Alevilik
ABF: Aleviler Dünyada ve Türkiye’de Barışı Savunur
AKP ve PKK arasında yapılan İslam temelli barış görüşmeleri ilişkin bir süredir sessiz kalan Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) sessizliğini bozdu. ABF, sürece ilişkin kaygılarını ve eleştirilerini dile getiren açıklama yaptı. İşte o açıklama…
Dersimnews.com/Ankara – Türkiye’deki Alevi örgütlerinin çatı örgütü olan Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) sürece ilişkin sessizliğini bozdu.
ABF yaptığı yazılı açıklamada Alevilere yönelik sürdürülen karalama kampanyalarına cevap verdi.
İşte ABF’nin açıklaması:
ALEVİLER DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE HER ZAMAN BARIŞI SAVUNMUŞTUR, SAVUNMAYA DEVAM EDİYOR
Yaşamın temelini oluşturan hava, su, toprak, ateş Alevi öğretimizde kutsaldır. Alevi inancı yaşamı kutsar. Evrendeki tüm varlıkların birlikteliğine inanır. Doğaya saygılıdır. Kamil insan, kâmil toplumu savunur.RIZALIK ŞEHRİ kuramıyla, insanların barış içinde, eşit koşullarda, birlikte yaşamını savunur. Şiddete, savaşlara karşıdır. Bütün inançlara saygılıdır. İnsanlar arasında; renk, ırk ayırımı yapmaz, ötekileştirmez. Yetmiş iki millete bir nazarla bakar. Halklar ve kültürler arasında dostluğu, kardeşliği, eşitliği ve dayanışmayı bir düstur olarak kabul eder ve yaşar. Her türlü haksızlığa karşıdır. Biat kültürünü reddeder. Kadının toplumda eşitliğini savunur. Alevilere yönelik katliamlara rağmen kin ve düşmanlık gütmez. Elimize kan bulaşmamıştır. Kısacası; barış, öğretimizin mihenk taşıdır. Tarihimiz buna tanıktır.
Alevi öğretimizin kurucuları olan Pirlerimizin, Ulularımızın, Velilerimizin, Ozanlarımızın yaşamları, duruşları buna örnektir. Kerbela’ da Yezit’e ve taraftarlarına biat etmeyen, haksızlığa karşı direnen Hazreti Hüseyin, derisi yüzülen Hallacı- Mansur ve Nesimi, barışı sembolize eden, güvercin donuna girmiş, aslanla ceylanı birlikte kucaklayan Pirimiz Hacı – Bektaşi Veli, Hınzır paşaya boyun eğmeyen, “bende bu yayladan Şah’a giderim.” diyen Pir Sultan Abdal, ulu ozanlarımızın deyişleri, cemlerimizdeki ritüeller, Cumhuriyet tarihinde haksızca idam edilirken,” Sizin oyunlarınızla başa çıkamadım. Bu bana dert oldu. Bende sizin önünüzde eğilmiyorum. Bu da size dert olsun” diyen Seyit Rıza, İnsanı hakkın varlık deryası olarak gören Aşık Daimi, “Benim sadık yârim kara topraktır.” diyen Aşık Veysel, Mahsuni Şerif’in dillendirdiği türküler, barışın, eşitliğin, kardeşliğin, dayanışmanın dile getirilişidir. Haksızlığa karşı duruştur.
Böylesine insani, eşitlikçi ve doğacı bir inanca sahip bir toplumun barışa karşı durması düşünülemez. İnsanların ölmesini, doğanın tahrip olmasını, sosyal felaketleri önleyen BARIŞA Biz Aleviler tarafız, taraf olmaya devam edeceğiz. Toplumsal barışı savunacağız.
Alevileri Barışa Karşı Durmakla Suçlayan Kalemşorlara, Medya Temsilcilerine Ve Bu Türden Çevrelere Sesleniyoruz.
Tarih boyunca katliamlara, asimilasyonlara, sürgünlere, baskılara maruz kalmış Alevilere yönelik bu ikiyüzlü tutumunuzu kınıyoruz. Yaptığınız ayıptır, günahtır, yazıktır. Sizleri tarihle yüzleşmeye davet ediyoruz.
Nasıl Bir Barış İstiyoruz!
Dünyada, bölgemizde ve ülkemizde silahların sustuğu, eşitsizliklerin giderildiği, yaşamın ve doğanın korunduğu, sorunların diyalog yoluyla çözümlendiği, demokratik hakların, özgürlüklerin güvence altına alındığı, toplumsal refah düzeyinin ve paylaşımın sağlandığı, kimsenin ötekileştirilmediği, toplumsal dinamiklerin katılımını sağlayan, dini inanç referanslarının değil, evrensel hukuk ilkelerine dayalı toplumsal yapının inşa edildiği, ülkeler arasında karşılıklı işbirliklerinin, iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirildiği bir toplumsal barışı istiyoruz.
Ülkemiz Türkiye’de Türk-İslam sentezi üzerine kurulan tek ırk, tek din konseptinin terk edildiği, Türkiye de yaşayan tüm halkların, inançların, kültürlerin eşit koşullarda yaşayabileceği, eşit haklara kavuşacağı, vesayetçi militarist, bürokratik ve darbeler vesayetinden temizlenmiş, toplumsal uzlaşmayla kabul edilecek yeni, demokratik, özgürlükçü, çağdaş, laik, inanç özürlüğünü sağlayan, sendikal hakların güvence altına alındığı, yeni BİR ANAYASA ile yaşama geçirildiği bir Türkiye biz Alevilerin özlemidir.
Bu temelde tarih boyunca inkâr edilen, katliamlara uğratılan Alevilerin inancının tanınması, Cem Evlerimizin İbadethane olarak kabul edilmesi, zorunlu din derslerinin kaldırılması gerekir. Kürt halkının kimliğinin tanınması, ana dilde eğitim ve kültürel haklarının verilmesi gerekir. Azınlıkların haklarının iadesi sağlanmalıdır. Emekçilerin yaşam düzeyleri yükseltilmeli, sendikal haklar ve örgütlenme özgürlüğü gerçekleştirilmelidir. Tarihin karanlıklarıyla yüzleşilmeli, katliamların, faili meçhul cinayetlerin sorumluları ortaya çıkarılmalı ve cezalandırılmalıdır. Eşitlik temelinde Avrupa Birliğine katılma projesi hedeflenmelidir.
Sürece İlişkin Siyasi Partilerin Tavrı
Türkiye’nin demokratikleşmemesi, özgürlüklerin sağlanmaması, hakların verilmemesinde, Türkiye’nin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmamasında siyasi partilerin sorumlulukları büyüktür. Toplumsal sorunların çözümünde daha çok, kinin ve diyalogsuzluğun dilini kullanmaktadırlar.
AKP ve özelinde Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ülkede ötekileştirmenin, inkârın ve muhafazakârlığın sembolü haline gelmiştir. Açılım politikaları salt konuşma düzeyinde kalmıştır. İnkâr politikaları ile yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki bağımsızlık dengesini bozarak,mevcut 12 Eylül yasaları ile baskıcı bir rejim kurma arzularını güçlendirmeye çalışmaktadır. Bu politikalar ve söylevler barış dili değildir.
Alevilerin en çok oy verdikleri CHP; AKP karşıtlığının ötesine gidememektedir. Tarihi ile yüzleşmekten kaçınmaktadır. Alevilerin taleplerini ve demokratik toplumsal dönüşümleri sağlayacak politikalar üretememektedir. Yeni sürece ürkek davranmaktadır. Beklentimiz Türkiye’nin çağdaşlaşmasında, demokratikleşmesinde ve toplumsal sorunların çözümünde daha kapsayıcı ve üretken olmasıdır.
MHP imhaya dayalı,inkârcı ve ırkçı söylemine ağırlık vererek toplumda kin ve düşmanlığı beslemeye çalışmaktadır.
BDP ülke sorunlarını salt Kürt sorunuyla sınırlamaktadır. Toplumun diğer sorunlarının çözümüne yönelik politikalar üretememektedir. Bu eksende toplumsal dinamiklere müdahale etmektedir. Özellikle biz Alevileri rencide eden, evrensel değerleri öne çıkarma yerine, İslam kardeşliği temelli politik vurguları öne çıkarmaktadır. Alevilere yönelik programatik açılımlar sunamamaktadır.
Alevi Kurumlarına Çağrımız
İnsanlığın tarihsel yürüyüşü sürecinde bugüne dek elde ettiği ve yarattığı evrensel değerler ve bu değerlerle örtüşen öğretimizin ilkeleri ışığında; hiçbir devlete, siyasi partiye bağımlı kalmadan bağımsızlık çizgimizi koruyalım, güçlerimizi birleştirelim. Adil ve yaşanılır bir dünya; demokratik, laik, çağdaş ve eşit yurttaşlığa ve barışa dayalı bir Türkiye projesinde yerimizi alalım. Dava insanlık davasıdır. İnsani olan her şey bizimdir diyen bir toplumun ve öğretinin kurumları ve dinamikleri olarak insanlığa, barışa, doğaya hizmetimizi güçlendirelim. Halkımızla buluşalım.
Kamuoyuna, Demokrasi ve Özgürlük Güçlerine Sesleniyoruz
Gelin, ülkemizde; barışı, adaleti, eşitliği birlikte kuralım. Gericiliğe, ırkçılığa karşı mücadelemizi yükseltelim. Demokratik, laik, özgür, halkların kardeşliğine ve eşit yurttaşlık temeline dayalı bir Türkiye’yi birlikte yaşama geçirelim.
23 NİSAN 2013
ALEVİ – BEKTAŞİ FEDERASYONU