Connect with us

Dersim News, Dersim Haber, Dersim

Dersim Aleviliğinin Buhranı…

Haberler

Dersim Aleviliğinin Buhranı…

“ Dersim , Alevi nüfusun yoğun olduğu bir şehir ama neden kimse cemevine gitmiyor . Neden ikrar bağları bozuldu ? Neden cem-cemaat , pir-talip ilişkileri yok oldu ? Neden herkesin kafası karışık ? Ne Yapacağız ? Ne yapmalıyız ?

Alevilik konusu ile ilgili yazmış olduğum köşe yazılarının yorumlarına baktığımda bir çok yorumcu şunu soruyor .

Dersim , Alevi nüfusun yoğun olduğu bir şehir ama neden kimse cemevine gitmiyor . Neden ikrar bağları bozuldu ? Neden cem-cemaat , pir-talip ilişkileri yok oldu ? Neden herkesin kafası karışık ? Ne Yapacağız ? Ne yapmalıyız ? “  Bu sorular böylece uzayıp gidiyor.

Bu soruların tek bir cevabı yok. Birden fazla cevabı var. İşte kendimce Dersim’de Aleviliği buhran dönemlerine ayırarak verdiğim bazı kısa cevaplar ;

BİRİNCİ BUHRAN DÖNEMİ :

1) 1937-1938  Dersim Tertelesinde ,  Dersim’in Alevi Ocakları özellikle hedef alındı. Çünkü Alevi Ocakları ,  yüz yıllar boyunca Dersim toplumunun lokomotifi oldu . İşte bu nedenden dolayıdır ki Dersim Tertelesi için hazırlanan raporlarda  “ Ocak mensuplarının toplum üzerindeki gücünün kırılmasının elzem” olduğu özellikle vurgulanmıştı. Bu nedenledir ki ; Dersim Tertelesinde Alevi Ocakları özellikle hedef seçildi . Hozat’ta Sarısaltık-Karaca Seyitleri bu nedenle katledildiler , Nazımıye’de ki Dewa Khuresu bu nedenle yakılıp-yıkıldı. Dersim’in İnsanı Kamillerinin hemen hemen yüzde doksan dokuzu Dersim Tertelesinde katledildiler, katledilmeyenler sürgün edildiler, sürgünde acı-keder içinde hayatlarını kaybettiler. Kaç yüz yıllık Dersim Toplumunun Kolektif Hafızası ne yazık ki büyük oranda yok oldu. İşte Dersim’de Aleviliğin birinci kırılma noktası TERTELE ile başladı.

İKİNCİ BUHRAN DÖNEMİ

2) Dersim Tertelesine rağmen, Alevi Ocaklarının toplum üzerindeki aydınlatıcı ve yol gösterici işlevi hala katliamdan ve sürgünlerden sağ kalmayı başarmış Pirler/ Rayverler / Bava’lar sayesinde devam etti. Ancak bu seferki darbe ne yazık ki toplumun bizatihi içinden geldi. 68 Hareketinin Dersim’de ki sonuçları ne yazık ki ağır oldu. Sol Hareketlere mensup olan zamane gençlerinin artık en büyük hasımlarından biri; Ocak sistemi/ Kaç yüz yıllık pir-talip  ilişkileriydi.

Dersim Tertelesi ve sonrasında Devletin Alevi Pirlerini ve Ocaklarını aşağılamak için kullandığı siyasi argümanları artık,  68 Hareketini yanlış anlamış / hiç anlayamamış bin bir sol fraksiyona bölünmüş zamanın Dersim gençleri kullanmaya başlamıştı.

O zamanın gençliğine göre “Alevilik bir afyondu, Aleviliğin yok olması gerekiyordu, pir-dede-rayver-bawa’lar halkı kandırıyorlardı , sahtekarlardı* (* bu sözcüğü burada kullandığım için tüm ocak mensuplarından özür diliyorum ama hakikat belirtilmeli )  ve akla gelebilecek en kötü her şeydiler, ziyaretler/ocaklara toplumun saygısı bir cahillikten ibaretti.

Devamında ne mi oldu? Kan döküldü. 1960’lı ve 1970’li yıllarda bir  çok sol fraksiyona mensup olan gençler bir birlerini öldürmeye başladılar.  Baba Mansur’lusu vuruldu, Kureyşan’lısı vuruldu, vuranlar taliplerdi vurulanlar da pirleriydiler. Aksi de olmadı mı?

Sol düşünceyi yanlış anlamış o zamanının gençleri  tarafından pirler, taliplerinin evlerinden kovuldu. Daha neler olmadı…

Bu anlatılanlar ne yazık ki abartı değil. İşte Dersim’de Aleviliğe en büyük ve tesiri ne zaman geçeceği belli olmayan darbeyi 68 Kuşağının Dersimli gençleri vurdu.

Ne acı ama kendi inancına Zazaca’da ve Kürtçe’de “Rae Haq/ Ree Haq  (Tanrının yolu ) ” diyen bir toplumun evlatları artık atalarının kaç asırlık yolunu ve erkânını bırakıp, Tanrı/Ziyaret/Pir/Dede/Kivra/Musayıp’lik yoktur diyorlardı. Artık cemler yapılmamaya başlanmıştı / sazlar duvarlarda asılı kalmış, pirler taliplerine gidemez olmuşlar, pir ve talipler arasına ateş düşmüş , kan dökülmüş  ve artık bir duygu kaplamıştı ortalığı , en az darbenin tesiri kadar unutulmayacak bir şey, bir duygu, geçmiş her hatırlandığında şimdi duyulan o his: “ UTANÇ

ÜÇÜNCÜ BUHRAN DÖNEMİ

3) 1994 yılına gelindiğinde koca Dersim coğrafyası yanıyordu. Toplum, kendini o güne kadar hiç görmediği etkileri hiç silinemeyecek bir şiddettin/ çatışmanın ortasında bulmuştu.

Nüfusunun çoğu köylerde yaşayan toplumun kapısını,  büyük bir zorunlu yerinden göç ettirme politikası çalmıştı. Dersim coğrafyası neredeyse boşaltıldı, 1990’lı yıllarda neredeyse hiç cem yapılmadı denilebilir, pirler ve talipler arasındaki bağ zorunlu göç ile birlikte daha da koptu. Senede bir taliplerinin evlerini ziyaret eden pirlerin sayısı neredeyse bir elin parmaklarını geçmez oldu. 1990’lı yıllarda pir-talip iletişimi zorunlu göçlerle birlikte büyük bir hasar gördü. Artık göç ettikleri büyük şehirlerde Dersimliler çocuklarına şunu tembihliyorlardı “ Dışarıda sakın kimseye Alevi olduğunu söyleme “ .  Bu cümle  çocukların kafasında iki vurguyu barındırıyordu birinci “Evet, biz Aleviyiz”  vurgusu , ikinci vurgu ise “tehlikedeyiz” idi. Dolayısıyla da 90’lı yıllarda ki devlet darbesi  Dersim’de Aleviliği yok olma noktasına getirdi.

DÖRDÜNCÜ BUHRAN DÖNEMİ

4) 1980’li yıllar ve 1990’lı yıllar doğumlu bizim neslin çoğu cem’i/semahı/dervişlerin tewte girişini  göremeden büyüdü. Pirini ve rayverini çocukken gördüyse ne şanslıydı ama göremeyen daha çoktu ve şansızlardı. Bu neslin çoğu,  Aleviliği öğrenerek büyüyemedi. Ve şimdi şaşırmamak gerek neden kimse Dersim’de cemevine gitmiyor diye?

Çünkü ideolojik nedenlerin yanı sıra aileler, çocuklarını Alevi inancına uygun yetiştirememişlerdi, sadece okul bitirsin iş sahibi olsun diye yetiştirmişlerdi.  Çünkü ailelerin, pir ve rayverleri ile bağı kopmuştu. Kısacası Dersim toplumunda İkrar bağı zedelenmişti.

İşte bu bağın tekrardan tesisi için, bir köşelerine çekilmiş olan herkes ortaya çıkmalıdır ki; bu toplumun gelecek kuşakları bu kimlik buhranını bir daha yaşamasınlar? Dede’si ile talibi ile herkes hatalarını kabul ederek yeni bir iklim yaratmalıdır ki Dersim’de;

Ne Kureyş unutulsun Ne Sarı Saltık

Ne Baba Mansur unutulsun ne de Derviş Cemal

Ne Şıh Delil-i Berhican Unutulsun ne de diğer ocaklar

Ve de Ocakların geçmiş ve gelecekteki misyonu…

Aksi halde bu son buhran herkesi de yutar, Uzaydaki bir kara Delik gibi…

Değil mi? Dedem, pirim, talibim, rayverim  ve de ikrarım.

24.02.2013

CİHAN SÖYLEMEZ

Tunceli Hacı Bektaş-ı Veli Yardım ve Yardımlaşma Dernek Üyesi

Sosyal medyada paylaşın
        
   
13 Comments

13 Comments

  1. RİZA

    25/02/2013 at 09:03

    YAZINIZI CANLA BAŞLA OKUDUM,HAKLI OLAN YANINIZDA VAR, AMA HAKSIZ YERE
    SUÇLADIĞINIZ İNSANLARDA VAR.BAŞTA ŞUNU SÖYLEMEK İSTERİM Kİ BİZİ BİZE DÜŞÜREN, BİZİ YOK EDEN DEVRİMCİLER DEĞİLDİR.BİZİ BİZE DÜŞÜREN KAPİTALİST SİSTEMİN KENDİSİDİR.FAŞİST DÜZENDİR,BENCE SİZLER HEDEFİNİZİ
    HALK,DAN İYİDEN GÜZELDEN HAKSIZLIĞA KARŞI ÇIKANLARA DEĞİLDE,VAR OLAN FAŞİST DÜZENE YÖNELTSENİZ, ALEVİ DÜŞMANLIĞI YAPAN İSLAMİ DÜZENBAZLARI ELEŞTİRSENİZ DAHA YARARLI OLACAĞINI İNANIYORUM SAYGILARIMLA…

  2. Hüseyin Tanriverdi

    25/02/2013 at 09:16

    Merhaba Cihan

    Yazdiklarin kesinlikle dogru olmakla beraber daha konuyu genis ele alsaydin iyi olurdu. Mesele biz Dersim de konustugumuz dile Kirmaci
    Kürtceye yani Kirdaski derdik. Biz seyitlerin söyle bir derdi olmamalidir, Hangi dili konusuyorsa konussun her kesimden Talibimiz vardi Hangi kökenden olursa olsun Her kökenden Talibimiz vardi. Diger konuda 68 veya 72 lerden sonra Dersimde her kes solcuydu hangisini elestireceksin ,Suclu ararsak isin icinden cikamayiz.Halen yanlisliklarimiz var Bizde hatirladigim kadariyla Haci Bektasi yoktu bu da birilerin dayatmasi ile oldu. Neden cem evimizin ismi ocaklarimizdan birinin ismi olmasin. Biz aleviler ibadetlerimizin (cem evlerin) Bagimsiz hale getirmedigimiz müdetce sikinti cekmeye devam edecegiz.Dersimlerin ortak sorunlarini dile getirmeniz cok Güzel . Selam ve Saygilar…….

  3. alican

    25/02/2013 at 12:17

    kesinlikle söylediklerinizi (DÖRDÜNCÜ BUHRAN DÖNEMİ) doğruluyorum çok eksiklerimiz var yolumuzu tam manası ile biliyoruz büyük şehirde yaşadığımızdan dolayı her şeyden uzak yetiştik bizim yolumuzu en güzel şekilde anlatan bir kitap ismi vermenizi istiyorum en azından herkes kendini okuyarak belli bir noktaya çıkarırsa ondan sonrası kolay olacaktır düşüncesindeyim saygılar.

  4. Wuse

    25/02/2013 at 12:47

    Rastiye ardara zun rastik ke hên bi.Berxudarve

  5. Kadir Altan

    25/02/2013 at 20:34

    Günümüzde yasayan Dersim halki, zamaninda ölülerin altinda kurtulmus, sürec icinde ezilmis, sürgün edilmis, asimle edilmeye calisilmis geride kalan bireylerin olusturdugu önü sis olmus bir halktir. Yetmemis gibi, zamaninda ithal düsüncelerin yerlestirildigi topraklarinda kardesin kardesi vurdugu süreci yasamis bir halktir. Sonrasi olaganüstü hal, baskilar, mahpusluluklar, iskenceler, asimlasyon politikalari.. Kisacasi bu halka bir bütününden dolayi kendi kültürüne, diline ve inancina sahip cikmalarina firsat verilmemistir.. Vesilesi ile halk olarak kendi dogasini ve otonomisini oturtmasinda geri kalmistir, yeteri kök salamamis bir agac gibi.. Lakin birbütününe rahmen bu halkin nesli günümüzde hala onurunu koruyabiliyorsa, bu halk özünUnü korumustur ve yakalayacaktir.. Cünkü siyasi düsünceler bu halkin ruhunu ve genetigini veremez, öncesi varolmustur..

  6. Turabi ADA

    26/02/2013 at 10:01

    Merhaba,

    Yazınızın tamamına katılıyorum. Sadece, bir ekleme yapmak istiyorum. “Dersim , Alevi nüfusun yoğun olduğu bir şehir ama neden kimse cemevine gitmiyor . Neden ikrar bağları bozuldu ? Neden cem-cemaat , pir-talip ilişkileri yok oldu?” sorusunun cevabı ‘dördüncü Burhan Dönemi’ndedir. Bu dönemde: Tertelenin, ‘din toplumun afyonu’dur yanlış algısının, doksanlarda yaşanın göçleri hep mazeret olarak gördük, mazeretlerimizin arkasına saklanarak, “Rawa heqte” yetiştiremedik.

  7. sahin kardelen

    27/02/2013 at 18:55

    bu tespite katiliyorum gercegi anlatmis…bu dersim corafyasinda yasyan yeni kusaklar gercekten alevi inancindan uzakalastirildi büyük kopukluk var…bu gün sartalra özgür alevi kimligi yasal bir stattüye kavusmus olmaya bilir.. alevi islam egitim okularimiz yok ..olmaya bilir ama cem evlerimiz var acik dedelerimiz pirlerimiz mürsitlerimiz var bunlardan cok sey ögrene bilir bu kusak …dersim ocakalr diyaridir inanc merkezidir .duyarli alevi kimligi tasiyan her birey bu konuda yapacagi cok sey vardir ..cem evlerine üye olsunlar katilim saglasinale cem ibadetlerine katilsinlar …buyukler cocuklarina örnek olsunlar cocuklarini bulundugu cem evlerine götürsunler cem ibadetini görsünler yasasinlar, yasinlarki bu inanc yasam bulsun .selamlar.

  8. Ara Balaban Hayaloglu

    28/02/2013 at 16:20

    sayin cihan söylemez önemli ve hatta cok önemli bir konuda görüslerini yazmis. Ama asil belirleyici olani es gecmis. Belki bilerek belki bilmiyerek. Ama ben bilerek es gectigini düsünüyorum. Bu tartismaya Dersimli örgüt,kurum,dernek vs vs. katilmasi lazim diye düsünüyorum. Ve bagimsiz olan insanlarinda katilmasi lazim. Ayrica Dersimli yorumcu arkadaslarda cok eksik kaliyorlar. Onlarda bu tartismada aktif ve üst seviyede katilmalilar. Ama cok politize olmus Dersimlilerin aslinda pekte politize olduklarini söylemek zor. Bu yazdiklari yorumlardan da ortaya cikiyor…. Ara Balaban Hayaloglu

  9. Ara Balaban Hayaloglu

    28/02/2013 at 23:27

    alevi islam egitim diye birsey yok… eger olursa o da islami alevi olur. :-) arkadas herhalde müslüman herkesi de müslüman yapiyor. farkli olmanin insan sagligina zararli oldugunu kavramis! yada kötü bir sakaci. soguk ingiliz espirisi yapmis !!!

  10. Ara Balaban Hayaloglu

    28/02/2013 at 23:28

    alevi islam egitimi diye birsey yok… eger olursa o da islami alevi olur. :-) arkadas herhalde müslüman herkesi de müslüman yapiyor. farkli olmanin insan sagligina zararli oldugunu kavramis! yada kötü bir sakaci. soguk ingiliz espirisi yapmis !!!

  11. Hardo Şên

    01/03/2013 at 18:51

    Dersimdeki buhranlar,
    Alevilik buhranı, Zazacanın bitimi, doğa tüketimi,

    Dersim, Dersim, Dersim.

    Dersim, Türkiye´nin en oteritesiz, yani en güçsüz şehridir, en sahipsiz şehridir. Dersim, Türkiyenin en yaralı şehridir.

    1938de halkımız devlet tarafınden katledilmeden önce güzel bir masallan umutlandırıldı, avlandırıldı: “Sizi yoksulluktan, fukaralıktan, ağalardan kurtaracağız, sizi kurtlardan, ayılardan kurtaracağız, batıya, daha güzel yerlere göndereceğiz ….”, dediler ve ufak dağ köylerinden insanlarımızı halka halka, grup grup bir araya topladılar, Quti Dere´de, Derê Laçi´de topluca kurşuna dizdiler, topa tuttular, geri kalanları sürgün ettiler, geri kalanları yoksulluğa ve çaresizliğe hapis ettiler. Bu vahim durum halen ne Türkiye kamuoyunda ne de dünya kamu oyunda teferuatlı olarak bilinmiyor.

    Bu vahim katliam üzerine son otuz yıldır da Dersim´de devrim masalları hüküm sürdü ve halende zaman zaman, yer yer sürüyor. Güzel devrim masallari. Görüyoruz ki, Dersim cenetleşmiyor, gelişmiyor. Dersim´de tarım, ticaret, sanat, sevgi, saygı artmıyor.

    Gerçek nedir? Dersim´de hep korku ve göç hakim.
    Sonuc: Bizi umutlandıranlar, bizi kurtarmak isteyenler, bizi tutsak edenler ve tutsak tutanlar gibi bir türlü iyi şeyler getirmiyorlar bize! Kimse biye iyi şey getirmiyor!

    Görüyoruz ki:
    Dersim´de huzur artmıyor, sevgi, saygı artmıyor, hürmet artmıyor. Peki ne oluyor?
    Alevilik zayıflıyor, Zazaca bitiyor, doğa hırpalanıyor!
    Dersim, çok yönlü katliamlar, sahte umutlar ve güzel masallar sahnesidir!

    Bu vahim durumda artık gerçekleri, gerçek dostlukları özlüyoruz. Hayalleri değil, kandırmaları değil, dışlamaları değil, yaramızlan bizi avlayanları değil, somut güzel günleri istiyoruz, bunları özlüyoruz!

    Bir Dersimli olarak Türkiyede bize yönelik bugüne kadar
    en çok dışlanma teknikleri tanıdık,
    en çok kandırma masallarını/tekniklerini tanıdık,
    en çok avutma ve uyutma tekniklerini tanıdık,
    en çok yıpratma tekniklerini tanıdık,
    en çok katledilme tekniklerini/yollarını/katledilme çeşitlerini tanıdık,
    bir Dersimli olarak en çok iftira teknikleri tanıdık, öryargı tekniklerini tanıdık,
    yaralandık, sürekli yaralandık ve bu yaralar üzerine hep yeniden avlandırıldık.

    Ey memleket, ey Türkiye, ey hükümetler, ey her türlü politik gruplar sizler için bunlara katlandık! Sizin refahınız için, sizin güçlenmeniz için bu kurbanlığa katlandık!
    Artık ebedi kurbanlığa dayanamıyoruz. Bu ebedi kurbanlığı sürdürmeye artık gücümüz yok!
    Artık gerçek dostluklar istiyoruz, hukuk istiyoruz, gerçek ve somut, hilesiz ve yalansız değişmeler istiyoruz!

  12. TURABİ ADA

    12/03/2013 at 19:16

    Bütün Canlara Merhaba,
    Dersim Burhanı yazısı ile dile getirilen görüşün tamamına katıldığımı, 26.02.2013 tarihli yorumumda belirttim. Yazarın yüreğine sağlık.
    Alevilik; din kuralları yerine ahlak kurallarını, Kur’an’ın zahiri anlamı yerine batıni anlamını esas alan Müslümanlıktır. Müslümanlık da Sunni islamdan ibaret değildir; Öğle de anlamamalıyız… Kur’anı kerim inananlara ibadet etmeyi emreder. Kimileri Kur’anın ibadet emrini ‘Namaz’, kimileri de ‘Cem’ olarak anlar ve uygularlarlar.

  13. Ara Balaban Hayaloglu

    20/03/2013 at 20:05

    “Dersim inancinin” alevilikle de müslümanlikla da bir alakasi yoktur! “Dersim inanci ” bir inancta degildir, tipki Samanizim ve eski Budizim gibi bir öyretidir !
    Ara Balaban Hayaloglu

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

15 + 1 =

More in Haberler

To Top