Haberler
Bir Dersim Halk Ozanının Öyküsü ve Garabet
1960 sonrası tek Dersim Ozanı İsmail Bulut’tur derim ben. Kırmançki ve Kırdaşki iki dilde de ağıtlar vermiştir.
1980-1992 demek ki on iki yıl dağlarda söyleyip gezmiş.
Henüz 16 yaşında olan Sürmeli Çelik mail atmış, “Haydar amca On İki Dağın Sırrı’ını okuyorum, sizin romanınızdaki Garabet çok güzel konuşuyor…” demiş ve dinlemem için Vartan Margosian’ın Dersim Dört Dağ İçin’de türküsünün linkini göndermiş.
Sürmeli inliyor, böyle genç yaşta bu dert niye peyda etmiş yüreğinde ve böyle bu gece vakti, ağır bir dünyadan başımı kaldırmışken, neden yakar bu ses beni.
Vartan Margosian, kimdi neyin nesiydi bilmiyorum. 1920’de New York’ta bir plak şirketi varmış, ama hala bir Dersimli, kemanına eşlik ederken, arka tarafa sesleniyor, Ermenice birşey söylüyor.
Mehmed Hese Qaj’in bizim eve gelip söylemesi gibi, babam oradan seslenir, “biraz sessiz ol” belki su istiyordur, “hanım bir bardak su bağrımı deldi bu acı,” diye… kim bilir…
Ben roman yazarken Hese Qaj ve İsmail Bulut dinlerim, sesler anlaşılmaz çoğu zaman, söylemez inlerler ikisi de.
Hese Qaj’in teyp kaseti 1951 yılı kayıtlı, İsmail Bulut’u ise tanırım, çocukluğuma ait bir eşkıyaydı, kapkara esmer bir adamdı. 1980 darbesi sonrası dağa çıkmış, geziyordu.
Bir eve gelmesin, düğün dernekti, koşar nerede kırık bir saz varsa getirir bu yağız genç adamın eline verirdirdi yaşlılar, o söylerdi, yaşlı insanlar ağlardı, sonra da kalkar babalarımızın taklitlerini yapardı. Köyün delilerini, akıl küpü olanlarını, genç kızları, kimin taklidini yapmazdı ki…
Büyük ozandı, babası da ozandı ya.
Babasının silahı hiç olmadı, o ise on iki Eylül tarafından aranan biriydi, yıllarca kaçtı, halk gözü gibi sakladı, sonra uzak bir diyarda öldürüldüğünü duydum.
Ağıtlarını topluyorum, dertlerime dert eklemek için.
Bir görseniz ne güzel söyler, her yaktığı ağıtta, bir dağ dolanır, bir pınar çağıldar, bir yiğit ölür…
1960 sonrası Dersim’inde halk ozanı çıkmadı, şimdilerde bir akademisyen olan Dr. Daimi Cengiz de kırmançki dilinde ozanlıkla devrimci halk ozanlığını yanyana götürmüşse de sonrasında bıraktı. 1960 sonrası tek Dersim Ozanı İsmail Bulut’tur derim ben. Kırmançki ve Kırdaşki iki dilde de ağıtlar vermiştir.
1980-1992 demek ki on iki yıl dağlarda söyleyip gezmiş.
Her evde doldurduğu bir kaseti var.
Ne acı…
Haydar Karataş
..
18/04/2013 at 12:45
Kelebeğin Rüyası çok başarılıydı,emeğinize sağlık başarılar.