Connect with us

Dersim News, Dersim Haber, Dersim

Köşk’te Seyit Rıza Randevusu

Dersim 38

Köşk’te Seyit Rıza Randevusu

Dersim vekili Hüseyin Aygün’ün 15 Kasım 1937’de idam edilen Seyit Rıza ve altı arkadaşının mezarlarının bulunması, Dersim katliamına dair bütün devlet arşivlerinin açıklanması ve Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) harekete geçirilmesi için yaptığı görüşme talebi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından olumlu karşılandı.

Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün, geçen hafta Seyit Rıza’nın torunu Rüstem Polat ve Avrupa’daki Dersim Dernekleri Federasyonu’nun yetkilileriyle beraber Gül’e başvurarak görüşme talebinde bulundu. Başvuruda, Dersim katliamının 74. yıldönümü olan 15 Kasım 1937’de idam edilen ve cesedi bilinmeyen bir yere gömülen Seyit Rıza ve altı arkadaşının mezarlarının bulunması, katliama ait bütün devlet arşivlerinin açılması ve DDK’nın harekete geçirilmesi önerileri sıralandı.

Gül’ün danışmanları önceki gün Aygün’e ulaşarak, “Olur” dedi. Gül’le görüşmeye Seyit Rıza’nın torunu Rüstem Polat da katılacak. Aygün, görüşmenin gelecek hafta içinde ve muhtemelen katliamın 74. yıldönümü olan 15 Kasım’da gerçekleşebileceğini vurguladı. Aygün, görüşmenin, Dersim konusunun Çankaya’da ele alınması bakımından tarihi önemde olduğunu söyledi.

Hüseyin Aygün, 2006 yılında avukat sıfatıyla Elazığ İdare Mahkemesi’nde, ‘Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin 70 yıl sonra artık açıklanması ve cenazelerin ailelere teslim edilmesi’ için dava açmıştı. Elazığ Valiliği aleyhinde görülen davayı mahkeme reddetmişti.

Seyit Rıza kimdir?
Dersim’un ruhani lideri Seyit Rıza, Dersim’in Lirtik köyünde doğdu. Doğum tarihi 1862 veya 1863 varsayılıyor. Eylül 1937’de hükümet yetkilileriyle görüşmek üzere Erzincan’a davet edilen Seyid Rıza tutuklanıp, 14 günde idama mahkum oldu. 15 Kasım 1937’de, oğlunun da bulunduğu 8 kişiyle idam edildi. 7’sinin mezar yeri bilinmiyor.

İsmail Saymaz- Radikal

Sosyal medyada paylaşın
        
   
1 Comment

1 Comment

  1. KALMEM K.

    14/11/2011 at 20:08

    Na randevü zof muhimo, zof hewlo. Na ju gamade hewla. Ma eve heyecano pil serro vinetime. Berxudar vê vekilê ma, berxu dar ve verfekê ma, mordemo hewl, Uşen Beg!

    Bu randevü biz Dersimliler için, aynı zamanda Türkiye toplumu için çok önemli. Dersimde yapılan sistematik katliamın bu derin travmalarını biz üçüncü ve dördünce nesilde halen ruhumuzda taşıyoruz: Korku, yılgı, biribirimize ve diğerlerine güvensizlik, içine kapanma, kendini değersiz görme, sürekli endişe, sürekli telaş, sürekli huzursuzluk, sürekli yas ….bunlar Dersimde ve Dersim dışında hayatımıza hep damgasını vuran özellikler oldu.
    Dersimde sistematik katliamı gerçekleştirenler değil, yani katiller değil bu katliamdan kurtulanlar, geriye kalanlar, yani kurbanlar, kurbanların akrabaları kendini hep suçlu gördü. Bu katliamı sanki kendi suçuymuş gibi kendi içinde hep sakladılar.
    Ben burada çocukluğumda anlatılan yüzlerce hatıralardan / olaylardan sırf birine değinmek istiyorum, ben çocukken köyümde anlattılar. Dediler ki, askeri, yani ulaşım yollarını değil, katliam için yapılan yollarında çalışan işçilerden bazılar yerli halka fısıldamış ki, demişki: “Bu yolları sizleri öldürmek için yapılıyor, sizleri katl etmek için yapılıyor. Kaçın gidin, başınızın çaresine bakın!” Yerli halktan insanlar demişki: “Böyle bir şey olur mu, hükümet durup dururken bize niye böyle bir kötülük yapsın, bizi niye katl etsin, biz askere gidiyoruz, vergimizi ödüyoruz, ve kimsenin tarlasına girmiyoruz ki, devlet bizi niye kırsın, niye öldürsün!” Uşene Kekil (Kekil oglu Hüseyin) başını yukarı kaldırıp göğe bakmış, demişki yukarda “Corde Haq esto!” (Yukarda Hak var, Allah var) var demiş. O bizim suçsuz olduğumuzu, günahsız olduğumuz biliyor. Devletimiz bizi niye öldürsün ki, biz evimizi köyümüzü bırakıp niye gidelim ki!”, demiş. Ve sonra katliamlar başlıyor. Dersim aynı deprem manzaraları gibi alt üst ediliyor.
    Katliamdan sonra Devlet kendi askerlerinden bir kısmını bile toprağa gömmüyor. Bunu Dersimliler yapıyor, ve ölüleri anma gününde ateşe tuz atarak o askerler için de dua ediyorlar, “bunlar kimsesizdir aramızdadır, yazıktır, günahtır!”, ateşe tuz atarak, bunu üç defa dualarlarla tekrarlıyorlar.
    (Şimdilik bu kadar, fazla yazmak içimden gelmiyor, bu çok zor bir konu, insanın eli ve dili tutuluyor!
    Sayın miletvekilimiz Hüseyin Aygün´e Hakktan ve Hızırdan kuvvet ve onu anlayan gönlü hoş, gönlünde merhamet ve ışık taşıyan iyi devlet adamlarını diliyorum.)

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

10 + four =

More in Dersim 38

To Top