Connect with us

Dersim News, Dersim Haber, Dersim

Ehl-i Haklar (İran Alevileri) ve Dersimliler

Haberler

Ehl-i Haklar (İran Alevileri) ve Dersimliler

Tarihçi yazar Ali Kaya’nın 21-22 Eylül tarihlerinde Tunceli Üniversitesi tarafından düzenlenen “2. ULUSLARARASI TUNCELİ (DERSİM) SEMPOZYUMU“nda Ehli Haklar üzerine yaptığı sunum konuşması…. 

  Ehl-i Hak Topluluklar (İran Alevileri) ile Dersimliler’in İnanç Zemininde Karşılaştırılması   

Ali KAYA  (Tarihçi-Yazar)

ÖZET

Türkiye’de Aleviler, İran’da Ehl-i Hak’lar (İran Alevileri), yazılı bir tarihe sahip olamamaları, inançlarını öğrenmelerine getirilen sürekli ve sistematik engellerden dolayı, her zaman, dünyada kendileriyle benzer inanç ve tarihsel geçmişe sahip toplumlarla olan ortak noktalarını görme ve öğrenme sorunu yaşamışlardır. Bu durum, kendi kültürel değerleri ve tarihsel inançları başta olmak üzere, yaşamalarını da olumsuz etkilemiştir.

İran’da Ehli Hak’lar (Ali-İlahi’ler, Kalenderi’ler, Yâresan’lar, Tayıfasıl’lar ve Irakta Kakai’ler) ile Anadolu Alevilerinin karşılaştırmasını esas alan bu araştırma, gözlem, görüşme ve kaynak taramaya dayalı olarak yapılmıştır.

Varılan sonuç: Alevilikte Allah sevgisi, Hz. Muhammed sevgisi, Hz. Ali sevgisi ile Ehl-i Beyt’e bağlılık, Aleviliği İslâm’ın özü olarak görmenin temelini oluşturmaktadır.

Dersimde Alevi inancı yüksek ahlak ve köklü bir tarihi geleneğe sahiptir.

Aleviler, Hz. Muhammed ve Hz. Ali’nin üstün niteliklerinin ve Kuran’ın içsel anlamının başta Hz. Muhammed ve Hz. Ali olmak üzere, Ehli Beyt ve Yedi Ulu Ozan[Dipnot] gibi tasavvuf derinliği olan kişilerce keşfedilmesinden dolayı, Alevi İslâm inancını içselleştirerek savunmuşlardır.

Hacı Bektaşi Veli, Alevilerin beslendiği kaynaktır. İlim, İrfan, barış ve sevgi pınarıdır. Alevilerin en öndeki ser çeşmesidir.

Dersim Alevileri başta olmak üzere, Anadolu Alevilerinin tarihsel geçmişleri inançları ve kültürel değerleri, İran Ehli-i Hakları (İran Alevileri) ile önemli ölçüde örtüşmektedir

Gerek Anadolu Alevilerine gerekse İran Ehl-i Hak’larına göre, Ehl-i Beyt  ile ilgili tarihsel gerçekler yüzyıllarca hep hasıraltı edilip gizlenmiştir.

Yüz yıllarca Aleviliğin yalan yanlış algılanışına yol açan bilgi kirliliğinin giderilmesi için, tarihsel gerçeklik zemininde araştırmalar yapılıp derinleştirilerek bu konudaki gerçeklerin gün yüzüne çıkarılması gerekmektedir.

Bu araştırmalar, toplumların kendi geçmişlerini sağlıklı ve güvenilir kaynaklardan öğrenmelerini sağlayacak; aynı zamanda da birbirlerini doğru algılamalarına da kaynaklık edecektir. Böylece, bir zenginlik oluşturan farklı kültürleri öğrenme ve edinme temelinde birlikte yaşama ve demokrasi kültürü de gelişip güçlenecektir.

 

I. BÖLÜM: “EHLİ HAK”KIN ANLAMI ve EHLİ HAK’LAR’IN TARİHİ

I. 1. “Ehl-i Hak”kın kelime anlamı ve tarihsel dini anlamı

“Ehl-i Hak”, kelime anlamı olarak “Hak ehli (Allah yolunda) olan (topluluk)”; “Hakikat” yolunu (gerçeği, doğruyu) seçenler, hakikat yolunun mensupları demektir. Alevilikte ise, “Allah adamları” kabul edilen “marifet sahibi”

Yazar Ali Kaya, Şah Hatayi'nin heykelinin önünde

Yazar Ali Kaya, Şah Hatayi’nin heykelinin önünde

kişiler, “arifler” anlamı taşımaktadır. Kavram, toplumsal tarihte, Batı İran’da Alevi inancından bazı toplulukların adı olarak kullanılmaktadır. Bu incelememizde de “Ehl-i Hak”tan türemiş “Ehl-i Hak’lar” kavramı ile bu inanç topluluğu kast edilecektir.

 

 “Ehl-i Hak” terimi ilk İslami kaynaklarda az da olsa yer bulmuştur. Kuran-ı Kerim’de “müminlerin Hak’ka tabi oldukları” ifade edilmekle birlikte (Muhammed 47.2, 3) hadislerinde “Ehl-i Hak” kavramı geçmez. “Allahın İslam ümmetin batıl ehlinin, Hak ehline gelip gelmesi gibi acı bir tecelliden koruduğu”nu belirten hadis (Ebu Dâvûd, Fiten 1)  dışındaki hadis kaynaklarında “Ehl-i Hak” tamlamasının varlığı doğrulanamamıştır. Bu terimi ilk kullanan kişinin Fazl b. Şâzân olduğu iddia edilmiş ve bu deyişle Şîa’nın kastedildiği söylenmiştir. Bazı kaynaklar ise Ehl-i Hakk’ın Hurufîliğe yakınlığına dikkat çekerek sekizinci hicrî yy’da Azerbaycan Hurufîlerinin kendilerini böyle adlandırdıklarını belirtmiştir. (Babacan, 2005: 214).

 

Ehl-i Hak kaynakları hakkında en geniş araştırmayı yapan batılı araştırmacı Jean During, “Ehl-i Hak’lar”ı şöyle tanımlamaktadır: “Ehl-i Hak’lar, Tayefesân, Yâresân, Ali İlahi, Kâkâ’î (Irak’ta kullanılır) gibi tanımlamalar ya da isimlerle anılmaktadır. Şeytanperest ve Davudî ise, Ehl-i Hak olmayan kişilerin yakıştırdığı yaftalardır.

 

“Ehl-i Hakk’a mensup olanlar, inançlarına din ya da mezhep, meslek ya da râh (yol), reşte (kol), fırka (cemaat), â’in (ayin) adını vermekte, dolayısıyla kendilerini tanımlamaları, ayrı bir dinden İslâmî bir yola ya da İslâm’ın bir koluna kadar uzanan geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.” (During, 1999’dan aktaran Babacan, 2005: 217).

 

Son yıllarda dünya inanç topluluklarını konu alan yayınlarda, adları “Hakikat ehli”, “Hakk’a yakın olanlar”, “hakikat yolunu seçenler”, “hakikate mensup olanlar” anlamlarındaki “Ehl-i Hak’lar (“Yâresan’lar”, “Kakai’ler”, “Ali İlahi’ler”, “Tayefesân’lar”) kendilerinden sıkça söz ettirmeye başlamışlardır.

 

I. 2. Ehl-i Hak inanç topluluklarının yaşadığı coğrafya

Ehl-i Hak topluluklar (Ehl-i Hak’lar), bugün Irak’ın kuzeyinden başlayıp, İran’ın batı bölgelerinin güneyden kuzeye tamamına kadar uzanan geniş bir coğrafyada dağınık, diğer inanç toplulukları ile iç içe yaşamaktadırlar. Sözünü ettiğimiz bu coğrafyanın özellikle Irak’ta Süleymaniye, Kerkük, Musul ve Hanekin bölgelerinde; İran’da ise, batıdaki Luristan, Kürdistan, Kirmanşah (Zagros Dağları çevresi) eyaletleri ile Zohab, Kirin, Huramabat şehirlerinde ve kuzeye doğru Urmiye gölünden Maku’ya kadar olan dağlık bölgelerde, Tebriz’de, Hazar Denizi’nin güney kıyılarında (Elburz dağları çevresinde), Heştgerd’te, kısmen Tahran, Hemedan, Mâzenderan, Fars eyaletleri ve Horasan’da yaşamaktadırlar.

 

I. 3. Ehl-i Hak inanç topluluklarının etnik dağılımı

Ehl-i Hak dediğimiz ve aşağıda inanç sistemlerini daha ayrıntılı olarak açıklayacağımız halklar, başlıca Türkmen, Azeri, Gilan, Zaza, Fars, Guran (Kürtlerin Gorani lehçesini konuşan kolu), Arap etnisitelerine mensupturlar. Konuyla ilgili dünya çapındaki önemli araştırmacılardan biri olan Vladimir F. Minorski bir makalesinde, Ehl-i Hak mezhebinin özellikle İran’ın Batı Azerbaycan eyaletinin Maku şehri çevresinde ve Güney Kafkasya’da Gonca havalisinde yaşayan bazı Türkmen aşiretleri arasında da yaygın olduğunu ve Ehl-i Hak inancının Karakoyunlular döneminde Türkmen aşiretleri arasında yayıldığını; Sünnilere göre “koyu râfizi” olan Karakoyunlu hükümdarı Cihan Şah’ın (1437-1467), müritleri arasında “Sultan Al-Ârifin” unvanı ile anıldığını ve Şah İsmail Safevi’nin şiirlerinin bu Türkmen topluluklar arasında yaygın olduğunu belirtmektedir. (Minorski, 1934: 9-16; aktaran: Gülçiçek, 2004: 106-110)

 

  1. 4. “Ehl-i Hak’lar”ın İslamiyet içi bir topluluk olarak

geçmişi: Ortaya çıkışları ve gelişmeleri

Ehl-i Hak’lar’ın felsefesi ve inançları insanlık tarihi kadar eskidir.

Fakat İslamiyet içi bir inanç topluluğu olarak Ehl-i Hak’lar, yazılı kaynaklara göre, İslamiyetlin Arap yarımadasında egemenliğini kurmasından sonra Arapların Ortadoğu’ya yayıldıkları dönemde ortaya çıkmıştır.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ…

http://alikaya.info/2013/09/2-uluslararasi-tunceli-dersim-sempozyumu-sunumu/

Sosyal medyada paylaşın
        
   
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

9 − seven =

More in Haberler

To Top