Haberler
Arıcılar Birliği Başkanı Doğan'dan Menekşe Yeter'in iddialarına cevap
Basına ve Kamuoyuna;
ŞAHSIMA YÖNELİK KAMUOYUNA BEYAN EDİLEN ASILSIZ VE USULSÜZ İDDİALARA İLİŞKİN BEYANIM
14.12.2020 tarihli Dersim News adlı internet sitesinde: “Emek sömürüsünden erkçi şantaja evrilen bir mağduriyetin dersim kamuoyuna beyanı” başlıklı ve Menekşe Yeter imzalı bir yazı yayınlandı. Ardından bazı Facebook, Twitter, İnstagram sayfalarında karşılıklı insanların beyanları alınmadan bir takım yalan-yanlış paylaşımlar yapıldı. Dersim News’te yayınlanan yazıya öncelikle değinmek istiyorum.
Yazı, özetle, kendisinin mağdur edildiği ve kadın kimliğine yönelik erkçi şantaj uygulandığını iddia ediyordu. Bu iddiaları ileri süren kadın arkadaşımız, haksız iddiasını herkesin bildiği bir kurum olarak Arıcalar Birliği’nin Başkanı olarak benim adımın etrafında beyan etmiştir. Bununla beraber hakızca sorun haline getirdiği sürece ilişkin çözüm olma gayreti gösteren, ortaya çıkan sorunları çözmek maksatlı aracı olan ve doğrudan kendi talebi doğrultusunda arıcılar birliğine gelerek beni ve yönetim kurulunu dinleyen iki SMF çalışanını da bu hakız iddianın bir parçası haline getirmiştir.
Sorunu uzatmadan ve eğip bükmeden, ilgili arkadaşın kendini haklı çıkarmak adına ele aldığı “sorunu” başlangıcından sonuna kadarki gelişmesini aktararak, takdiri kamuoyuna bırakacağım. Fakat şunu belirtmek isterim. Gördüğünü sorgulamadan inanan ve bunu duyarlılık adına paylaşan grup ve kişileri eleştirimi ileterek yaşananları aktarmak istiyorum.
2017 yılı yaz mevsiminde Ali Ekber Derman, yanında Menekşe Yeter ile birlik binamıza geldi. Hal hatır sohbet sonrası Ali Ekber ve Menekşe, Diren Yeter’e genç çiftçi projesinin çıktığını ve ekonomik durumlarının çok kötü olduğunu bu projeyi tamamlamaya imkânlarının olmadığını söyleyerek, benden yardım talep etti. Menekşe İstanbul’dan gelmiş ve arıcılık yapmak istiyordu.
Proje biçimi belli, önce 30.000 TL paranın olması gerekiyor. Sonra projede yazılan kırk arılı kovanı dinlendirme, süzme sır alma, maske, körük, el demiri vs. hepsini alacaksın. Daha sonra tarım bakanlığı senin hesabına 29.400 TL para yatıracak, sen KDV dahil 33.500 ödeyeceksin.
Tamda burada Ali Ekber bu arkadaşlar için ‘paraları yok, maddi durumları iyi değil’ vs. gibi cümleler kurdu.
Ben de kendilerine yardımcı olmak için İl merkezinde tarım malzemeleri satan Emek Tarımdan Volkan Işık’ ı aradım. ‘Bu arkadaşların projesini yapmanı rica ediyorum’ dedim. Volkan, ‘Abi beni bu işlere karıştırma, gelsinler versinler parasını sonra zaten hesaplarına yatar’ dedi. Bende ısrarla Volkan’a bunların benim arkadaşlarım olduklarını ve maddi koşullarının kötü olduğunu anlattım.
Vesselam bütün bu süreçlerden sonra Diren Yeter adına birlik üyelik defterinde bir sayfa açıldı. Projenin alınabilmesi için olmazsa olmaz bir koşul olan üyelik için ödenmesi gereken üye giriş aidatı, kovan plaka bedelinin ödenmesi gerekiyor. Bu bedel dahi sonra öderiz denilip bırakıldı.
Velhasıl proje yapıldı, malzemeler alındı. Volkan o zaman sadece bana ‘yüklenme arılarını da sen ver’ dedi. Kabul ettim. 40 kovan arının sadece içini 10.000 TL’ye ben verdim. Param 6 ay sonra Volkan tarafından hesabıma aktarıldı. Sonbaharda teslim almaları için görüştük. Ali Ekber; ‘şimdi bu arıları alırsak biz anlamadığımız için öldürürüz hepsini. Sen yine yardımcı ol bu arıları baharda teslim et neyse masrafı biz verelim’ dedi. Şartname gereği sonbahar arı teslimi 7-9 çerçeve ilkbahar arı teslimi 6-8 çerçevedir.
Ve 2018’ in baharına geldik…
Mayıs başı itibarı ile Menekşe beni sık sık arıyor; arılar ne zaman gelecek, arıların bir an önce Dersim’e getirilmesini ve teslim almak istediğini söylüyordu. Nihayet arılar, 20 Mayıs 2018’de Dersim’e geldiğinde kendisine haberi verdim. Daha sonra Menekşe, ben arıcılıkla ilgili görevim gereği Kars’ta olduğum bir gün arıları almaya geldiğini bildirdi. Durumumu bildirerek gelince birlikte arılığa gideceğimizi söylediysem de o, o gün almak istediğini söyleyince arılıkta kalan Sabri ve Battal arkadaşları bilgilendirerek arılarını almaya gelecek olan Menekşe ve Ali Ekber’e yardım etmelerini illetim. Nihayet o gün Menekşe, Ali Ekber ve Süleyman arkadaş birlikte arılığa gidip arılarını aldılar. Arıları Ali Ekber, Menekşe Süleyman, Battal ve Sabri birlikte yüklemişler.
…
Sonrasında olan gelişme de şöyle: Arılar AK Tuluk’tan Zımek’e kaldırıldıktan iki gün sonra “bu arılar eksik” dediler. Hemen çıkıp Zımek’e gittim. Eksik olan konuyu sordum? Kovanların neden 8-9 çıta değil, 6-8 çıta olduğunu sordular. Şartname böyle dedim; eksik değil. Ona rağmen arkadaşlar, kırk kovandan birinin resmini çekip Dersim’de “mağduruz” diye gezmeye başladılar. “Yapmayın arkadaşlar, yanlış yapıyorsunuz, haksızlık yapıyorsunuz” dedik dinlemediler. “Arıları geri verin paranızı alın” dedik, olmadı. “Kaç çerçeve eksikse onu söyleyin arı olarak alın” dedik olmadı. “Kaç çerçeve eksik diyorsanız o kadarının parasını verelim” dedim ve kabul ettiler.
“Tamam, kirve sen bize 30 çerçeve ne ediyor onun parasını ver diyen Ali Ekber arkadaşa, (yanında arıcılık yapan Hüseyin Koç arkadaşımızda var) dediği kadarlık çerçevenin ederi olan 1200 TL’yi Ali Ekber’e verdim. Tokalaştık ve ayrıldık.
Peki, SMF aktivistleri Mehmet Ali Eser ve Erdal arkadaşların Menekşe’nin bu kurgusuna girişleri nereden geldi. Kuşkusuz bu arkadaşlar o ya da bu saldırı ve karalamanın karşısında kendilerini koruyabilecek bilince sahiptirler. Gerek görürlerse onlarda söyleyeceklerini söylerler. Fakat yine de ben bildiğimi söyleyeyim.
2018 Haziran Genel seçimler sürecinde, seçim faaliyetlerini sürdüren bu iki arkadaş, sanat sokağındaki HDP seçim bürosundayken, Menekşe ve Ali Ekber arkadaşlar sorunu görüşmek için büroya geliyorlar. Büronun önündeki arkadaşların yanına oturuyorlar. Menekşe sorun gördüğü konuyu açınca Ali Ekber araya giriyor. Erdal ise, “Sorunun muhatabı Menekşe arkadaş lütfen sen karışma” diyor ve Ali Ekber’le gerginleşiyorlar. Evet Menekşe’nin dediği gibi bir gerginlik yaşanıyor bu doğru. Bu sürece bürodaki 30 kişi şahit oluyor. Yaşanan tartışma Menekşe ile yapılan bir tartışma değildir. Erdal ve Ali Ekber’in kısa tartışması sonrası oradan ayrılarak yolda tartışarak bir kafeye gidip konuşuyorlar. Kurumsal işleyiş üzerine konuşuluyor ve bu tartışmayı kuruma taşıma ve Menekşe’nin sorununun ise Arıcılar Birliği’yle konuşulması temelinde anlaşarak kafeden ayrılıyorlar.
Aynı gün M. Ali beni aradı. Sorunu anlattı, ben de “Bu sorunun tarafı olarak geleceğim, sorunu anlamak ve gerçekten bir haksızlık varsa bunun hemen düzeltilmesini istiyoruz. Toplantı talep ediyorum. Mümkünse yönetim kurulundan da arkadaşlar olsun. Hem işleyişi hem de sorunu anlamak istiyoruz.” dedim.
İki gün sonra yönetim kurulundan üç arkadaşın da hazır bulunduğu ve Menekşe, arıcı, aynı zamanda Menekşe ile ortak arkadaşımız olan Hüseyin Koç ve M. Ali ile birlikte arıcılar birliği toplantı salonunda bir araya geldik.
Görüşmede Menekşe’nin sorun olarak dile getirdiği şeylerin doğru olmadığı ve arı tesliminin protokole uygun olduğu sonucu çıktı.
Menekşe arkadaşın iddia ettiği şeyler onaylanmayınca “Arı işine bulaştığı için lanet olsun nereden bulaştım” bu işe demeye başlamıştı. Ayrıca toplantıda faturalar üzerinden arıcılar birliği ve benim harcamalarım yönünden bize borçlu olduğu da açığa çıktığı halde bir alacaktan da vazgeçilerek ve ortada bir sorun kalmadığından hemfikir olunarak dostça ayrıldık.
Menekşe’nin yazısının başlığına taşıdığı iddiasına da açıklık getirmem gerekiyor. Her şeyden önce Menekşenin “erkçi şantaj” ağır ve asılsızdır. Bu ithamını dayandırdığı “somut” olgu da yine kendi algılayışıyla ilgilidir.
Yukarda bahsi geçen toplantının sonuna doğru Menekşe telefonundan sözünü ettiğimiz arı peteklerinden aldığı resmi gösterirken telefona bir erkek arkadaşın emojili mesajı düştü. Mesajın içeriğinin telefon aktifken görünüp, okunduğunu herkes bilir. Bunun üzerine telefonu Menekşe’ye uzatırken, “al sana mesaj geldi” dedim.
Fakat bu arada mesajı görmenin yarattığı anki hissiyatım ve iç tepkimden dolayı mimiklerimde bir tebessümün oluştuğu ihtimal dahilindedir. Eğer sorun buysa, kendi mimiklerimi kontrol edememiş olmamın karşı tarafta yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermesinden dolayı üzgünlüğü belirteyim.
Menekşe’nin dert ettiği ve rahatsızlık duyduğu şey budur:
Telefon elimde aktifken kendisine gelen mesajı iradem dışı görmüş olmamdır. Bununla ilgili ne bir söz ettim ne imada bulundum. Ve ne de şimdiye kadar kimseyle bu mesaja dair paylaşımım olmamıştır. Yine de mesajı gördükten sonra vermiş olduğum refleksin ondaki algılanışı niyetimden bağımsız rahatsız edici olmuşsa bundan dolayı üzgünüm.
Yanlış bir algılama değilse Menekşe’nin yapması gereken şeyin şu olmasını beklerim: Bu mesajla ilgili benim ağzımdan bir şey duymuşsa, daha da kötüsü üçüncü kişilerden bir şeyler duymuşsa bunu açıkça söylemesini isterim. Aksi takdirde hakkımda asılsızca iddia edilen söylemlere karşın hukuksal süreç bağlatmak durumunda kalacağımı belirtmek isterim.
Nihayet Ekim 2020 de yine kendileri bir görüşme talep ettiler. Yine birlik binasında toplandık… Bu kez toplantıya Menekşe’nin yanı sıra kardeşi Haydar da katıldı. Aynı konular üzerine toplam 4 saatlik görüşme tartışma oldu. Toplantıda Menekşe ve kardeşinin şahit olarak gösterdikleri Hüseyin ve M. Ali Eser ile whatsapp üzerinden hoparlör açılarak görüşüldü. Ekonomik gelişmenin benim anlattığım şekilde olduğunu arkadaşlar da teyit ettiler. (Bu toplantının da şahitleri var) para merkezli sonuç alamayacaklarına kani olunca, bu seferde “sen mesajı bana göstererek şantaj yaptın” diyerek iddiada bulundu.
Mesele yukarıda anlattığım minvalde olmuştur “şantaj iddiasını kabul etmiyorum” dedim ve bu sorunun çözülmesi için tarafların ve şahitlerin dinlenmesi biçiminde ele alınmasını önerdim. Menekşe ve orada bulunan tüm arkadaşlarımın kabul etmesiyle oradan ayrıldık.
Sonrasında Menekşe ve kardeşi birlikten çıkıp gittikten sonra şahit olarak gösterdikleri Hüseyin arkadaşa uğrayıp ne dediklerini kendilerine sorabilirler.
Diğer iddialara gelince; Menekşe bu yazısında benim hesabıma para aktarıldığını ifade etmektedir. Tek sözcük yeterlidir: ispatlanması, belgelenmesi, yazısında ifade ettiğinin bir gereğidir.
İddialarına eşimi dahil etmesi, onun adına bizi de utandıran bir iddia olmuştur. Merak eden o toplantıda bulunanların kim olduğunu ve ne konuşulduğunu öğrenebilir. Konuşulmayan tek şey, Menekşe’nin ileri sürdüğü sözlerdir.
Mehmet Ali Eser ve Erdal Ataş hakkında yaratmaya çalıştığı intibah da amaçlıdır. Bu arkadaşların sorunla alakaları yoktur. Sorunun dostça çözümü için bizleri görüştürmek için çaba harcayan insanlardır ve bu iki arkadaşı sürece dahil eden Menekşe’nin kendisidir.
Tarım müdürlüğü bu arılarda yeterliliği görmüş ve bu projeyi onaylamıştır. Bahsini ettiği müdür Menekşe’nin anlatımından; yorum yaptığını, arıları kendisinin görmediğini söylüyor. Hala burada ikamet etmektedir. Eğer bir eksik varsa neden onayladılar sorulabilinir?
Gel gelelim akıbete;
Ne oldu bu arılara Zımek’e taşıdıktan sonra bir yaz süreci geçti bal sağımı yaptılar… Ve sonra arıları Dersim merkeze Aktuluk’taki öğrenci yurdunun alt tarafına bıraktılar. Bir daha da bakmadılar.
Şubat ayında Ovacıklı arıcılarımızdan Özkan toz beni aradı, “Ali Ekber’in arılarını domuz dağıtmış bir yardımcı ol gidip toparla” dedi. Ben de “Benim onlarla aram yok, başkasına söyle toparlasınlar” dedim. Özkan toz ise “Ayıptır sana yakışmaz, sen birlik başkanısın” şeklinde ısrar edince, gidip arıları toparladık ve arılığın resmini çekerek Özkan toz a attık. Teşekkür etti. Ali Ekber’e söylediğini fotoğrafı da ilettiğini söyledi. Ben de Ali Ekber’e iletmesi için, gelip baksınlar bu hayvan alışmış artık durmaz” dedim. Ama gelmediler, bakmadılar ve korumadılar. Domuzlar bir daha geldi tamamını dağıttı… Sigortaya başvuruyu Ali Ekber adına yaptılar. Oysa Diren Yeter üzerine ruhsatlandırılmıştı. Onun adına başvuru yapılsaydı sigortadan bu zararı tazmin etmek mümkündü. Tabi sigortayı devam ettirmişlerse.
Gelen ekspertiz, birlik başkanı olmam nedeniyle beni aradı. “Abi bu arılarda plakalar eksik birkaç tane var. Sigorta böyle para vermez” dedi. Ali Ekber plakalarım ovacıkta demiş. Eksper işlemi durdurmuş “Sana 24 saat zaman plakalarını bul ve tak. Ben yarın gelir işlem yaparım” demiş. Ve ben hala kurumsal yetki ve avantajımı bu zararın sigorta üzerinden tazmini yönünde çalışıyorum. Ali Ekber arkadaş plakaları bulamayınca sigortadan para alamadılar. Başkan bana plaka versin dediler! Oysa plaka dediğin Ankara’dan gelir. Öyle bir günde de gelmez… ayrıca resmi olarak yapılan işlem başka isim ve plakalara yapılmış… Onların tekrar aynı numaralarla basılması tarım müdürlüğünden bir yazı ile olabilir… Plakalarım zayi olmuştur yenisinin basılması diye başlayan bir dilekçeler silsilesi… Bu seferde birlik plakalarımı bana vermiyor denmektedir ki buda doğru değildir… Aklına gelen her şeyi yalnızca kendi cephesinden doğru gören birilerine söylenebilecek başka hiçbir şey yok. Mağduriyet” hikâyesinin aslı astarı böyledir.
Dersim halkına saygılarımla.
Arıcılar Birliği Başkanı
Kazım Doğan
