Connect with us

Dersim News, Dersim Haber, Dersim

Zaman’ın Kardeşlik Kurgusu

Haberler

Zaman’ın Kardeşlik Kurgusu

Haksızlığa karşı çıkanları terörist, çapulcu, provakatör olarak anmakla kalmayıp ana muhalefet partisi liderinin genel başkanını “Dersim isyanıyla meşhur Tunceli’de doğan Kemal Kılıçdaroğlu…” diye ele alarak karalama yaftasına giriştiğini unutmuyoruz.

Özcan ÇİÇEK

Kardeş, aynı ana babadan doğmuş, veya ana babalarından biri aynı olan çocukların birbirine göre verilen isimdir.

Kardeşlik, birinci anlamda kardeş olma durumu; ikinci anlamda ise, kardeş kadar yakın sayılan kimselere karşı kullanılan bir hitap seçeneğidir. Buradaki hitap seçeneği, bir şahsın yakın saydığı kişilere karşı, kendisini yakın göstermek için kullanabileceği olumlu kurgusal hitap şekillerinden sadece birisidir.

zaman-kardeslik-zamani

TDK’dan faydalanarak tanımlarını paylaştığım yukarıdaki kavramlardan hepimiz aşikarız, şimdilik bunları bir kenara bırakalım ve günümüzde bu kavramların bir reklamda nasıl kullanıldığını irdeleyelim.

Bir gazeteye ait reklam, çarşaf çarşaf ilan panolarında asılmış durumda bizleri kardeşlik kurgusuyla ”büyülemektedir.” Kış günümüzü adeta bahara çevirecek gibi içimizi ısıtmaktadır ve görmeyi özlediğimiz bir nilüfer gibi bizleri cezbetmektedir.

Yaşadığımız tüm toplumsal sorunların üzerini bir beyaz kar gibi örten ve o karın üzerine ”kardeşlik” damgasını vurarak toplumsal bilinci isteği yönünde demleme gayretinde olan bu reklam filmi, çeşitli görsellerle oksimoron bir durumu bizlere sunmaktadır.

İlan panolarından gördüğümüz kadarıyla, haksızlığa karşı ses çıkaran bir direnişçi ile bu direnişçinin karşısında yer alan bir polis tüm sorunları gidermiş bir şekilde yanyana durarak bizlere abide-i mutluluk sunmaktadırlar. Aslında kendi kurgusal zaferlerini beyinlerimize nakşettirme gayretinde olmaları ve bunları bir reklam filmiyle göstermeye çalışmaları, bu ülkede birçok şeyin yanlış gittiğini kabul ettiklerini ama özellikle son zamanlarda yaşananlardan endişelenmiş olduklarını ve bu endişelerini böyle bir reklam filmiyle geçiştirmeye çalıştıklarını bizlere gizli bir şekilde anlatmaktadırlar. Göz çıkaran, kafa kıran, durduk yere saç çekerek süründüren, soluklarla bilenen bileğe karşı nefsi müdafaa gerekçesiyle adam öldürebilen bir polisi, belki de zaferiyle himayesine aldığı ve yola getirdiği bir direnişçiyle kolkola göstererek tüm sorunların üzerine, kardeşlik kurgusuyla bir sünger çekildiğini anlatmaya çalışmaktadırlar.

Haksızlığa karşı sesini çıkaran bir direnişçiyle, -haksızlıkla temellense bile- var olan birşeyi donanımı, teçhizatı ve silahıyla korumakla görevlendirilen bir polisin diyalektiği, yeri geliyor şiddet üzerine temellendirilebiliyor. Şiddet üzerine temellendirilmiş iki paradoksal varlığın yanında, başı açık ve kapalı olan kadınları da düşman gibi gösterme gayretine girmiş olmaları da, aslında olmayan ama sanki yıllardır var olan saç başa kadın kavgalarının da kurgusal bir boyutunu bizlere sunmaktadır.

”Şimdi kardeşlik zamanıysa”, kardeşliği anlatmanın da vakti gelmiş demektir.

İnsanları kardeş sayma ülküsüyle, toplumu güncel iktidarın isteği yönünde düzenleme düşçülüğü olan kardeşlik, metafizik düşüncenin kurgu yoluyla edindiği ve siyasi tarihte sıkça rastlayabileceğimiz manipule edici araçlardan sadece birisidir. Bu durumu, Türkiye’nin en sağlam marksistlerinden olan Orhan Hançerlioğlu, çarpıcı bir şekilde tüm çıplaklığıyla bizlere şöyle anlatmaktadır:

Kardeşlik kavramı, gerçeklerden yoksun törebilimsel düşlerdendir. Kimi durumlarda da kasıtlı olarak ve bilgiyle kullanılır; toplumsal düzensizliğin ekonomik düzensizliklerden doğmadığını, tersine, insanların birbirilerini sevmemelerinden ve kardeş saymamalarından doğduğunu sandırarak gerçekleri bilgisizlerden gizlemek için özellikle ileri sürülür. Bu propagandaya göre ‘insanlar birbirilerini bir sevebilseler, bir kardeş sayabilseler’ her şey düzeliverecek, ortalık güllük gülistanlık olacak, gökten mutluluk yağmurları yağacaktır. Kafalarını yorup gerçeği öğrenmektense her söylenene inanmayı daha kolay bulan birçok rahatına düşkün dar kafalılar da bu propagandaya inanırlar.

Hançerlioğlu’nun bu anlatımını günümüzde sadece bu reklamla sınırlamak imkansızdır. Yakın zamanda kardeşlik kavramı sürekli kullanılmaktadır ama sadece samimiyetsiz bir sırt sıvama şeklinde gelişmektedir ve reklamda olduğu gibi çelişkisini içinde barındıran ve ancak ve ancak çıkar ilişkileri neticesinde Fransız burjuva devriminden gelişerek günümüze kadar gelen, ezileni avutan, dillere pelesenk olan siyasi bir kavram olarak kullanılmaktadır.

Sadece bu son reklamıyla bizleri ”büyülemeyen” yayın organı, bir zamanlar ”yaftalamayın” diyerek, en büyük etiketleri atmaktan geri kalmamaktadır. Haksızlığa karşı çıkanları terörist, çapulcu, provakatör olarak anmakla kalmayıp ana muhalefet partisi liderinin genel başkanını “Dersim isyanıyla meşhur Tunceli’de doğan Kemal Kılıçdaroğlu…” diye ele alarak karalama yaftasına giriştiğini unutmuyoruz.

İlgili gazetenin güdümlü yapısını bilmekteyiz, iktidara çanak tutan ve iktidarın endişelerini gerçeklikten yoksun bir şekilde geçiştirmeye çalışan bir yayın organıdır. Bu yayın organı, yaz mevsimine gelen Ramazan Ayı’nın mütevaziliğine ve niyetine aykırı düşen 5 yıldızlı otellerin, ramazan ayı programlarını reklam ve tavsiye ederek dini değerlerin içini boşaltan (bu yöntem Alevileri kendilerine benzetme ve sindirme aracı olarak günümüzde Muharrem Orucu için de yapılmaya çalışılmaktadır) ve insanların inançlarını suistimal ederek sömüren bir yapıdadır. Kalkıp bayiden almaya zahmet etmeyen ‘okurların’ sayesinde zoraki, promosyenel ve koftiden tirajlarıyla nam salmaya çalışan; ‘postmodern, mozaik’ reklamlarla bir öpücük verip herkesi kucakladığını iddia eden gazete, karşı partilerin-yapıların kendi içinde yaptığı özeleştiriyi lehlerine koz olarak kullanabilmesinin yanı sıra, (afedersiniz) iktidar osuruğunu alkışlayacak kadar yardakçılığı, yerdeki çöpü halının altına iter gibi gündem değiştirme şeklini, her hangi bir sistem eleştirisini provakatif yöntem olarak haber yapma gayretini gündem ederek, gazetenin yazdığını ertesi günü halkın konuştuğu kılmaktadır.

Kardeşi bile birbirine düşüren günümüz çıkmazlarında ne yapılmalı? Aslında Hançerlioğlu bu durumun bilincine erişmeyi çok net açıklamış ama burjuva idealistleri bunu avutmak için ancak ve ancak suni bir kavrama ihtiyaç duyarlar. Bu kavramlar da suniliğinden dolayı, kurgudan öteye geçemezler ve sadece bir reklam kurgusuyla anlatılabilirler…

Sosyal medyada paylaşın
        
   
1 Comment

1 Comment

  1. sixo

    16/11/2013 at 01:03

    kilincdaroglu icin uzulmuyorum,zaten,kendisi dersmidenmi yoksa horasandanmi geldigine bir turlu karar vermedi,,gercek,bir sosyal Demokrat zaten olamadi,,gercek Demokrat huseyin aygunu susturdu,,mahale kadini gibi tayip erdogana,laf yetistirmek,,argumansiz deddi Kudu,soylemleri,politikada kimseyi bir yere goturmez,ve evcillestirilmemis bir kurt,chp nin basina getirilmez..kemak kilictaroglu ne olduguna dusunmeye dewam etsin,,

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

16 + eight =

More in Haberler

To Top