Haberler
Dersimli bir Dede’ye yakarış
Anadolu da savaşlarda her zaman kesinlikle kaybeden Aleviler olmuştur. Alevilerin tarafı olmadıkları savaşta bile kaybeden Aleviler olmuştur.
Bu gün sevgili Dedem Celal Keykubat’tan bir mesaj aldım. Çok haklı sitemi var. Anadolu korkunç bir anafora sürükleniyor. Dün gece düşündüm uyku tutmadı. Bir ara şu geçti içimden; bir devlet kalkıp bize savaş açsa da, belki o zaman Çanakkale gibi kenetleniriz. Alevi, Suni Kürt, Türk, Ermeni bilmem nesi ayrımsız cepheye koşar da Anadolu için, kendimiz için, torunlarımız için birbirimize ihtiyacımız varmış. Saltanat tutkunu ciğeri beş para etmez siyaset bezirganları için niye ayrılalım, çatışalım diye kafamıza dank eder belki!
Yine aman Allah’ım neler düşünüyorum, bu nasıl bir çıkmazdır diye içimden kafamı dövdüm. Dövdüm ama nafile gidişat vahim. AKP çocuklara tecavüz edenleri affetmeye çalışıyor, Müslümanlar alkışlıyorlar. Akan suların durduğu donduğu noktadayız.
Sevgili Dedem, yıllar önce neler söylemedik, neler önermedik ki? Aleviler barış köprüsü olsun dedim. Aleviler savaştan, savaşlardan uzak dursunlar, savaşın sorumlularına tavır alsınlar ama kendi cephesinden. Anadolu da savaşlarda her zaman kesinlikle kaybeden Aleviler olmuştur. Alevilerin tarafı olmadıkları savaşta bile kaybeden Aleviler olmuştur. Peki, niye böyle? Kendi cephesinden, kendi alanından koptuğu içindir. Savaşan taraflar mutlaka bir gün masaya otururlar. Savaşan taraflara payandalık yapanlar masaya oturamadıkları gibi, her iki savaş cephesinden de zokayı yerler.
Şimdi, AKP iktidarının gidişatını konuşan herkes ikinci lafta Alevilere ‘laf sokuyor’. (Sıra Alevilere de gelecek) Be vicdansızlar, bu memleket de AKP iktidarında ve bu kaosta Alevilerin zerrece suçunu söyleyin!
Referandumda Erdoğan’ı destekleyen siz miydiniz, Aleviler miydi? Seçimlerde AKP’nin oy deposu kim? AKP kazansın diye 17 Aralık olaylarında AKP’yi destekleyen kim? Gezide AKP’yi destekleyenler kim? Cumhurbaşkanı seçiminde AKP kazansın diye çalışanlar kim? Daha sayabilirim. Bu hataların, suçların hiç birinde Alevilerin vebali yoktur. Buna rağmen Aleviler savaştan en çok zarar gören, yok olan, yerinden yurdundan kopan millet değil mi? Son bir yıldır hendek felaketiyle AKP’nin Kürt kentlerini yerle bir etmeyi hariç tutarsak, Anadolu’da Aleviler daima en ağır darbelerle karşı karşıyadırlar yıllardır.
Tarihin cilvesine bakın ki, bu hayatta benim tecrübem birikimim Çetin Altan ailesinin yanında devede kulaktır. Ben çocuktum Çetin Altan 12 Mart 1971 darbesine karşı yazdığı için tutuklanmıştı.
2010 referandumunda Altanlar yandaş yalakalığı oynuyorlar. Ben o referandumda yazıyorum, bağırıyorum, bu referandum adalet sistemini ele geçirme referandumudur diye. Şimdi Altanları tutuklamışlar üzülüyorum. Aslında memleket bir bütün olarak anafora sürüklenmese, hatanızın bedelini ödeyin derim ama diyemiyorum kahroluyorum.
Tekrar kendimize dönelim Dedem.
Biz dedik ki Alevi hareketi kendi cephemizden Aleviliğe göre ülkeyi değerlendirelim sözümüzü söyleyelim, meşru eylemlerimizi yapalım.
1- 1 Mart seçimlerinde Avrupa Alevi Konfederasyonu Genel Başkanı Sayın Turgut Öker çıkıp şu açıklamayı yapsın. HDP’nin Kürt halkının insani haklarını yasal platformda savunması, hatta Türkiye Partisi olma yürüyüşüne karşı, bombalar, saldırılar, katliamlar öyle pervazsız hale geldi ki vicdanımız bu seçimde HDP’ye oy vermeyi zorunlu kılıyor. Bu ne kadar kıymetli olurdu biliyor musunuz?
Bizimkiler ne yaptılar? Turgut başkan gidip HDP’den aday oldu. İnsanlık için meşru vicdani destek yerine, koltuk için menfaat desteğine payandalık görevi yüklendi Alevilerin sırtına.
2- Sonra ne oldu? AKP nin savaş hükümetine HDP iki bakan verdi, ikisi de ‘Alevi’. Buda bir zokka oldu mu? Gezi direnişinde direniş kırıcılığı yapan Levent Tüzel bile uyandı görev almadı, ‘Aleviler’ aldılar. Avrupa dan sorumlu ama Avrupa ya çıkması yasak olan bir bakan müsveddesini Alevilerden çıkardılar ya. Sonra Cizre de ki vahşeti görmesine engel olduklarında kafası mı bastı, emirle mi oldu, istifa etti.
Daha sonra ne oldu? Turgut başkanın listedeki yeri kendisinden habersiz değiştirildi ve seçilemedi. Biliyorum buna çılgınca öfkelenenler olacaktır. Alevilik şudur; aradım hatayı özümde buldum.
Hatayı kendinizde aramazsanız, Alevi olamazsınız. Aleviliği de her seferinde götürüp bir duvara toslarsınız.
Şimdi şu satırı çok dikkatli okuyun.
Geçenlerde Belçika’da ki bir dostuma telefon ettim. Dedim ki, Avrupa Parlamentosundan bir randevu alamaz mısın? Sordu, ne için? Dedim Anadolu da kaos artıyor. En başta Aleviler büyük tehlike altındadırlar. Uluslararası bir destek, bir koruma çabaları talep edelim. Cevabı şu oldu:
“Peki, Avrupa birliği dönem raporlarına Aleviler Türkiye de azınlıktır. Bu azınlığın haklarını devlet ihlal ediyor. Devlet bu hakları koruma altına almalıdır diye bir ibare vardı bir zamanlar. Aleviler müracat edip bu raporu kaldırttılar. Bu müracat önünüze konursa cevabınız var mı? “
İşte Alevilerin örgüt durumunun kısa notları bunlardır Dedem. Şimdi bağımsız, kendine özgün kendinden emin kurumlarımızın birliği dirliği olsaydı. Erdoğan’ın kapısına dayanıp, bu yaptığın tek adam yürüyüşü ülkeye de, sana da felaket getirir. Bundan vazgeç. Sonra Kürt tarafına gidip yahu kardeşler, köy şehir kasaba demeden yıkmada sınırsız davranan AKP ile onların istediği tarzda savaş size de, memlekete de yazık oluyor. Yöntemi değiştirin diyebilseydik. O bağımsız, kendinden emin, kitlesini kontrol eden, her şeyden önce kişisel kaprislerini, iradesi ile esir etmiş Alevi önderlerimiz olsaydı, bu kadar çıkmazda olmazdık.
Son cümle Dedem affın ile. Dedeler kurumumuz vardır değil mi? Bu güne kadar ikrar zemininde yargıladığınız, bir siyasetçimiz, yöneticimiz var mı? Alevilerin Dedeler kurumunu AKP’nin diyaneti gibi memur görmek isteyenlere ne diyorsunuz? Kol kırılır yen içinde kalır. Şimdi beden parçalanıyor, yen içinde kalamıyor. Her yanımız kan revan. Suriye de 6 yıllık Alevi katliamlarına sesi çıkmayan Alevileriz biz. Bu kadar Alevi yiz işte.
Saygı ile…
Mehmet Gülmez