:
H. Karataş: „Burada asıl üzerinde durulması gereken Kürt Siyaseti“
Ben: „yani PKK mi“ diye araya giriyorum.İyisi mi sözü ona bırakayım.
H.K: „Kürt Siyaseti demek daha doğru olur, biz gelişmeleri DTP ve PKK üzerinden gördüğümüz için durumu öyle algılıyoruz, oysa bu tartışmalarda Dersim’in içine gireceği ruh hali bütün Kürt Siyaseti’ni yakından ilgilendirecek. Şöyle de denebilir, bu iki ulusçu tarih dizgesi (Türk ve Kürt) karşı karşıya gelecek ve ikisi de açılım yapmak zorunda kalacaklardır. Bu da Dersim’de Kürt Hareketinin bir milletvekili çıkaramaması sonrası gelişecek…
„Nasıl birşey olur bilemem ama sertleşme eğilimi tutmaz, bu toptan kaybetmek anlamına gelir Kürtler açısından, bunun yerine kendi açılımlarını gösterecekler. Daha çok bir fatura çıkarma sorunu olarak görülebilir bu, yanlış politikalar gösterilen adaya kesilebilir, Haydar Işık üzerinden de bir sorgulama olabilir…“
KÜRT HAREKETİ DERSİM KİMLİĞİNİ KABULLENEMİYOR
Karataş bu kısımları tam olarak girmek istememiş, ancak sohbetimizin bir kaç soru sonrasında, meseleyi şu şekilde değerlendirmişti:
„Kürt hareketinin Dersim siyaseti Alevi kimliğe karşı 1990’larda takındığı tutumla aynılık taşıdı, Alevilere sert eleştiriler yöneltiyordu o zamanki aktörler, Bektaşilik üzerinden saldırdılar ve Alevilerin genel bir ihanet içerisinde olduklarını filan söylüyorlardı. Aleviliği bir kimlik olarak görmemekte ısrar etti Kürt Siyaseti ve Avrupa’da meydana gelen Alevi örgütlenmesine yönelenleri açıkca ihanet etmekle suçladı ve onların Kürt Alevileri koparmakla itham etti. Bunun önüne geçilemeyince de kendisine bağlı bir alevi oluşumu meydana getirmeye çalıştı.
Elbette başarılı olamadı. Doğrusu bu geçmiş siyaseti masaya yatırıp yatırmadıklarını da bilmiyorum, benim takip ettiğim kadarıyla olmadı. Oysa HEP’le berabar meydana gelen legal Kürt örgütlenmesini düşünün, önce Feridun Yazar, Fehmi Işıklar, Ahmet Türk gibi isimler ihanetle suçlanmış, daha sonra bunun yanlış olduğunu fark eden Kürt Siyasal önderliği, legal siyaseti tanımak hatta onunla bütünleşme yolunu seçti, Alevi örgütlenmesinde bunu yapmadı, karşıt bir siyaset sürdürmeye devam etti. Kürt Siyasetinin Dersim politikası gördüğüm kadarıyla 1990’ların başındaki Alevi örgütlenmelerine bakış açısıyla bir gitmekte, kimliği tanıma, kabullenme yerine, bağımsız kendi talepleri etrafında örgütlenmek isteyen dönemin alevi örgütlenmesine hain vari yaklaşımlarla, karşıt bir baskı unsuru oluşturma yöntemini seçmekte ısrar ediyor… Biraz önce bunun için bir açılım yapacak diyorum, yapmak zorundalar…“
DERSİM KIRILMA NOKTASIDIR
„Ama Alevi örgütlenmesinde bu açılımı yapmadı diyorsunuz, Alevi Kimliği ile tanınan kişileri dahil etmedi de dediniz, Dersim’de kaybederse neden açılım yapmak zorunda kalsın, yani neden siz ona Kürt Siyaseti diyorsunuz, PKK neden açılım yapsın?“
Dersim Kürt Siyaseti açısından psikolojik kırılma noktasını ifade ediyor. Öcalan bir söyleşisinde „Kürtleri hapsetmek istiyorlar“ demişti. Dersim Kürtlerin batıya açılan kapısı, kültürel yapısı, coğrafik oluşumu ve batı ile olan insan ilişkileri bakımından, hatta şöyle diyeyim Anadolu Alevilerinin merkezinde yer alıyor, AK Parti açısından önemi de buradan geliyor. Kürtlerin burayı kaybetmesi, Kürtler ile Türkler arasında bir köprü görevi gören bu tarihsel bağın elden gitmesi demek…. ben açılımı fatura kesme biçiminde algılıyorum. Keşke Osman Baydemir’in ve genel anlamda halk tarafından kabul gören Şeraffettin Halis’in vurguladığı yönde olsa. Belki o da olacak, ancak bunun ilk aşaması bence Alevi siyasetinde sürdürülen yanlış uslubun Dersim’de hoş karşılanmadığı biçiminde olacak… “
Bir başka sorumu Karataş şöyle cevaplamış:
„Valla o uslubu kim oluşturuyorsa, yani bu siyaset dilinin malzemesini kimler kendilerine veriyorsa, açılım faturasını onlara kesecekler. Bakın sizin rahatsızlık duyduğunuz söylemi biz dışlıyoruz, gibi algılanmasını isteyecekler. Oysa mesele o usulpta değil, onu fark etmeleri daha sonra olacak gibi geliyor bana…“
Noktalı yerleri kesmek zorunda kaldım. Karataş’a söz verdiğim gibi,bunları daha çok bir akademik çalışmada kullanacağım, ancak o zamanlar bu söyleşileri yaparken ben bu faturanın milletvekili adayı gösterilen Ferhat Tunç’a kesileceği şeklinde anlamıştım. Karataş’ın hastalandığını duyunca, telefon ettim ve haliyle sohbette ettim.
Dedim, bir açılım olmadı. Güldü, Haydar Işık bu söylemin oluşturan asıl faktördü…
Bunun üzerine söyleşiyi yeniden dinledim ve yukarıdaki kısımları almayı uygun buldum.
H. IŞIK SEÇİMLERİN KURBANI MI?
Dersim tartışmalarında Kürt cephesi sessizmiş gibi görünüyordu, Haydar Işık’ın sayfasına girince fırtınanın koptuğunu da böylelikle öğrenmiş oldum. Işık, öfke cevabında, harekete bağlıyım, asla kişisel tutum içerisinde değilim dedikten sonra, Öcalan’la kendini özdeşleştirmekte ve Öcalan’nın Siyasal Bilgiler’i bitirdikten sonra, Kaymakam, Vali belki T.C.’nin başbakanı dahi olabileceğini, ancak onun kendisini halkına verdiğini, Haydar Işık olarak kendisinin de bu yolu tercih ettiğini söylüyordu.
Anladığım şu, Işık neler olduğunu henüz anlamış değil. Özgür Politika’nın ismini dahi anmadan, „okurlarımızından gelen yoğun eleştiriler üzerine yazılarınıza son verilmiştir“ satırının manasını dahi kavramamış. Karataş’ın Türk ulus eksenli edebiyatın olumsuz öğesi olan Dersim Kızılbaşlarının, 1970’lerde şekillenen Kürt Siyasal hareketinin olumlu öğesi olarak karşımıza çıktığını, ancak bunun miadını doldurduğunu söylerken de buna işaret ediyordu.
Dersim tartışmasının bir boyutu Kürt ulusal hareketiyse, bu yaklaşımı dışlayarak Dersim’i kazanmayı tercih etmiştir Kürt Ulusal Hareketi, yeter mi, halk bu açılımı yeterli görecek mi? Bunu gelecek günler ortaya çıkaracak.
Karataş’nın söyleşi de geçen bir başka belirlemesiyle son veriyim.
SOL KİMLİKLERİ KABULLENEMİYOR
„Kürt hareketi, bölgedeki sol örgüt faktörüne ağırlık vermeyi, yeniden dost olmayı tercih edebilir. Ortak düşman CHP’den ziyade, bağımsız Dersim kimlik örgütlenmesi olacak. Bunu ne kadar erken lağv ederlerse bu kopuşu o kadar geçiktirmiş olacaklar. Bu oluşumu oluşturanlar eski sol örgütlerden geldiğine göre, o örgütleri bugünkü aktif siyasal faktör sırtına alabilir. Sol örgütlerin, PKK’nin bizimle iyi ilişkileri var, gibi bir pozitif sol söylemi zaten var. Dediğim gibi bu tartışmalardan çıksak daha iyi, sol söylem kimlikleri tanımayı kabullenemiyor, bunun yerine ben size örgütümüzün kimliğini veriyorum, hepiniz orada özgürsünüz, daha ne istiyorsunuz, demeyi tercih ediyor, sorun ne olacağından ziyade bu tarışmalar nereden geliyor meselis biraz…“
17 Mayıs 2011, Zürich’te yapılmıştı bu söyleşi.
Hala bu söyleşinin yayınlanmasını istemeyen Karataş’ın Birgün gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Varlı ile yaptığı uzun söyleşiyi okudum, Erdoğan’ın Dersim açılımı Arşivlerin bir kısmını açmakla sınırlı kaldı, Kürt Siyasetinin açılımı Haydar Işık’ın dışlanması ile mi sınırlı? Bunu önümüzdeki günler gösterecek.
Benimkisi bir hatırlatma, Haydar Işık kanımca gerçeği bildiği halde tartışmayı farklı yerden yapıyor.
[1] http://www.huseyinaygun.org/gundem/yazili-basin/147-haydar-karatasla-secimler-uzerine.html
[2] Haydar Işık’ın sözkonusu yazısı: http://www.haydar-isik.com/content/view/1016//
Levent Celik
13/01/2012 at 19:04
Merhabalar, alevilik kimlik degildir sayin Karatas.., Alevilik (bana göre)bir din, veya bir yol yada baskalarinin adlandirdigi gibi bir felsefe fakat kimlik degil. Bizim kimligimiz Kürt kimligidir! Malesef sizin gibiler bu kimlige kendini bir türlü yakistiramadi. Systeme yaranmak icin bazen Zaza bazen Türkmen bazende Alevi oldular fakat bir türlü Kürt olamadilar. Dersimlilerin su haline sagdece kafa salliyorm. Düstügümüz su durum cok vahim! Yazik gercekten!!
mustafa kara
25/01/2012 at 13:51
KÜRTLER kadar irkci tahamulsuz bir millet görmedim her yerde ZAZALARI inkar etmekten baska bir isleri yok. ERMENIYI: SÜRYANIYI :KELDANIYI: ALEVI ZAZAYI: YEZIDI KURDU: KATLEDEN SAFI KURTLERLERDIR simdi her yerde kalkip ALEVILIKTEN basediyorla tum AVRUPADA TURKLERI kötulüyorlar KURDUN bir bildigi varsa kürt milliyetciligi geri onlar icin palavradir
SinanDMirtaş
25/03/2012 at 21:51
Sn Çelik Muhtemelen Dersimli değilsiniz ve dolayısıyla da dışarıdan atıp tutma konusunda epey cevvalsiniz. Evet Alevilik (Dersim özelinde Raa Haq) her şeyden öte bir inanç sistemidir ama öyle bir inançtır ki sn bayım, Dersim kimliğinin ana malzemesidir, hamurudur. Yani bu malzeme olmadan bildiğimiz anlamda bir Dersim kimliğinden bahs etmek beyhude olacaktır, eksik kalacaktır.
Öte yandan nasıl ki diğer uluslar gibi sizin de bir aydınlanmanız varsa aynı şey sanırım Dersimliler için de geçerlidir. Siz nasıl ki ulusal kimliğinizi geçen yüzyıl başında bilince çıkarıp aynı yüzyılın sonlarında mücadele etmeye başladıysanız şimdi aynı şekilde Dersimliler de ama sizden farkı olarak silahsız kendi kimliklerini araştırma ve tanıtma yoluna giriyorlar. Dersimde kürtlük de vardır Türklük de vardır ama esas damar sanırım Deylemi kökenli aşiretler olsa gerekir.
Dillerimizde ortak kökenli kelimeler olması bu iki dili tek bir dil yapmaz. Bu durum olsa olsa akrabalığa işaret eder o kadar. Aynı akrabalık Farslarla da var Peştunlarla da. Kürtlerle yanyana coğrafyalarda yaşıyor olmamız bizleri aynı halk yapmaz. Ve zaten tarihi arka planda da görülen doğru dürüst bir ilişkilerinin olmadığıdır katliamlardan öte.
Bakın Kürt kadınları geleneksel kıyafetlerinde parlak ve renkli kıyafetler kullanırlar. Dersimde aynı kıyafetleri göremezsiniz. Ama aynı kıyafetleri Suriye, Irak ve Iran Kürtlerinde görebilirsiniz.
Bir ulusu ulus yapan önemli göstergelerden birisi de masallar ve efsanelerdir. İki halk arasında ortak bir masal/söylence yoktur.
Kader her iki halkı çok önceleri ayırmıştır.
Yaşlılarımız kendilerini hiçbir zaman Türklerle ve Kürtlerle özdesleştirmediler. Bu hatayı yapan yanlış okumalar yapan sonraki “okumuş nesil”dir. Bu yanlış okumalar sonucunda “öğrenilmiş” bir kimliği biz yaşlılarımıza dayatmaya kalktık. Şimdi o hataları geç de olsa fark ettik ve yanlışlarımızı düzeltmeye çalışıyoruz. Bize dayatılan kimlikleri değil KİM olduğumuzu öğrenmeye çalışıyoruz.
Dersim Dört Dag icinde
06/11/2012 at 16:30
Ben Levent Celik’e bir Dersim’li olarak aynen katiliyorum.Osmanli tarihi (özelliklede Yavuz Sultan Selim dönemi) ve Türk Tarihi (Corum,Maras,Sivas Katliamlari) Alevi katliamlariyla dolu!Böyle bir gercek varken nasil oluyorda Kürtler tarafindan katliama ugramamis Dersim halki “Kürt” olmaktansa “katilinin Irkindan” olmayi tercih ediyor??Bumudur Devrimci omak?Bumudur aydin olmak?Bunlari Dersim’lilere bulastiranlar Türk Alevileridir.Türk Alevilerinde standart bir cümle vardir”Kürtler ülke kursa aAlevileri istemezler” cümlesidir.Türk tarihine bakinca kimin kimi istemedigi,kimin katliam yaptigi ortadadir!Alevilerin dini olarak Türkiye icinde hangi haklari bulunmaktadir?Alevilik taninmaktamidir?Alevi katliamlarinin katilleri yakalanmis midir?Türkiye’de heran bir Alevi katliami olusma riski yüzde kactir??? Kürtler gecmiste yapmis olduklari hatalari düzeltmektedir. Ben Dersim’li bir Alevi genciyim.ALEVi VE KÜRT OLDUGUM iCiNDE GURUR DUYUYORUM!! SEYH SAiD VE SEYiT RIZA BENiM ATALARIMDIR! Onlarla gurur duyuyorum! HALKINI VE KÜLTÜRÜNÜ SATAN NAMERTTiR!!Haydar Isik’a da saygi ve sevgilerimi sunuyorum..
bertal
14/01/2012 at 20:19
Dersim’in “Kurdler ile Turkler arasinda kopru gorevi goren bir tarihsel bag” oldugunu da bu yazi sayesinde ogrendik. Bu turk solu merkezli dusuncenin bir urunu. Biraz turk solunun kurdugu “kahraman Dersim” mitosu kokuyor.
Dersim’in PKK (ve onun gibi marksist gelenekten gelen diger orgutler) için sembolik bir oneminin oldugu dogrudur. Bu çevre Dersim’in kaybedilmesini kemalizmin, asimilasyonun zaferi olarak agiliyor.
Dersim’in Turkler’le Kurdler arasinda bir bag/kopru oldugu varsayimini destekleyecek hiç bir olgu yok. PKK disinda ki hareketlere, mesela KDP, Rizgari, Islamist hareket, hatta PSK’ye bir bakmak lazim Dersim hakkinda ne dusunuyorlar, varligindan haberdarlar mi ! Kurd milliyetçisi olmayan kurdlerin Dersim hakkinda ki dusuncelerini de artik siz dusunun (bizimkiler onlara “kuro” diyorlar, onlar da oyle bag-mag degil daha vahim seyler soyluyorlar).
Hem Anadolu Alevileri ne kadar? Siyasetteki agirliklikari nedir ki? Biraz Dersim’i ve çevresini abartiyoruz gibime geliyor.
hallac dersim
15/01/2012 at 12:16
SURLARIN GÖZYAŞLARI
bilginler , sahabe surların dibinde
zorbaya karşı ayrık buluşlar yapardı beraber
şimdilerde bölgeye bakıyon
sömürgeci , işgalci kültürü
renksiz , kirlenmiş yer etmiş
sevdiklerimizi , arkadaşlarımızı kaybedip
kuru bir dal parçası gibi dokunsan kırılacak olsakta
gözyaşlarını içimize damıtmaya ermişiz !
bilmezler nasıl sevdik , neden bu kandavası
kenara çekilip , taşeronluk , rezalet , semirmek değil
ecdada , namusa sahip çıkmak
mahzenlere , toprak altlarına gömülmüş
evrensel hazineleri insanlığın hizmetine sokmak belkide
kürdistanın başını göğe yüceltmek ,
kutsalı zalime çiğnetmemek !
uzayın derinliklerinde , diğer galaksilerde
hakiki kavganın olduğu gerçeğini unutmadan
ufalıp , aynı yollardan gitmeden
tarihe büyük , ayrık bir tokat savurmak
vardır çıkınında elbet
sanada yaraşan budur
gerçek , namuslu , eşit , hakça barış nasıl gelecek
umut iklimi yeşerecekmi diğer diyarlardaki gibi
hallac DERSİM