Dersim 38
MAZLUMDER’den Seyit Rıza için İade-i İtibar Talebi
MAZLUMDER Elazığ’da Seyit Rıza ve arkadaşlarının idamının gerçekleştirildiği Buğday Pazarı Meydanında bölge anma etkinliği gerçekleştirdi.
Dersimnews.com/Elazığ – İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUM-DER) Elazığ’da 75 yıl önce idam edilen Dersim Aşiret Liderlerini andı.
Diyarbakır, Adıyaman, Malatya, Elazığ gibi illerde bulunan bazı Sivil Toplum Kuruluşu (STK) temsilcilerinin katıldığı basın açıklaması Seyit Rıza ve arkadaşlarının asıldığı Buğday Meydanı’nda gerçekleşti. Meydanda toplanan topluluk adına konuşan Mazlum-Der Genel merkez yetkilisi Avukat Nurettin Bozkurt, “75 yıl önce binlerce evlat bu topraklarda zulüm görmüş. Vahşice cinayetlere kurban gitmiştir. Kendisinin önce asılması yönündeki ısrarlara rağmen gözleri önünde evladı ve arkadaşları asılan Seyit Rıza’nın son nefesini yerde ensemizde tarihin yalanlarla dolu nefesini hala hissetmekteyiz” dedi.
MAZLUMDER adına Av. Nurettin Bozkurt tarafından okunan basın açıklaması şöyle:
Yakın tarihte bu topraklarda hafızaların asla unutamayacağı, sorumlularının asla aklanamayacağı bir katliam ve sürgün yaşanmıştır. Bu trajedinin en öneli ayağı olan Seyit rıza ve arkadaşlarının katli bu meydanda gerçekleşmiştir. Katledilmeden önce “Evladı Kerbelayık! Bîhatayık! Ayıptır, zulümdür, cinayettir diyen bir kahramanın son sözlerinin 75 yıl önceden yankılandığı bu meydandayız.
Önceden hazırlanan raporlarda önceden katliam ve sürgün planı belli olan ancak yalanlarla hilelerle bundan 75 yıl önce bi hatabinlerce evladı Kerbela bu topraklarda zulüm görmüş, vahşice cinayetlere kurban olmuşlardır. Kendisinin önce asılması yönündeki tüm ısrarlarına rağmen gözleri önünde evladı ve arkadaşları asılan Seyit Rızanın son nefesini verdiği yerde, ensemizde resmi tarihin yalanlarla dolu nefesini hala hissetmekteyiz.
Dersim katliamına ilişkin resmi belgeler açıklandıkça tarihimizde dersim isyanları olarak bilinen olayların esasında dönemin yetkililerince yıllar önceden planlanmış sivil halka karşı işlenen cinayet ve sürgünlerden ibaret olduğu, isyan söyleminin de bu cinayeti işleyenlerin cinayetlerini meşrulaştırmak için söylenen yalanlar olduğu anlaşılmıştır.
Bizatihi bu ülkenin Başbakanı: “Dersim’e yapılan operasyonların bir isyanın bastırılması olarak zihinlerde meşrulaştırılmaya çalıştırılmasından, Seyit Rıza’nın 1915 olayları sırasında, işgalci ordularıyla savaştığından, din ve namusu için hizmet ettiği için vali tarafından şereflendirildiğinden kimsenin bahsetmediği gerekçesiyle yakınmış ve bu gerçek en resmi ağızdan teyit edilmiştir.
Yıllarca Seyit Rızayı ve halkını asi, cani, çapulcu ve işbirlikçi olarak tanıtan resmi tarihin yalanlarına elbette ki bizler hiçbir zaman inanmadık. Zalimlerin mazlumlara yaptıkları zulümleri örtmek için onları önce itibarsızlaştırmaya sonra da cinayetlerini örtmeye yarayacak hikâyeleri tarih diye dayattıklarını da biliyorduk.
Üzerinden 75 yıl geçmiş olmasına karşın Dersim ve Seyit Rıza gerçeği devletin en üst yetkilileri tarafından dile getirilmesine rağmen yıllarca bu gerçeği ve cinayetleri gizlemek için gösterilen çabanın gerçeğin ortaya çıkarılması için harcanmadığı görmekteyiz.
Başbakan R. Tayip ERDOĞAN konuya ilişkin yaptığı konuşmada resmi belgelerini de göstererek 1936-37-38-39’da toplam 13 bin 806 kişinin öldürüldüğünü, 23 Aralık 1938de Tunceli’den 11 bin 683 kişinin sürüldüğünü, iki bin kişinin daha sürülmesinin de bakanlar kurulu kararıyla karara bağlandığını ifade etmiş ve devlet adına özür dilediğini beyan etmiştir.
Bu hususta başbakanın açıklamaları ve devlet adına özür dilenmesi çok önemlidir. Ancak bu açıklamalardan sonra Dersim olaylarını büyük bir facia olarak ifade eden başbakanın ve hükümetin, hakikatin araştırılması, gün yüzüne çıkarılması ve yaşanan tahribatı ve yaraları sarıcı tek bir adımına rastlanılamamıştır. Böylesi bir trajediyi devlet adına kabul edip özrünü diledikten sonra sadece CHP yi ve dönemin yetkililerini sorumlu tutmak, geçmişin izlerini silmek adına hiçbir şey yapmadan ve yönde araştırma komisyonu kurulması talebini oybirliği ile reddeden hükümetin bu meseleyi siyaset malzemesi yapması elbette ki bir özür beyanı olarak kabul edilemeyecektir.
Devletin sürekliliği ve bütünlüğünden sürekli dem vuranların, devletin geçmişte işlediği günahlar söz konusu olduğunda devleti aklayıp o dönemin sorumluluk mevkilerindeki şahısları ve partileri yargılamaya gitmesi ciddiyetten uzak, yaraları daha da kanatıcı ve devleti aklama operasyonu olmaktan öteye gitmemektedir. Nitekim bu tavır yakın tarihteki darbelere ilişkin davalarda ve jitem davasında da karşımıza çıkmıştır.
Bu şekilde tarih ile yüzleşilemeyeceği gibi, tarihten ders alınması veya tarihte yaşanan bu trajedilerin hafızalardan ve vicdanlardan silinmesi de mümkün değildir. Bu nedenle de dersim halkının ve Seyit Rızanın hakkı derhal teslim edilmeli, dersim trajedisinin araştırılması için acilen tarihçilerden oluşan bir bağımsız komisyon kurulmalıdır.
Bir hususu önemle belirtelim ki biz Seyit Rıza’nın itibarının iadesini isterken bu isimlerin toplum nezdinde itibarlarının farkındayız. bizim talebimiz devletin seyit rıza ismini resmi kayıtlarında ve tarih kitaplarında kirletmeye çalıştığı göz önüne alınarak bu uygulamadan vazgeçilmesi, yalan tarih bilgilerinin resmi kayıtlardan silinerek kamu otoritesince itibarının iade edilmesi ve kabul edilmesi talebidir.
Biz bu gün Seyit Rızayı ve Dersim halkını katledenlerin, sürenlerin, utançlarını yüzlerine haykırmak, adaletin ve hakikatin er geç tecelli olacağını, tarihi tersyüz etmek çabasındakilere bu çabalarının beyhude olduğunu haykırmak için buradayız.
Biz Hakikatin gizlenemeyeceğini, Şeref ve itibarın asla sahibinden alınamayacağını bilemeyenlere, hakikatin ortaya çıktığı bu günde utanç ve itibarsızlıktan başka bir sermayelerinin olmadığını, canına, malına kast etikleri mazlumları ancak ölümsüzleştirdiklerini bir kez daha Seyit Rıza ve Dersim gerçeği üzerinden haykırmak için buradayız.
MAZLUMDER OLARAK Öncelikle tarihte bu trajediyi yaşayanların acılarını paylaştığımızı kendilerine Allahtan rahmet dilediğimizi ve haklarının teslimi için daima bir mücadele içinde olacağımızı bir kez daha kamuoyuna deklere etmek isteriz.