Dersim Mitolojisi
Dersim’de Hauto Mal ve Neuroz geleneği
Desim itikat kültüründe Nevruz günleri nasıl ihya edilirdi? diye soracak olursak şayet, Rumi Hesap ile 1 Mart, Miladi Hesap ile ise 14 Marttan itibaren başlanır ve 9 gün oruç tutulurdu.
Kadir Doğan
Sevgili canlar Hauto Mal ve Neuroz üzerine son günlerde yapılan paylaşımların bir çoğunun halk muhayyilesinden uzak olduğunu gördüğümüz için çok kısa ve öz bölgemizde ve evimizde yaşandığı şekliyle siz canlarla paylaşmayı zaruri gördüm.
Desim itikat kültüründe Nevruz günleri nasıl ihya edilirdi? diye soracak olursak şayet,
Rumi Hesap ile 1 Mart, Miladi Hesap ile ise 14 Marttan itibaren başlanır ve 9 gün oruç tutulurdu.
Rozê Noyê Marti denilirdi. Bu oruç Xızır orucu şartlarında tutulur sevinç, bayram, mutluluk havasında geçirilirdi. Orucun dokuzuncu günü 22 Marta denk gelirdi. Bu gün öğleden sonra imkanları olan Kurbanlarını tığlar lokmalarını pişirir kapı komşuya dağıtırlardı.
Bu günün sabahında ise kabirler ziyaret edilir, helvalar, lokmalar götürülür Mıleler kabristanda Kuran okurlardı.
Kılasik güncel bilindik hali ile Desimde Newroz kutlamaları kesinlikle yoktu. Son yıllarda siyasi bir takım oyunlarla Desim halkı ne yazık ki günden güne kendi kültürüne yabancılaşmaktadır/Yabancılaştırılmaktadır.
Mart ayının ilk çarşambası ki bu da bu dokuz günün içine denk gelmektedir ve buna Kara Çarşamba denilir ve ayrı bir takım ritüellerle ihya edilirdi.
Kara Çarşamba sabahı erkenden ve gün doğmadan en yakın su kaynağından bir bakraç su getirilirdi. Bu suya bir reşat altın atılırdı ve bu su evdeki insanlara, hayvanlara ve evin, ahırın her bir köşesine serpilir dualar edilirdi.
Bu itikadi ritüellerin adına genel olarak Haoto Malo Khız derlerdi.
Nevruz kelimesi pek geçmemekle birlikte ancak okuyan kesimde büyüklerin meclislerinde çok seyrek Sultanı Neuroz derlerdi. Bu günde dünyanın yaratıldığını bu günde Şahı Merdan Ali’nin dünyaya geldiğini, bu günde Ana Fatıma ile evlendiğini ve günlerin en kutsalı olduğuna dair sohbetler ederlerdi.
Dedeler gelmişse nefesler söylenir ibadet edilir ve şükür kurbanları aşk ile nuş edilirdi.
Mart ayındaki bu itikadi gelenekler bununla bitmez devam ederdi.
Rumi Hesapla Mart 17 den bir kaç gün önce ( Miladi 30 Mart) evin bacasının üzerinde ve etrafında evdeki insan sayısınca birde kedi ve köpek için birer taş konularak 17 Mart sonrası gidip taşların altına bakılırdı. Hangi taşın altında sinek ve veya herhangi bir böcek girmişse o hanede onun rızkının bolluğuna inanılırdı. Hatta bazen sadece ya kedi ya da köpek için konulan taşın altında bir canlı bulunur ve o evde her kesin o canlının yüzü suyuna nasiplendiğine inanılırdı.
Bu da Desim itikatında hayvana verilen değerin önemli bir delilidir.
Rumi 17 Mart (Miladi 30 Mart) gecesi ise Hz Muhammedin doğduğu gece olarak kabul edilir bu gece bütün canlıların Muhammed Mustafanın doğumuna şükür için secdeye indiklerine inanılır.
Hacı Bektaş Veli’nin Şerh-i Besmele isimli kitabında da Hz Muhammedin doğduğu gece bütün ağaçların secdeye indiği yazılmaktadır.
Kamiller o geceyi ibadetle geçirirlerdi.
Bazıları sürekli dışarı çıkıp o ana tanık olmak için Allah’a niyaz ederlerdi. Hatta şöyle bir meselede anlatılırdı. ”Eve yeni gelmiş bir gelin dışarı çıkar ağaçları secdede görür ve içeri girip söylesem kimse bana inanmaz en iyisimi başımdaki yazmamı ağacın uç dallarına bağlayayım der. Ve dediğini yaptıktan sonra içeri girer. O gecenin sabahında kaynanasına anlatır durumu lakin kimse inanmaz ve gelin ev halkına ağacın tepesindeki yazmasını gösterir.”
Rumi 17 Martta (Miladi 30 Mart) her Desim hanesi şu geleneğide mutlaka yaparlardı. Biri eline asa gibi bir ağaç parçası alıp komple evin etrafını çizerek bir daire içine alırlardı.
Bu daire çizilirken her tür maddi ve manevi pisliğin bu daireden içeri girmemesi için dua edilirdi.
Hasılı kelam bu gelenekleri kısa ve özlü bir kaç cümle ile anlatmaya çalıştım.
Ne yazık ki bunlar günümüzde uygulanmıyor ve sadece Desim de ateşler üzerinde atlanarak Desim de olmayan bir kültür adeta zorla Desime mal edilmeye çalışılmaktadır.
Dört bir yandan asimile ediliyoruz ey Desimliler!!!!