Haberler
Hani Kürtler ile Aleviler Birlikte Kurtulacaktı?
Kürtler ile Türkler arasında barış masası kuruldu. Bu masada yalnızca iki sandalye var birinde Kürtler diğerinde ise Türkler oturuyorlar. Aleviler ise şeriatçıların demokratlık karnesi olmaya devam ediyor.
Nasıl ki Alman Başbakanı Merkel’in heyetine Alevi temsilcileri alması kabul edilmedi ve Aleviler dışlandı ise son süreçte de Aleviler dışlanma bir yana yok sayılıyorlar.Denebilir ki bunda ne var bu durum yeni değil ki. Doğru yeni değil yüzyıllardır uygulanan inkarcı kıyımcı politika. Burada tartışmak istediğim konu bizim penceremiz olacak. Biz derken Alevi ve Dersimlileri kastediyorum. Dersimliler temel olarak iki gruba ayrılabilinir.Birinci grup “Aleviler ile Kürtlerin kurtuluşu birlikte mücadeleden geçer. Biz de Kürt kurumlarının içinde örgütlenelim ki haklarımızı alalım” diyerek kendilerinin Kürt hareketi içindeki varlıklarını letime ediyorlardı. Ayrı bağımsız kurumlarda örgütlenmek isteyen Alevi dernekleri ve Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonunu ise “halkımızı bölüyorsunuz. Bölgecilik yapıyorsunuz. Mezhepçilik yapıyorsunuz. Türk Devletinin oyununa geliyorsunuz” diye suçlayarak yer yer tehdit ve şiddete varan müdahalelerde bulunuyorlardı. Önemle altını çizmekte yarar var kı bu saldırılarda bulunanlar şafi Kürt mensupları değil yine bizim çocuklardı.
İkinci grup ise “Kürtler ve Türkler islam çerçevesinde birleşebiliyorlar. İki büyük ulusun birlikteliği Anadolu’daki Alevi kıyımları ile yaşıttır. Türk şeriatçılar Kürt sorununu islam zemininde çözebilirler ama Alevilik çok daha eski ve ağır bir mesele. Bunca yıllık kanlı çatışmalara rağmen Kürtler ile Türkler camilerini ayırmadılar haala aynı camide ibadet ederler. Nakşibendi, Nur Cemaati gibi onlarca tarikat da birlikteler. Bunlar anlaştıklarında Alevilerin ibadet özgürlüğü talebini de Dersim soykırımını da unuturlar ve eski inkar politikası devam eder. Biz kendi sorunumuza sahip çıkmazsak başka davaların taşıyıcısı olarak kullanılır ve yarı yolda bırakılırız. Dersim sorunu öncelikli ve önemlidir ve bu ancak bağımsız örgütlenme ile yol alabilir. Türk ve Kürt komşularımız ile de kendi adımıza kendi temsilcilerimiz ile muatap oluruz ve sorunlarımızı konuşuruz. Bağımsız Alevi örgütü AABK olmasaydı Alevilerin Avrupadaki devasa kazanımları mümkün olabilir miydi? FDG olmasaydı Dersim Meselesi bu kadar hızlı yol alır mıydı?” diye özetlenebilir.
Dün tartışılanlar geleceğe ilişkin “öngörülerdi” bu gün ise yaşananları çıplak gözler ile görebiliyoruz. İmralı’da bir masa kuruldu ve bu masada Aleviler için bir sandalye yok. Avrupa’ya ve dağlarımıza mektup gönderildi Aleviler’in “a”sı bile geçmiyor. Dahası Başbakan Erdoğan bir Urfa gezisi yaptı orada “Ezan-ı Muhamediye’nin gölgesinde buluşacağız” diyerek barışın hangi zeminde olacağına işaret etti. AK Parti basını aylardın “Apo 5 vakit namaz kılıyordu” propagandası yapıyorlar. Akit gazetesine söyleşi yapan Osman Öcalan “PKK ve CHP içindeki Aleviler işbirliği yaparak Türkiye’nin huzurunu bozuyorlar” diyerek Alevilerin tasviyesini önerdi.
Soruları açıktan sormak gerek:
1. Tarla ekildi, biçildi şimdi harmandayız. Sizce buradan Alevilere bir tek buğday tanesi verirler mi?
2. Bu masada Alevilere, Dersimlilere, Ermenilere, Zazalara, Süryanilere yer var mı? Türkiye kendi etnik ve inançsal azınlıklar politikası ile mi yüzleşiyor yoksa islami temelde var olan ve son seksen yıldır kesintiye uğrayan islami yola mı giriliyor?
3. Bunca yıl ağır bedeller ödeyen Kürt hareketi içindeki Dersimliler ne düşünüyor? Neler hissediyor?
4. Bağımsız Alevi ve Dersim örgütlülüğüne saldıranlar onu yıkmaya zaafiyete uğratmak isteyen bizim çocuklar gerçekleri görebilecekler mi?
5. Bunca yaşanmışlıklar ve ödenen bedelin ağırlığı için yaşananlara gözler kapatılıp eski masallar mı dinlenecek?
Umut YILDIRIM

ali kaya
06/03/2013 at 19:10
UMUT YILDIRIM,BUŞUNA DİRENME, GÜN YAVUZ SULTAN SELİM İLE İDRİSİ BİTLİSİ VE HAMİDİYE ALAYLARININ İTTİFAKIDIR.BİN DÖRT YÜZYILLIK TARİH GÖSTERMİŞTİR. TEK BİR BUĞDAY TANESİNİ GEÇMİŞTE VERMEDİLER. BU GÜNDE VERMEZLER….DEĞİŞEN BİR ŞEY OLMAZ….?.EL GÖVDEDE KAŞINAN YERİ BİLİR. UMUT BİZDE, DERT BİZDE,DERMAN ELLERİMİZDEDİR.
ahmet
07/03/2013 at 17:59
cok mukemel ve yeinde, zamaninda yazilmis bir yazidir.Aynen katiliyorum
DERSİMLİ
08/03/2013 at 17:12
çok güzel bir yazı .. canlara aynen tavsiyem şudur.geçmişin bir analizi yapmak gerekirse en çok kaybeden biz olduk kale çoktan içten yıkıldı ajan olmadımız halde ajandık oysa kimden bize miras kalmıştı kendi halkımıza silah sıkmamak için gönülsüzler kervanına katılıp kürtlerin koştura koştura elde silah halkına kurşun sıktıgını seyrettik asker ocagında korucularda onlar gibiydi kışlada hiç bir zaman sahip çıkmadılar saldırdılar birlikte aynı safta idiler kamu da yoktuk asker de azaldık polis hiç olmadık çünkü polis olan dersimlileri sevmezdik sıkışınca yana yana bir adam aradıgımızda hep yoku bulurduk.halkı biz hüzünlendirir biz aglatırdık barlarda, gençlerimizin mekanı oldu. egitimde geri kaldık evlerimizden olduk dagıldık onurlu fakir olduk kaçak elektrik kullanmadık bedavaya kaçmadık devletten bir şeyde beklemedik……………şimdi geri zekalının biri çıkıp sende kontrasın diyecektir biz adam olmayız
malim
09/03/2013 at 00:29
Sayin demirtas bu günlerde kürtleri unutup alevi haklarini savunur oldu. yoksa apdulah öcölan kandil ve avrupa gönderdigi mektuplarda aleviler yokmu sayiliyor odami aleviler cem evinde degil camide ibadetlerini yapsinlar yoksa adami sayin basbakanerdogan gibi cem evi cümrüt evidir diyor. sayin demirtas mektuplari acikla bakalim sagilar.
Koo Sur
09/03/2013 at 09:02
Bu bir saflıktır
Kürtler Irak´da ve Iran´da kendi içindeki Alevi unsurlarını taşıyan, Ehli Haq taraftarı olan ve Zazayaca çok yakın bir dil konuşan Hawramanları ve Goranları baskı ve şiddet yoluylan kendi içinde zamanla eritti. Sonra Saddam Irak´da Halepçe´de yaşayan Hawramanları zehirli gaza tuttu. Kürtler ise gücünü bu hep hem koruyabildi hem de sürekli artırtı.
Bu gerçekler karşısında Kürtler, yani SORANLAR (Celel Talabani bölgesi) ve Badınanlılar (Kurmanclar/Kırmanclar, Barzani taraftarları) birbirlerine bile güvenememekteler, bundan dolayı kendi ayrı partileri ve örgütleri vardır, kendi silahli güçleri vardır!
Hiç bir örgütü olmayan, henüz hiç bir milli/halkçı hareketi olmayan Aleviler/Dersimliler/Zazalar neye dayanarak Kürtlere güvensinler!?
Orta Doğuda gücü olan, zorba olan ve iktidara gelen hep istiğini yapıyor. Kendisinden olmayana ve güçsüzlere kölelik buyuruyorlar! bu bir gelenektir!
Kürtler güçlendikçe yarın o bür gün başka türlü mü yapacaklar?
Kürtler, Zazalara/Alevilere/Dersimlilere özgürlük mü getirecekler! Hangi saflar buna inanıyor?
Yozgatlı Tırko
10/03/2013 at 00:25
Özgür olmayan toplumun da dini inanci özğür olamaz.Yoruma fazla gerteyok.Ancak inaç bir ırk değil.Alvi bir ırk değil Türkten de araptanda Kürtende çerkezdende alevi canlar vardır.Aslılını inkar eden raramızadedır;der Hz.Ali.
UMUT
11/03/2013 at 12:20
yıl 1997 bay öcalan:savunmamda Yavuz döneminden beri devam eden 500 yıllık Kürt-Türk ittifakının sarsılmakta olduğunu söyledim, bu tehlikeye işaret ettim.
İdrisi Bitlisi ile Yavuz arasındaki anlaşma ile Kürtlere bir statü tanınıyordu. Kürtlerin iki hükümeti, dört-beş beylikleri vardı. Kendi kararlarını kendileri alabiliyorlardı. Bu statü 1800’lü yıllara kadar devam etmiştir. Yavuz o dönem Kürtler ile ittifak yaparak Ortadoğu’da feodal yayılmayı gerçekleştirmişti. Bugün yapılması gereken Kürtlerle demokratik ittifakı geliştirip bütün Ortadoğu’ya demokrasinin yayılmasını sağlamaktır. Bu model gerçekten tüm Ortadoğu’ya örnek model olabilir…
Bugün çok net anlaşılıyor ki sarsılan türk-kürt(sunni-şafi) itttifakı tekrar yavuz dönemindeki gibi canlandırılmaya çalışılıyor.
Burada üzücü olan yavuz ve idrisi bitlisinin torunları rolüne soyunan alevilerin oldukça fazla olması,yazık.Bu tarihi ihanettir.