Gündem
CHP’den Taksim’de Demokrasi ve Cumhuriyet Mitingi: Ne darbe ne de diktatörlük
CHP’nin İstanbul Taksim Meydanı’nda düzenlediği “Darbelere Karşı Demokrasi ve Cumhuriyet Mitingi”ne 1 milyonu aşkın insan katıldı.
Dersimnews.com – CHP’nin İstanbul Taksim Meydanı’nda düzenlediği “Darbelere Karşı Demokrasi ve Cumhuriyet Mitingi”ne 1 milyonu aşkın insan katıldı. Mitingde laiklik, demokrasi, özgürlük, cumhuriyet vurgusu ön plandaydı.
CHP’nin çağrısını yaptığı mitinge Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) DİSK, İşçi Kardeşliği Partisi (İKP) ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Halkevleri, Emek Partisi (EMEP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Kaldıraç, Birleşik Haziran Hareketi (BHH), Toplumsal Özgürlük Parti Girişimi (TÖPG), Kuzey Ormanları Savunması (KOS), İstanbul Kent Savunması (İKS), Alevi dernekleri katıldı. Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe taraftarları da mitinge destek verdi.
Mitingde sık sık “Darbeye karşı omuz omuza”, “Yağma yok, Cumhuriyet var”, ” “Türkiye laiktir laik kalacak”, “Darbeye geçit yok” şeklinde sloganlar atılıyor.
Miting için hazırlıklar sabahın erken saatlerinde başladı. Gezi Parkı önünde bulunan sahneye “Cumhuriyete ve Demokrasiye Sahip Çıkıyoruz” yazılı dev pankart asıldı. “Darbeye Hayır” pankartlarıyla çevrelenen sahnenin yanı sıra, meydana vinçlerle Atatürk posterleri ve “Yaşasın Laik Demokratik Türkiye” yazılı pankartlar da asıldı.
Mitingde Edip Akbayram’ın “Omuz omuza” adlı türküsü çalındı.
CHP’DEN 10 MADDELİK MANİFESTO
Demokrasi, özgürlük, laiklik ve cumhuriyet vurgusunun ön planda olduğu Taksim mitinginde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 10 maddelik bir ‘Taksim Bildirgesi’ okudu.
Kılıçdaroğlu’nun meydanın oylamasına da sunduğu 24 Temmuz Taksim Bildirisi:
1- 15 Temmuz darbe girişmi parlamenter demokrasimize karşı yapılmıştır. TBMM bombalanmış ama bombalar altında parlamento darbeyi püskürtmüştür. Bu girişimin sorumlularını kınıyor ve lanetliyoruz.
2- Bütün siyasal partiler darbe girişimine karşı çıkmış, demokrasi konusunda Türkiye’de tartışmasız bir ortak payda oluşmuştur.
3- Her türlü darbeye karşı çıkmak tüm demokratların demokrasiden yana olanların bu ülkeye namus borcudur. Hep birlikte ve her zaman ne darbe, ne dikta, yaşasın tam demokrasi demeliyiz.
4- Darbe girişimi, halkın direnme hakkını kullanmasıyla ayrı bir anlam kazanmıştır.
5- Demokrasimizin teminatı olan demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkesinin ne kadar yaşamsal olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır.
6- Bu darbe girişimi anayasada, yasama, yürütme ve yargı olarak yer alan güçler ayrılığı ilkesinin, demokrasideki denetleme işlevinin güvencesi olduğunu ortaya koymuştur.
7- Balyoz, ergenekon gibi davalarda mağdur edilen insanların itibarlarının iadesi bütün siyasal partilerin gündeminde olmak zorundadır.
8- Girişim, devlet yönetiminin liyakata dayanması gerektiğini ortaya koymuştur. Devletin yapılanmasında, bilgi, birikim ve deneyim gibi ilkeler esas alınmalıdır. Devleti ele geçirme anlayışını tarihe gömmeliyiz.
9- İnancı, kimliği, yaşam tarzı ne olursa olsun, bu ülkenin güzel insanları, bu ülkenin meydanlarında özgürce gezebilmelidir. 15 Temmuz darbe girişimi, 3. sınıf demokrasinin ortaya çıkardığı bir tablodur. Bu ülkenin insanları özgürlükçü demokrasiye layıktır. Türkiye darbe hukukundan arınmalıdır.
10- Devlet kinle, öfkeyle, ön yargıya yönetilmez. Girişimde bulunanlar, hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalınarak yargılanmalıdır. İşkence, kötü muamele, tehdit, devleti darbecilerle aynı duruma düşürür. Buna izin verilmemelidir.
Kılıçdaroğlu manifestoyu okumasının ardından darbeye ve diktaya karşı olduklarını belirterek özgürlükçü demokrasi vurgusu yaptı
“DARBELERDE EN AĞIR BEDELİ ÖDEYEN CHP’DİR”
Darbeye karşı çıkan bütün siyasi partilerin genel başkanlarını, parlamentoda olsun olmasın, genel başkanları, bütün vatandaşlarımı yürekten kutluyorum. Ve onlara buradan şükranlarımı sunuyorum. Darbe üzerinde neden bu kadar duruyoruz? Türkiye Cumhuriyeti’nin darbeler tarihine baktığınızda, en ağır bedeli ödeyen CHP’dir. Her darbeden sonra mal varlıklarımıza el konuldu, arşivlerimize el konuldu, genel başkanlarımız hapse atıldı, il ve ilçe başkanlarımız ciddi bedeller ödedi. Biz, kanla dişle tırnakla kazandığımız demokrasinin kıymetini de darbecilerin ne mal olduğunu da en iyi bilen partiyiz. Bombalar altında Meclis dik durdu, demokrasi kazandı.
“ERLERİ LİNÇ EDENLER YARGILANSIN”
Bir şeyin daha altını çizmek isterim. Darbe sonrasında, emre uyan er ve erbaşların linç edilmesini asla ve asla kabul etmiyoruz, linç edenlerin yargılanmasını istiyoruz. Askerlik yapan herkes çok iyi bilir ki, komutanın verdiği emre bütün erler uyarlar. Emre uydu diye siz eğer o askeri linç ederseniz, peygamber ocağına ihanet etmiş olursunuz. Her asker bizim başımızın tacıdır. Bu meydana söz veriyorum bunların takipçisi olacağız.
GEZİ AİLELERİ DE TAKSİMDE
Taksim Meydanı’ndaki mitinge Gezi Direnişi’inde öldürülen gençlerin aileleri de katıldı. Kılıçdaroğlu, konuşmasında Gezi Direnişi’ne de değindi. Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “ve Taksim meydanı… Ağaçların kesilmemesi için gençlerin doğaya sahip çıktığı bir meydan. Bu meydanlarda Gezi olayları yaşandı ve o olayda ellerinde karanfiller kitaplarla gençlerimiz, bu ülkenin gençleri, umudumuz, hep beraber ayağa kalktı.”
Bu sözlerin ardından meydanda bulunan yüzbinler hep bir ağızdan “Her yer Gezi her yer direniş”, “Her yer Taksim her yer direniş” sloganını attı.
KONUŞMASINI NAZIM HİKMET’İN DİZELERİYLE BİTİRDİ
Kılıçdaroğlu yaklaşık 30 dakikalık konuşmasını şair Nazım Hikmet’in;
“Dörtnala gelip Uzak Asya’dan, Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim….
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim…” dizeleriyle bitirdi.
AKP’LİLER ALANA GİREMEDİ
Mitinge katılmak isteyen 30 kişilik AKP’li grup Birleşik Haziran Hareketi üyeleri tarafından protesto edilince grup alana girmeden geri döndü.
Birleşik Haziran Hareketi üyeleri alanda sık sık “ne darbe ne diktatörlük”, “Kahrolsun AKP” sloganlarını attılar.
“OHAL VE DEMOKRASİ YAN YANA OLMAZ”
CHP’nin çağrısıyla Taksim’de gerçekleşen mitingte İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu’nun açıklamasını İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Samet Mengüç okudu.
Açıklama şöyle…
“Darbe bir insanlık suçudur, lanetliyoruz,
“Ne askeri, ne de sivil darbeleri kabul etmiyoruz.
“Bir darbeler ülkesi olan Türkiye’de, yönetime el koyduğunu ilan eden cuntalar döneminde yaşananlar yurttaşların hala hafızasındadır. 15 Temmuz’da kalkışılan darbe girişimini lanetliyoruz. Bundan sonra da ne askeri, ne de sivil darbelere izin vermemek için karşılarında olduğumuzu ilan ediyoruz.
“OHAL sona erdirilmeli”
“15 Temmuz darbesi bir sürpriz olmamıştır. 14 yıllık iktidarı döneminde toplumu kutuplaştırarak kendi seçmen kitlesi dışında kalanları neredeyse iç düşman ilan eden, Kürt sorununda yeniden şiddet politikalarına dönen, kendisinden olmayanları veya biat etmeyenleri cendereye alarak toplumsal hayatı zindana çeviren AKP Hükümeti bu darbenin ortaya çıkması için gerekli zemini çoktan yaratmıştır.
“Şimdi de, 15 Temmuz darbesi AKP tarafından yıpranmış iktidarın yeni bir beyaz sayfa açmasının imkanı olarak görülüyor. Darbeden hemen sonra başlatılan seferberlik OHAL ilanıyla kalıcılaştırılıyor.
“OHAL kapsamında hak ve özgürlüklerin askıya alınmasına, emekçilere yönelik cadı avının sürdürülmesine son verilmelidir. OHAL ile toplumsal mühendislik çalışması yapılmasının yeni darbelere imkan sağlayacağı unutulmamalıdır.
“Hiçbir dönemde OHAL ve demokrasi yanyana durmamıştır. OHAL’in olduğu yerde, yalnızca antidemokratik uygulamalar hakim olmuştur. Bu ülkede OHAL dönemlerini, Kürt illerinde yaşatılan faili meçhullerden, infaz ve işkencelerden hatırlıyoruz, bütün demokratik kitle örgütlerinin kapatılmasından, tüm hak taleplerinin engellenmesinden hatırlıyoruz.
“Hükümet OHAL ilanıyla, 15 Temmuz darbecileri başarılı olsaydı hangi tabloyla karşılaşacaksak, aynısını halka yaşatmaktadır. OHAL derhal sona erdirilmelidir.
“OHAL’e de tek adam diktatötlüğüne de hayır”
“Tayyip Erdoğan’ın darbe ve OHAL musibetinden başkanlık sistemine geçiş imkanı yaratmaya çalıştığı açıktır. Şimdiye kadar hükümeti hemen hemen Saray’a bağlayarak, torba yasalar ve kanun hükmünde kararnamelerle devletin stratejisini belirleyerek bu konuda yol almıştır ve son olarak kendisini başkomutan da ilan etmiştir.
“Darbeyi de, tek adam diktatörlüğü altında yaşamayı kabul etmiyoruz. Demokrasi istiyoruz; hak ve özgürlüklerimizin elimizden alınmasına, sokakların linçle, faşizmle kaplanması için uğraşanlara izin vermeyeceğiz. Barış ve özgürlüklerin hakim olduğu laik bir ülke için mücadele edeceğiz.
“Biliyoruz ki hiçbir darbe ve diktatörlük sonsuza kadar sürmedi. Halkın kaderi üzerinde oyun oynayanların kaderi yıkılmak oldu. .
“Darbeye de OHAL’e de, tek adam diktatörlüğüne de hayır diyoruz.
“Demokrasi ve adalet için, laiklik ve barış için mücadeleye devam ediyoruz. Herkesi, darbelerin, OHAL’in, tek adam diktatörlüğünün ve antidemokrasinin karşısında, laik ve demokratik bir ülke için, hep birlikte ve omuz omuza, mücadelemizi büyütmeye çağırıyoruz.”
SANATÇILAR VE YAZARLARDAN DESTEK
Mitinge Erdal Erzincan, Onur Akın, Zülfü Livaneli, Ataol Behramoğlu’nunda aralarında olduğu yüzlerce sanatçı ve yazar da destek verdi.
Mitingde sanatçılar ve yazarlar adına Ataol Behramoğlu ve Menderes Samancılar da birer konuşma yaptı.
Ataol Behramoğlu konuşmasında şunları söyledi:
“Sevgili yurttaşlarım, özgürlük alanı taksim alanında sizleri sevgiyle selamlıyorum. Taksim özgürlük alanı kimliğine kavuşmuştur. Bu alanı elimizden alamaz, alamayacak. Bugün aynı zamanda Lozan Antlaşması’nın yıl dönümüdür. Lozan kutlu olsun. Darbe girişiminin yenilgiye uğratmasının bize gösterdiği en önemli gerçek, parlamenter demokrasinin çoğulculuğun zafer kazanmasıdır. Her türlü tek adam heveslilerine karşı çıkmalıyız. Çünkü darbeler darbeleri, tek adam diktatörleri kışkırtır. Her zaman çoğulcu demokrasiden yana olmalıyız.Bu karanlık darbe girişimine halk engel oldu. Ama burada bir gerçeği teslim etmemiz lazım, CHP Başkanı daha iner inmez uçağından, darbenin niteliğini bilmeden demiştir ki “Biz her türlü darbeye karşıyız. Sivil darbeye de askeri darbeye de” kendisini kutluyorum. Sağlık sorunları nedeniyle gelemeyen Tarık Akan sizlere selamlarını gönderiyor. Öteki arkadaşım Edip Akbayram’dır. Bana dediler ki orada bizim adımıza da konuş de ki demokrasi ve özgürlük sözleri yetmez, laiklik olmadan hiçbir anlamı olmaz bunun. Laiklikten yanayız aynı zamanda.”
Menderes Samancılar konuşmasında şunları söyledi:
“Onlara yanıldıklarını gösterdik. Sizin kim olduğunuzu bilmiyorlar henüz. Arkadaşlar, böyle omuz omuza birlikte yan yana kardeşçe durmak için darbe teşebbüslerini beklememiz gerekmiyor. Bu hepimize ders ve örnek olsun. Artık bu ülkenin geleceği için sonuna kadar, sonsuza kadar beraberiz.Size Yeşilçam’dan selamlar, özgürlükler getirdik. Hoş geldiniz, dost geldiniz arkadaşlar. “