‘Demokratik’ Hakaret…

Asırlardır Kızılbaş Alevileri fantastik hakaretlerinizle mağdur ettiniz ve hakaretleriniz bitmedi. Yalanlarınız Kızılbaş-Alevileri kuyruklu yapmadı… Yemeklerini, aşurelerini yiyip de zehirlendiniz mi?

Özcan ÇİÇEK

Cemevleri terör yuvası diyorsunuz. Aslında yanlış söylemiyorsunuz. Çünkü siz gayrınızı, sizden olmayanı terörist, darbeci, çapulcu, ateist olarak dışladığınız ve dışlamakla kalmayıp terörize ettiğiniz için, söylediğiniz şey gayet normal.

Medet ummadığım böylesi bir “demokratikleşme” sürecinde sizden ancak bu beklenirdi; nitekim böyle bir süreçte bir filin ağaca tırmanmasını bekleyemeyiz değil mi?

Evde, otobüste, sokakta, işyerinde verilen politik kararları buram buram soluyoruz. Hayatın her alanı politiktir desek inanmak istemezsiniz ama inansanız da cemevleri hariçtir demek isteyebilirsiniz. Sindiremediğiniz bu inancı ve onun politik çevresini harmanlayarak bitirmek istiyorsunuz. Asırlardır sürülmenin, dışlanmanın mağduriyetiyle var olma çabası gösteren Kızılbaş Aleviler, böylesine sömürgecilerin, asimilasyoncuların, inkarcıların karşısında politik bir tavır almak zorundadırlar. Ecdadınızdan miras aldığınız bu kafa yapısına karşı, bu tavırları gereği sizin karşınızda, size karşı, her şeyinize rağmen, politik açıdan var olma çabasını Kızılbaş-Aleviler göstermek zorundadırlar ve göstereceklerdir.

“Cemevleri terör örgütlerinin de merkezi olmamalı.”

Sazlı sözlü “cümbüşevleri” artık sazla sözle birer “terör” yuvası diyorsunuz. Yeni teröristler yetişir diye cemevlerinin yapılmasına izin verilmiyor değil mi? Ya da izin veriyorsunuz ama aranıza siyasi grupları almayın, onları dinlemeyin, sizler bizim Alevimizsiniz, onlar sizden değil diyorsunuz…

Kimi kime gammazlıyorsunuz? Amirinizin gözüne iyi görünmek için kullandığınız gammazlama taktiği, hiç bir zaman cemevlerine girmedi, girmeyecektir…

Aleviler veya bu söyleminize karşı çıkan kişiler tarafından, politik bir açıdan Mehmet Metiner’in söylemiş olduğu söz irdelediğinde, “camilerin politik konumu” eleştirilecek duruma gelebilmektedir. Bir Kızılbaş-Alevi çıkıp camiler de terör-korku yuvası desin mi? Avlularında çocuklara ödüllü, teşvik edici toplu namazlar kıldırılınca ve bunların altında çeşitli dini derneklerin teşvikleri ve bu dini derneklerin de politik bir tavrı varsa, toplanma ya da örgütlenme yeri sadece camilerdir deseler belki inkar edeceksiniz.

Peki sizler “minareler süngü, kubbeler miğfer camiler kışlamız, müminler asker” diyen bir kişinin siyasi yapılanmasında değil misiniz? Bunu nasıl inkar edeceksiniz?

Savaş terminolojisinin dinle harmanlaşmasıyla, epik şiirlerin yazılmasına zemin oluşturacak bir pastoral şiir mi bu?

Diğer siyasi illegal İslami gruplar nereden çıktılar? 1993 Sivas’ında camide bildiriler dağıtılıp insanlar yakılmadı mı? Kanımız Aksa da Zafer İslam’ın sloganlarıyla Alevi-Kızılbaşlar Maraş’ta katledilmedi mi?

Kötü olmadan iyinin kıymeti bilinmez derler ya, işte Kızılbaş-Alevilerin de kini varsa bilin ki onu da sizin “sayenizde” öğrendiler. Sabırları mı? Eyüp’ün Mısır’a vardığı gibi, o da ağulardan süzülüyor. Yadsınamayacak, Türkiye halklarının önemli bir kesiminin inancı gereği kutsiyet atfettikleri cemevleri için kullanılan bu söylem toplumsal açıdan bir cürüm niteliğindedir.

Asırlardır Kızılbaş Alevileri fantastik hakaretlerinizle mağdur ettiniz ve hakaretleriniz bitmedi. Yalanlarınız Kızılbaş-Alevileri kuyruklu yapmadı… Yemeklerini, aşurelerini yiyip de zehirlendiniz mi? Nasıl da gerçekleri öğrendiniz. Şu hayatta Alevi-Kızılbaşların ve özellikle onların politik çevresinin de inandığı daha büyük gerçekler var. Günü gelecek onları da öğreneceksiniz.

Not: Bu yazının ağır içeriğini, lütfen ısrarla Metiner’in sözlerinde arayın.