Dersim
Munzur Dağlarına maden tehdidi
Dünyanın en temiz su kaynaklarının olduğu Munzur Dağları’nın tamamının maden sahası ilan edildi.
Dünyanın en temiz su kaynaklarının olduğu Munzur Dağları’nın tamamının maden sahası ilan edildi.
Dersim coğrafyasını tehdit eden eden baraj ve HES projelerine maden tehdidi de eklendi.
Dersim coğrafyasının HES ve barajlarla yok edilmesine karşı mücadele yürüten Dersimlileri bu kez maden tehlikesi bekliyor.
Türkiye’de yeraltı kaynakları bakımından en fazla çeşitliğe ve zenginliğe sahip olan Yukarı Fırat havzasında bulunan Dersim’de her geçen gün yeni maden sahaları açılıyor. 145 maden projesinin bulunduğu Dersim’de, şimdi de 60 kilometre uzunluğundaki Munzur Dağları’nın tamamının maden sahası ilan edildi.
Dersim’deki maden aramalarına ilişkin kaygılarını dile getiren Türk Mimar ve Mühendisler Odası Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu üyesi ve Metalürji Yüksek Mühendisi Cemalettin Küçük, “Bu bölgeyi, maden sahası olarak görüyorlar. Bu bölgede, dünyanın en değerli temiz suyu kaynakları var” dedi.
60 kilometrelik uzunluğundaki Munzur Dağları’nın tamamının maden sahası ilan edildiğini dile getiren Küçük, maden ve su kaynaklarına sahip olma üzerinde yürütülen güç ve iktidar ilişkilerine dikkat çekti. Küçük, şöyle devam etti: “İsrail ile Filistin arasındaki savaş, din savaşı değildir su savaşıdır. Bu coğrafyalarda, savaş araçtır. Bu bölgeleri insansızlaştıracak, kimliksizleştirecek. Kimliksizlik, onursuzluktur aynı zaman da. Amaç, bölge insanlarını kendini geçindiremeyecek duruma getirmek” dedi.
Dersim’in tehlike içerisinde olduğuna vurgu yapan Küçük, “Her tarafımızda su akıyor, ama burada pet şişede su içiyoruz. Buranın halkı bunu kanıksamış” eleştirisinde bulundu. Sadece festivaller ile Dersim meselesini anlamanın mümkün olmadığının altını çizen Küçük, “Dersim’in doğasına saygılı bir şekilde o coğrafyada yaşanan sorunları da görmek gerekiyor. Dersim, inanç konusunda dejenere oldu. Bölgenin inancında en küçük canlıya bile saygı vardır. Ancak, bu durum yavaş yavaş kalkıyor” ifadelerini kullandı.
Coğrafyaları birbirinden ayırmadan ortaklaşılması gerektiğini dile getiren Küçük, “Edirne ile Kars’ı, Diyarbakır ile Trabzon’u, İzmir ile Van’ı birbirinden ayırmadan, bütün olarak ortak yaşam içerisinde değiş tokuşu kendi aramızda yaparak üretim modellerini konuşmamız gerekir. Ne için, kimin için, ne zaman, neyi nerede üreteceğimize imece usulüyle karar vermemiz gerekiyor” dedi.
“Türkiye’de bir enerji yalanı vardır” diyen Küçük, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de var olan enerji dönüşüm sistemleri, kullanabilen kapasitenin çok üstündedir. Buna rağmen halen çok enerji tüketiliyor varsayımıyla bazı sektörler, bütün coğrafyaya yoğun olarak yerleştirilen ve bizim kullanım kapasitemizin çok üstündedir. Tamamıyla yabancı sermayenin elinde. Otomatik sistemler ile doğayı alt üst eden sistemlerdir. Buna rağmen hala enerji sistemleri kurmaya çalışıyorsanız, bu yalandır. Toplumu kandırıyorsunuzdur.”
“Suyumuza, ormanımıza, coğrafyamıza, yaşam alanlarımıza sahip çıkmalıyız, bizimle birlikte yaşayan canlılara saygı göstermeliyiz” diyen Küçük, sözlerini şöyle tamamladı: “İnsanlar, kentlerdeki hapishanelerde yaşıyor. Bu hapishanelerden kurtulmamız gerekiyor. Yeşillik görmemiz için kentin dışına çıkmamız gerekiyor. Bunun için elbette topraklarımıza döneceğiz ve topraklarımızı koruyacağız.”
“Maden projeleri hukuka aykırı”
Maden sahası ilan edilen alanın Ovacık sınırları içerisinde 43 bin 350 hektarlık bir saha olduğunu belirten Avukat Barış Yıldırım, “Bu Munzur Milli Parkı’ndan daha büyük bir saha” dedi. Bu sahanın altın, gümüş, krom ve bakır gibi maden projelerine ruhsatlandırılmış durumda olduğunu anlatan Yıldırım “Bu maden ruhsatı kapsamında 5 ayrı saha var. Beş ayrı sahadan ilk yapımına karar verilen ve ÇED gerekliliği kararı alınan Geyiksu’dakine bir dava açtık. Dava sırasında bilirkişi, ‘Munzur havzası Türkiye’nin en güçlü florastik zenginliğine sahip sahalarından bir tanesidir. Bu havzanın korunması gerekiyor’ değerlendirmesinde bulundu” diye konuştu. Bunun üzerine projenin iptal edildiğini ve bunun Munzur Havzası için verilen en kapsamlı bilirkişi raporu olduğuna dikkat çeken Yıldırım, “Halihazırda burası sahip olduğu çevresel, kültürel ve doğal unsurlar nazara alındığında bu projelerin hukuka aykırı mahkeme kararıyla saptanmıştı” hatırlatmasında bulundu.
Bu maden projeleri hayata geçirilirse Munzur’daki binlerce bitki türünün yok olacağını, yer altı sularının ve yaban hayatının bundan olumsuz etkileneceğini ifade eden Yıldırım, “Erzincan’ın İliç ilçesinde de siyanür kullanılarak yapılan altın üretiminin bölgedeki ekolojik ortama verdiği zarar verilerle saptandı. Hatta o projenin Munzur Dağları’na doğru kapasite artırımı söz konusu. Biz ona da dava açtık ve iptal kararı aldık” diyerek Tunceli’deki kültürel ve doğal mirası korumak için hukuksal girişimlerde bulunacaklarını söyledi.
Munzur Dağları
Munzur Dağları Yukarı Fırat bölgesinde, Doğu Anadolu Bölgesi bölgesinin batısında yer alır. Torosların uzantısı olup kalkerli, dişli kütledir. Yerleşim olarak Dersim ile Erzincan arasındaki platoda 130 km uzunlukta batıdan doğuya Avcı Dağları’na uzanır. Yüksekliği 3400 m’yi geçer.