Alevilik
1400 Yıllık Tanıdık: Hüseyin Aygün…
“Kızılbaş ve sosyalistim” vurgusuyla, Alevilik konusunda bilinçle yürüttüğü mücadeledeki samimiyetini bir kez daha gösteren, Aleviliği partiler üstü gören yaklaşımı ile takdir toplayan Hüseyin Aygün, birçok Alevinin gönlünde zamane Hüseyni şimdi.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, kamuoyunun önünde her hareketi, her sözü yakından izlenen bir politikacı hakkında övgü dozu yüksek bir yazı kaleme almak sanıldığı kadar kolay değil. Sıralanamayacak kadar çok büyük riskleri var ve yazan kişinin elini kolunu tarih karşısında öyle bir bağlar ki, kördüğüm olur da çözemezsiniz.
Ama yazının konusu Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün olunca gönül rahatlığı ile kalem oynatılabileceğini düşündüm… Peki hangi dürtüdür ki; Hüseyin Aygün hakkında kalem oynatma ihtiyacını uyandırmış olsun. Kendisini sadece bir kez 5-10 dakika görmenin dışında bir tanışıklığım olmadığına göre nedir bu neden?
Birkaç gün önce SKYTürk’te katıldığı programda söylediği çok çarpıcı cümlenin, beni cesaretlendirdiğini söylemeliyim. “Kızılbaş ve sosyalistim” cümlesinin sarıp sarmaladığı onbinlerce yürekten biriyim sadece… Ama yeter mi bu, onun hakkında kalem oynatmaya.. Yetmez…
Dersim katliamının yıldönümünde Mardin Milletvekili Ahmet Türk’ün “Dersimliler utanın” cümlesinden sonra Hüseyin Aygün’ün facebook sayfasına yazdığı şu cümleler benim nazarımda cevher gibi… Özellikle ilk satırlarından yansıyan hem demokratik hem insani olgunluk, Aygün’ü yazma konusunda endişeye mahal bırakmamıştır… İlk satırlar diyorum, çünkü o ilk satırlarda insan ruhunun derinliklerine vakıf olmuş, göze göz dişe diş ilkelliğinden kurtulmuş bir insan portresi görülüyor. Kötülükle sınandığı halde hala yok edilememiş bir adalet, hak, hukuk, iyilik anlayışına kavuşmuş bir insan olarak karşımıza çıkmış birini işaret ediyor o satırlar… Şöyle yazmış:
“Sevgili arkadaşlar bir insan başkasının eyleminden ötürü suçlanamaz, suç ve ceza sadece kişiyi bağlar, ailesi, yakınları suçlanamaz, bu anlayışa hukukta ‘suç ve cezaların şahsiliği’ prensibi denir, sözgelimi Dersim 1938’de milislik (koruculuk) yapanların torunları bugün aramızdadır ve biz onlara ‘hain’, ‘lekeli’ diye bakmıyoruz, tersinden 1938 Harekâtında görevli bir generalin, bürokratın veya başka bir devlet yetkilisinin oğluna, kızına veya torununa ‘düşman’ veya ‘katil’ gözüyle de bakmıyoruz, şimdi gelelim konuya: Abdullah Öcalan başta olmak üzere PKK veya BDP yetkilileri 1514 yılındaki Yavuz Selim-İdrisi Bitlisi ittifakını bugün Türkiye’nin Ortadoğu’da ‘Yükselen Bir Güç’ olması için, ‘Ortadoğu’ya öncülük etmesi’ için bir model olarak öneriyorlar. Şu an süren ‘Barış Süreci’ için de 1514 ittifakını sürekli hatırlatıyorlar. Çok övülen 1514 ittifakının bir ‘Sünni İttifakı’ olduğu açıktır. Bu ‘Türk-Kürt ittifakı’ndan öte bir Din Sözleşmesi’dir. PKK-BDP sözcüleri bugün Apo’nun ‘İslam Bayrağı’ altında halkları birleştirmek için 1514’i gündemde tutuyorlar. 1514’ün kurbanı 40 bin Alevinin yaşama hakkına son verilmesinin sözünü bile etmiyorlar. Dolayısıyla ‘Dersim 1938’i anma’ adına halkın son seçimde CHP’ye verdiği yüksek oyu işaret ederek dün Dersim’de ‘Dersim halkı Kemalisttir, tecavüzcüsüne aşıktır, utanmalıdır’ diye bir halkı yaftalayanlar, hakaret edenler haddini bilmelidirler. Dersim halkı, Kanlı 1514 ile yüzleşemeyenlerin, bir de hiç çekinmeden ve aradan geçen 500 yıla rağmen Türkleri ve Kürtleri bunun bir kopyası olan ‘Sünni ittifakına’ çağıranların Dersim 1938’in vicdan muhasebesini yapamayacaklarını bilmeleri gerektiğini hatırlatıyor. Atalarının 500 yıl evvelki -bize göre açık bir ‘suç’ olan- eylemini destekleyenler, o ‘eylemin’ sonuçlarını da üstlenmiş demektir.”
Bir insandan yola çıkarak o insanın mensup olduğu bütün bir toplumu aynı derecede suçlu görme basitliğine düşmeyen bir Hüseyin Aygün, gerçekten de sevilmeyi hak ediyor.
Güçten haz alan ve “güçlüysen varsın” argümanına sarılan bir zavallılığın karşısında Kızılbaşlığının ve sosyalistliğinin değerleriyle sapasağlam duruyor. Yüreğindeki duyguları ve bilinci berrak aktığı içindir ki, Dersim katliamıyla ilgili olarak herkes CHP’nin üzerine çullanmışken O, hiç kimsenin masum olmadığını TKP örneğiyle hatırlattı bize… “TKP bile Dersim’i feodal ayaklanma olarak değerlendirmişti” dedi ve hepimizin suç ortaklığını bir tokat gibi vurdu yüzümüze…
Dersim katliamıyla ilgili yazdığı kitaplarda her bir acıyı öyle anlatır ki, vicdanınıza ayna tutma gereğini hissedersiniz, devletin uyguladığı o inanılmaz vahşi soykırım kanınızı dondururken, Seyit Rıza portresi alabildiğine gerçektir. Aygün, belki başkalarının Seyit Rıza hakkında yazmadıklarını da satır aralarında öyle işliyor ki, gerçeğe dokunma ve gerçeği ifade etme konusundaki cesaretine, gücüne hayran kalıyor insan… Türkiye’de herkesin kendi mahallesini yüceleştirdiği bir ortamda her babayiğidin harcı değildir ama Hüseyin Aygün bunu yapar.
Ben onu insan ruhunun sarrafı olarak görüyorum. Bu sarraflık, sanırım ki dünyanın neresine giderse gitsin Hüseyin Aygün’e bambaşka deryaların, gönüllerin kapısını açacaktır.
Yaşadığı toplumun sinir uçlarını, sorun alanlarını doğru keşfetmiş bir politikacı olmanın farklılığına da sahip Hüseyin Aygün…. Örneğin, Alevilerin yaşadıkları sorunları Cumhuriyet’le başlatanlara inat o “1514’e bakın” diyor… Çünkü elimizde kalan acı tortusu 90 yılın daha da ötesine gidiyor ama Kemalizmle hesaplaşma uğruna bazen gerçeklik ters yüz edilebiliyor.
O’nun sözünü terazide tartmaya gerek yok sanki… Hamaset kokan cümleler kurmuyor, cehalete prim vermiyor, klişelerden, kalıplardan, sloganlardan uzak duruyor, ezberleri bozuyor, nefreti öteliyor, mikrofon siyasetlerine sığınma pespayeliğini sergilemiyor, hepsinden önemlisi toplumsal acıları diline pelesenk ederek varlıklarını anlamlandıranların acizliğine düşmeden trajik olayları daha güzel bir geleceğin inşası çerçevesiyle ele alıyor.
“Kızılbaş ve sosyalistim” vurgusuyla, Alevilik konusunda bilinçle yürüttüğü mücadeledeki samimiyetini bir kez daha gösteren, Aleviliği partiler üstü gören yaklaşımı ile takdir toplayan Hüseyin Aygün, birçok Alevinin gönlünde zamane Hüseyni şimdi.
İsmiyle müsemma Hüseyin Aygün, kendine has sakinliğinde sakladığı direnci ile 1400 yıllık tanıdık gibi.
Aleviler, Hüseyin Aygün’ü doğal işleyen bir sürecin ortaya çıkardığı doğal lider olarak görüyorlar.
O’nun böyle bir özel niyeti olmasa da gerçek bu…
* Alevi Bektaşi Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi
Yoldas Dersimli
19/05/2013 at 19:07
Elinize ve yüreginize saglik..!
Quresiz
08/06/2013 at 15:36
Dogrudur ama Biz dersimlileri kiran chp yani kemalistler bunu kendime Kabul etiremiyorum yoksa hersey Dogru Hüseyin beye katikliyorum