Dersim
Baytar Nuri’nin Suçu ve Cezası
Televizyon programlarındaki Dersim Tartışmalarında Baytar Nuri adını çok fazla duyuyoruz. Dersim’de bir “isyan”ın olduğunu savunanlar bu isme sarılıyor ve tarihi gerçekliği bulandırmaya çalışıyorlar. Özellikle de ulusalcılara en büyük isyan savunması tezini veren malzemeyi Nuri Dersimi diye bilinen Baytar Nuri sunuyor.
CİHAN SÖYLEMEZ
Baytar Nuri’nin hem Osmanlı zamanında hem de Cumhuriyet zamanında görevli bir devlet memuru olduğu , Dersim Aşiretleri arasında bu konumu nedeniyle pek sevilmediği ve 1937 yılında Seyit Rıza’nın idamından çok önce Askeri Harekat haberini öğrenerek Suriye’ye iltica ettiği gerçeğini belirtmek gerekir.
Baytar Nuri, Kürt Teali Cemiyeti ile ilişkisi olan erken dönem Kürt Milliyetçilerindendir. Kendisi “ Kürt Milliyetçiliği” fikirlerini Dersimli aşiretler arasında yaymaya çalışmışa da Dersim Aşiretleri onun bu fikirlerini kabul etmemişlerdir. Dolayısıyla bir yandan Cumhuriyet Rejiminin “ Öz Türk” kimliği diğer bir yandan Kürt Teali Cemiyeti ve benzeri kuruluşların “ Öz Kürt” kimliği dayatmalarına karşın Dersim Aşiretleri bu iki dayatmayı da kabul etmemişler ve yüzyıllara dayanan Alevi-Kızılbaş kimlik ve düşüncesi ile yaşamlarını devam ettirmeye çalışmışlardır.
Dersimliler’in Baytar Nuri’nin “ Kürt Milliyetçiliği” fikirlerini reddetmelerine karşın ; Baytar Nuri kendi hayal dünyasındaki “ Dersim”i gerçek Dersim’in yerine koyarak Hayali Bir Dersim Tarihi yaratmıştır. Neden mi hayali ? Çünkü Baytar Nuri’nin Dersimliler’e hayali bir tarih yaratmaya çalıştığını sadece şu iki eyleminden de rahatlıkla çıkarabiliriz.
1 ) Baytar Nuri ; Seyit Rıza 14-15 Kasım 1937 yılında idam edildiğinde Suriye’de olmasına karşılık sanki idamın cezasının infazı sırasında yanındaymış gibi Seyit Rıza’nın son sözlerini yazmış olduğu kitaplarında şu şekilde olduğunu belirtmiştir ; “Yaşım 75 , Kürdistan şehitlerine kavuşuyorum , Kürt Gençliği bir gün intikamımı alacaktır” .
Baytar Nuri ; Dersim ve Seyit Rıza gerçekliğini kabul edememiş ve “ Hayali Bir Seyit Rıza” kitaplarında yaratmış ve kendi sözlerini Seyit Rıza’nın sözleriymiş gibi tüm dünyaya anlatma yolunu seçerek ; 20.yüzyıldaki Milliyetçilik Hareketlerinin nasıl da sahte tarihler yaratabileceğini hepimize göstermiş bulunuyor.
Yakın zamana kadar Baytar Nuri’nin bu hayali Seyit Rıza’sını kullanan kimi Kürt siyasetleri dahi onun Seyit Rıza’ya söyletmiş olduğu sözlere inanmaktan vazgeçmiş ve İhsan Sabri Çağlayangil’in anılarındaki Seyit Rıza’yı kabul etmeye başlamışlardır.
Baytar Nuri’nin kimlik inşaası için gerçekleri feda eden sahte tarih anlatımı, bugün gerçek tarih karşısında Seyit Rıza’nın şu sözleri ile iflas ediyor ; “ Kerbela’nın ewlatlarıyız , Ayıptır , Zülumdur ,Cinayettir “ .
Gerçek olan , Seyit Rıza’nın yüzyıllara dayanan Alevi-Kızılbaş kimliği değerleri ile yaşadığı ve son sözlerini bu uğurda söylediğidir. Dersimliler işte bu Seyit Rıza’yı biliyor ve tanıyorlar.
Fakat bugün hayali Seyit Rıza’yı tanıyan ve gerçek göstermeye çalışan ulusalcı-Kemalistler ise Baytar Nuri’ye can simidi olarak sarılıyorlar. Ve onun sahte tarih anlatımı ve hayali Seyit Rıza’sını Türkiye Kamuoyuna gerçek göstermeye çalışarak “İSYAN” teorilerine ortak arıyorlar.
2 ) Baytar Nuri’nin ikinci eylemi ise İngiltere Hükümetine yazmış olduğu Fransızca mektuptur. Bakınız ulusalcı-kemalistlerin dört elle sarıldıkları bu mektup ne diyor ;
“Büyük Britanya Dışişleri Bakanlığına,
Yıllardır, Türk Hükümeti Kürt halkını asimile etmeye çalışıyor ve bu amaçla halkı eziyor, Kürtçe yayınları ve gazeteleri yasaklıyor, anadilini konuşan insanlara işkence ediyor ve sistematik olarak insanları Kürdistan’ın bereketli topraklarından söküp Anadolu’nun çorak bölgelerine göçe zorluyor ve birçoğu oralarda telef oluyor. Türk Hükümeti son olarak, hükümetle yapılan anlaşma gereği, bu işkencelerin dışında tutulan Dersim’e de girmeye çalıştı. Bu olay karşısında Kürtler, uzak sürgün yollarında yok olmaktansa, 1930’da Ağrı Dağında, Zilan vadisinde ve Beyazıt’ta yaptıkları gibi, kendilerini savunmak üzere silaha sarıldılar. Üç aydan beri ülkemi, acımasız bir savaş kırıp geçiriyor. Savaş araçları bakımından eşitsizliğe rağmen ve bombardıman uçaklarının yangın bombaları, zehirli gaz bombaları atmalarına rağmen, ben ve arkadaşlarım Türk ordusunu başarısızlığa uğrattık. Direncimiz karşısında Türk uçakları köyleri bombalıyor, ateşe veriyor, savunmasız kadın ve çocukları öldürüyor ve böylelikle Türk Hükümeti, başarısızlığının intikamını tüm Kürdistan’da işkence yaparak almak istiyor. Hapisler, ağzına kadar masum Kürtlerle doludur. Aydınlar kurşuna diziliyor, asılıyor veya Türkiye’nin ücra köşelerine sürgüne gönderiliyor. Ülkelerinde bulunan 3 milyon Kürt, barış içinde yaşamak, özgür, kendi ırkını, dilini, geleceğini, kültürünü ve uygarlığını korumak istiyor; benim sesimle ekselanslarınızdan maruz bulunduğu zulüm ve adaletsizliğe son vermek için, Kürt halkını hükümetinizin yüksek ahlakî etkisinden yararlandırmanızı diliyor. Sayın Bakan, en derin saygılarımızı sunmaktan onur duyarım.
Seyit Rıza Dersim Başkomutanı”
Bu mektup Baytar Nuri’nin hayali Seyit Rıza’sına yazdırılmıştır. Çünkü mektubun dili Fransızca idi ve Gerçek Seyit Rıza’nın okuma-yazması, Fransızca lisanı yoktu. Bu satırları okuyan her Dersimli ve dürüst tarihçiler bilir ki bu sözlerin hiç biri Seyit Rıza’ya ait değildir.
Bu mektup 1937 yılında daha Seyit Rıza ölmeden önce Suriye’ye iltica eden , Baytar Nuri tarafından yazılmıştır. Suriye’nin 1937 yılında Fransız yönetiminde olması nedeniyle mektup Fransızca olarak İngiltere Hükümetine yazılmıştır.
Baytar Nuri, Seyit Rıza’yı Kürt halkı için isyan bayrağı açan ve Kürt ordularına başkomutanlık eden biri olarak göstermiş açıkçası eline geçen “ Dersim Kozunu” hiç alakası olmadığı halde kendi milliyetçi görüşlerine alet etmiştir.
Bugün tüm ulusalcı-kemalist köşe yazarları, tarihçileri, siyasetçileri Baytar Nuri’nin bu hayali Seyit Rıza’sına sığınarak ;
a) Dersim de bir Kürt İsyanın olduğunu
b) Bu isyanda Fransız ve İngiliz parmağı olduğunu
c) Dolayısıyla isyan olan yerde devletin isyanı bastırma hakkı doğduğunu ifade ediyorlar.
Bu arada tarihsel gerçekliği belli ideolojiler uğruna çarpıtmaya çalışan kimi belgesel yapımcıları da bu “ MEKTUBU” belgesellerinde kullanarak Baytar Nuri’nin açtığı kimlik inşaası yolunda ilerlemeye devam ediyorlar.
Peki Baytar Nuri sahte tarih anlatımı ile işlediği tarihsel suçun cezasını buldu mu dersiniz? Bence buldu zira Ulusalcı-Kemalist çevrelerin Dersimliler’e karşı kullandığı bir numaralı silahı olmaya başlaması, onların isyan teorisi için savunma delili hale gelmesi cezasını çekmeye başladığını gösteriyor nitekim.