Siyaset
Gazeteci Zülfikar Doğan: Ekmeleddin İhsanoğlu AKP’de Çatlak Yarattı
Kısaca, AKP, Siyasal İslam ve Muhafazakâr Demokrat çizgide bölünecek. Erdoğan Köşk’e çıkarsa, ya da seçimi kaybederse, bu süreç daha da hızlanıp derinleşecek.
AKP, 2002 seçimlerini kazandığında, Tayyip Erdoğan’ın seçim meydanlarında sürekli yinelediği şey; “Milli Görüş gömleğini çıkarttık” sözleri idi.
2003 yılında, İstanbul’da, Cevahir Kongre Merkezi’nde düzenlenen toplantıda, AKP kendisine siyasal kimlik arıyordu.
Benim ve pek çok yerli-yabancı gazeteci, akademisyenin, siyaset bilimcinin, liberal ve 2. Cumhuriyet’çinin de, çağrılı ve konuşmacı olduğu o kongrede, ‘ileri demokrasi, tek hedef AB üyeliği, statükoyu yıkmak, vesayeti kaldırmak, yeni anayasa’ diyen, AKP için bulunan kimlik, “Muhafazakâr Demokrat” idi.
Başbakan Erdoğan, Kürt sorununa çözüm, Başörtüsü ve İmam Hatip meselesi gibi, pek çok siyasi argümanı, sadece seçim zamanları oy için, “mağduriyet edebiyatı” için kullandı. Ta ki güçlü olduğunu, düşünene kadar…
Bu kanaate vardığı andan itibaren de, liberallerle, demokratlarla, 2. Cumhuriyetçilerle ve 17 Aralık yolsuzluk-rüşvet operasyonuyla da, Cemaatle yaptığı ittifakları bozdu, köprüleri attı.
Erdoğan’ın gerçek kimliği: Siyasal İslam
Kendince, artık güçlüydü gerçek kimliğini, ilan edebilirdi: Siyasal İslam!
Bugün, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, siyasi çizgi yarışı, iki eksen üzerinden yürüyor artık.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Fatiha ile başlayıp, gözyaşlarıyla ilan ettiği adaylığındaki, ‘Siyasal İslam’ manifestosu ve muhalefetin Ekmeleddin İhsanoğlu destekli, Muhafazakar, Demokrat ama İslami boyutu ağır basan siyasi çizgi.
HDP’li Selahattin Demirtaş’ın adaylığı, Erdoğan-Öcalan koalisyonunun, “Kürt oyları Erdoğan’a” stratejisinin somutlaşması.
“Herkesi kucaklayacak aday” diyen HDP stratejisinin hedefi, olası 2. Tur risklerini AKP lehine bertaraf etmek, ya da, Erdoğan’ı ilk turda seçtirmek.
Köşk seçimlerinde, Cumhurbaşkanlığı için siyasi mücadele, “İslam’ın renkleri ve tonları, ya da etnik vaatler” üzerinden yürüyecek.
Erdoğan’ın 2002’den bu yanaki en sıkıntılı seçim kampanyası
Erdoğan’ın sıkıntısı, karşısında siyaset ve partiler dışı bir adayın olması. Kavga ve kamplaşma siyasetine malzeme bulamaması. Mağdur edebiyatı yapamaması. “Onlar monşer biz hizmetkâr” dese de, Siyasi İslam kimliğini, hedefini, açıkça ilan etmek zorunda kalması.
Gerçekte Erdoğan, 2002’den bu yana, en sıkıntılı seçim kampanyasını yaşıyor.
Samsun’dan başlayıp, Erzurum’la devam etmesi, “iftar siyaseti” yürütmesi, Atatürk’ün güzergâhını izleyip, kurtarıcı kimliğine bürünürken, seçim logosunda Hazreti Muhammed’i gizlemesi, “Demokrat Parti geleneğinden geliyorum” diyen İhsanoğlu’na karşı, hemen Ali Fuat Başgil’i gündeme getirmesi, paniğin ve olası kaybetme kaygısının işaretleri.
Çünkü, karşısında, kavga edeceği, ayrıştıracağı, kötüleyebileceği, hakaret edeceği partili bir aday yok.
2004’te, İslam İşbirliği Teşkilatı için Erdoğan’ın lobi ve kulis yaptığı aday, Ekmeleddin İhsanoğlu idi.
AKP’nin anlaştığı 5-6 anket şirketinin, her gün iktidara yakın medyada, Başbakanı ilk turda kazanan ya da yüzde 55 – 60’larda gösteren anketleri de bu paniğin işareti.
AKP, Siyasal İslam ve Muhafazakâr Demokrat çizgide bölünecek
İhsanoğlu, AKP’deki Siyasal İslam-Muhafazakâr Demokrat ayrışması öncesinde, Abdullah Gül’ün, Erdoğan’a Nevzat Yalçıntaş ile birlikte, son dakika golü.
İhsanoğlu, AKP’yi içinden çatlattı. Başbakanın Siyasal İslam çizgisi ile AKP’deki Muhafazakâr Demokratlar arasındaki ayrışma, derinleşti.
İhsanoğlu’nun “Siyasal İslam’ı reddederim” ve “AKP’den de dostlarım adaylığıma destek verdi” açıklamaları, AKP içindeki bu çatlamanın, ayrışmanın işaretleri.
Kısaca, AKP, Siyasal İslam ve Muhafazakâr Demokrat çizgide bölünecek. Erdoğan Köşk’e çıkarsa, ya da seçimi kaybederse, bu süreç daha da hızlanıp derinleşecek.
Cumhurbaşkanı Gül’ün “AKP’nin başına geçecek misiniz?” sorusuna “AKP’nin kurucusuyum, bunları günü gelince konuşuruz” yanıtının hemen ardından, Başbakanın, “AKP Genel Başkanı ve Başbakan aynı kişi olacak” açıklamasıyla, Gül’e bu kapıyı kapatması, derinleşen ayrışmanın habercisi.
Saadet Partisi (SP), İhsanoğlu’na destek açıklaması yapamadı. Sorun Körfez sermayesi. SP, tabanını serbest bırakacak. Körfez’den Erdoğan’ı destekleyen, IŞİD’in de destekçisi Katar. Ama içeride destekçi “havuz müteahhitleri” var. İhsanoğlu’na da, S. Arabistan başta, Körfez’den ciddi destek var.
Ama Türkiye’nin acı tablosu ne yazık ki şu; Cumhurbaşkanlığı seçimleri, sağ-sol-sosyal demokrat-cumhuriyetçi-muhafazakâr-liberal-merkez sağ-vb. arasında değil, “İslam’ın renkleri ve tonları” arasında!
Zülfikar Doğan – BBCTürkçe