Dersim 38
Kılıçdaroğlu: Özür Dilemek Yetmez
Kılıçdaroğlu: Özür dilemek yetmez, açıkladığı belgelerin hiçbirisi yeni belge değil. Devletin arşivlerini açacaksın. O sürgünlere verilen toprakları da o sürgün edilen ailelere vereceksin.
Dersim News/ Ankara – Başbakan’ın Dersim’den özür dilemesiyle ilgili suskun kalan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu nihayet konuştu. Kılıçdaroğlu, Dersim konusunda Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarını yanıtladı: Özür dilemek yetmez, açıkladığı belgelerin hiçbirisi yeni belge değil. Devletin arşivlerini açacaksın. O sürgünlere verilen toprakları da o sürgün edilen ailelere vereceksin.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamasında CHP’nin Dersim Katliamıyla yüzleşmesi konusunda ise birşey söylememesi dikkat çekti.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları:
“Türkiye’nin gündemi şu anda farklı bir alan. Tarihimizle yüzleşmek. Plan Bütçe Komisyon üyteliği yaptığımda dedim ki her ülke kendisi için gizli olan pek çok belgeyi saklar.Ama bunun süresi vardır. Süre dolunca açıklanır belgeler. Açıklanır ki insanlar tarihiyle yüzleşsin.
Demiştim ki tarihimizde acı çeken çok insan var. Cemil Meriç, Nazım Hikmet gibi.. Sanatçıların ne kadar acı çektiğini biliyoruz. Demiştim ki devletin arşivinde kim bilir ne belgeler var. Neden açıklanmıyor bu belgeler.
“TARİHİMİZLE YÜZLEŞELİM DEDİK”
Biz 2002’den sonra ‘tarihimizle yüzleşelim’ dedik. Ama siz kabul etmediniz.
‘BAŞBAKAN ÖZÜR DİLESİN’ DEDİM
O dönem AKP bunu kabul etmedi. Daha sonra Dersim olayları gündeme geldi. Ben Hürriyet’e açıklama yaptım. Sayın Başbakan’ın özür dilemesini istedim. ‘Ben özür dilemem’ dedi ama dün özür diledi.
ÖZÜR YETMEZ, DEVLETİN ARŞİVLERİNİ AÇACAKSIN
Özür dilemek yetmez. Açıkladığı belgelerin hiçbiri kamuoyunun bilmediği belgeler değil. Açıkladığı kitap benim 1970’lerde Türk Tarih Kurumu’nda okuduğum kitap. Özür yetmiyor. Devletin arşivlerini açacaksın. Devletin arşivleri açıklanacak ki bizler bilelim. Neden devletin arşivlerini açmıyorsun
DERSİM ACISINI SÖMÜRÜYORLAR
Şimdi Dersim’in acısını sömürerek başka amaçlara ulaşmak istiyorlar. Devletin arşivlerini açmak bir yönüyle yeter ama eksik. Dersim sürgünlerinin arşivlerinin de açıklanması lazım.
O DEFTERLERİ VERMEDİLER
Başbakan bilir ben o defterleri istedim. Vermediler. Niye vermiyorlar. Ben ‘özür dile’ deyince dedi ki ‘’Kılıçdaroğlu dersim arşivlerini açarım’ dedi. ‘Aç’ dedim. Dün ‘arşiv yok’ diyor. Var. O arşivleri açacaksın. O sürgünlere verilen toprakları da o sürgün edilen ailelere vereceksin. Bunu yapabiliyorsan bir meselemiz yok.”

halil
24/11/2011 at 10:11
sayın kılıçdaroğlu arşivler zaten açıkmış sen biraz cesaret etsen ve c h p nın o zalımane tutumunu sorgular ve yüzleşseniz ne kadar güzel olacak ben sünni ve seyid biri olarak yapılanların bir insanlık suçu ve o kardrşlerimizin katlıama maruz kaldıkları suç ne
acaba onların içinde mahsumbebek yaşlı nınne ve dedelerimiz vardı isnad edilen ne
acaba neden susuyor ve mertçe çıkıp gerçek bir ehli beyt gibi haykırmıyorsun bu beni çok üzüyor sayın baş bakanın açıklamalarından dolayı teşekür eder uamarım dahada ilginç belgelerin karşımızı çıkacağını ve c h p nin gerçek yüzünü göreceğime inanıyor ve beklıyorum kalın sağlıcakla
Hasan
24/11/2011 at 10:25
Kemal Kilicdaroglunda utanma denilen bir duygu yok galiba. Ben bir insanin bu kadar düsebilecegini hic düsünememistim….
zaza
24/11/2011 at 17:33
düş artık yakamızdan kılıçdaroğlu
Kaan
24/11/2011 at 18:26
Erdoğan insanların acıları üzerinden siyaset yapmaya çalışan bir mağlukdur.Kendi partisinin yaptıklarını asla açıklamaya yüzü olmaz.
Dersiminsesi
24/11/2011 at 21:31
Sanirimki burda yorum yapanlar dersimle alakalri yok sanki.
Dun aciklama yapn recep tayip erdogan elinde ki belgeleri sizler halen görmediyseniz yazik diyorum bunlar yilardri meydanlarda dolasan belgelerdir yahu biracik düsnunde oyle yorum yapin xizir keneke sima: alah askina biracik düzenli ve dögur yorum yapin .
yeter diyorum . bêso bêso êndi.
KALMEM K.
24/11/2011 at 21:34
(Na nuste bi newe / bu makale yenilendi, K. K.)
Kılıçdaroğlu kendi içinde taşıdığına inandığımız derin Dersim yarasını cesaretlice savunamadı.
Buna kendini inkar etmek derler.
Acaba Kılıcdaroğlu kendini niye inkar etti?
Bazı tahminler:
a) İllerde iktidara olma isteği,
b)Erdogan´a duydugu öfkeden,
c)Dersimli oluşundan ve kendi içinden henüz atamadığı travma korkularından (çoğumuzda olduğu gibi),
d)Güvenlik eksikliğinden: Dersimliyim, Aleviyim/Kızılbaşım, Zazayım diyebilirisin, ve yapılan katliamları açıkca dile getirebilirsin, ama bunun getireceği sonuçlerın ne olacağı belirsiz olduğundan kararsız kalırsın, üstelik içinde hüküm süren korkular hep frene basarsa, ve bu yüzden açıklamada berrak olamasın. Bu bağlamda gördüğümüz gibi: Türkiye medyasında Dersimli olmayan gazeteciler bizlerden daha cesaretli ve daha berrak yazıyorlar, örneğin Ahmet Hakan. Çok sağ olsun!
e) Askeriye korkusu, toplumsal huzursuzluk korkusu, yeni krizler itilme korkusu ve bunlara bağlı olarak, Dersimli olmanın getirdiği önyargılar (damgalanmalar, stigma vs.) doğrultusunda, yeniden suçlanma korkusu, yeniden tehdit edilme, hedef seçilme korkusu…. gibi sebeplar Kılıçdaroğlu´nun dilini bağlamış olabilir.
… Ve başka sebepler.
Kılıçdaroğlu, tahminen bu korkusundan dolayı Dersim meselesine uzak duruyor ve habire genelleştiriyor. Diyor ki: Sırf Dersim katliamının arşivileri değil, bir anda bütün arşivler açılsın, Nazım Hikmet´e yapılanlar vs. Kendisinin bir Dersimli olması, onu Dersim meselesine uzak tutuyor, rahatsız ediyor, çünkü bu korkunun idaresini, bu korkunun kontrolünü, bu bu ağır travmatik duyguların direksiyonunu Erdoğan kendi elinde tutuyor. Dersim milletvekili Hüseyin Aygün ise sırf bir kılavuz pozisiyonunda, tarihde olanlara ışık tutan bir şahit görevinde bırakılıyor, tarihe sırf tanıklık ediyor. Aktör olan Erdoğan.
Diğer tarafdan Erdoğan da Dersim katliamından dolayı özür dilerken, bu „özür dilemeyi“ toz duman içinde yapıyor, Kılıçdaroğlu´na öfkelenerek, yani bir Dersimliye hesap sorarak, onu aşağlayarak yapıyor. Sayın Erdoğan, bu özür dilemeyi, medeni bir şekilde ve Dersim katliamına uygun bir tarzda ve katliamın kurbanlarına yakışır bir biçimde yapma yolunu seçmiyor!.
Bu özür dileme medeni bir halde nasıl olur? Örneğin, devletin önemli organları (Askeriye, Polis, Başbakanlık, yargı, hukuk vs.) o katliamın olduğu topraklarında bu üzüntü dile getirebilinir: Dere Laçi´de, Koyê Sıpi´de (Beyaz Dağ), Koo Sur´da, Jêle Ana Dağın´da, Quti Dere´de vs. olabilir. Ve en önemlisi Kılıçdaroğlunun da dediği gibi, devlet arşivleri açılmalı, bu arşivler hukuka ve uzmanlara tamamen açılmalı.
Her şeye rağmen yine de sayın başbakan Erdoğan´a ve Türkiye´nin bütün demokrat, insancıl, vicdanında sorumluluk ve gönlünde sevgi olan bu değerli gazetecilere, yazarlara ve politikacılara Dersim katliamına değindikleri için içten teşekkür ediyoruz. Aynı sevgi ve teşekkürü değerli miletvekilimiz sayın Hüseyin Aygün´e de sunuyoruz!
Bizi derinden üzen şey: Bir Dersimli olarak Kılıçdaroğlu, bu karasız ve cesaretsiz tutumuyla kendi korkusuna yenik düştü! Dersim yarasına sahip olamadı ve sahip olan hükümet yetkililerine ve medyaya olumsuz şekilde tavır aldı. Böyle olumsuz konuşacağına, medenice susma hakkını kullanabilseydi, daha iyi olurdu. Veya daha doğru şeyler yapabilirdi!
Kalmem K. (24.11.11)