Connect with us

Dersim News, Dersim Haber, Dersim

Ali Ekber Yürek

Haberler

Ali Ekber Yürek

Ali Ekber Yürek’in şansı, dayısının peşine düşen, ülkenin dört bir yanında onun izini süren bir yeğeninin olmasıydı. Sevgili Şükran Lılek Yılmaz, iğneyle kuyu kazar gibi çalıştı ve dayısının yürek burkan hikayesini kitaplaştırdı.

 

Taylan KAYA

Türk Silahlı Kuvvetleri 12 Eylül 1980 günü, ülkedeki karışıklıkları ve çatışmaları gerekçe göstererek gerçekleştirdiği askeri müdahale ile yönetime el koydu.

Dönemin Genelkurmay Başkanı daha sonra yargılanması gündeme gelen ve birçok tartışmaya neden olan Kenan Evren Milli Güvenlik Konseyi Başkanlığı’nın yanı sıra Devlet Başkanlığı görevini de üstlendi.

12 Eylül 1980 Cuma günü saat 03.59’da Türkiye radyoları (TRT) İstiklal Marşı’nın çalınmasıyla birlikte yayına geçti. Daha sonra anons yapılmadan Harbiye Marşı çalındı. Marşın bitiminde Genelkurmay ve Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Kenan Evren imzasıyla yayınlanan Milli Güvenlik Konseyi’nin bir numaralı bildirisi okunmaya başlandı. Bu bildiriyi 5 bildiri daha izledi.

Bu müdahale ile 6. Süleyman Demirel hükümeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi feshedildi, sendika ve derneklerin faaliyetleri durduruldu ve genel sıkıyönetim ilan edildi.

1970 sonrasında değiştirilen 1961 Anayasası tamamen rafa kaldırıldı ve bir askeri dönem başladı. Bu dönem yaklaşık 9 yıl sürdü. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından partiler lağvedildi, parti liderleri önce askeri üslerde gözetim altında tutuldu, ardından yargılandı.

Darbenin gece 03.00’te ilanından sonra aynı gün sabah saat 05.30’da Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan’a Genelkurmay Başkanı Evren tarafından birer tebliğ gönderildi.

Tüm tebliğlerde, “TSK yönetime el koymuştur. Hükümetiniz feshedilmiş, parlamento üyeliğiniz düşmüştür. Talimatı getiren subayın ikazlarına uyunuz” ifadesi kullanıldı, liderlere gidecekleri adresler de belirtiliyordu.

DARBENİN BİLANÇOSU 

TBMM kapatıldı, anayasa ortadan kaldırıldı, siyasi partilerin kapısına kilit vuruldu ve mallarına el konuldu.650 bin kişi gözaltına alındı.1 milyon 683 bin kişi fişlendi.

– Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.

– 71 bin kişi TCK’nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.

– 98 bin 404 kişi “örgüt üyesi olmak” suçundan yargılandı.

– 7 bin kişi için idam cezası istendi.517 kişiye idam cezası verildi.

– Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1’i Asala militanı).

– İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi.

– 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.

– 171 kişinin “işkenceden öldüğü” belgelendi.

– Cezaevlerinde toplam 299 kişi hayatını kaybetti.

– 14 kişi açlık grevinde öldü.16 kişi “kaçarken” vuruldu.

– 95 kişi “çatışmada” öldü.

– 73 kişiye “doğal ölüm raporu” verildi.

– 43 kişinin “intihar ettiği” bildirildi.

– 388 bin kişiye pasaport verilmedi.

– 30 bin kişi “sakıncalı” olduğu için işten atıldı.14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı.

– 30 bin kişi “siyasi mülteci” olarak yurtdışına gitti.

– 937 film “sakıncalı” bulunduğu için yasaklandı.

– 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.

– 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.

– 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.

– Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

– 31 gazeteci cezaevine girdi.

– 300 gazeteci saldırıya uğradı.

– 3 gazeteci silahla öldürüldü.

– Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.

– 13 büyük gazete için 303 dava açıldı.

– 39 ton gazete ve dergi imha edildi.

 

Türkiye hala tam olarak çözemediği, bir takım hesapların yapıldığı toplum üzerinde uygulandığı bu süreci çok acı bir şekilde yaşadı.12 Eylül herhangi bir askeri darbe olarak kalmadı. Kendi hukukunu oluşturarak devleti ve toplumu yeniden dizayn etti. Sonradan iktidarı sivillere devretmiş olsa da 1982 yılında hazırlattığı anayasa ile aslında hep iktidarda kaldı.

ERDAL EREN 

12 Eylül darbesi öncesinde er Zekeriya Önge’yi öldürdüğü gerekçesiyle hüküm giyen, Ankara Yapı Meslek Lisesi öğrencisi Erdal Eren, 17 yaşında asılarak idam edildi.

30 Ocak 1980’de  er Zekeriya Önge’yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Erdal Eren, yargılanarak 19 Mart 1980 tarihinde idama mahkûm edildi. Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan karar, 13 Aralık 1980’de Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi’nde infaz edildi.

Gazeteci Savaş Ay, idamdan hemen önce Eren’le görüşmüş ve fotoğraflarını çekmişti. Eren, Ay’a “avukatıyla görüştürülmediğini, 18 yaşın altında olmasına rağmen idam edilmek istendiğini, yaşının 18’den küçük olduğunu tespit edecek olan kemik testi yapılması talebinin kabul edilmediğini, vurduğu söylenen jandarma erine çok uzaktan ateş açtığını ama otopside yakın atışla öldüğünün kanıtlandığını, kendisini ibret olsun diye asacaklarını ve ölümden korkmadığını” söylemişti.

Darbecileri yargılamak amacı ile sahnelenmeye başlayan tiyatroda ise bizi şaşırtmayan bir muamma ile karşı karşıya kaldık. Mahkeme olarak nitelendiremeyeceğim bu tiyatrodan aklımda kalan son sahne ise, Kenan Evren’e yaşı büyütülerek 17 yaşında asılan Erdal Eren sorulduğunda; “Asmayalım da besleyelim mi” dediği Eren’in resmine bakan ve  “Onu tanımadığını” söyleyen bir zavallıydı.

‘’Beslenmeyip asılan’’ çocuklarımızın ismi  hafızalarımızda mıh gibi. Bir anlamda bu şekilde infaz edilen değerlerimizi hiç istemedikleri halde bayraklaştırdılar. Bir de isimlerini bilmeyelim diye, hatırlamayalım diye, öylece hiç yaşamamışçasına yer yüzünden bütün izlerini sildikleri, cezaevlerinde, işkencehanelerde’’ kaybettikleri’’ var.

Onlardan biri de Ali Ekber YÜREK… 

Ali Ekber Yürek, 6 Mayıs 1981 günü Elbistan’da Kayseri Komando Tugayı elemanları tarafından evine yapılan gece baskınıyla gözaltına alınarak 6. Kolordu ve Sıkıyönetim Komutanlığına teslim edildiğinde 24 yaşında pırıl pırıl devrimci bir öğretmendi.  K. Maraş’ın Afşin ilçesi YSE binası başta olmak üzere Elbistan, Maraş merkezdeki birçok işkencehanede yaklaşık üç hafta süreyle işkence görerek 24 Mayıs 1981 günü öldürüldü. 26 Mayıs’ta ailesine, parkasının ipiyle kendini hücresinde asmış denilerek ölüsü teslim edildi. Ailesi, intihar ettiğini söyledikleri hücreyi görmek istedi. Gösterdikleri hücrenin boyu 80-100 cm yüksekliğindeydi. Ali Ekber Yürek’in boyu ise 1,75 cm üzerindeydi.

Ali Ekber Yürek’in şansı, dayısının peşine düşen, ülkenin dört bir yanında onun izini süren bir yeğeninin olmasıydı. Sevgili Şükran Lılek Yılmaz, iğneyle kuyu kazar gibi çalıştı ve dayısının yürek burkan hikayesini kitaplaştırdı. Yoluna hiç durmadan devam ediyor ve gidebildiği her yerde Ali Ekber Yürek’i anlatıyor.

Ali Ekber YÜREK, 3 ARALIK Çarşamba günü Erzincan’da misafirimiz… Bütün dostlarımızı bekleriz. 

 

dersim-kitap-ali-ekber-yurek

 

Sosyal medyada paylaşın
        
   
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

14 + 5 =

More in Haberler

To Top