Haberler
Suriyeli Mültecilerin Ötekileri: Domlar
“Suriyeli Dom Mültecilerin Türkiye’deki Durumu: Çaresiz Kalmak” isimli rapor Domların, Suriyeli mültecilerin yaşadıkları sıkıntılara ek olarak, etnik kimlikleri ve yaşam tarzları nedeniyle yetkililer, yerel halk ve diğer Suriyeli mülteciler tarafından ayrımcılığa uğradığını ortaya koydu.
Türkiye’de sayıları 2 milyona ulaşan Suriyeli mülteciler arasında en çok ayrımcılığa maruz kalan kesim Domlar.
Avrupa Roman Hakları Merkezi (ERRC) desteğiyle hazırlanan “Suriyeli Dom Mültecilerin Türkiye’deki Durumu: Çaresiz Kalmak” isimli rapor Suriye’den Türkiye’ye sığınmak zorunda kalan Domların, Suriyeli mültecilerin yaşadıkları sıkıntılara ek olarak, etnik kimlikleri ve yaşam tarzları nedeniyle yetkililer, yerel halk ve diğer Suriyeli mülteciler tarafından ayrımcılığa uğradığını ortaya koydu.
Raporu araştırmacı Yeşim Yaprak Yıldız hazırladı, uzun yıllardır Ortadoğu’da Dom gruplarla ilgili çalışmalar yapan Kemal Vural Tarlan da proje danışmanlığını yaptı.
Medyanın “dilenci Çingene” dili
Domlar, Ortadoğu ülkelerinin nerdeyse hepsinde yaşayan, tahmini sayıları 5 milyon civarında olan etnik topluluklarından biridir. Hint-Avrupa dil ailesinden Domari dilini konuşuyorlar. Türkiye’de Dom halkı, güneydoğu ve doğu bölgelerinde yaşıyor.
Raporda medyanın Domları, “sokaklarda dilenen Suriyeli Çingeneler” olarak olumsuz bir dille yansıtmasının, Domları Türkiye’de Suriyelilere yönelik giderek büyüyen ayrımcılığın günah keçisi haline getirdiğine dikkat çekiliyor.
Suriye’de beş yıldır süren savaş nedeniyle tüm etnik gruplar ve dinsel azınlıklar gibi Domlar da ülkelerini terk etmek zorunda kaldı.
Rapor, Türkiye’deki Adana, Ankara, Antakya, Batman, Diyarbakır, Gaziantep (İslahiye ve Nizip ilçeleri), Kilis, Osmaniye, Kahramanmaraş, Mardin (Kızıltepe ilçesi), Mersin ve Şanlıurfa (Akçakale, Birecik ve Viranşehir ilçelerinde) gibi 12 ile sığınan Domlarla Eylül 2014 ile Ocak 2015 arasında yapılan yüz yüze görüşmelere dayanıyor.
İki ateş arasında Domlar
Yapılan görüşmelerde Domların savaşın başlamasıyla birlikte nasıl “iki ateş arasında kaldıkları” ortaya çıkıyor.
Suriye’de bir yandan radikal cihatçı gruplar “yeterince Müslüman olmadıkları” gerekçesiyle Domların evlerine ve mallarına el koyup, onları tehdit ve şiddete maruz bırakmış.
Diğer yandan ise Baas rejimi, yıllardır yok sayıp, dışladığı ve büyük bölümüne kimlik dahi vermediği bu topluluğu, çetin iç savaş koşullarında, kıt kaynaklara ortak etmeyerek göçe zorlamış. Örneğin Halep’de Haydariye semti gibi tarihsel olarak Domların, yüzlerce yıldır yaşadığı yerler tamamen boşaltmış.
AFAD kartları yok
Rapora göre Domlar, Türkiye’ye aralarında Halep, Şam, Hama, Humus, Lazkiye, İdlip, Rakka, Münbiç, Afrin ve Cizire’nin de bulunduğu çeşitli şehirlerden geldiler.
Pasaportu ya da kimliği olmayanlar Türkiye’ye izinsiz giriş yapmak zorunda kaldı. Çoğunun Türkiye’de kaydı yok ve AFAD kimliği yok.
Mülteci kampalarında kalmıyorlar. Bir şekilde kamplara girebilmeyi başaranlar, kendilerini bildikleri dillere göre Kürt, Türkmen, Arap olarak gizlemeye çalışsalar da, kamptakiler tarafından dışlanıyor ve kamplarda barınamaz hale geliyorlar.
Kamplarda da istenmiyorlar, çadırlarda kalıyorlar
Büyük bir çoğunluğu Mardin’den Antakya’ya sınır boyunca kentlerin, kasabaların ve köylerin çevresinde derme çatma çadırlarda yaşamaya çalışıyor. Kalacak bir yeri olmayanlar, sokaklarda, parklarda ya da otobüs terminallerinde yatıyor.
Yetersiz barınma, aşırı kalabalık, hijyenik olmayan, uygunsuz konaklama koşulları gibi sorunlarla karşı karşıya kalıyorlar.
Türkiye’deki Domlar, kayıtdışı ekonominin bir parçası, özellikle de inşaat işçiliği, tarım işçiliği, tamir ve geri dönüşüm vb. işlerde çalışıyorlar. Bazılarıysa, sokaklarda dileniyor.
Sınırdışı ediliyorlar
Kolluk kuvvetleri zaman zaman Domları, zorla kampların olduğu illere gönderiyor, bazen sınırın Suriye tarafına gönderiyor, bazen de kaldıkları çadırları yıkıyor.
Domlar yetklilerden ve STK’lardan nadiren yardım ya da destek alabiliyorlar. Sağlık hizmetlerine erişimlari, acil sağlık hizmetleriyle, özellikle de doğum hizmetleriyle sınırlı kalıyor.
Çocuklar okula gitmiyor
Mülteci Dom kadınlarla Türkiyeli Dom erkekler arasında yaşanan evliliklerde artış var. Dom kadınlar çoğunlukla ikinci ya da üçüncü eş olarak haneye katılıyorlar.
Dom çocuklar beslenme yetersizliği nedeniyle hastalanıyor ve gelişim bozukluğu yaşıyor. Büyük çoğunluğu okula gitmiyor.
Nilay Vardar– Bianet
Domlar kimlerdir?Ortadoğu’da yaşayan, Avrupa’da Romanlarla, Doğu Anadolu, Ermenistan ve Kafkasya’da Lomlarla bağlantısı olan etnik bir azınlıktır. Kökenleri Hindistan’a dayanan bu grubun kendilerine ait Domari denilen ayrı bir dilleri vardır. Domlar, Suriye, Lübnan, Ürdün, Türkiye ve Filistin topraklarında yaşamaktadır. Dom halkının çoğunluğu yerleşiktir, fakat ekonomik aktiviteleri hala konar-göçer hayat tarzının izlerini taşımaktadır. Yaşamlarını nalbantlık, demircilik, enformel dişçilik, mevsimlik tarım işçiliği, inşaat işçiliği, sepetçilik, müzisyenlik, tüccarlık, falcılık ve dövmecilik gibi mesleklerle kazanmaktadırlar. Dom halkı, Türkiye’nin güneydoğu ve doğu bölgelerinde yaşamaktadır, özellikle Diyarbakır, Mardin, Urfa, Gaziantep, Hatay ve Mersin’de Dom nüfusu yoğundur. Halkın çoğunluğu müzikle uğraşmakta, Kürt düğünlerinde davul ve zurna çalmaktadır. Ayrıca ‘dişçilik’, sokak satıcılığı (küçük ev gereçleri vs.), mevsimlik tarım işçiliği, avlanma, küçük kuş ticareti ve amelelik de Dom halkının uğraştığı meslekler arasındadır. Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgelerde yaşadıklarından, Kürtçe konuşurlar ve kültürel olarak, Kürt halkıyla benzerlik gösterirler. |