Dersim 38
Dersim Jenosidi, Dersim Assemblesi ve Ocakları Üzerine
Her şeyden önce Dersim etnik toplumu tanınmalı ve inançları ve kimliği resmiyet kazanmalıdır.
Av. Hüseyin Arslan – Londra
4 Mayıs Bakanlar Kurulu genelgesi tarihinin başlı başına bir yıldönümü nedeni olması kararı biraz daha ayrıntılı konuşulabilir ve Dersiman yaslilarimizin görüşü alınabilirdi. Hatta bu konuda ilk söz hakkı onlara verilmeliydi, zira Tertele mağduru şahısların ve mağdur bir generasyonun ruh hali, ifade tarzı, acıları anma ve hatırlama hissi farklıdır. Söz o ki, missal 15 Kasım ruhu ile 4 Mayıs ruhu aynı ruh hallleri değildir. Aralık 1935, 4 Mayıs 37, 15 Kasım 1937, Temmuz veya Ağustos 38 tarihleri bazı onemli tarihlerdir. 4 Mayıs kararı erken alınmış bir karardır fakat teknik olarak içeriği aynı kastı barındırmaktadır. Söz gelimi eğer bir karar ve başlangıç söz konusu ise Tunceli Kanunu da aslında Genosid imar planıdır ve asıl plan ve aksiyon bu kanun ile hazırlanmıştır. Deyim yerinde ise 35 kanunu bir genosid kanunu, bir genosid emaresidir. Bu gelişmelere düşünüldüğünde asıl söz hakkı Dersim ataları olan yaşlılara verilmeliydi. Zira ruh hali ve acıların ifade tarzı asıl belirleyici bir raeksiyondur Tertele mağduru bir birey ya da toplum için. 15 Kasım anmaları görüldüğü kadar daha etkili olmaktadır toplum nezdinde. Temmuz ve Ağustos 38 dönemi de en çok acıların yaşandığı ve toplumun hafızasının zedelendiği bir dönemdir.
İkinci bir mesele ise Tertele ve Roza Şae söylemleridir. Bana öyle geliyor ki Roza Şae ismi Dersiman bir uh halini yansitmamakta ve söylemde kalmakta adeta Dersiman mağdur haline tezat oluşturmaktadır. Zararı olmamakla beraber asıl kavram Tertele olmalıdır. Tertele Genosid kavramına denk gelmekte ve hatta Genosidden önce gelen ve daha kapsamlı bir tanimlama, bir halk tanimlamasidir ve dünyanın hiç bir yerinde böyle bir halk tarifi pek görülmemiştir. Sahiplenilmeli ve Dersiman literatürde asıl kavram olmalıdır.
Dersim Genosidi üzerine ‘ozur dilenmesi’ meselesine gelince; Tertele mağduru Dersim etnisitesi adına özür dilemek her şeyden halka rağmen ve halk adına Genosid karşılığı bir aldatma ve unutturma kampanyasından başka bir şey değildir. Şöyle ki, Dersim etnisitesi yok edilmek istendi ve etnik kimliği dönemin askeri rejimi bünyesinde süngünün ve silahın hedefi oldu, yani yok sayıldı veya yok edilmek istendi tamamen. Bu kasıt ve fiil karşılığında ‘ozur’ istemek büyük bir hata ve yanılgıdır. Bunu açıklamak zor olmasa gerek. Her şeyden önce Dersim etnik toplumu tanınmalı ve inançları ve kimliği resmiyet kazanmalidir. Döneminde yerinden edilen ailelerin mulkiyetleri dikkate alınarak ve uğradıkları zarar tamemen tazmin edilmelidir. Zararın karşılanması maddi ve manevi olmak üzre ikiye ayrılmalı ve bütün hasarlar telafi edilmelidir. Dersim etnik identitesi kabul edilmeli ve Dersim coğrafyası sınırları ile beraber tanınmalıdır. Dersim’de yapılanların Parlamento tarafından Genosid olduğu Kabul edilmeli ve itibarı iade edilmelidir. Dersim etnik toplumunun itibarı iade edilmeden, kimliği ve etnik coğrafyası tanınmadan ‘ozur’ dilenmesi abesle iştigaldir ve Dersimlileri uyutma çabalarının bir neticesidir. Unutulmamalı ki soykırımın cezası mevcuttur ve telafisi ‘ozur’ değildir. Telafi ancak ve ancak Dersim kimliğinin kabulü ve tarifi ile mümkündür. Yani Genosid ile yağmalanan Dersim kimliğinin tekrar tarifi ve kabulü şarttır. Inançları, dili, toprağı ve kimliği anayasal statüde tanınmalı ve Genosid’den doğan zararların maddi ve manevi hasarları tamamen karşılanmalıdır. Dersiman toplum Anatolia toplumunun bir parçasıdır ve Dersiman birey Anatolia’da diğer etnik topluluklar ile beraber yaşamakta ve bu mevkiide Dersiman birey herhangi bir hadise yasamamaktadir. İtiqati ırkçı değil ve fakat evrenseldir, bariscildir, birlikteliği esas alır.
Öte yandan bazı Dersim kurumlarının Genosid meselelerinde ‘katliam’ söylemi kullanarak bu olayı yedeklemeleri ve asıl içeriğini örtmeye çalışmaları aslında bir ihmaldir. Fakat bunu bazı bireyler bilinçli yapmakta ve Dersim Tertelesi’ni ‘katliam’ olarak addetmekte ve içeriğini bosaltmaktadir. Bu şahıslara sözüm o ki eğer Tertele ya da Genosid demeye gücünüz yetmiyorsa bi ihtimal ‘katliam’ kavramını açıklamaya muhtemelen gücünüz yeter. Koskoca Dersim coğrafyasında yaşanan toplu katliamlara Tertele denir veya Genosid ve fakat katliam denmez. Katliam belirli yerlerde yapılan bir grup öldürmeyi kapsar ve fakat bütün Dersim’de toplu olarak öldürme eylemlerinin tamamına Tertele yani Genosid denir. Toplu kırım yerlerini bir butun olarak dusundugunuzde bunun bir soykırım olduğunu anlamak zor değildir. Zira Dersiman toplum herkesten önce kendi genosid tarifini kendisi yapmıştır: Tertele. Bu konuda bir kuşku yoktur ve rakamların küçüklüğü ve büyüklüğü genosidde kıstas değildir.
Şunu tekrar belirmekte fayda var ki Dersim meselesi bireylerin kendini meşhur etme vasıtası, oy toplama vasıtası, siyasi örgütlerin örgütlenme vasıtası ve Tertele mağdurlarının maruz kaldığı zulmü siyasi prop[aganda aracı yapıp politik rant elde etme vasıtası olmamalıdır ve fakat bütün Dersimli önde gelen bağımsız çalışmayı bilen şahıslar Dersim yaşlıları ile bir araya gelip toplu halde karar verecekleri bir Assemble bir Cemat ile sağlanmalıdır. Bu manada Dersiman toplum ‘dernek’, ‘dernekler federasyonu’ ve siyasi örgütler üzerinden ogrutlenmeyi brakip kendi bağımsız bir assemblesini oluşturup bu hasar ve zararı tespit etmelidir. Söz konusu assemble toprak, kimlik, dil ve inanç boyutunu tarif etmeli ve hedefini açıklamalıdır. Bu mesele belirli bireyler üzerinden yurumemelidir. Eğer böyle bir oluşuma gidilmez ise Dersiman identite yok olacaktır. Zira Tulluk karakolu örneğinde görüldüğü gibi memlektimiz silahlı birliklerce tamamen işgal edilmektedir, sivil bir kalkınma gorunmeketedir. Bu gelişmeler memlektimizin demokrasiye olan inancını da hissettirmektedir. Bu ihtiyaçları karşılayan bir Dersim Assemblesi, Kızılbaş Ocak ve Cemat’i (Meclis) kurulmalı ve çalışmalar bu Assemble, Cemat ve Ocaklar tarafından yürütülmelidir. Ocakların yönetimi tamamen dedelere brakilmali ve Cem vasıtası ile eski Dersim’de olduğu gibi toplumun önemli meseleleri üzerine Dersim Kizilbash İtaqaati vasıtası ile içtihad geliştirmeli ve alınan kararlar Dersim Kızılbaş İtiqati ictihadlarini oluşturmalı ve toplumda teamül hukuku geliştirilmelidir. Bu vesile ile Kızılbaş İtiqati toplumda yaşam bulacak ve toplum dünyanın en barışçıl yasalarını uygulama imkanı bulacaktır. Bu yönü ile toplum asıl yaşam felsefesine geri dönmüş olacak ve toplumda itiqat on plana çıkacaktır, böylelikle toplumumuzun moral değerleri geri gelecek ve kirli siyaset vasıtası ile toplumumuza getirilen bağnaz alisikanliklardan arındırılacaktır. Bu gelişmeler toplumda barışı ve beraberliği tesis edecek ve dersiman toplum asıl oz kimliğine geri dönmüş olacaktır. Eğer Dersiman toplumun kendi İtiqat kurumları ve kimlik kurumlarını yönlendirecek bir Assemble kurulmaz ise Dersim etnisitesi yok olmaya yüz tutacaktır. Asıl Tertle bu vakit hedefine ulaşmış olacaktır.