Connect with us

Dersim News, Dersim Haber, Dersim

‘Yüzümüzü Dersim’e dönmeliyiz’

Dersim

‘Yüzümüzü Dersim’e dönmeliyiz’

Elli yıla varan şiddet sarmalından çıkar, normal standartlarda yaşamak mümkün olursa Dersim’de, dönüşler ve yatırımlar başlar, geleceğe olan umudumuz da yeniden yeşerir.

Sosyal medyada paylaşın
        
   

Independent Türkçe‘den gazeteci Barış Kop, Dersim’deki son süreci ve 19. Munzur Kültür ve Doğa Festivali’ne dair Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu (FDG) eski eşbaşkanı Leyla Gündüzkanat ile konuştu.

Dersim’de yaşanan sürece ve Munzur Festivali‘ne ilişkin görüşlerini açıklayan Leyla Gündüz kanat oldukça çarpıcı açıklamalarda bulunuyor.

İşte o söyleşi:

– Dersim son süreçte yine adından söz ettiriyor. Fakat şimdilerde savaş, çatışma ve ölümlerden çok, gerek coğrafyasıyla gerek de yaşanan siyasal, kültürel, ekonomik gelişmeler ile ön planda. Birkaç yıllık bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Bundan sonrası için de öngörünüz ve/veya temenniniz nedir?

Leyla Gündüzkanat: Dersim’de artık çok az insan yaşıyor, neredeyse yarısının Dersimli olmadığı 86 bin civarında Dersimli ise şiddet ve ekonomik perspektifsizliğin içinde. Türkiye’nin ve dünyanın her bir yerine dağılmış, 1,5-2 milyon civarında Dersimli de kesintisiz özlem duyduğu Dersimle ilgili aynı perspektifsizliği yaşıyor. Bu ruh halini aşmamız gerekiyor. 

Elli yıla varan şiddet sarmalından çıkar, normal standartlarda yaşamak mümkün olursa Dersim’de, dönüşler ve yatırımlar başlar, geleceğe olan umudumuz da yeniden yeşerir. 

“Vekalet savaşında, taraflar için savaşmamız teşvik edildi, fakat var olmamız istenmedi”

Tam böyle bir sürece girmişken, tekrar şiddetin başlatılmasıyla, savaş taraflarının aslında ‘sizi Dersim’de istemiyoruz’ mesajı verdiğini düşünüyorum. Bu tespiti yapmak çok yıkıcı tabii. Yarım asırlık bu süreçte, bizim olmayan bir savaşa müdahil edildik. Bu vekalet savaşında, taraflar için savaşmamız teşvik edildi, fakat bizim olan o topraklar üzerinde var olmamız istenmedi. Bu hem devlet için, hem şiddet eksenli milliyetçi Kürt hareketi için, hem de şiddet eksenli sol için aynı derecede geçerli bir durum.

Türk devleti Alevi kimliğimizden, şiddet eksenli milliyetçi Kürt hareketi Zazaca olan dilimizden, şiddet eksenli sol hareket ise, ilericilik adına, hem inancımızdan hem de dilimizden rahatsız. Öyle bir noktadayız ki, günlük yaşantıda artık Zazaca dili konuşulmuyor, inancımız ise siyasete malzeme olacağı zaman söz konusu yapılıyor.

Leyla Gündüzkanat

“En iyileştiricisi olan ise, yüzümüzü Dersim’e dönmemizdir”

Peki ne yapmalıyız? 

İlk etapta bütün güçlerimizi birleştirip, şiddete hayır dememiz gerekiyor. Aynı zamanda acilen, inancımıza, Dersim Zazacası ve Kürtçesi olan dillerimize yönelmeliyiz. Tekrar yaşanmaması için, son yarım asırlık savaş süreciyle de tabi ki yüzleşmemiz gerekiyor. Bu birden olmaz, bunu uzun bir zamana yaymamız gerekecek ama iyileşmek için kesinlikle olması gerekiyor.

Ve her şeyden en önemlisi, en iyileştiricisi olan ise, yüzümüzü Dersim’e dönmemizdir.

Festivaller amacından uzaklaştırıldı

– Munzur Doğa ve Kültür Festivali’nin bu sene 25-28 Temmuz tarihlerinde yapılması planlanıyor. 7 Temmuz 2015 seçimlerinden sonra yaşananlar ve tekrar çatışmalı sürece geçişle beraber festival iptaller ve yasaklamalar neticesinde gerçekleştirilememişti. Ayrıca festivale yönelik yıllardan beri “asıl amacından uzaklaştığına” yönelik eleştiriler de geliyor. Festivale bakışınız nedir? Bunca yıllık festival pratiğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yapılan eleştirilere katılıyorsanız eğer size göre olması gereken nedir? Ne yapılmalı?

Şiddet ve savaşları insanlar başlattığı gibi, yine insanlar sonlandırır. Zorunlu göçlerin önüne geçmek, savaşan taraflara, biz hala varız mesajı vermek, kaybolan dilimizi ve inancımızı yaşatmak, ekonomik kaynak yaratmak, insanların yüzünü tekrar Dersim’e dönmesini sağlamak için, özellikle yurtdışında yaşayan Dersimlilerden festival önerileri gitti. Dersim belediyeleri bu önerilerden ve desteklerden faydalanarak festivaller düzenlemeye başladılar, fakat amacın dışına çıkarak adeta örgütlerin güdümünde festivallere dönüştürdüler.

Devletin askeriyle yarışırcasına, dağdaki şiddet eksenli Kürt milliyetçileri kimlik kontrolleri yaptı, Kürt bölgelerinden gelen siyasetçiler, diğer şehirlerde yapamayacakları sunumlar ve konuşmalar yaptılar. Lehçeye çevirdikleri Zazaca dili yokmuş gibi davranıldı, inancımız insan devşirmek için adeta bir panayıra çevrildi. Yandaşı olmayan yörenin sanatçısına, akademisyenine yok muamelesi yapıldı ve kendisinden olmayan yörenin siyasetçisi yuhalatıldı. Festival günlerinde doğamız hiç yaşamadığı bir tahribata tanık oldu. Dersim kocaman bir içki tüketimi alanına çevrildi. Bunlar yaşandı maalesef.

Yukarıda söz konusu olan durum tekrar edilmemeli! Peki ne yapılmalı?

Siyasetten uzak, dilimizi, inancımızı, doğamızı merkezine koyan sanatçılardan, yazarlardan, akademisyenlerden oluşan bir ekip konserler düzenlemeli, söyleşiler, sunumlar yapmalı.

Uzmanlar bir kaç günlük veya bir kaç haftalık workshop’lar düzenlemeli, söz konusu olan konularımıza çözüm üretmek için (örneğin: Munzur suyunu temiz tutmak için arıtma sistemi temalı) çalışma grupları oluşturulmalı.

Ustalardan oluşan bir ekip yok olmak üzere olan taş evlerimizden birini onarmalı örneğin, veya iki haftalık intesif dil (Zazaca, yörenin öğrencilerine Almanca, İngilizce vs) kursları yapılmalı.

Pirlerimiz inancımızı anlatmalı, cemler bağlanmalı. Ben verdiğim örnekleri gerçekleştirecek potansiyele sahip olduğumuza inanıyorum. 

Sosyal medyada paylaşın
        
   
Continue Reading
You may also like...
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 × two =

More in Dersim

To Top