Connect with us

Dersim News, Dersim Haber, Dersim

Seyit Rıza Kimdir?

Dersim 38

Seyit Rıza Kimdir?

Rıza ne devletin deyimiyle “isyancı”, “derebeyi”, “toprak ağası”, “şaki” ne de Kürtçülerin deyimiyle “Kürdistan Dersim Generali” idi. O Kırmanciye’nin ruhani önderiydi. Dersim 38’in sembolüydü.

Sosyal medyada paylaşın
        
   

Seyit Rıza ne devletin deyimiyle “isyancı”, “derebeyi”, “toprak ağası”, “şaki” ne de Kürtçülerin deyimiyle “Kürdistan Dersim Generali” idi. O Kırmanciye’nin ruhani önderiydi. Dersim 38’in sembolüydü.

Seyit Rıza ne devletin deyimiyle “isyancı”, “derebeyi”, “toprak ağası”, “şaki” ne de Kürtçülerin deyimiyle “Kürdistan Dersim Generali” idi. O Kırmanciye’nin ruhani önderiydi. Dersim 38’in sembolüydü. Düşmanına boyun eğmedi, dar ağacına giderken  ipini kendisi çekti. Düşmanı bile ölümü karşısında utandı. Zalimlerin yalanını yüzlerine çaldı asla teslim olmadı. O Evlad-ı Kerbela idi, masumdu… 

SEYİT RIZA KİMDİR? SEYİT RIZA’NIN HAYATI

Seyit Rıza ya da Kırmancki (Zazaca) adıyla Sey Rıza’nın kesin doğum tarihi bilinmemekte olup 1863 yılında Pulur  Lirtik Köyü’nde doğdu.

Asılırken kendi ağzından 75 yaşında olduğunu söylediği yazılmaktadır. 15 Kasım 1937 yılında Xarput’ta altı Dersim ileri geleniyle beraber idam edilmiştir. 75 yaşında olan Seyit Rıza’nın yaşı küçültülerek idam edilmiştir.

Seyit Rıza, Dersim’in  Batı Dersim Aşiret Konfederasyonu  Şeyh Hesenu (Hesenan) aşiretinin Yukarı Abbasan (Avasu ) ezbetindendir.  Seyit İbrahim’in dördüncü ve en küçük oğludur. Dersim`in Kalmen Sor ve Lirtik bölgelerinin Derê Arey Köyünü karargah edinen Seyit İbrahim ölünce,  aşiretinin liderliğini halef olarak tayin etmiş olduğu Sey Rıza üstlenmiştir. Babasının ölümünden sonra Seyit Rıza, Lirtik`ten ayrılarak Tujik Dağı eteğindeki “Ağdat Köyü”ne yerleşmiştir.

Burada bir parantez açalım. Dersim’de tek lider yoktur. Aşiretlerde aşiret önde gelenleri, Ocakzadelerde ise Pir, Rayberler lider konumundadırlar. Örneğin Bava Mansur, Kuresan bir aşiret değil ocaktır. Ocaklar Dersim Kızılbaş inanç merkezleridir. Seyit Rıza’da Batı Dersim Aşiret Konfederasyonuna bağlı Avasu aşiretine mensuptur.

Seyit Rıza’nın dört oğlu vardır. İsimleri  Sey Hasan, Bıra İbrahim, Resik Hüseyin’dir. Büyük oğlu Şeyh Hasan 17 Ağustos 1937 tarihinde 30 kişi ile beraber öldürülür.

Ağdat Köyü, Hozat`ın Sin Nahiyesi`ne bağlıdır. Elazığ İstiklal Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Hatemi Şahamoğlu, Seyit Rıza`nın bu köyde “Viyalık” ve “Sesen Kale” olarak bilinen, ilki siyasi, ikincisi askeri iki karargahı bulunduğunu söylüyordu. (1)
(Bkz: “Belgelerle Dersim Raporları”).

Seyit Rıza, Batı Dersim aşiretleri içerisinde sözü geçen bir aşiret önderiydi.  Seyit Rıza’nın akıl hocası kendisiyle beraber Elazığ’da idam edilen Kures Ocağı Pirlerinden Uşene Seydi’dir.  Uşene Seydi  ve Kızılbaş Piridir. Dersim bölgesinde sevilen sayılan bir yol önderidir. Uşenê Seydi aynı zamanda Dersim fikriyatının en önemli isimlerinden biridir. Kırmancki dilinde deyişler, şiirleri, klamları vardır.

Seyit Rıza, 1915 Ermeni Tehciri sırasında Dersim’e sığanan Ermenilere sahip çıkar onları Osmanlı devletine vermez ve tehcirden kurtarır.

Rus işgali dönemi gelip çattığında Seyit Rıza,  Osmanlı hükümetiyle anlaşma yapar. Bu anlaşmaya göre Dersimliler, Rus işgaline karşı Osmanlı’nın yanında yer aldılar. Buna karşılık Osmanlı hükümeti de Dersimlilere silah ve para vermiştir. Bin yıldan beri  topraklarını ve özerkliklerini kıskançlıkla koruyan Dersimliler “savunma savaşı”na girerler.

Seyit Rıza ödüllendirilir… 

Osmanlı idaresinden aldıkları silah-mühimmatla Ruslara karşı durma karşılığında Dersimlilere bağımsız çatışma hakkı  tanınır. Böylece Rus işgal güçlerine karşı savaşta Osmanlı ordusunun emrine girmezler.

Ruslara karşı savaşta Pülümür Cephesi’nde savaşanlar içerisinde Dersim’in en büyük aşk şairi Sayder (Şah Haydar) vardır. Pülümürlü olan Sayder Kures Ocağı’na mensuptur. Sayder’in yol önderi ve hocası Dersim’in en büyük halk ozanı olan Sey Qaji’dir.

Şair Şah Haydar (Sayder) Ruslara karşı Pülümür Sevdin Dağı’nda çarpışırken vurulur . Sayder’in genç yaşta ölümü, Dersim Halk Ozanı Sey Qaji’yi derinden yaralar. Sayder’in üzerine Sevdin Ağıdı’nı yakar. (Bakınız  Dr. Daimi Cengiz, Sey Qaji, Horasan Yayınları, s.305)

Erzincan ve Erzurum’u işgal eden Ruslar, Dersim sınırına vardıklarında Dersimlilerle çatışırlar. Dersimliler Rusların geçisine izin vermez. Erzincan ve Erzurum’u  Rus işgalinden kurtarırlar.   Ruslar çekildikten sonra, tüm aşiretlere Osmanlı idaresinden madalya ve hediyeler verilir.
İddiaya göre Seyit Rıza ise ayrıca ödüllendirilerek Erzincan’da “İl İdaresi Üyeliği”ne atanır. Nitekim, dönemin Erzincan valilerinden Sabit Bey yazdığı bir mektupta -Seyit Rıza ile ilgili olarak- “şimdiye kadar bize din ve namusuyla hizmet etti” der.

Koçgiri Katliamı

Koçgiri’de katliamı başlayınca Seyit Rıza Ankara’ya karşı tavır alır , Koçgiri’den Dersim’e sığınan Alişer, Alişan beyleri ve taraftarlarını himayesine alır. Ankara hükümeti Seyit Rıza’dan Alişer ve Alişan Beyleri teslim etmesini ister. Ancak Seyit Rıza bunu kabul etmez.

Dersim, Osmanlı’dan beri otonom bir bölgeydi. Kemalist Cumhuriyetin ulus-devlet projesini hayata geçirmesinin önündeki tek engel Dersim’di. Dersim’e düşmanlığın esas nedeni kuşkusuz ki halkın Kızılbaş kimliğiydi.  Jandarma Genel Komutanlığı 1930 tarihli “gizli” bir raporunda Yavuz Sultan Selim’in 1514’teki Büyük Alevi Katliamı’nı bile “şükranla” anar.

Seyit Rıza’nın oğlu Bava 1930 başlarında Hozat’a önemli bir devlet yetkilisi ile görüşmeye gider. Bu görüşme “Babaya Ağıt”ta “Bavaê mı şiyo Xozate Vêsaiê, keno dewa Pasanê Kırmanciye” (Baba, yanası Hozata gitmiş, Kızılbaşlığın iktidarını almak için) şeklinde üzüntüyle anlatılır.

Sey Rıza’nın Erzincan Valisiyle Görüşmesi

Öncelikle şu Seyit Rıza teslim oldu mu yoksa yakalandı mı tartışmasına değinelim.
Dersimli araştırmacı Seyfi Cengiz bu konuda şunları yazmakta; …“Dersim davası uzun süre boyunca Seyit Rıza`nın adı ile özdeşleşmiş, T.C devleti Dersim`e egemen olmak için Seyit Rıza`nın bir suikast yoluyla ortadan kaldırılmasını acil bir tedbir olarak düşünmüş, birçok suikast girişiminde bulunmuştur. Sahan ve Alişer gibi büyük önderler bizzat devlet tarafından tertiplenen suikastlar yoluyla imha edilmişlerdir. Kemalistler, Dersim hareketini ezmek için öncelikle bu hareketin sınırlı sayıdaki en bilinçli ve en kararlı önderini imha etmeyi planlamış, bütün imkanlarını ortaya koyarak bu planı uygulamışlardır da.

Seyit Rıza, görüşmeler yapmak üzere çağrıldığı Erzincan`da tuzağa düşürülüp tutuklandı (5 Eylül 1937). Kimi kaynaklar Seyit Rıza`nın 13 Eylül`de tutuklandığını belirtiyor (Bkz: Ulus, 13 Eylül 1937).

Erzincan Hükümet Konağı’ndan tutuklu olarak çıkarıldığında Seyit Rıza, orada toplanmış olan kitle önünde Dersim dili  (Kırmancki/Zazaki) ile “Şerefsiz ve Yalancı Hükümet! (“Hukmato Zurekero Beşeref”) diye haykırmıştır. Bu sözler, Türk hükümetinin ve basınının iddialarının tersine Seyit Rıza`nın kendi isteğiyle teslim olmadığını, hükümetin bir komplosuyla ele geçirildigini kanıtlıyor. “

Seyfi Cengiz’inde söylediği gibi Seyit Rıza’nın teslim olması gibi bir durum söz konusu değildir. Devlet tarafından bilinçli olarak uydurulmuş bir yalandır. Seyit Rıza teslim olsaydı neden Erzincan’a gitsin ki gider Elazığ’da teslim olurdu. Seyit Rıza ve arkadaşlarının götürülüp Elazığ’da idam edilmesi de  Seyit Rıza’nın teslim olmadığını ispatlamaktadır.

Seyit Rıza’yla beraber 58 kişi Elazığ’da kurulan İstiklal Mahkemesi’nde yargılanırlar.
Elazığ’da kurulan bu  sözde mahkemede sanıklara savunma hakkı dahi verilmez. Mahkeme göstermeliktir zira Dersim’in hükmü çoktan verilmiştir. Dersim ileri gelenleri “isyana teşvik” suçundan yargılanırlar. Ankara’dan gelen emirle mahkeme hükmünü verir. Seyit Rıza ile beraber 6 kişi idam cezasına çarptırılır. Diğer Dersimli esirler ise ömür boyu hapis cezalarına çarptırılırlar.

Dönemin Malatya Emniyet Müdürü olan daha sonra da Adalet Partisi Dışişleri Bakanlığı yapan İhsan Sabri Çağlayangil, Sey Rıza’nın idamına tanıklık etmiş biri. Çağlayangil anılarında idam gecesini anlatıyor. İhsan Sabri Çağlayangil’in anlattıkları son derece önemli bilgiler. Zira Çağlayangil, Seyit Rıza ve Dersim Aşiret Liderlerinin nasıl hukuksuzca yargılandıklarını çarpıcı şekilde itiraf ediyor. Dersim 38′i anlamak için Çağlayangil’in anıları iyi okunmalıdır.

İhsan Sabri Çağlayangil’in 15 Kasım 1937‘de idam edilen Seyit Rızave arkadaşlarının idam edildikleri geceyi şöyle  anlatmaktadır:

Meydan doluymuşçasına, boşluğa şöyle seslendi: ‘Evladı Kerbalayıh. Bı hatıyh. Ayıptır, zulümdür, cinayettir’, dedi. Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam rap-rap yürüdü. Çingene’yi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağı ile tekme vurdu, infazını yaptı.

(Anılarım, Syf.51-52)

… Aradan aylar geçti, Seyit Rıza ve çevresi yakalandı. Mahkemeleri sürüyor. İşte bu sırada Atatürk Diyarbakır’daki (Pertek olması gerekir y.n) Murat suyu üzerinde yeni yeni yapılan Singeç Köprüsü’nü açmaya gidecek. Emniyet Genel Müdürü Şükrü Sökmensüer Bey bana diyor ki;

Atatürk, Singeç Köprüsü’nü açmaya gidecek. Dersim hareketi bitti. Beyaz donlu altı bin doğulu Elazığ’a dolmuş, Atatürk’ten Seyit Rıza’nın hayatını bağışlamasını isteyecekler. Beyaz donluların Atatürk’ün karşısına çıkarmalarına meydan vermeyelim.”

1937 yılında resmi tatil günü Cumartesi öğleden sonra. Atatürk Pazartesi günü Elazığ’a gelecek. Bizden istenenler “asılacak asılsın” ve Atatürk’ün karşısına Beyaz Donlular çıktığı zaman iş işten geçmiş olsun. O dönemde Elazığ Valisi Şükrü Bey, Savcı Hatemi Senihi Bey, Emniyet Müdürü Sezerli İbrahim Bey, savcı yardımcısı arkadaşıydı.

Şükrü Sökmensüer, Sivillerden Emniyet Genel Müdürlüğünün siyasi şubesinden istediklerini al. Atatürk’ün istasyondan halkevine kadar korunması da size ait” dedi. Başta Macar Mustafa olmak üzere altı kişi alıp yola çıktım. Trenle Elazığ’a vardım. Emniyet Müdürü İbrahim Bey’e gittim. Savcı için, “kural dışı bir şey yapmaz, mümkün değil.” dedi.

Savcıya gittim. Durumu kendisine anlattım. Bu konuda Adalet Bakanlığından da bir şifre aldığını, ama mahkemelerin Cumartesi tatil olduğunu, tatilde ise sonuç almanın mümkün olmadığını bana bildirdi. Ve ekledi:

“Ben de mahkemeleri etkileyemem.”

Oysa biz mahkemenin kararını Atatürk gelmeden evvel vermesini ve geldiğinde Seyit Rıza meselesinin kapanmış olmasını istiyorduk. Ben bunu halletmek için Hükümet tarafından buraya gönderilmiştim.

Savcı yardımcısı hukuktan sınıf arkadaşım. Bana, “Sen valiye söyle bu savcı rapor alsın gitsin, ben senin istediğini yaparım.” dedi. Biz mahkemenin tatil günü işlemesini ve alınacak sonucun infazını istiyorduk. Savcı, rapor aldı. Arkadaşım vekil olarak savcının yerine geçti. Mahkeme hakimini evinde buldum. Gittiğinde mahkemenin aldığı kararı yazdırıyordu. Hakimle konuştuk. Kendisi kararı daktiloya çektirmekle meşguldü. Devir, CHP devri. Herkes çekiniyor.

Hakim bana, Cumartesi mahkeme toplanmaz, ancak Pazartesi günü mahkemeyi toplar, kararı veririz. Salı günü de idam hükümlerini yerine getiririz,”dedi.

O zamanlar dördüncü bölgede temyiz hakkı yok.

Abdullah Paşa, sıkıyönetim kumandanı olarak kararı tasdik edecek. O da, “ yukarıdaki karar tasdik olunur” demiş, basmış boş kâğıda imzasını. Yukarıya “ Abdullah Paşa’nın idamı” diye yazsanız kendisi asılacak. Hakime dedik ki:
“ Bu dediğiniz gün Atatürk geliyor. Maksat hasıl olmuyor ki.”
Hakim, “başkaca bir şey yapılamaz” diyerek kestirdi attı. Ben de kendilerine sordum:

“Sizin saat 17:00’den sonra davaya devam ettiğiniz olmuyor mu?”

“Ooo, çok oluyor. Gün oluyor, dokuzlara onlara kadar çalışıyoruz,” cevabını verdi.

“Eee, sondan beş saat ihlal ediyorsunuz da baştan beş saat ihlal etseniz, olmuyor mu? Yani Pazar akşamı sahurdan sonra mahkemeyi açarız. Pazartesi günü 00.24’ten başlıyor, dedim.

Hakim: Elektrikler kesiliyor, dedi.
Ona da çare bulduk. Otomobil farları ile hapishaneyi aydınlatırız. Halkevi’ne lüksler koyarız.

Hakim bu defa ; samiin yok, dedi. Ona da çare bulduk. Samiin de getiririz. Kaç kişi asılacak? Onu karardan önce söyleyemem, dedi.
Ama ekledi: Savcı 27 kişinin idamını istedi. Biz ona göre mi hazırlığımızı yapalım? Bilemem, dedi.

“BENİ ASMAYA MI GELDİN?”

Ceza İnfaz Kanunu her asılanın ayrı bir yerde asılmasını, asılanların birbirini görmemesini emrediyordu. Bu şartı da yerine getirmeye çalıştık. Her meydana dört sehpa kurduk. Vali bir de çingene cellat buldu.
Gece 12:00′de hapishaneye gittik. Farlarla çevreyi aydınlattık. Mahkemenin 72 sanığı var. Sankıları aldık. Mahkemeye götürdük. Çingene de geldi. Adam başına on lira istedi. “Peki” dedik. Sanıklar Türkçe bilmiyor.

Mahkeme kararı açıklandı. Yedi kişi ölüm cezasına çarpıtırılmış, sanıklardan bazıları beraat etmiş, bazıları da çeşitli hapis cezaları almıştı. Kararlar okununca hakim ilamda idam lafını kullanmadığı ve ölüm cezasına çarpıtırılmaktan bahsettiği için verilen hükmü iyi anlamadılar. “İdam Çino” diye bir vaveyle koptu.

Biz Seyit Rıza’yı aldık. Otomobilde benimle polis Müdürü İbrahim’in arasına oturdu. Jeep jandarma karakolunun yanındaki meydanda durdu. Seyit Rıza, sehpaları görünce durumu anladı:

-Asacaksınız, dedi ve bana döndü:

-Sen Ankara’dan beni asmak için mi geldin?

Bakıştık. İlk kez idam edilecek bir insanla yüzyüze geliyorum. Bana güldü. Savcı namaz kılıp kılmayacağını sordu. İstemedi.

Son sözünü sorduk.

-Kırk liram ve saatim var. Oğluma verirsiniz, dedi.

Bu sırda Fındık Hafız asılıyordu. Asarken iki kez ip koptu. Ben Fındık Hafız asılırken, Seyit Rıza görmesin diye pencerenin önünde durdum. Fındık Hafız’ın idamı bitti.

“Evladı Kerbelayıh. Bi hatayıh. Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir!

Seyit Rıza’yı meydana çıkardık. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sesizliğe ve boşluğa hitap etti:

-Evladı Kerbelayime, bê gunayime, Ayıvo zulimo, Cinayeto, (-Evladı Kerbelayıh. Bi hatayıh. Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir ) dedi.

Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam rap rap yürüdü. Çingeneyi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağı ile tekme vurdu, infazını gerçekleştirdi. Oğlu yaşında bir subayı öldürecek kadar katı yürekli olan bir insanın bu mukadder akibetine acımak zor. Ama ihtiyarın bu cesaretini takdir etmekten kendimi alamadım. Asabım çok bozuldu. Emniyet Müdürüne;

Ben üşüdüm, otele gidiyorum, dedim.”

“Ben senin yalan ve hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu. Ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim, bu da sana dert olsun.” (Seyit Riza)

74 yıldır Dersim Seyitleri’nin mezar yerleri bilinmiyor. Devlet hala mezar yerlerini sır gibi saklıyor.
Dersimliler Seyitlerinin mezarını istiyor. 74 yıllık bu zulüm son bulsun…

Sey Xıdır

www.dersimnews.com

Not:

Kırmancki (Zazaca) konusan Dersimlilerin kendi  kimlikleri hakkındaki belirmeleri şunlardır:

Kendilerine: Kırmanc
Dillerine :   Kırmancki
Ülkelerine :  Kırmanciye
Dinlerine:   Raa Heqi

Sosyal medyada paylaşın
        
   
48 Comments

48 Comments

  1. faik turgut

    08/02/2012 at 08:45

    Meseleyi tam detaylı bilemiyoruz,ama anlatımlara göre;Yeni bir devlet kurulmuş,sistem değişmiş,çok büyük devrimler yapılmış,bu devrimlerin oturması için tabiki zecri tedbirler alınır,yoksa devrimler de devrimi yapanlar da yok olur.BENİM ANLAYAMADIĞIM OLAY ŞUDUR.Dersimde bahsedilen katliamı yapan da,Seyyitrıza ve arkadaşlarını asan da CHP ve onun zihniyetidir.Buna rağmen CHP nin kalesi ogünden bu güne TUNCELİ (DERSİM)DİR.Burası anlaşılır gibi değildir.İnasnın aklına BU NE PERHİZ,BU NE LAHANA TURŞUSU demek geliyor.

    • ümit

      01/05/2012 at 12:03

      yaw bende bunu anlamadım bende aleviyim ama chp liyim.bende anlamıyorm :)

      • umut

        17/11/2013 at 22:57

        anlamadığın için chp lisin ya

      • ayıbe gunahe

        01/12/2013 at 16:55

        insanlar bir şeyi istedikleri için öğrenirler demekki sen seyit rızanın hayatınıı öğrenmek istemediğin için anlamamıssın.( bunu bir suç olarak algılama sadece gerçekleri söylüyorum)

    • Necip Tırpan

      16/11/2012 at 12:22

      Bildiğim kadarıla-ki o tarihte CHP tek partidir-, sonradan DP yi kuran Menderes-Bayarlar da CHP nin içindedir. özellikle Celal Bayar ın parmağının olduğu rivayet edilir.

      • EYLEM İÇGİL

        22/12/2012 at 00:37

        insan celladına tav olurmuş bene Seyyid Rızanın onurunu taşıyan birine atatürkün ilke ve ınkılaplarına sarılmak ve onun ayağına eğilmek yakışmaz,seyyidimizin ilkeleride şerefide onun kat be kat üstündedir,herkes seçimlerinde özgürdür.kazanılan yada kaybedilen onurdur bu seçimin bedeli olarak

      • umut

        17/11/2013 at 23:00

        arkadaşlar hala anlamıyormusunuz madem celal bayarlar felan yaptı peki büyük atanız mustafa kemal neden engel olmadı mustafa kemal ve ismet inönünün dersim hakkında ki resmi açıklamalarını görmezden mi geldiniz dersim katliamını yönlendiren şahsiyetler kim ya da kimler tarafından görevlendirildiğine bi bakın topu bda.ir başkasına atmayın katili bellidir KEMALİZM

    • haydar turğul

      03/02/2013 at 11:25

      SAYIN KARDEŞİM FAİK BEY,BEN TUNCELİ OVACIKTA YATILI OKULDA OKUDUM,NE BİÇİM BİR EĞİTİM VARDI NE BEN BURADA ANLATA BİLİRİM,NEDE ANLATSAM SİZİ BİLEMEM İKNA EDEBİLİRMİYİM.ASİMİLASYON NEDİR ONU ARAŞTIRIRSANIZ SANIRIM DAHA GÜZEL ANLARSINIZ.1.BİRİNCİ SINIFTA TÜRKÇE ÖĞRENDİK ÖĞRETMEN TATİLE ÇIKARKEN(TATİLDE TÜRKÇEDEN BAŞKA DİL KONUŞMAYIN)VE BİZ ÖĞRENCİLERİ BİRİBİRİMİZE KARŞI KULLANARAK,KÖYDE TÜRKÇE KONUŞMAYANLARI İHBAR ETTİRİRDİ.DÜŞNÜN KÖYDE ANNELERİMİZ ASLA TÜRKÇE BİLMEZDİ BİZDE KORKUDAN DİLİMİZİ KONUŞAMAZDIK..BAŞLANGICI BÖYLE OLAN BİR EĞİTİMİN SONUCUNU VARIN SİZ TAHMİN EDİNİZ.İŞTE ONUN MEYVELERİDE ŞİMDİ ORTADA.BUSİTEYİ HAZIRLAYANLAR BİLE SUNUMU YANLIŞ YAPMIŞLAR.SONRA SEYİT RIZANIN KÖYÜ AĞDAT NEREDE SİN KÖYÜ NEREDE AKLIM ALMIYOR SİNE BAĞLI OLABİLİRMİ,SORUYORUM, SUNUMDA KÜRTÇÜLER DEYİMİ KULLANILMIŞ,BENDE O ZAMAN DİYORUMKİ ONLAR KÜRTÇÜ İSELER ,SİZDE KABUL ETMEDİĞİNİZ BİR TANISA,O ZAMAN SİZDE TÜRKÇÜSÜNÜZ İŞTE HALLARIMIZ BÖYLE SEVGİLERLE…

      • umut

        17/11/2013 at 23:02

        abi bu acıtıcı yorumları genelde dersim dışında yaşayan dersimliler yazıyor ne yazık ki.bence bu tarz dersimliler dersim de yaşayan devrimci yurtsever demokrat kesimler tarafından ötekileştirilmelidir

    • serkan

      08/09/2013 at 09:22

      o zamanlar tek partili sistem olduğu için Alevisi, Sünnisi, rejim taraftarı ve düşmanları CHP çatısı altında toplanmak zorunda kalmışlardır…dolayısıyla o zamanlarda olanları CHP partisine yükleyemeyiz özellikle de Atatürk’e…bana göre Aleviler gerçek kimliklerini cumhuriyetin ilanından sonra kazanmışlardır. Osmanlı zamanında hep baskı ve zulüm görmeleri aşikardır..Devlet içinde devlet olmaz ilkesi de benimsenmeli bence.. Evet dersim halkının ruslara karşı savaşlarını da görmemezlikten gelemeyiz..Ancak rejime karşı çıkmaları ve özellikle de aşiret ağalarının halkı isyana teşvik etmeleri acaba bir çıkarlarımı vardı diye insan düşünmüyo da değil.

    • engin

      26/10/2013 at 04:31

      CHP konusu ayrı bir konu olarak ele alınabilir ama gerçek olan bir şey var tek parti olduğu iktidar CHP dir. Yazıyı dikkatlice okuduğunuz halde idam bir an önce hukuksuzca gerçekleşmesini sağlayan kişilerden biri daha sonra ADALET PARTİSİ nden milletvekili olmuştur. Not olarak söylüyorum kesinlikle de savunmuyorum, bu olay gerçekleşmeden 40 gün önce İsmet İnönü de başbakanlığı Celal Bayar’a teslim etmiştir. Daha derinlere gidersek Atatürk’ün cumhuriyeti kuracağında bi haber olan kazım karabekir ve fevzi çakmak ömürleri süresince aleviliğe ve cumhuriyete kin ve nefret ile bakmışlardır. teşekkürler

  2. SAYTAC

    01/05/2012 at 18:59

    seyit rıza kurt değil zazadır ki yazdığınız gibi de (“Hukmato Zurekero Beşeref”) kelimesi de bunun açık delilidir bu kelime zazacadır kürtçe değil bir milletin varlığı için can veren koçgirililer şeyh sait ve seyyit rıza zazadır… bunlar sonradan kürt asimilasyoncular tarafından pkk hareketine geriye tarihi bir bağ oluşturmak için ZAZA halkı için mücadele eden bu liderlerin asılmasına ve hayatlarını kaybetmeleri hiçe sayılarak ZAZALARI yok etmeye çalışmışlardır sizde makalenin sonunda kendilerine kürt diyorlar demenizi şiddetle tenkid ediyor ve sizleri kınıyorum…..

    • EYLEM İÇGİL

      22/12/2012 at 00:32

      okuduklarından bunu mu anladın?yani Seyyidimiz kürd yada zaza ne farkeder?burda bazalacağın düşmanlık yapacağın onu asanlardır.zazalık yada kürdlük mesele değildir.seyyidimize çok hainlik yapan ve bugün evlerinde atatürkün resimlerini asan onu asan partiye oy veren dersim zazaları bulunmaktadır,demekki keramet zazalık yada kürdlükte değil,şeref amus ve haysiyettedir.ben kürdüm ve çok zalim kürdleri de çok zalim zazaları da gördüm,önemli olan seyyidin onuruna layık bir kürd yada zaza olmaktır,tek başına kürd olmanın da zaza olmanında bir mane dinine bağlı ol sonra davanı savunası yoktur,bu arada ben de seyyidim,ve kürdüm.heseni aşiretinden malazgirtten amede göçen dersim soykırımından geçmiş bir ailenin torunuyum,sana tavsiyem önce dinine sahip çık sonra konuş yarım iman yoldan eder yarım akıl candan eder,bu arada bir kolumda ézididir,sadece alevi değilim.yani yarı zaza yarı kürd bir soydanım,ikisi de haysiyetimdir ikisi de onurumdur,

      • bahtiyar

        21/01/2013 at 18:39

        kesinlikle eylem arkadaşa katlıyorum seyid rıza sisteme başkaldırdı din ayırımı yapmadı hatta ermenilere bile sahip çıktı atatürkçülüğü kabul etmedi ve diz çökmedi en iyi eylem arkadaş yorumladı ve aydınlattı teşekürler

      • Muhterem

        09/06/2013 at 12:14

        Arkadasım senin dinin nedir ??? ilk bana onu açıklayabilirmisin lutfen.

      • seydik

        30/06/2013 at 11:58

        Eylem arkadasa sonuna kadar katiliyorum seyidimin Kurd yada zaza olmasi nedegisir Ben Kurd um zaza da Benin can kardesimdir Ida benimgibi ayni kisiler be ayni sistem tarafindan zulme Maris kalmistir seyidimiz kamaluslere bugun eymedi basimiz allaha sukur dim diktir seyidim olumsuzdur

      • ali can salman

        08/09/2014 at 20:53

        ‘Başımın sağ olup olmadığı sizi ilgilendirmez, siz cinayet işlediniz, hepinizi mahkemeye vereceğim’ dedim.(oğlu inşaatda iş kazasında vefat eden babanın dönemin başbakanına verdiği cevap) http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/116478/_Basbakan_aradi__mahkemeye_verecegimi_soyledim_.html#
        Bu haberi okuyunca Seyid Rıza nın son sözleri aklıma geldi. google yazınca bu site çıkdı. Yorumları okurken burda kaldım cevap yazmak istedim kabul ederseniz. Seyid Rıza öncelikle bir İslam alimiydi. Onun şerefi diniydi. İnsan beyninden sonsuz sayıda fikir çıkar. Bunların hangisinin doğru ve hak olduğuna Kuranı Kerimin mihenk taşına vurarak anlayabiliriz. Seyid Rıza dan sonra gelen bölgenin alimlerinden Said Nursi nin meselelere getirdiği çözümler pratik barışcı ve akılcıdır. Diyorki üstad ”Dahil de kılıç çekilmez kılıç harice karşı çekilir. Bin yıldır İslama hizmet etmiş bir milletin torunlarına kılıç çekilmez. Millet irşad ve tenvir edilmelidir.”

  3. selamoradaki

    23/08/2012 at 22:37

    Ben Dersim İle araştırma yapmıştım dersim gümüş kapı anlamına gelir eski ismi desimdir .

    • umut

      17/11/2013 at 23:03

      eskisi yenisi mi var asıl ismi dersimdir

  4. elif

    23/11/2012 at 20:23

    bende kılıçdaroğlunu anlayamadım gitti

    • EYLEM İÇGİL

      22/12/2012 at 00:41

      boşver anlama,bence dersime yakışmayacak bir basitlikte,alevilik kültüründen nasibini almamış yoksa bu kadar ahmak olmazdı,

    • Zeynel Abidin

      21/06/2013 at 22:08

      Sen anladığın zaman yaşamın süresinde ah vah çekersin ama iş işden geçmiş olur.

    • maskeli süvari

      07/07/2013 at 11:36

      onu kim anladıki Elif

  5. onur

    10/12/2012 at 18:19

    Sorumlu Chp içindeki demokrat partililerdir Celal Bayardır . İsmet İnönü’nün bu katliamı engellemek istediğini herkes biliyor.

    • EYLEM İÇGİL

      22/12/2012 at 00:33

      déra simdir eski ismi yani gümüş mabet ve sır kapısı manasına da gelir,

    • EYLEM İÇGİL

      22/12/2012 at 00:46

      bırak bu kemalist efsaneyi,o zaman onların izni dışında olmuşsa ve bir haksızlık olduğuna inanmışlarsa neden Seyyid Rıza ve diğer Başları asanları cezalandırmadılar? demekki danışıklı dövüştür.

  6. UMUT

    24/12/2012 at 14:47

    arkadaşlar dersim katliamına insani bakış açısından çıkıp, ideolojik açıdan bakarsak sağılıklı değerlendirmeden ve objektiflikten uzaklaşırız.Bu açıdan yaşananlara ne devlet gözüyle nede kürt milliyeçiliği gözüyle bakmayalaım…

  7. ilhan aslan

    08/02/2013 at 11:11

    Arkadaşlar yanılmayın.Seyit Rıza diye bilinen kişi zavallı bir ihtiyar..bir çok dersimlininde söylediği gibi ne eşkiya ne kürt genaral.okuma yazma bilmeyen bir adam.gönlünü ocağa vermiş bir garip..bütün bu hadisilerin altında o insanların katlinde seyit Rızanın isyanında rol oynayan kişi baytar NURİ DERSİMİ adlı israil ve ingiltere adına casusluğu tescilli ve lakabi KÜRT ŞEYTANI OLAN KİŞİ VAR.GERÇEK TARİHİ araştırın görürsünüz..ermenilere karşı verilen mucadelede Kazım Karabekir paşaya yardım için gönderilen osmanlı askerlerin dersim kutu deresinde pusuya düşüren binlercesini şehit eden bu şeytanın çocuklarına aldanmayın..yılanın yavrusuda yılandır.erzurum kongresinden dönen Atatürkü Erzurum-Erzıncan yolu üzerinde tuzağa düşürüp onlarca erini öldüren bu şeytanın çocuklarıdır.araştırın dersım hadisesinin hakikatinin ne olduğunu göreceksiz.ALEVİ VE KIZILBAŞ MESELESİ DEĞİL.AMA ŞEYTANIN ÇOCUKLARI İFTİRA KAMPANYALARI VE YALAN ÇAMURUYLA İNSANLARI LEKELEMEYE ÇALISIYORLAR..HAKİKAT

    • Heyder

      08/07/2013 at 12:27

      sefil herif yazdiklarinin teki bile dogru degil,

      • ayyıldız

        30/07/2013 at 15:07

        aynen bir mukabil katılıyorum teşekkürler doğru bilgiler için..

  8. Devrim

    08/02/2013 at 20:30

    arkadaşlar türk kürt kardeştir gelin birbirimize sahip cıkalım yanlış yollara sapmıyalım.

  9. elif

    09/03/2013 at 15:55

    bende kürdüm ama hiçkimse için türkler kötüdür demem çünkü bilirimki türk ile kürd kardeştir

    • Heyder

      08/07/2013 at 12:34

      oyle kardestirlerki sen oldugun zaman sesi sesi solugu cikmaz,onun herseyi varken sende aynisindan isteyince bolucu,saki,segerde,masa,oyuna gelmis oluyorsun. ne kadar guzel kardeslik.filistin bilmem kim icin hak arayan senin icin ferman dualarina amin diyen kardeslik. ben cok severim bir evde kardesin bir ekmegi yerken obur kardese cegregini vermeyen kadesligi.yasasin ici bos bin yillik kardesligimiz. amin

  10. Selda Suner

    22/04/2013 at 13:50

    24 Nisan Ermeni soykırımını Anma Günüdür.

    23/24 Nisan şimdiki saptırma şekliyle, sahte çocuk bayramı değil, Anadolu’nun yerli halkı olan Ermeni’lerin yokedilme kararının alındığı gün olması dolayısıyla bir yas günü olarak anılmalıdır.
    1915 Ermeni soykırımını sadece bir defaya mahsus yaşanmış bir katliam değildir; Ermeni soykırımı, Osmanlı-Türk devlet yapısına aykırı yaşam tarzına, siyasi, sosyal ve kültürel kimliğe sahip bir topluluğa karşı yönelmiş, grubun yaşam tarzını ortada kaldırmayı hedeflemiş, başlangıç yılları onyıllarca geriye giden uzun bir siyasi kampanyanın en tepe noktasını oluşturmuştur.
    Ermenililer, egemen Osmanlı-Türk devlet geleneği ile çelişen yaşam tarzları, sosyal-siyasal ve kültürel kimlikleri nedeniyle sistemli olarak baskı, terör ve asimilasyon altında yaşamışlar ve bir imha politikasının hedefi olmuşlardır.
    1915 Ermeni soykırımı Ermeni halkına yönelik baskı ve asimlasyon politikalarının toptan bir imha haline dönüşme tarihidir ve 24 Nisan, Ermeni soykırımının günü olarak kabul edilmiştir.
    Bizler, 1915’de yaşananlar için resmi bir özür bekliyoruz. Ermeni katliamının mağduru Ermenilerden, onların torunlarından maruz kaldıkları acı, keder, hüzün ve ızdırap için bir özür çok mu acaba? İnsanlık değerleri ayaklar altına alınarak imha edilen büyüklerimizi, onurlarının iade edilmesini istiyoruz. Tüm bunların toplumsal barış, iç huzur, adalet ve kardeşlik için şart olduğuna inanıyoruz.
    Ermeni Halkı hiçbir zaman kan davası gütmedi. Töremizin, kültürümüzün bize öğrettiği insan sevgisidir, intikam duygusu değil. Şu yazdıklarımızı da bir intikam veya kan davası duygusuyla yazmıyoruz. Tam aksine, toplumsal barışa, kardeşliğe bir çağrıdır bizim yaptığımız. Devletin kendi insanını „tehdit“ olarak gören politikalarının sona ermesini, toplumsal barış ve huzur için, geçmişte yaşanmış acılarla yüzleşilmesini istiyoruz. Ermeni 1915‘de yaşanan tarihi haksızlıkların açığa çıkmasını istiyoruz.
    24 Nisan“ın hükümetçe de Ermeni soykıırımın anma günü olarak kabul edilmesini istiyoruz. İş başında hangi hükümet olursa olsun her yıl 24 Nisan‘da resmi bir açıklama yapılmasını, üzüntülerin dile getirmesini ve katliamda hayatlarını kaybedenlerin hatırlanarak, anılarına saygı gösterilmesini istiyoruz.
    Tarihi hatırlamanın ve katledilenlerin anıları önünde saygıyla eğilmenin, ülkemizde ilerde benzeri kitlesel katliamların engellenmesi; insan haklarına saygılı, barışı sağlamış demokratik bir toplumun kurulabilmesi için çok önemli olduğuna inanıyoruz.

    Sevgi ve Saygılarla
    Entegrasyon Komitesi İsviçre- Vevey

    Esin Duran,
    Selda Suner,
    N. Gök,
    Bedri Engin,
    Sevda Suner
    Sezer Aşkın,
    Salih Demir
    A. Demir
    Melahat Baykara,
    Uğur Demir
    Ismail B. Cenk,
    Tekin Balkic
    Selma Altuntaş,
    Filiz Serin,
    Nedim Serin,
    Vedat Koçak,
    Salih Birdal,
    Mustafa Gur,
    Hasan Zafer
    Bahar Ünsal
    Osman Bahar
    Ayse bahar
    Metin Maslak
    H. Maslak
    Dilek Solak
    zeynep içkaya
    Sevda maslak
    Sercan Gezmiş
    Aynur Balkaya
    İpek Doğan
    Nazım Doğan
    Murat Doğan
    esin erkan
    Beyhan erdem
    n. erdem
    İsmail Deniz
    Ayten BARAK
    Ugur Birdal
    Ahmet Tan
    Yıldırım Kongar
    Selma Kongar
    Birol Aytekin
    Hatice Gül
    Ibrahim Erkin
    Kemal erdem
    Rıza Akdemir
    Mehmet Coskun
    Hüseyin demir
    fethi killi
    Yeliz Ender
    Mustafa Ender
    Ugur Basak
    Kemal Dektaş
    Ayten Ilkdal
    Nuri Aktanır
    Metin Koc
    Sevgi Ender
    Burhan Kulakçı
    Oğuz Duran
    Burcu Kanter
    Aysel kanter
    Erol kanter
    Layla SOLGUN
    M. Oktay
    Kemal Aktas
    Yelda tekinoglu
    Orkun Keskin
    T. Vural
    Oğuz şen
    Nur Şen
    Ismail çaykara
    Burhan Orkal
    D. Kahan
    Seher Yıldız
    Esra akkaya
    Mehmet Uzan
    Yeliz IŞIK
    Seyhan İlknur
    Osman Çekiç
    esma yıldız
    Murat Çetindal
    Ali OkyarMusa Tekin
    Aslı Birdal
    Nazmi Doğan
    İnci Gür
    L. Okar
    Mustafa Karkaya
    Omer Aytac
    Mürsel Bozkır
    Zeynep Şengül
    Gülcan Iğsız
    Murat Nidar
    şemsi Kaya
    Ayten Ekşi,
    Eda leman
    nermin ışıl
    D. Polat
    Kadir Erdem
    Serdar OKTAY
    Mehmet Özdemir
    Mustafa Erkan
    Nuri AKTAS
    Emine AKTAS
    O. Kadir Ergun
    Metin Kurca
    Sedat Isiklar
    Filiz Bag
    Kadir Baskale
    Sevim Varlik
    Hasan Mesut Akkaya
    Necmi Guler
    Erhan Isguz
    Meral Okur
    Bilge Okyaz.
    Kemal Koç
    L. Mirakoğlu
    Oktay Kızılcık
    Mehmet Yavuzgil
    Erdal Polat
    Hüsnü oktay
    Ahmet tekin.
    Semra Kaya
    Mustafa Çiçek
    Kayhan Göçkaya
    Erdal Solgun
    Mehmet Solgun
    Esra Solgun
    N. Altik
    Oguz Karakış
    Leyla Mert
    Işık mert
    D. Öksüz
    Erdem Yılmaz
    Ayse Eltan
    S. Guner
    M. Deniz Ok
    Mehmet İnce
    Huseyin Cinar
    Meltem Cinar
    Berk Cinar
    L. Demirkaya
    Huseyin Çilek
    Ayten Irmak
    D. Okdere
    Ali Uskan
    Berdan Temiz.
    H. Baskale
    Murat Gülay
    Esra Gülay
    Mustafa Akyol
    A. jale Kol
    M. Kol
    Tamer Oktay
    Aslan Burukoglu
    I. Demir
    Nurettin Akdal
    Uzan Kara
    ismail Igdır
    Nuri Şen
    Hasan.Y. Balci
    ——————————–
    İMZA KAMPANYASI

    https://www.change.org/tr/kampanyalar/the-european-commission-avrupa-komisyonu-we-the-signatures-below-demand-justice?utm_campaign=share_button_chat&utm_medium=facebook&utm_source=share_petition

  11. cihan ağce

    03/05/2013 at 09:36

    arkadaşlar bir şeyleri yayınlarken sözde halkı bilgilendirmek adına ama bir kere AĞDAT hozata bağlı değil OVACIK’A bağlıdır,ayrıca AVASU diye bir aşiret yok ABASO (YANİ ABASANLAR SEH HASANLAR AŞİRETİ DOĞRU ABAS DA BÜYÜK OĞLUDUR)

  12. Quresiz

    04/05/2013 at 20:05

    DErsim 38 demek Bir barbarca kalesce Dinsiz yimansizca yapilan Bir soykirim ondan sonra dersimliler kalanlar batiya sürüldiler her ayle ayri bir sehire ordada dilbilmiyen o zavali insanlar okulda disarda horlanan itilen dövüle dilinden dininmden koparildilar Bunlar en acik agir asimilasiyon ve katliamdir In san olan vicdani olan namuslu olan her insan bir empati kurmali türkiyede kac milyon ermeni vardi zalim ler ne yapti? yok etiler iste Dersimdede ayni yaptilar. Bir bilseniz Bir yasli nenelerimiz dedelerimiz Türkce bilmedikleri icin dövülüp itilip küfür ederlerdi Kücük yasta cocuklari yatiliya alip agir baski asimilsasiyonu ugraydilar ve genede kendini leri yasatmaya calisiyorlar!!

  13. sevim

    08/05/2013 at 11:40

    SELAMLARIMLA ,
    SEYİTLİK EVLADI RESUL ANLAMINDADIR, RESULULLAH EFENDİMİZİN SOYUNDAN GELENLERE SEYİT DENİR. RESULULLAH EFENDİMİZ ARAP ASILLI OLDUĞUNA GÖRE NASIL OLUYORDA KÜRT ASILLI YADA ZAZA ASILLI BİRİSİ SEYİT OLUYOR ANLAYAMADIM. AYRICA ZAZA VE KÜRTLERE ZULÜM YABAN CHP NASIL OLUYORDA ONLARIN BAŞ TACI OLUYOR BUGÜN BAKIYORUM ALEVİLERE CHP VE KEMALİST ANLAYIŞ ZULÜM YAPMIŞKEN ONLAR HALEN ONLARI DESTEKLİYORBU NE İŞ ANLAŞILIR GİBİ DEĞİL.

  14. yüksel

    21/07/2013 at 23:54

    yukarıda s. rızanın erzincana görüşmeye çağrılarak tuzağa düşürüldüğü yazıyo. Oysa Karrelie mehmet efendinin anılarında s. rıza eğer ben teslim olmazsam işler çığırından çıkar, çok katliam olur, demiş, buna arkadaşları sen teslim olursan idam ederler diye karşı çıkmışlar, buna rağmen s. rıza ısrarlı davranmış.

    Başka bir söylenti s. rıza kılık değiştirip köprüden gecerken kardeşi ihbar etmiş ( buna inanmak güç) belgesi yok çünkü. Doğrusu hangisi bilen var mı? karerli yanılıyor mu?

  15. Hasan

    17/11/2013 at 12:55

    Evet Tujik tepesi Ağdat’a, Ağdat’a Haçkireg’e, Haçkireg’te Ovacık’a bağlıdır ve yoldaşın arkadaşın dediği gibi avasu çino(yoktur) Abbaso esto(vardır) ve tüm güçümle son nefesime kadar atatürk ve bütün tayfasını kınıyorum ve onlara hizmet eden bütün tunceli’leride kınıyorum Desim’leri değil onların yüreğinde hayat’a dair ne güzellik varsa ne gerçeklik varsa onların yüreğinde Desim’lilere kurban olam.. Kemalizmi faşizm’dir İbrahim Kaypakkaya Devrimci sevgilerimle

  16. faruk eren

    17/11/2013 at 19:51

    yukarı abasanlılar:abasiyankoru (körabasanlılar; buradaki kör kelimesi bu aşiretin yiğitliğine kinayedir.) kalan aşiretine bağlıdır. kalan aşireti de seydan (kal, qoç, gew) federasyonuna bağlı ve büyük kardeştir.

    abasan:yani seyit rıza nın aşireti ise sıxhesenan (abasan, feratan, karabal, kırğan, koçgiri-sivas) federasyonona bağlıdır.

  17. Hasan Hoca

    01/12/2013 at 19:10

    Seyit Riza,pir degil “RAHBER”dir.O’nun soyagacini arastirirsaniz,Sih-
    Hasan ve Seh Ahmet Yasevi’ye ulasirsiniz.Seyit Riza,sanildigi gibi bir isyancibasi degil,bir inanc onderidir.Haci Bektas-i Veli Postni-
    sinin cabasiyla, Deli Halit Pasa komutasinda,Rus’lara ve Ermeni’lere
    karsi,Mamahatun ve Erzurum’a kadar gitmistir.Erzincan’da dikkatini
    ceken bir olay uzerine,refakatindeki asiret guclerine:”kimseye karsi
    silah kullanmayiniz” talimatini vermistir.Bunun nedeni,Erzincan’da
    tek bir Alevi’nin katledilmemis olmasidir.(Bu harekatta dedem ve bas-
    ka akrabalarim da bulunuyorlardi).Erzurum donusu,Erzincan Cezaevinin
    onunden gecerken,tutsaklar,Seyit Riza’ya tezahuratta bulunarak af ta-
    lebinde bulundular.S.Riza, valiyle goruserek,kendi talebi gibi,af
    talebinde bulundu ve ertesi gun butun tutuklular serbest birakildi.
    Dedemden kalan ve misafir kaldigi Erzincan’daki bir ailenin verdi-
    gi bir hediyeyi halen saklamaktayim.Lutfen,arastirma yapmadan ko-
    nusup gulunc duruma ddusmeyiniz.Neresini duzelteyim ki?Avasu,Kirmancki ve Abasanlar (benim asiretim) Turkce telafuz sek-
    lidir.Lertik bir koy ismi degil,bir bolge ismidir.Kor Abasan’lar
    S.Riza’nin asireti degil,Kalan Asireti’nin bir koludur.Daha nere-
    sini duzelteyim…Herkese saygilar…

  18. zeryam deniz

    08/12/2013 at 12:40

    seyit Rıza’ya dewreş cemal pirlerince el verilmiştir. kendisi çevresinde sevilen bir insan. ancak dersim de iddia edildiği gibi bir isyan yok. 1935 de devlet zaten mecburi iskan kararı alınmış dersimin fermanı kesilmiştir. karakol yapılmaya halkın değerlerine el atılıyor. onun üzerine halkta askerlere karşı çıkoyor ve soykırım başlıyor. buna karşı direniş var.Seyit rıza bir çok dede bu konuda direnir elbette aydın olanlar esas siyasi yanını tamamlamaya çalışır. M.Nuri Dersimi, Alişer, Zarife v.b … ozamanki gelişen ulusal hareketlerdende etkileniyorlar bazı derneklere üyedirler. Ama ajan demek doğru değil. dersimde yaşanan kızıl bir soykırımdır. sonrasıda beyaz soykırımla asimilasyon başlatılıyor. İşte tarih unutturulmaya kürt kimliğinden, aleviliğinde uzaklaştırılmaya başlanıyor. şimdi bu CHP’yi aklamak bu asimilasyonun neticesi.Peki şimdiki CHP neden DERSİM bile diyemiyor, katliamı niye açığa çıkaramıyor. O kılıç artığı Kılıçtaroğlu bu halka neden sahip çıkmıyor. gelin biraz gerçekçi olalım ve tarihi doğru yorumlayalım.

  19. rıdvan

    04/02/2014 at 19:06

    zone ma zazaki. ma zone xora wayir vicyen. ma esle xo vira nıken. kam ki ma inkar keno ma holey humay semed yır wazen.

  20. DERSIM ÜLKEDIR

    05/02/2014 at 19:12

    UNUTMADIK,UNUTMIYACAGIZ,UNUTTURMIYACAGIZ

    INSANLIK ADINA RUHEN SEVDA YÜKLÜ ALEVI HALKININ YIGIT DIRENISCILERININ ÖNÜNDE SAYGIYLA EGILIYORUZ..

    DERSIM MERKEZ NEDEN KÜCÜK PARIS OLMASIN NEDEN BURSA GIBI OLMASIN ?

    KAC KATLIAMA KAC KERE SOYKIRIMLAR GECIRDI BU“ WELAT DERSIM“ BU KIZILBAS YÜREK BU DIRILIS BU ÖLÜMSÜZLÜK RUHU DAYANDI .KAC BEDEN DEGISTI KACTA YÜZYIL BURAKTI GERIYE ,YINE DE KÖK SALDI YINE DE BOY VERDI HER KURDU YENDI VE BIR DAHA YENECEK.

    KIZILBASLAR OLARAK ULUSLARARASINI YENIDEN ATESE VERMENIN ZAMANINI GEC YAKALADIK ANCAK BU MESALE HIC SÖNMIYECEK.

    BILINMELIDIR KI HALKIMIZ YAKISMIYAN SIYASAL MIRASI KENDINE YAKISTIRMIYOR.SIDDET YENILECEK DERSIM KAZANACAK PROVAKASYONCULAR SONUNDA DERSIMI TERK ETMEK ZORUNDA KALACAK. DIYARBAKIR DA GÜLTEN KISANAK BELEDIYE BASKANI SECILMEZ BIZ ISLAMIST OLMADIGI VE ALEVI OLDUGU ICIN ISTERIZ ANCAK CAMI CEMAATE YÖN VERECEK SONUC BELLI AKP HIRHIZ OLARAK MÜHÜR ALIP OTURACAK.KAZANIMIN NETICESI ACIKCA SOYGUN SEBEKELERINE KUCAK ACMAK OLACAKTIR. ALEVI KÜRTÜN KASASININ ANAHTARINI MÜHÜRÜNÜ ALDIMI OLMAZ.ZATEN ALAMAZ AMA BILMEK GEREKIR KI DERSIMLININ KASASINA BILE GÖZ DIKENLER AYNI ZIHNIYET OSMAN VE KUHR OYUNU BOZULMALIDIR.

    AKP liler artik yavas yavas istedikleri kadar`da DTP lileri dövecek Hizbullah (Hüda-Par )Ahmet Türkün ikinci partimiz dedigi güclere kapilar acik ama Alevilere acik tutulan kapi kulluk kapisi. “Kürdistan Allah Partisi” gelecegin gücü oldugu belli.Kürtlerin kac paralel devleti olacagi belli degil.Yol mu Harita olur Harita mi yol olur ? görecegiz.Biz yolumuzun harita olacagina inaniyoruz.Aleviler Haritalarin yol olacagina pek güvenmez.

    BIZ HER ALANDA MÜCADELE ICINDE OLMALI VE ÖRGÜTLENMELIYIZ. KIMSEYE BENZEMEDIGIMIZ ICIN KIMSE DE BIZE BENZIYEMIYECEGINE GÖRE YOLUMUZ ACIK. SECIMLERDE BEN ALEVIYIM DIYEREK CESARETLI OLAN KÜRT VE TÜRK MILLIYETCILIGINE KARSI ACIK TAVIR KOYAN ADAYLAR KAZANDIRACAKTIR.

    ALEVILER KAZANACAK

  21. gundogan

    23/09/2014 at 19:08

    Sevgili arkadaşlar lütfen inceleyin dediklerimi 1980 lere kadar tuncelinin adı haritalarda parantez içinde (Kalan)yazardı.Kalan o dönem ordaki enbüyük aşiretlerdendi.osmanlı ve cumhuriyet dönemi saygı duyulan sünni ve aralarında ermeni de bulunan küçük bir osmanlı örneği idi fakat cumhuriyet tarihi ,daha öncesinde osmanlı tarihi boyunca (özellikle y.sultan selim dönemi boyun ca iran acem leri tarafın dan karıştırılan bir bölge idi ne yazıkki hala acemlerin ve politikalarının hayat bulduğu yegane şehirlerimizden biridir ödönemin akil dede ve sünni önderlerin buna karşı çıkışı dersim katliamı ile cezalandırılmıştır ve kışkırtmalar sonucu alevi(can ciğer din kardeşlerimiz)ile
    sünniler arasında tekrar çatışma başlatmışlar fakat dedelerim biz kardeş kanı dökmeyiz diyerek oradan yanına 3 ermeni ailesini de alarak malatyanın pötürge-babik köyüne göçmüşlerdir.konunun özeti küffar birdir amaçları her daim kardeşleri birbirine düşürmek ve kan akıtmaktır.
    Alevi kardeşlerime bunu anlatmayı borç bidim. ayrıca bizim dilimizde kırmanci dir.

    saygılarımla..

  22. Saadet Suludag

    24/11/2014 at 11:01

    biz kucuk cocuktuk,Anneannem anlatirdi.$imdi okudukca o gunleri animsiyorum.O gunlere ait bilgiler dagarcigimda yenileniyor,gozlerimde canlaniyor
    Yukarida yapilan yorumlarin bir cogunu okudum.insanlar bir celi$ki icerisindeler.Yok Zazaymi$,Yok kurtmu$.Riza Dedem Kurttur,Zaza da kurttur.Anneannem bize anlatirdi,butun bu yazilanlari.Ozamanin ileri gelen Ailelerindenmi$ Dedesi,Babasi,Aga,larmi$,Koyleri,u$aklari,Hizmetkarlari varmi$.Anneannem,ler hem Zazaca,hem kurtce konu$urlardi.ikisi kurtcenin birer lehcesidir.Neyin tarti$masini yapiyorsunuz anlamadim.Madem,ki Haksizliga kar$iyiz,Ho$goru sahibiyiz,ezilen halkiz,ezilen her kim olursa ondan yana olmaliyiz.Kurt,mu$,Turkmu$ ermeniymi$ ,ayrimci,irkci olmayalim.Benim Kokenim <benim soyumdur,Butun tarihin yazdigi.Insan olan insana Saygim ve sevgim sonsuzdur.SAADET SULUDAG.

  23. Yunus

    08/12/2014 at 16:15

    KİMSE KÜRT TÜRK KARDEŞTİR DİYEMEZ ÖYLE BİŞİ YOKTUR. HEM ZÜLMÜ YAPIYORLAR SONRA KARDEŞİZ DİYORLAR YILLARDIR KÜRTLERE ZÜLM YAPIYORLAR ŞEY RIZADA BUNUN ÖRNEĞİ İŞTE . SAVAŞTA YARDIM EDİYOR RUSLARI PÜSKÜRTÜYORLAR SONRADA KALLEŞCE TUZAK KURUP İDAM EDİLİYOR. YILLARDIR AYNI ŞEYLER YAŞIYORUZ O KADAR KÜRT ÖLDÜRDÜLER ONLAR . HİÇ BİRİNİN HESABINI VERMEDİLER KÜRTLER DE ONLARA BAŞ KALDIRINCA HAİN DİYORLAR ŞEREFSİZLER ASIL HAYİN KİM ORTADA ZATEN BU SAATEN SONRA KİMSE BENİ KÜRT TÜRK KARDEŞTİR SÖYLEMİNE İNANDIRAMAZ ŞEREFSİZLİK DİZ BOYU YAW OKUDUM TÜYLERİM DİKEN DİKEN OLDU BENİM HALKIMA ZÜLM EDENİN BENDE ONA ZÜLM EDERM HEMDE KRALINI YAPARIM GEREKİRSE DAĞA BİLE ÇIKARIM ALLAH BELALARINI VERSİN HAKLARA BÖLE ZÜLM EDENİN BAŞKADA BİŞİ DEMİYORUM.

  24. Ali

    21/05/2018 at 18:57

    Ben bir Dersim türkmen alevisi olarak Seyit rıza gibi yol düşkünü eşkiyalardan hiç haz etmem ! Atatürk iyi yapmış az bile .. Seyit Rıza Kürt değil türkmendir… Seyit rıza Seyit değildir araştırın uyumayın…

    Türkiye Cumhuriyeti, bu topraklarda bin yıllık geçmişi bulunan gerici sistemi yıkmak için 1923’ten 1938 sonuna kadar müthiş bir mücadele vermiştir.
    Bu süreçte devletin karşısına dikilen Doğu’nun toprak ağaları, aşiret reisleri ve sözde din adamları; peş peşe ayaklanmalar çıkartarak modernleşmeyi durdurmaya alkıştılar. 1930’larda; Dersim (Tunceli) yöresi de derebeylerinin zulmü altında inim inim inlemekteydi. Burası, Kürtçü- Ermenici kadrolar tarafından yeni bir ayaklanmanın merkezi olarak görülüyordu. İkinci Dünya Savaşı’nın konuşulduğu günler gelmişti. Türkiye; Hatay yüzünden Fransa ile savaşmak durumuna girmişti. İşte böyle bir dönemde Fransa destekli Kürtçüler ve Ermeniciler Türkiye’yi sıkıştırmak için Tunceli aşiretlerini devreye soktular. Tunceli (Dersim) eskiden beri kalabalık silahlı grupların yağmalar yaptığı, çevre köyleri ve kasabaları bastığı yerdi.
    Bölgedeki Seyit Rıza, çevresine topladığı silahlı adamlarıyla tam bir terör esirmekteydi. Bırakın çevredeki köylere, ilçelere saldırmayı; Tunceli’deki öbür aşiretlere karşı da silah kullanıyor; direnenleri öldürtüyordu.
    Seyit Rıza ve öbür Dersim derebeyleri, yukarıdan aşağı gelen modernleşmenin kendi saltanatlarını yok edeceğini görmekteydiler. Buradaki feodal beyler, cumhuriyet rejimine de açıkça karşı idiler. Seyit Rıza ‘nın akıl hocası olan Ali Şir; o sıralarda yazdığı bir şiirde bunu açıkça dile getirmektedir. Ali Şir, “Kemal (Atatürk) cumhuriyet istiyor; Dersim buna direniyor” diye açık açık yazan, söyleyen birisidir.
    Bütün bunların belgelerini, “Dersim İsyanları ve Seyit Rıza Gerçeği” isimli kitabımda ortaya koydum.

    KİM BU SEYİT RIZA?
    Bugün Alevi kamuoyunu kandırmak için Atatürk’ün Tunceli’deki seyitleri katlettiği ve bu yüzden de Alevilere karşı olduğu yalanı yayılmaktadır. Gazeteci yazar Merdan Yanardağ’ın Seyit Rıza’yı eleştirmesi üzerine başlatılan saldırıda, bu derebeyi “Alevi inanç önderi” gibi gösterilmektedir.
    Öncelikle belirtelim ki Seyit Rıza’nın asla Alevilik diye bir derdi olmamış; Aleviler adına bir talepte bulunmamıştır.
    Önce Seyit Rıza’yı tanıtalım: Yakın zamana kadar Seyit Rıza’nın kimliği bilinmezlik içindeydi. Bu konuda yaptığım araştırmalar sonucunda onun tarihsel geçmişini aydınlattım. Ayrıntıları, söz konusu kitapta gösterdim.
    Seyit Rıza Dersim’deki iki büyük Türkmen aşiretinden birisi olan Şeyh Hasanlılar kolundan gelmektedir. Bunların dip dedesi olan Şeyh Hasan, Çemişkezek beyi idi. Bunlar Kızılbaş (Alevi) Türkmenler idiler. Şeyh Hasan’ın torunu Hacı Rüstem de Alevi olan Şah İsmail’in yanında 1514’te Çaldıran’da Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim’e karşı savaşmıştı. Savaştan sonra esir alınmış; 40 akrabasıyla birlikte katledilmişti.
    Yani Seyit Rıza, Alevi Türkmenlerin soyundan gelen bir insandır.
    Seyit Rıza; Türkmen olduğundan Arap soyundan değildir. Bu yüzden de “Seyit” olamaz. Yani soyu Hz. Ali ve Hz. Muhammed’e dayanamaz.
    Fakat o, bölgedeki halkın seyitlere (oranın dedelerine) bağlılığını bildiğinden kendisini seyit göstermiş; böylece itibar kazanmıştır.
    Seyit Rıza daha sonra cumhuriyet rejiminin Dersim bölgesine girmesini önlemek için Kürtçülerle işbirliği yapmıştır. Hoybuncular ile bağlantısını akıl hocası Baytar Nuri sağlamış; Kürtçülük propagandasını aslında tam bir Türk ozanı olan Ali Şir yürütmüştür.
    Seyit Rıza cumhuriyet rejiminin bölgede yapmak istediği yol, köprü, okul, sağlık ocağı, karakol gibi kurumların kendi derebeylik düzenlerini yıkacağını anladığından bunlara izin vermeyeceğini devlete ültimatom halinde bildirmiştir.
    Onun adamları, bölgedeki karakollara baskın yaparak 1937 baharında ilk silah kullanan taraf olmuştur. Bu silahlı saldırılar çok daha önceden yapılmaya başlanmıştı.
    Devlet içinde devlet gibi hareket eden; bölge halkını köle gibi kullanan, derinlemesine sömürerek acı bir yoksulluk içinde tutan bu eşkıyanın şimdi kutsal bir kişilik gibi gösterilmesi tam bir aldatmacadır.

    ALEVİLİK DERDİ YOKTU
    Bugün, tarihi bilmeyen bazıları Seyit Rıza‘yı Alevi önderi gibi gösterirken Alevilere de iftira atmış oluyorlar. Çünkü, Alevilikte böyle seyitlik yoktur.
    Öncelikle şunu belirtelim: Kemal Atatürk, Dersim halkının Alevi Türkmenler olduğunu iyi biliyordu. Bunları korumak amacındaydı. Daha 1924’te Hozat’ı basıp ele geçiren Seyit Rıza’nın durumundan da haberdardı. Oraya ordu yollamak yerine iyi niyet elçileri yolladı. Bunlardan birisi de Vali Cemal Bardakçı idi. Cemal Bardakçı buraya geldi; derebeylerini topladı; onların önünde Munzur suyundan içerek yemin etti. “Atatürk’ün size selamı var, sizler için iyi şeyler düşünüyor. Bölgede okullar açacak ve Aleviliği de öğretecek.” dedi ama bu derebeyleri gelen teklifi reddettiler.
    Bir başka belge daha var: Seyit Rıza 1937 yılında devlete karşı saldırı başlattıktan sonra İngiltere’ye bir mektup yazarak yardım istedi. Bu mektubun orijinalini ve çevirisini Dersim İsyanları’nda yayımladık.
    Oraya bakın; Seyit Rıza Alevilikten ve Alevilerden hiç söz etmemektedir. Lakin, Kürtler, Kürdistan bol bol geçmekte ve kendisini Kürtler adına savaşan bir general olarak göstermekte; Dersim’den de Kürdistan diye bahsetmektedir.
    Bu mektubu onun yanındaki baytar Nuri’nin yazmış olduğu tahmin edilse bile Seyit Rıza’nın isteği ile İngiltere’ye ulaştırılmıştır. Bu belge İngiliz hükümeti tarafından Ekim ayında Türkiye’ye haber verilmiştir.

    SEYİT ÖYLE OLMAZ
    Seyit Rıza’nın, Türk kökenli olmasına karşın kendisini seyit ilan edip Arap üst kesimine bağlaması nasıl bir siyasi-sosyal aldatmaca ise Kürt halkının temsilcisi gibi göstermesi de aldatmaca idi. Dünya onu bir Alevi lider olarak değil bir Kürt isyancısı gibi görüyordu. O dönemdeki gazetelere yansıyan isyan haberlerinde, “Dersim harbini bizzat Seyit Rıza idare etmektedir!” denilmektedir. (Bak: Dersim İsyanları ve Seyit Rıza Gerçeği, s.282 vd…)
    Yani bugün birilerinin söylediği “Ayaklanma yoktu!” iddiası tamamen bir kandırmacadır.
    Seyit Rıza’nın soyca seyit olmadığı ortada. Ayrıca, onun hayat tarzı, yaptıkları da asla seyit sayılamayacağının kanıtıdır.
    Anadolu Aleviliği dediğimiz Türkmen kültürüne dayalı Alevilikte “seyit” yani dede, çok eşli olamaz. Tunceli Aleviliği de tamamen Türkmen Aleviliğidir. Bu inançta dedenin (seyidin) hanımına “ana” denilir ve dedeler gibi saygı gösterilir. Halbuki Seyit Rıza yaşı 75’i geçtiği dönemde, eşi Elif ananın üstüne 30 yaşlarındaki bir kızı (Besi) almıştır. Ve bu haliyle düşkün olmuştur. Böyle birisi seyit ve Alevi inanç önderi olabilir mi?
    Ayrıca seyit yani dede; toplumun ibadetini yönetir, cem yapar. Seyit Rıza’nın cem yönettiğine ilişkin elimizde hiçbir bilgi yoktur.
    Zaten böyle başka aşiretleri basan, insanları vurup öldüren; aşağıdaki kasabalar yağma seferleri düzenleten birisinin manevi bir makam olan seyitlik makamı ile ilişkisi olamaz, bu kabul da edilemez.
    Bu yüzden de Seyit Rıza Alevilerin inanç önderi olamaz, olmamıştır da…
    Tunceli bölgesinde o zamanlarda da bu günlerde de gerçekten seyit denilecek türden ulu kişiler bulunmuştur, bulunmaktadır. Bunlar Hacı Bektaş, Sarı Saltık, Baba Mansur, Baba Kureyş, Celal Abbas,Derviş Cemal ve başka ocaklardan gelen gönül ehli insanlardır.
    Gericiğin lideri, bölücülerin maşası, Tunceli halkının katledilmesinin baş sorumlusu olan Seyit Rıza’dan devrimci bir önder imal etmeye kalkışanlar; maalesef feodalizme tapmayı içselleştirmiş tiplerdir.
    Alevilerin lideri Seyit Rıza tipindeki derebeyleri değil; onları eşit vatandaş yapan; Alevi felsefesine uygun bir düzen kuran Mustafa Kemal’dir.
    Atatürk’e sahip çıkmayan Alevi’ye Hak sahip çıkmaz…

Leave a Reply

Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

8 + four =

More in Dersim 38

To Top