Connect with us

Dersim News, Dersim Haber, Dersim

Aleviler ve ‘Eşit Yurttaşlık’ Talebi

Haberler

Aleviler ve ‘Eşit Yurttaşlık’ Talebi

Alevilerin “eşit yurttaşlık” , “zorunlu din derslerine hayır” gibi taleplerini kulak ardı edip duymayarak; cami-cemevi projesini dikte eden zihniyetin amacı; gelecek nesillere, Aleviliğin cami içinde yaşanması gereken bir inanç olduğunu öğretmek amaçlıdır. 

 

Alevilerin “eşit yurttaşlık” , “zorunlu din derslerine hayır” gibi taleplerini kulak ardı edip duymayarak; cami-cemevi projesini dikte eden zihniyetin amacı; gelecek nesillere, Aleviliğin cami içinde yaşanması gereken bir inanç olduğunu öğretmek amaçlıdır. Böylelikle; “tek çatı” altında, “tek inanç” kimliğine biat eden,, “tek amaçlı”, “tek devlet” ve beraberinde gelen “tek tip insan” projesini de hayata geçirmiş oluyorlar.

Dikte edilen kafa yapısı da, “ya bizdensin ya da değilsin” kör kalıbından hareketle; zaten iç dünyalarında “öteki” olarak gördükleri bu güruhun, günümüz koşullarında bel kemiğini oluşturan “bağımsız olarak cemevleri inşa etme hakları”nı da ellerinden alarak, tamamen etkisiz hale getirmek olacaktır.

Bu geniş kapsamlı projenin ikinci ayağı olan “yasalaştırma” sonrasında, bu diktenin biçimlenme şekli, akıllarımıza durgunluk verebilir. Misal ki yarın öbür gün, Cemevi yapmak için belediyeden arsa talebi yapan kurumlara, yasalar çerçevesinde: “X Camii’nin avlusuna bir dört duvar yapabilirsiniz, bunun dışında bu konuda herhangi bir talep kabul görmeyecektir.” denebilir ve aksi hareket ediş, bir “SUÇ” olduğundan cezalandırma yöntemi seçilir.

Böylece Alevilik inancı, insanlık tarihinden bir çırpıda ve son derece sessizce silinmiş olacak, Türkiye Cumhuriyeti içerisinde diğer inançlarda olduğu gibi “devletsel ve hükümsel” herhangi bir dış dayanağı olmayan Alevilik de akıllarda yer eden “diğerleri” kalıbından sıyrılıp, unutulmaya yüz tutacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bugünkü siyasal yapısı, yalnızca bir tabela niteliğinde yaşatılan “Cumhuriyet” ideolojisinin tamamen dışında bir yolda aşırı bir sür’atle yol alırken; bu ezip geçen hız karşısında, Alevi kurumlarında yalnızca kendi bencil siyasal çizgileri ve içinde bulundukları kurumların, kendi bencil siyasal yaşamlarına yön vermesi hevesiyle var olan; Alevilikle bir ilgisi olmayan Alevi önderlerinin bu siyasal ritüel içinde bir yol kat edeceklerini düşünmüyorum.

Bu proje önderliğinde ve akabinde dillerden dökülen sözlere ve pratiğe bakıldığında ortaya çıkan genel tablo, son derece umutsuz görünüyor. Zira, “direkt ya da dolaylı olarak” bugünkü kanlı islam coğrafyasına destek veren tüm “inançsız Alevi”lerin, bu yoldan kendilerini kendi istekleriyle geri çekip, gerçekten bu yola inanan ve inançla bağlanmış önderlerle bu işi yürütmesi bu umutsuz gidişatın bir çözümü/umudu olabilir.

Hûlasa,

Alevilik inancı adı altında kendinden ve inancından bi’haber olan sözümona Alevililer, günbegün “resmi olarak” yok edilmeye çalışılan bir inancı, kendi siyasal görüşleri etrafında şekillendirip sağlıklı karar veremeyeceklerinden; Alevilik adına söz söyleme hakkına ne tarihsel olarak, ne inançsal olarak ne de vicdansal olarak sahip değildirler.

 

Sibel YALÇIN

Sosyal medyada paylaşın
        
   
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 × 4 =

More in Haberler

To Top