Haberler
Cevapsız Kalan Sorular Dersim’de BDP’ye Belediyeyi Kazandırır mı?
Genel seçimlerde Dersim’den vekil çıkaramayan ve yazımızın özelini oluşturan BDP, elinde bulundurduğu belediyeyi kaybetmek istemiyor. Fakat BDP açısından belediyeyi elde tutmak pek de kolay görünmüyor.
2014 yerel seçimleri yaklaşırken, partiler ve kurumlar tarafından adaylar da açıklanmaya başlamıştır. Yerelin siyasi tavrı yanında iktidar gücü, iktidar karşıtlığı, adaylar gibi etmenler seçim sonucunu etkileyebilecek faktörler olarak sayılabilirken, sonuçlar aslında bizlere gövde gösterisini, muhalif görüşü veya ”özgür iradeyi” koltuğun rengi olarak karşımıza çıkaracaktır. Akp, iktidarını yerelde perçinleştirme gayretini; BDP, kazandığı illeri Kürdistan haritasının belirlenmesine ışık tutacağı yönündeki algısını; CHP, iktidar politikalarına karşı yerel halkın geniş yelpazedeki tepkisini toplayarak bizlere seçim sonucu olarak sunma gayretinde olacaktır. Yani aslında, yerel halk, belediyenin vereceği hizmeti beklemek bir yana dursun, bulunduğu bölgenin tercihinden de ziyade güce karşı tepkisini bizlere sunacaktır ve Anadolu coğrafyasında farklı renge bürünen iller genelden daha çok konuşulan, tartışılan olacaktır. Bu tartışmalar sadece seçim sonuçlarında değil, bir de seçim öncesinde konuşulacaktır, öncesinden başlayarak 2014 Mart ayına kadar olan süreç yeri geliyor gündem oluyor.
Yerel seçim gündeminin en yoğun geçtiği yerlerden biri de şüphesiz ki Dersim. Zira AKP, BDP ve CHP için alınması zaruri yerlerin listesinin en başında gelen illerden biri. On beş bin civarında bir seçmen sayısına rağmen Dersim’i partiler nezdinde bu kadar önemli kılan özellikleri var elbette. Bunların başında dünya üzerindeki iki Alevi kentinden biri olması ve Dersim’in bu manada Aleviler açısından sembolik ve merkezi bir önem taşıması yatıyor.
Dersim’de belediyeyi kazanan, Alevileri kazanmış olacak bir nevi. Tüm partiler de bunun bilincinde hareket ediyor. AKP, tek milletvekili çıkaramadığı il olarak Dersim’i önemsiyor ve belediye seçimlerini kazanarak, 81 ilin 81’inde desteklendiği görünümü yaratabilmek için her türlü yöntemi (Çamaşır makinesi dağıtmak gibi) yine devreye sokacaktır.
CHP açısından Dersim belediye seçimleri, genel başkanlarının Dersimli olması nedeniyle birkaç kat daha önem arz ediyor. Kılıçdaroğlu faktörüne karşın belediye alınamazsa, Tayyip Erdoğan’ın eline kullanabileceği fevkalade bir malzeme geçecek ve o malzemeyi meydanlarda iliğine kadar sömüreceğini tahmin etmek zor olmasa gerek.
Genel seçimlerde Dersim’den vekil çıkaramayan ve yazımızın özelini oluşturan BDP, elinde bulundurduğu belediyeyi kaybetmek istemiyor. Fakat BDP açısından belediyeyi elde tutmak pek de kolay görünmüyor.
BDP’nin resmi tarih anlayışıyla ”Kürdistani düşünmek” kurgusunun karşısında yer alan ve tarihsel gerçeklik kavramı olan ”Dersimi Duruş”, halkın taleplerini karşılama yolunda vücut bulmaya başlamıştır. İfadelerinde CHP eliyle Dersim’in Kürdistan’dan koparılmasını ya da AKP tarafından değerlerinin yok edilerek Dersim’in kimliğinden uzaklaştırıldığını kendi politikalarıyla paradoksal bir söylem haline getiren BDP, barış sürecinde Alevileri yok sayan bir Newroz mektubunu iktidarla beraber ”demokratik haklar” çerçevesinde ve kendi öznelinde sahiplenmesi, Dersim halkının ve/veya Alevilerin içinde kaygı halinde bulunan nüveleri vücuda dönüştürmektedir. Dersim halkının nezdinde Hüseyin Aygün’ün gerillalar tarafından kaçırılması ve Şerafettin Halis’in istifasıyla itibar kaybeden BDP’nin, Dersim siyasetinde dominant bir yapıya bürünmesi yerel halkın tercih mekanizmalarını alternatif aramaya yönlendirmiştir.
Özellikle BDP’nin Şerafettin Halis’i itibarsızlaştırma çabaları, -Halis’in kendi deyimiyle- Dersim’in vicdanına ve izanına ipotek konulduğunu bizlere göstermektedir.
Şu ya da bu gerçeklikle birçok Dersimli çoğu zaman mağdurun yanında yer alarak varlığını gösterme çabasına girmiştir. Bu çabaya ben de girmiş bulundum ve Kürt hareketinin, BDP’nin haklarını-politikalarını, sömürünün, asimilasyonun ve tehdidin varlığı karşısında sahiplendik ve Şerafettin Halis’in dediği gibi ağır bedellere mal olan demokrasi ve özgürlük mücadelesini, Kürt ve Alevi mazlumiyetini ortak kader birliğinde görmeye ve göstermeye çalıştık. Bizler bu mazlumiyetleri açığa çıkarma gayretiyle tarihsel gerçeklerin verdiği olgular karşısında değer yargılarımızı ifade ederken ayrışmalara da girdik ve bu ayrışmalar bir yerde inkara ve tehdide dönüşünce harmanlamaktan da ziyade birbirimize katlanmaya, katlanmanın da ardından ayrışmaya başladık.
Özgürlük ve demokrasi mücadelesi yolunda yaratılan değerlerle yol alan bir siyasi hareket, geniş bir perspektif ve siyaset etiği gerektirirken, Halis’in Sosyalist, BDP’nin Kürdî politikları karşısında Dersimî ve Alevi kimliği yüzünden itibarsızlaştırma girişimi BDP’nin Dersim’i anlama gayreti olmadığını bizlere sunmaktadır ve bu siyasi karaktere sahip kişilerin parti içinde etkisizleştirilmesi veya tasfiye edilmesi BDP’nin politik manevralarını (Kürdî politikaya tartışmasız öncelik verdiğini) bizlere göstermektedir. Bu itibarsızlaştırma girişimi karşısında Halis’in yaptığı yazılı açıklamada durumu açığa kavuşturmak amacıyla sorduğu sorulara cevap verilmemesi, gayreti bir yana bırakalım, BDP’nin Dersim’i dikkate almadığını ve neticesinde seçimlerde işinin bir hayli zor olduğunu göstermektedir.
Biz yine de Kürt mazlumiyetini sahiplenelim ama Rojava’da vicdan sahibi olanlar, Lazikiye’de vucüt bulamıyorsa ve sürekli Dersimlileri Stockholm Sendromuyla yaftalayıp Diyarbakır’da devlet erkanıyla el ele, kol kola giren BDP’li yöneticileri eleştirmiyorsa ortada bir yanlıştan da ziyade çelişki vardır. Bu çelişik anlayış ve tehditle bezenen hakarete varan eleştiriler Halis’in sorularını cevapsız bırakıyorsa, Dersim halkı yazının girişinde bahsedilen güce karşı tepkisini göstererek gerçeklere doğru, Dersimî kimliğe, yaşlılarımız deyişiyle Kırmancîye’ye yönelecektir.
Özcan ÇİÇEK
Deniz Dersim
22/12/2013 at 08:47
Merhaba canlar;
Bağımsız bir aday en doğrusu bence. Varmı biri aday olarak?
Dersimi
26/12/2013 at 14:29
Birde Adaylar hakkinda konusurken kimin hangi asiretten oldugu cok ama cok ön Plana cikiyor. Ben bundan cok büyük bir utanc duydum. Bu asiretcilik dersim tertelesindeki düsmanin elindeki en büyük koz degilmiydi??? Bize en büyük darbeyi asiretcilik vurmadimi?? Asiretcilik yapilacaksa buda ancak ve ancak “DERSIM” asiretciligi altindan bütün asiretlerin toplanmasidir. Bizim atalarimiz 75 yil önce yaptigi hatalari biz neden hala tekrarliyoruz??? Insanoglu yeryüzünden göcüp Mars a ve baska gezegenlere yerlesecek durumlara gelmis ama biz halen asiretcilik yapiyoruz…