Connect with us

Dersim News, Dersim Haber, Dersim

Dersim, Yas Kervanı…

Haberler

Dersim, Yas Kervanı…

Dağlar anahtarını kaybeder, bedbahtlık kol gezer, hayvanlar sahipleri için ağlar, toprak insana küser, Tanrı terk eder gider…


Nurettin ASLAN

Tüm mevsimleri severim. Her mevsimin kendisine özgü ayrı bir güzelligi vardır. Yaz mevsimi berekettir, Hazan mevsimi hüzün düşürsede yürege, eskiyi yok ederek yeniye yol açar, Kış kirliligi örterek bereket sularını biriktirir bağrında.

Ben baharı bir başka severim.  Üreme ve doğumdur bir diger adı. Toprağa, ağaca, kurda, kuşa yani canlı olana hayat verendir. Toprak kokusu, renge renk çiçekler ve göze yeşillik düşürür akar gider baktığın her yana. Doğa canlanır ayrı ayrı sesler gürültüye dönüşerek kulağa düşer.

Mayıs’a, bu mevsimin Pir’i derim. Zalım Bahar la birlikte Mayıs ayını hiç sevmez. Tabiatı geregi güzellige düşmandır.

Yok ettigi için, üreme ve doğuma düşmandır…

Talan ettigi için doğaya düşmandır…

Öldürdügü için insana düşmandır…

1 Mayıs, emekçilerin bayramı kana bulanır…

4 Mayıs, Dersim’in fermanı çıkartılır…

6 Mayıs,  Deniz ile yoldaşları idam sehpasına gerilir…

17 Mayıs, Mazlum Doğan zulme karşı kendisini yakar…

18 Mayıs, İbrahim Kaypakkaya aylar süren işkenceler sonucu dirhem dirhem katledilir…

Güzel Mayıs’ın adı kanlı Mayıs olarak zalim tarafından kirletilir.

 

4 MAYIS…

Türkiye Büyük Milet Meclisi’nde Dersim’in fermanının verildigi karanlık bir tarihdir.

BU TARİH SONRASIDIR Kİ…………..?

Gökyüzünü dolduran uçaklardır benim Jaru Diyar memleketimi karış karış bombalar.

Binlerce asker adım adım memleketimin toprağını potinleriyle döver.

Kendisini korumak için mağaralara saklanan çocuk, kadın, erkek, yaşlı demeden atalarım gaz ile zehirleterek öldürülür.

Dersim’in büyükleri dar ağacında salandırılır.

Genç kızlar, gelinler, kadınlar zalımın çirkinligine maruz kalmamak için, kendisini Munzur ırmağının sık suyuna bırakır.

Köy köy toplatılan çocuk, kadın, erkek ve yaşlı insanlar getirilip ya bir dağ başında yada bir vadinin derinliginde kurşuna dizildikten sonra yakılarak yok edilir..

Öldürülen Annesinin memesini emerek süt arayan ve yaşama tutunmaya çalışan bebeklerin hikayesi….

Öldürülen hamile kadının karnı deşilerek alınan çocuk ile top oynanır…

İblis türer, atalarımın başı kesilir para karşılığında…

Vagon vagon, doldurulan atalarımın bilinmezlige doğru yolculuğu….

Munzur ırmağının ceset dolusu ve kan akar…

BU TARİH SONRASIDIR Kİ……………

Dağlar anahtarını kaybeder, bedbahtlık kol gezer, hayvanlar sahipleri için ağlar, toprak insana küser, Tanrı terk eder gider…

İkinci Kerbaladır yaşanan. Kızılbaş ların fermanıdır olan.

Yine Bahar mevsimindeyiz. Mayıs’ın 4 üne günler kaldı. Dersim’liler gecikmişte olsalar kendi tertele günün ilan edişlerinin 5 ci yılı.

Acılar toplumları birleştirir. Kendi acılarında birleşemeyen toplumların hali yaman olur. Geçen sene acılardan birleşme yerine herkes kendisine göre parçalara böldü.

Ne diyeyim demek acıları dahi kendimize kurban ediyoruz. Kafamızı o acıya göre degil, acıyı kafamıza göre şekillendiriyoruz.

Bu yıl acılarımızda birleşelim derim. Bütün Dersimliler Festival de olduğu gibi yas günümüz 4 Mayıs da Dersim’e akmak zorundadılar. Zorundadırlar, çünkü atalarımız arkalarında kimseleri olmadığından kefensiz, duasız ve mezarsız gittiler.

Şimdi torunları olarak biz varız. O halde, atalarımızın anısına dua edip, Çıla (kandil, mum) yakıp, bir damla göz yaşı torağın tenine bırakmalıyız.

5  Mayıs da atalarımız Avrupada Almanya’nın Köln kentinde anılacak. Başta Dersimliler ve Aleviler  olmak üzere dostlarını yanlarına alarak Köln’e akmak zorundadırlar.

37-38 de atalarımızın çığlığını duyan olmadı ki… duyan olsaydı bugün yas günümüz olmayacaktı. 75 yıl sonra atalarımızın çığlığını duyurmak görevimiz degilmidir…

Ben bundan böyle Kerbela yası gibi, atalarımın yüzü hürmetine her 4 Mayıs da yemek yemiyecegim, su içmeyecegim kendimi dünyanın nimetlerinden men edecegim.

Atalarımızın anısına bir gün oruç tutacağım. Dersim’lilerede çağrımdır. Çünkü onlara aç ve sussuzdular öldürüldüklerinde.

Not: DERSİM’İN DELİLERİ adlı roman serilerimin kahramanlarında olan Dersim’in divanesi Baba Bertal’ın hasta olduğunu duydum üzüntülerimle birlikte kendisine çok çok geçmiş olsun dileklerimle sunar ömrü uzun olsun derim. Mameki sokakları ve insanları Baba Bertal’sız  olamaz…
Nurettin Aslan

 

 

Sosyal medyada paylaşın
        
   
1 Comment

1 Comment

  1. Hasan

    22/04/2012 at 19:50

    Insanlarin “Özürü” Ile Alay Etmek

    Bende o yörenin bir insani olarak, oralarda bir insana en kücük bir özüründen dolayi nasil “deli” dendigini ve o insanin bir dahada o “deli” damgasindan kurtulamadigini biliyorum. Bizim oralarda “deli”olarak nitelendirilen insanlarin cogu fakir, kimsesi olmayan, kendisini digerlerin oyuncagi olmaktan koruyamayan insanlardir.
    Ben burda “delilik” kavrami üzerinde tartisacak degilim. “Deli” sifatinin kimlere verildiginide bilmiyorum. Baska ülkelerde, mesela almanyada öyle resmi bir hastalik yok. Insanlarin ruhsal hastaliklari veya zehinsel özürleri oldugunda, o insanlarin hastaliklari veya özürleri baska kavramlarla ifade edilir. Ayrica insalarin özürleri ile alay etmek bir suctur. Ama hic bir insana top yökün bir toplum “deli” demiyor. Sayin Arslan “in Dersimin Delileri kitabinda bahsettikleri insanlar, genelde sosyal, ruhsan veya duygusal özürleri olan insanlardir. Bir kacini bende taniyorum.
    “Deli” sifati asagilayici bir sifattir. Bir insana özüründen dolayi “Deli” demek onu asagilamaktir. Mesela almanyada bir insana “verrückt(deli)” diyemezsin, cünkü o sifat küfürdür. Ve o küfrü söyleyen insana her kes tavir alir.
    Bizim Dersim “de sayin Arslan kalkiyor, oralarda toplum tarafindan dislanan, alay edilen, itilip kakilan ve cogu haksiz yere “deli” sifati almis ve ölene kadarda o “deli” muamelesinden kurtulamayan insalarimiz hakkinda bir kitap yaziyor ve hic kimse bu insani yaptigi hatadan dolayi elestirmiyor. Cogunun haksiz yere aldigi o sifati sayin Arslan kitabiyla o insanlarin “Delilik” damgasini ölümsüzlestiriyor. Acaba o insanlar sayin Arslan”in onlara deli dedigini biliyorlar mi(ydi)?
    Peki o “Deli”dediginiz insanlarin kendini savunacak gücü yok, peki onlarin akrabalari nerde? Bu kitapta o insalara yapilan bir haksizlik, bir hakaret, asagilama var. Sayin Arslanin o insanlara “deli” demeye hic bir hakki yoktur bence.

    Bu “deli” diye damgaladiginiz insanlarin yardima, korumaya, sovunulmaya ihtiyaci var. Lütfen onlari koruyarlim, hangi özürü olursa onsun. Onlari herkese karsi koruyalim.

    Lütfen bir tekmede siz onlara vurmayin….

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5 × 1 =

More in Haberler

To Top