Diaspora
Dersim Kongresi Neden Gereklidir?
“Bu nedenle böyle bir kongrenin ilk aşamasında içeriği değil, şekli ve toplanma felsefesi önemlidir. Mesele hangi temel üzerinde bu inşanın yapılması gerektiğidir. Siyasi gölgenin olmadığı, tamamen Dersimi olan, Dünya’ya yayılmış Dersimlileri birleştiren bir kongre toplamanın zamanıdır.”
Haydar Karataş
Siyaset üstü bir Dersim Kongresi toplanmalıdır, ekonomik, kültürel ve inançsal birliği tartışan ve hemşehrilerimizin hayatın her alanında birbirini destekleyecek bir süreci başlatmayı hedef almalı bu kongre.
Neden 1. Dünya Dersim Kongresi gereklidir?
Bir süreden beridir Thedor Herzl’in günlüklerini okuyorum. Herzl’i aranızda tanıyan kaç kişi var bilmiyorum, ancak Herzl yazar ve aydın olmanın ötesinde, dünyanın dört bir yanına dağılmış Yahudilerin içler acısı durumunu düzeltmek için kafa yoran biriydi. O zamanın gazetelerinde Herzl’le yapılmış söyleşileri, ona tepki duyanların bakış ve eleştirilerini hangi kaygılarla yaptıklarını anlamaya çalışıyorum bu okumalarda.
Herzl’in 1. Dünya Yahudi Kongresi’ni 1897’de toplarken o günleri günlüklerine şöyle not düşmüştü: Yahudiler gittikleri yerde o halkların içinde entegre olamıyorlardı ve Yahudi olarak kalıyorlardı. Ya da toplumlar onları Yahudi olarak tanımlıyordu. Karl Marks da bu konuda onunla aynı fikirdeydi, dünyanın Yahudilerden kurtulması için Yahudilerin kurtulması gerekir diyerek Herzl’in bu fikrine destek veriyordu.
Herzl tuttuğu günlüklerin birinde şöyle bir örnek veriyordu: ‘… mesela Rusya’dan göç eden bir Rus Avrupa’ya geldiğinde bir kaç kuşak sonra, onun çocukları benim anne babam Rus kökenliydi derken, Yahudiler gittiği yerde Yahudi olarak kalıyorlar…’
Gittiğim okumalarda, dünyanın farklı şehirlerinde bu durumun aynısının Dersimliler için de geçerli olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Örneğin Diyarbakır’dan Almanya, İngiltere’ye göç eden biri orada Kürt olduğunu söylemesine karşın, Dersimli gittiği, İstanbul, İzmir ya da Avrupa’nın bir yerine Dersim kimliğini alıp gitmektedir.
Keza siyasal örgütler içinde de durum bundan pek farklı değil, Musa Anter, ‘Dersimli gittiği yerde Dersimlidir,’ derken de bunu söylüyordu.
Osmanlı vilayetlerinde de Dersim Vilayeti, diğer beylik ve etnik gruplardan farklı tutuldu. Kaderi de farklı oldu.
Bu öyle bugünün tartışması filan da değildir, 1866’da Dersim’e giden Britanya’nın İngiltere başkonsolosu J.C. Toylar, Dersim için: “Kürt desem Kürt değiller, Türk desem değiller, Müslüman desem değil, Hıristiyan hiç değiller…” diyordu. 1741’de giden Polonyalı gezgin Simon ise daha şiddetli belirlemelerde bulundu ancak Dersim, aklı yaşlı kuşaklardan 1970’lerde aydınlanma hareketiyle tanışan gençlere geçtiğinden bu yana, kendini tanımlayamıyor, Türkiye toplumunda kendini konumlandıramıyor. Toplum büyük siyasi kamplara bölünmüş durumda, siyasal görüş ile toplumsal kimlik acımasızca birbirini ezmektedir.
Toplumun aidat sosyolojisi, siyasal paradigmaların ağır baskısı altındadır. Farklı fikirlere kapalı, kendisi gibi düşünmeyeni ‘hain’ ilan eden ve toplumsal linçe tabii tutan bir yere dönüşmüş, ultra-siyasal bir ‘zehir’ ortaya çıkmış durumda.
Bu parçalanmışlık ve büyük yok olma derin sevgisizlikler, sonu gelmez acılara da yol açmaktadır.
Bu dağılmışlığı ancak dünya çapında toplanacak bir Dersim Kongresi birleştirebilir. İsteyen gene Kürt siyasetinin içinde yer alsın, sol gruplara katılsın, ne bileyim liberal partilere, merkez sağ ve sol partilere girsin, ama kendi kimliğini artık tanımlamalıdır Dersimli. Çocuklarımız gittikleri yerde büyük bir manevi boşluk yaşamaktadırlar.
Dersim artık Dersim’le de sınırlı değil, Dünyanın hiç bir yerinde insanlar başka bir kente göç ettikten sonra o kentin nasıl yönetildiği ile ilgili olmaz. Bir Samsunlu, bir Hakkarili İstanbul’a göç etmişse, geldiği kentin Belediye başkanı ve Milletvekili ile Dersimlinin ilgili olduğu gibi ilgili değildir.
Bu kongre orada seçilenin, aday gösterilenin bütün bu topluluğun hassasiyetini yansıtması gerektiğini siyasetçilere hatırlatarak bu ‘zehri’ sağabilir.
Bunun için 1. Dünya Dersim Kongresi bu dağılmışlık içinde toplanmalıdır. Kim yapar bilmiyorum, ancak her kim yaparsa, şahsi olarak yanında olduğum gibi, Dersimlileri ve Kızılbaşlığı daha yakından tanımak isteyen pek çok Türkiyeli ve dünyadan aydının desteğini alır. Elbette siyasetçiden uzak olursa, bu başarılabilir.
Ve elbette, Siyaset üstü bir Dersim Kongresi toplanmalıdır, ekonomik, kültürel ve inançsal birliği tartışan ve hemşehrilerimizin hayatın her alanında birbirini destekleyecek bir süreci başlatmayı hedef almalı bu kongre.
Ama nasıl bir kongre olmalı, biraz da ona değineyim.
Fikrim şudur:
1. Kongre dört kısımdan oluşmalıdır. a) Ortada divan, b) divanın sağ tarafında Dersim’in on iki inanç ocağı. c)Sol tarafında Rayberler, eski ve yeni Dersim milletvekilleri ile eski ve yeni Belediye başkanları ve sembolik yaşlılar, d) ve Delege kürsüleri olmalıdır.
On iki ocağın her birine bir sandalye ayrılmalı ve üzerine ocağın ismi yazılmalıdır.
Ola ki bazı ocaklar siyasi ortamın baskısı nedeniyle temsilci göndermek istemeyeceklerdir, (kanımca böyle bir halk kongresine hiç bir siyasi örgüt karşı çıkmayacaktır) ancak varsın gelmesin, gelinceye kadar o sandalye boş kalmalıdır. İki yılda bir bu kongrenin toplandığını düşünürsek, gelemeyen o ocak elli yıl sonra gelse dahi onu bekleyen sandalyede yerini rahatlıkla alacaktır. Ben dışlandım hissine kapılmayacaktır.
2. Kongre siyaseti değil, toplumsal varlığı temsil etmeli ve akli süreci tartışmalıdır.
Delegelere gelince, gönlüm silah ve öldürme-ölüm cezasına karşı olanların delege olabilmesidir. Ölüm cezası ve şiddete karşı olmayanlar nasıl ki Dersim’in Cem ve Cemaatinden dışlanıyorlardıysa, dışlanmalıdırlar. Çocuklarımız silahlı gruplara katılabilirler, içimiz ağlayabilir, onlara ağıt yakabiliriz, ancak Alevi inancında ve Dersim kültüründe ölüm cezası yoktu, kavgada birbirini öldürenler bu Cem ve Cemaatlerin dışında tutulurdu, aynen öyle olmalı. Biliyorum çok zor diyeceksiniz, ama Dersim sivilleşmelidir, çağımız şiddet ve öldürme yoluyla hak arama devrini kapatmıştır. Avrupa barbarlığı yasalarındaki ve kilisenin ölüm cezalarını ortadan kaldırmak için yüz yıllarca mücadele etti, Dersim kültüründe ölüm cezası yokken bugün şiddet fikriyatında olması ve siyasal tarafların şiddetle kendini ifade etmesi büyük bir acıdır. Demek ki, siyasi gölge dışında, şiddet fikriyatı da kongrenin dışında tutulmalıdır.
3. Katılımcı delegeler, kişisel fikrini dile getirmelidir. Kongreyi toplayacak irade, Dersimi ve Alevi olan kurumlardan delege çağırmalı, aydınlar, yazarlar, sanatçıları davet ederek, bu bileşenin dördüncü saç ayağını teşkil etmelidir ve Dersim’in gelecekteki akli sürecini tartışmaya açmalıdırlar.
4. Siyasi partilerde aktif görev alan Dersim kökenli milletvekilleri, Gülten Kışanak, Hüseyin Aygün, Erdoğan Toprak, Kamer Genç ve Aysel Tuğluk gibi vekiller ancak dinleyici olarak davet edilmelidir. Aktif siyasetçi kongreyi Tehoder Herzl’in kongresinde olduğu gibi, Kongreyi sadece selamlayabilir. Destek verebilir. Bu vekillerden böyle bir sivil kongreye destek sunanları halkın gönlü dışında bir karşılığı olmamalıdır. Kendi siyasal bakış açıları dışındaki Dersim’i dinlemelidirler. (bu vekiller kısmı tartışmalıdır elbet)
Öyleyse,
5. Tartışmalar nasıl olmalıdır
Hiç bir delege başka bir delegenin söylediklerine cevap verme hakkına sahip olmamalıdır. Bütün katılımcılar, Dersim’i nasıl tanımladıklarını, gelecekte nasıl bir Dersim istediklerini tarif etmelidirler, yani politik grupların isteğini değil, tamamen şahsi fikrini, kendi aklındaki Dersim’i tarif etmelidir.
6. Kongrenin Dili: Kongre üç dilde dua ile açılmalıdır.
Böyle bir kongre, Dersim’de konuşulan üç lisanda dua ile açılmalıdır, So Be, Here-Were (Dersim Kürtçesi ve Dersim Zazacası) ve Türkçe yapılmalı. Dersim’deki dil tartışması da böylelikle eski halini alacaktır, Dersimdeki Kızılbaş ocakları, Kurmanci konuşan köye Kurmanci bilen Pir göndermiştir, Kırmançki konuşan köye ise Kırmançki ve Türkçe bilen köye de Türkçe bilen Pir göndermişlerdir. Kongre Dersim’in bu renklerini temsil etmelidir.
Böyle bir kongre Dersimlileri rahatlatmaz mı dersiniz?
Çocuklarımızın ‘biz kimiz’ sorusunu cevaplamaz mı, bu yok olmanın önüne geçmez mi dersiniz?
Biz yazarlar, aydınlar, politikacılar, Dersim çalışmasını yapan kurumlar, dernekler bu kongre ile beraber rahatlamaz mıyız dersiniz? Herkes rahatlar. Kürt ve Türk siyasi partileri içinde yer alan Dersimliler oralara entegre olmak yerine, kendi toplumun derdini yansıtacaklardır, onların ‘siz busunuz’ yerine, Dersim’in sorunlarını anlatacaklardır. Dayatma yerine, kendi kimlikleri ile barışma zamanı başlar, diye düşünüyorum.
Böyle bir Kongre Kürt ve Türk siyasetini de rahatlatacaktır. Dersim dünyadaki tek Alevi kenti, Alevilerin Türkiye’deki konumu rahatlar. Gittikçe İslami bir forma doğru giden Türkiye siyaseti bu vesileyle nefes alır, solun ve Türkiye’deki azınlıkların içe kapanmışlığını ve gittikçe katmerleşen islami korku da hafifler.
Dersim artık bizi şöyle öldürdüler diye ağlamayı bırakmalıdır, geleceğe bakarak kendini, çocuklarının geleceğini konumlandırmalı ve toplumsal inşa sürecine girmelidir. Yoksa bugün geç yarın çok geç olabilir.
Nazımın geçtiği Dersimli bazı aydın ve yazarlara bu içerikte bir mektup yazacağım.
Dersim fikriyatı son yıllarda olgunlaştı, şimdi kendini tanımlama sürecine girmiştir.
Tamamen yeni bir dille, inanç ve ocakları baz alarak toplumumuzun içine girdiği travmaya son vermeliyiz.
Bu nedenle böyle bir kongrenin ilk aşamasında içeriği değil, şekli ve toplanma felsefesi önemlidir. Mesele hangi temel üzerinde bu inşanın yapılması gerektiğidir. Siyasi gölgenin olmadığı, tamamen Dersimi olan, Dünya’ya yayılmış Dersimlileri birleştiren bir kongre toplamanın zamanıdır.
Siyasi gruplara mesafeli, bir partinin arka bahçesi olmayan ve Dersimlilerin durumunu tartışacak böyle bir kongreye, doğrusu canı gönülden destek verebilirim.
Yeter ki, dine sarılır gibi politikanın zehrini içen Dersimlilere, Dersim’deki hayatı hatırlatan bir girişim olsun.
22 Eylül 2013, Zürih-Rüti
malim
22/09/2013 at 21:38
Kesinlikle katiliyorum. biran önce baslamasini dilerim yukarda belitdiginiz gibi bu fikirler esas alarak yolumuza devam edebiliriz.
Metin Bozdag
23/09/2013 at 10:15
HAYDAR KARATAS ZOR OLANI FAKAT DOGRU OLANI ÖNERIYOR,BENCE DE DERSIM’IN GELECEGI BÖYLE BIR KONGREYLE ÖNÜMÜZE YENI HEDEFLER KOYABILIR.
BU YAKLASIM TARZI DERSIMLILERE YENI UFUKLAR ACACAKTIR:
abbas tunc
23/09/2013 at 11:18
fikir güzel keske olsa ,daha dernekleri ortak paydada bir araya getirmiyoruz.derneklerimiz devrim yapiyor ,o pariye bu partiye satasarak siyaset yapiyor, kurum biraz nötr olmali. kurumlar buna öncülük yapar bizde destekleriz belki hayalimiz gercek olur ne drsiniz.
cihan ağce
24/09/2013 at 17:16
BENDE BU ÖNERİYE CANI GÖNÜLDEN DESTEKLER,VE KATILMAK İSTERİM.BENCE MANTIKLI Bu öyle bugünün tartışması filan da değildir, 1866’da Dersim’e giden Britanya’nın İngiltere başkonsolosu J.C. Toylar, Dersim için: “Kürt desem Kürt değiller, Türk desem değiller, Müslüman desem değil, Hıristiyan hiç değiller…” diyordu. 1741’de giden Polonyalı gezgin Simon ise daha şiddetli belirlemelerde bulundu ancak Dersim, aklı yaşlı kuşaklardan 1970’lerde aydınlanma hareketiyle tanışan gençlere geçtiğinden bu yana, kendini tanımlayamıyor, Türkiye toplumunda kendini konumlandıramıyor. BELKİ BU SORU İŞARETLERİ DE ÇÖZÜLMÜŞ OLUR VEYA BİR KONSENSUS OLUŞUR KANAATİNDEYİM TABİKİ BENİM FİKRİM VAR AMA ŞİMDİ SÖYLEMEYECEĞİM!!
KIZILBASOGLU
24/09/2013 at 19:53
Kizilbas halkimiza ve Özgürlük fikriyatiyla mesgul Dersimli yoldaslara selam olsun !
Haydar Karatasin düsüncelerine katki sunmak önerilerde bulunmayi bir Dersimli olarak görev saydim.Elbette önemsiz birseyleri yazmak istemem.Ben kimim? biz kimiz? kim bizi ne görüyor? biz kendimizi nasil görüyoruz? derken tarihten bir kac örnek vererek Dersim kizilbaslarinin gercekler görmelerinin önünde cok engeller oldugu kabul etmemiz gerekiyor.Biz alisilmamis.ezberlenmemis dogmatik olmiyam meteryalist ve Devrimci bir durusla Alevi halkinin genel meselesi icinde halkimiza sorunumuzu hatirlatmak isteriz.
Bilindigi gibi Yahudilerin tarihsel devletlesme uluslasma etnik mücadelesinin özgenlikleri Alevi milleti sorununa benzedigi tartisilmaz bir gercek.Ismaililerin,Kizilderelilerin,Romanlarin,Kürtlerin bile taninmis devletleri yok.Bu ve benzeri topluluklar yasadiklari cografyada ve serpildikleri Diaspora alanlarinda örgüt,Konferans,kültürel,siyasal,faliyet ve tarihlerine yön verme mücadeleleri var.Ne kadar demogojilestirilsede cözümlenmemis her sey cözülmeye muhtactir.
Dersim Ayalet Konferansi Fikri halka acilmalidir görüs ve düsüncemiz icin önce 14 madde ile görüslere katki ve önerilerimizin degerledirilmesini arzu ederiz.
1.Dersim Konferansi Alevi ulusal sorununun ic meselesi olarak ele alinip degerlendirilmelidir.
2.Kutsanmis bütün Ocaklari sadece Dersimle sinirlarsa elestiri alir.
3.Alevilerin halk inanclarini sadece Dersim özelindede olsa Ocakzadeligin semsiyesi altinda görmek Dersimin kizilbas halkina faydasi olmaz.
4.Bektasilik mekanli ve makamli reformcu Alevilerin bir cesit halk inanc sekillenmesidir ve farkli erkan retülleri vardir.
5.Dersim Ayeletinde yasayan mülkü cografyanin yüzde 90 dan fazlasi Kizilbas halkinindir bunu siyasallastirarak
inanc potasinda sunmak yanlistir.
6.Aleviler Ulus olarak Dersimliler ayalet olarak uluslararasi örgütlenme hakkina sahiptir.
7.Aleviler merkezi devlet örgütlenmesinin kosullarini yaratmali ve özerk Federal Dersim ayaleti dahil yeni vizyonlarla örgütlenmeler hayata gecirmelidir.
8.Anadoluda Selcuklulardan Osmanli imparatorlugunun sonuna kadar“ Türkmen“kavrami inanc ve Asiretler düzeyinde incelendiginde gösterecektir ki; „Türkmenler“ Anadoluda dinsiz imansiz Kizilbas halka söylenilmistir.
9.Alevilerin ne türk etnik kökeninden nede kürt ve Arap etnik kökeninden gelmedigini genclige sözlü tarihimizi Naraizm bilimsel metodlaiyla yazili tarihe cevirerek ve yazarak sorunun cözümlenmesine katki sunmak gerekmektedir.
10.Ayni ulustan olmak baska,bir örgüt ve parti taraftari siyasi dayanisma icinde olmak es anlamli olamaz.Ilke kendinden olup olmamasini tarihsel verilerle birbirlerini ayni görüp görmemesini cephelesme sosyal kültürel dikilisinde aranmalidir.Ulusu din,dil,cografya,siyaset belirlemez.Ulusal ruhisekillenmeyi her sartta tamamlayan kararli birliktelik ve kendinden görmenin ispatli tarihidir.
10.Aleviler hic bir sartta ne azinlik,inanc ne Ulus veya Millet olarak taninmiyan.Tüm sagci ve solcularin programlarinda bir cesit mezhep yada kültür yada mistik felsefe olarak görmesi göstermesi hedeflerinde inkar teorisinin baskalastirma revisyonistlikten oportonistlikten baska bir sey degildir.
12.TC.kurulusundan beri Alevileri tanimamistir ve tanimiyor onun icindir ki; Aleviler bizden baska bizlere Alevi demezler.
13.Aleviler Anadoluda bin yila askin tarihiyle Alevi olmaktan baska bir millet olmadiklarini kendi kaderini kendi tain edeceklerinin bilincli ruhuyla mücadeleye sarilmalidir.
14.Kurulacak devlet her türlü ulusal kurumlar,ayelet örgütlenmeleri,kantonlar uluslararasi olmasi cagimizin gerekliligi ve Kizilbas ve Dersim halkinin cikari evrensel var olma hakki geregidir.
Haydar arkadasin yazdigi yorumlari desteklemek icin tarihe bakarak bir kac belgeyle katkida bulunayim;
Belge 1
(1837’de) Güneydoğu Anadolu’ya giden Moltke
Rişvan* boylarıyla ilgilenmiş ve değerli notlar bırakmıştır .
Eserinde özetle şunlar yazıyor ;”Pazarcık ovasında üç Türkmen kabilesi Atmalı ,Sineminili ,Kılçlar konaklamıştı .Bu üç kabile 2000 çadırda oturuyordu .Reşit Paşa ,nufuzlu beylerin akıllarını başlarına getirdikten sonra bu Türkmenler’de hükümete karşı bağlılıklarını duyurdular .400 kese (20 bin florin ) salyane ödüyorlardı .Kılıçlı kabilesinin 600 atlısı var .Hepisi de iyi savaşçı …….Demiruçlu ve bunun altında devekuşu tüyünden yuvarlak bir top bulunana bambu kamışlardan birer kargı taşıyorlar ……Atları da mükemmel.Bizi misafir eden Sineminili ağası, tıpkı ötekileri gibi kıl bir çadırda oturuyordu.Kabileler daima ormana yakın konaklıyorlar ve şidetli kışları ,bol odun sayesinde atlatabiliyorlar. Ağanın idaresi ataerkil sistemde .Hiç bir tarafta , iktidar ve hakimiyetten eser yok …..Oysa bu adam ,500 ailenin reisidir .Hükümlerinin teymizi mümkün değildir .Birisinin şuçluluğuna hükmederse onu idama mahkum edebilir .”
(Moltke ,Türkiye Mektupları ,s 156 )
Belge 2
1800 Belgeleri;Amerikan misyoneri Arapkirden yazilan Mr.Richardson 14 juli 1856 tarihli rapor;
„Kizilbaslarin kürt olmadigini kesindir,cünkü kürtce konusmuyorlar ve kürtler onlardan nefret ediyor.Kendilerine özgü bir lisanlari eskiden var olmus olsa bile simdi tamamen unutulmus olmali,cünkü su anda sadece Türkce konusuyorlar,Osmanlilardan tamamiyla farkli bir halk olduklari bu iki irkin birbirlerine karsi duyduklari büyük nefretten belli.“
Arapkir:letter from Mr.Richardson MH Ekim yayinlanir s.298
Belge 3
„Aleviler ve Kürtler asiret dislamalarinda birbirlerinin parcasi görmüyorlar ve Alevilerle Kürtler arasinda ne zamandan beri sinirlarin olduguna ama dinin belirleyici bir sinir oldugunu dilin degil diye islemistir. S. 70
„Resmi görüse göre Dersimliler kürtlestirilmis türkler olarak görülür bütün batili Akademisyenler hic sorgulamadan kabul ettiklerini ve Irene Melikoffun bunlardan bir oldugunu“ yazar.S.95
„Osmanli kaynaklarinda Lolan,Dersim,Dujik asiretleri dahir sayisiz Vukaadan söz edilir hepside „Ekrad tarifesinden“ söz edilir.s.97
Kocgiri aslinda bir Alevi isyanidir Aliser laik kürt milliyetcisi degildir.
Bingöl Varto Mus takiler kendilerini kürt görmezler.
Aleviler.Türkler,Kürtler /Martin von Brusinessens.103
Belge 4
Vital Kunnet-Dersim-Harput-Malatya 19. yüzyil kaynaginda“1892 Paris Osmanli yilliklarinda SELNAME de nüfus bilgilerinde hiristiyanlik disi Müslümanlar-kizilbaslar-kürtler olarak katagorilere ayiriri der s.70 tabi ki bu tespitler toplumun ruhisekillenme ve kültür özgenliginin felsefe tassavvuf dahil sosyal kominal hukuk bilesimine dikkat cekerek baskalasmisligi deftere etmektir.„Aleviler komsularinca“Kizilbas „ olarak adlandirilir ayrica etnoisimler kullanmazlar.s.94
Belge -5
“Nureddin Paşa bölgeye yönelik sert tedbirlerin devam etmesinden yanaydı. Özellikle Dersimli Kızılbaş aşiretlerin ‘bir daha ayağa kalkamayacak şekilde dağıtılmasında ve Anadolu’nun değişik yerlerine serpiştirilmesinde’ ısrarlıydı.”görülen fark yargilamanin hedefi yinede kizilbas olmakti.
Nureddin Pasa özellikle Dersim Kizilbas asiretleri diyor ama Kürt asireti demiyor „Dersim „diyor ama „Kürdistan“ demiyor hedefin ne oldugu acik ve net.
Belge 6
Diyap Ağa, Enver Behnan Bey ile röportajınd“Hiç Millet Meclisi kürsüsüne çıktın mı?” sorusuna da şöyle cevap vermişti: “Bir kere de Lozan Konferansı sırasında kürsüye çıktım. Aha bizim memleket ahalisi Kürtmüş, orada bir Kürt hükümeti kuracaklarmış, bunu duyunca kızdım, kürsüye çıkıverdim.
Şimden sonra mı, ayrı bir din, ayrı bir millet olacağız’ dedim. Genel el çırptılar.
Belge 7
Bedirhanlara yaranmak icin suriyede yasamis Kürdistanda Dersim ve Hatiratim kitabini yazmis Baytar Nuri aslinda kacisindan Dersimliler habersizdi am yazdigi hikayeler miyonunun kötü oldugu bugün bilinmektedir.
Collik Nuri Ciftlikci Teskilati Mahsus adami Ibrahim Talinin yesili Mehmet Nuriden incilere anlayarak okursaniz Dersimlilerin bugünkü ve gelecekteki durusunu anlasilacaktir.
Kendi kendilerine güvensizligi ihbar eden Nuri kitabinda söyle yazmistir;
Dersimde Bir köy kenarindaki cesmenin önünde Hatira Defterimi cikarmis notlarla mesguldüm.Beni gören cocok kadinlar asiret önderlerine bildirmisler ve kendim sasiran hatuna; „Aman Nuri Bey cok rica ederim gücenmeyiniz haber aldim ki siz burada oturmus Kuran okuyorsunuz,gecen sene bir defa pederiniz de bize misafireten gelmisti. Bizde kuran okumustu. Fakat bunun üzerine süt kesildi hayvanlar kirildi.Cocuklarimiz hasta oldu ,simdi siz misafirimizsiniz kuran okuyorsunuz.Kurani okumayiniz „elimdeki müzakere defterimi kuran bilmislerdi. Ben defteri cebime koydum pekala okumiyacagimdedim.(s.112,Hatiratim)
Radikal gazetesinde ikide bir Dersim,Zazaistan.Alevistan,Kürdistan populist yazilarla okur toplamak isteyen Pomak Ayse Hür Arnavut kökenli Bektasi dedebabalari Ittiatcilarla birlikte is yaptiklari icin Alevi halkinin siyasal olarak genellestirmek istemektedir.Gösterdigi belgeler tarih diye yazdiklari askeri kaynaklar teskilati mahsusu raporlari ayni meslekten ikide bir pisirip doymadan sundugu kötü örnek Mehmet Nuri hemde senin ne haddine dememiz gerkiyor Melle oglu Nuriiy Dersimin kanaat önderi yazmis.Ayse hey senin tarihciliginin icine.
Ama memo bile Ayse`nin düsüncesinde degil ne demis memo ?
O kendini Dersim´de yabancı hissediyor ve Dersimlilerin kendisini sevmedigini bildigi icinde kendisiyle ilgili aciklamasini kitabindan alarak okuyucuya sunuyoruz;
„Gerek pederimin ve gerekse büyük ceddimin Molla Mehmet Ali Efendi ve amcamın Dersim aṣiret reislerinin ahfad ve evladının çocuklarının tahsil ve ilim-irfanına hayatlarını vakf etmiṣlerse de umumi noktayı nazardan aṣiretler arasında bu ṣahsiyetlere laik oldukları derecede ehemmiyet, itibar ve takdiri göstermiyorlardı. Aralarında hoca (mulla) tabiri maalesef adeta tahkir konusu oluyor ve hatta kıymetsiz bir ṣey gibi telakki ediliyordu. Bittabi ben de aynı hoca, mulla ahfadının bir evladı idim. (Hatıratım, sf. 120)
Memo`nun kötü tarafi arasira kendine milli demis birdenbire kendi asiretini Seydan demis oda yetmiyormus gibi kendisinin kürt tarihcisi Muhammed Zeki Emin`den etkilendiginide yazmis.Korkunc olan Muhammed Emin Zekinin Irak Süleymanie dogumlu olmasi 40 yil Osmanliya görevli asker olmasi birde 1939 da yazdigi kitabinda ne Dersim`den ne Kocgiriden ne Nuri`den ne Aliser´den ve Mustafa Pasazade ogullarindan ve Seyit Riza`dan hic bahsetmemesi.Saidi Nursiyi.Seyh Saidi.Ahmedi Hani´yi.Ebu Suud.Bitlis-i Idrisi`yi.Bedirhanlari,Seref Han`i ve 600 ünlü kürdü topladigi kitabinda dersimli kizilbaslardan kürt adina kürtcülük adina kelime yok.Serefhanìn yazdiklarini kürt cephesi kendisi sansörlüyor.Serefhan bile Dersime kürdistan dememis.Kürt tarihini TC devleti askeri raporlariyla yazmak isteyenlerdersim ve Kizilbas halk inkarcilaridir.
M.Bayrak Isvec baskisinin ön sözünü yazip Mak-up yapmaya yeltenmis ama ne care kitaba sahip cikan ve diger dillerde yayinlanmis olmasindan dolayi Hatiratimda ve Kürdistanda Dersim tarihi kitaplarinda yaptigini yapamaz olmustur.
M.Bayrak kürt degil ama kendisi tipik bir Habil Adem`dir, Yalan hikayelerle kürdolog olmus yaptigi kulluk siyasetidir.
Düsüncemiz Halkimizin taktirinedir bizden baska biz yok.
LACE SURESERI
serhad
25/09/2013 at 09:03
Sayın Haydar arkadaşın böylesi bir öneride bulunması elbetteki kaçınılmazdır. Bu konuda çok geç kaldığımızı ve bunu yıllardan beri dile getirdiğimizde birçok siyasi çevrelerden acımasızca eleştirilere maruz kaldığımızı ifade etmek isterim ”siz şövenistlik yapiyorsunuz” Siz kürtsunuz bir ulusal mesele vardır buna engel oluyorsunuz Buna benzer daha nelerle karşılaştık. Bu kongrenin amacı Dersım değilde Alevi Kızılbaş kongresi olmalıdır. Bu Felsefe inanç çerçevesinde Tüm halkımızın bir araya getirilmesi olmalıdır. Sadece Dersimlilik yeterli bulmuyorum bu sadece bölgeçilik olur. Her fikirde insanlarımızın olduğunu ve çeşitli siyasi Parti ve örgütlerde çalışanların olduğunuda bliyoruz bu ideolojılerden nekadar asimile edildiğimizide biliyorum Dolaysiyle bu siyasi görüşlerin Alevi Kızılbaş halkın İnançlarına rütüellerine zarar vermiyeçekse elbetteki kendi toplumunun önculüğünü yapabilirler şünüda unutmamak gerekir eğer halen o eski doğmatik dar kalıplar içerisindeki düşüncelerini topluma yansıtmaya çalışırlarsa yine Alevi Kızılbaş Toplumu bundan büyük yaralar alacaktır. Geçmişten günümüze kadar süregelen katliamlar baskılar hep bu yanlış örgütlenmelerden kaynaklandı. Ziraa siyasi milet vekillerine gelince bunları yakınen tanıdığımız vekillerdir bunların diğer siyasi örgüt ve partilerde ne kadar kirlendiklerinide biliyoruz bunlardan Alevi Kızılbaş Halkına bir fayda sağlanacağına inanmak mümkün değildir. Diller konusunda ise Geçmişten beri süre gelen asimilasiyon ve baskıcı zihniyetlerin kırmancki, Zazaca,yi nasıl yok ettiklerinide biliyoruz dolaysiylen köken Ana dilini Biriçi planda tutarak öğrenmeli yaşatmalıdır, Bir nebzede olsa asimilasiyonun önüne geçmelidir. Bu durumdan hareketle geçmişten Tarihimizin araştırılıp herşeyi gün işığına çıkarmaliyiz. Geçmişi ört bas ederek örgütlenmemiz bir araya gelmamiz mümkün olmayacaktır.”Gohta şöyle der üçbin yıllık Tarihini araştırıp öğrenmeyen Toplumlar,Günü birlik yaşarlarsa o Toplum yokolmaya mahkümdur.” Siyasi konuların tartışılması günümüzden başlanmalıdır, siyasi,inancsal,yaşam biçimimiz, dünya görüşümüz nasıl olacak yada olmalıdır .? Tüm bunları süreç içinde tartışılmalıdır sırayla çözülmelidir ilerde bunların altından çıkılmaz duruma girilmemelidir.Şimdiden Anadolu coğrafyasında yaşiyan yirmi- otuz milliyon Alevi Kızılbaş halkın geleçekteki kaderi söz konusudur bunu şimdiden ele alarak hareket etmeliyiz, sorunu şöyle açıkliyayim, Türkmen alevilerde asimilasiyoa çok uğramişlar hem inanç hem milet hemde siyasi bazda bunun önlenmesi açısından çok önemlidir. sonuc olarak kendi özünden ayrılıp bugüne kadar başkalara hizmet eden dalkavukluk yapanlar oportünizmin bataklığına saplananların siyasette kirlenmişlerin böylesi bir kongrede bulunmalarına gönlüm razi gelmiyor. Ama herkesin görüşlerinide saygıyla karşılarım.
Hasan Kilinc
28/09/2013 at 22:11
Haydar Arkadasin önerisi ne katilma ve destek vermek gerekir.
Önce su soruya acik bir dille ifade etmek gerekir.Iki Dersim federasiyonunu(FDG-ADDBF) bir araya getirmek.
1. Dersim Kongresinin icin iki kurumla birlikte yolla cikmak.
Haydar Arkadasin 6 ana temel konu basliklarin üzerinde tartisarak dahada zengilestirilir.genel olarak katiliyorum. saygilar.H.Kilinc
Feridun
17/11/2013 at 05:05
Cok önemli bir konu. her dersimli bunu önemsemeli ve katkida bulunmali dersim gercekten bir statüye kavusmali.hatta özerllik üzerinde cok durulmali,isvicre modeli arastirilmali.bunlari yaparken dikatli olmak gerekir cünkü türk ulusalcilari bizi kulanabilir.buna meydan vermeden demokratik ve bilimsel tartisilmali.Bu anlamda Haydar Karatasi bu önerisinden dolayi kutluyorum.