Alevilik
Gole Çetu Neden Yıkılmasın, Neden Kutsal Bu Taş ve Ağaçlar?
Gazeteci Esra Yalazan, Twitter’de Dersim’lilerin ibadet yeri olan Gola Çetu ziyaretinin yıkım kararıyla ilgili süren bir tartışma vesilesiyle, Haydar Karataş’a soralım demiş, “neden Gola Çetu kutsaldır” diye…
Dilim döndüğünce açıklayayım, romanlarımda fotografta gördüğünüz bu kayalığa kapanmış kadın gibi insanlar ziyaret taşlarına kapanır ve ağlar. Gözyaşı kutsal mıdır bilmem, ama bir şey var bu tapınmada, dünyadaki gidişatı adaletsiz bulan, insanlardan ve hükümetlerden yardım dileyeceği yerde, doğadan medet uman bir kültür bu.
Gola Çetu dediğiniz yer ise; linkini vereceğim kısa belgeselde görüldüğü gibi, bir kaç ağaç ve bir kaya parçasından oluşur. Belgeselci Ozan Munzur’un gösterdiği gibidir. Hepsi bu!
Henüz tek tanrılı dinler yokken, binlerce yıl önceden süre gelen bir şey, üst üste binmiş anılar var orada. Ben doğa tapınmalarını çok güzel bulurum, taşların, ağaçların, dağların dili yoktur, bu Dersim kadını gibi kendisine gelene, hiç bir ziyaret taşı camideki imam, Kilisedeki papaz gibi, bilmem şu gavurdur, bu ifetsizdir demez. Çıplak ruhunuzla gidersiniz ziyaret taşına, istediğiniz gibi konuşursunuz o taşlarla. İçinizden geldiği gibi ağlarsınız ve içinizdeki öfke merhamete evrildiğinde kalkıp evinize gidersiniz.
Anneyle giden çocuk büyüdüğünde, haksızlığa, ne bileyim sevgilisi onu mu incitmiş, kalkar o taşlara gider, mum yakar, anne ve babasından gördüğü ritülleri tekrarlar. Anıya anı ekler, derde dert.
Sarılır…
1942 yılından beri Dersim’de bütün ziyaret yerlerine islami hikayeler yazmış devletimiz. Munzur efsanesini götürüp Hac’a bağlamış, Düzgün babayı bir başka islami versiyona, Oria Hıdır ziyaretini Selçuklu Sultanı Aladdin Keykubat’a…
Oysa bir bilse batılı okur bu ziyaretlerin her birinin bir hikayesi olduğunu, çok sever.
Bütün bu ziyaretlerin hikayesinde yoksul kutsanır, zengin olan fakir olanın önünde gelip diz çöker. Dersim’de dünya malında gözü olmayan, çobanlar, budalalar kutsanmıştır, her birine bir dağ hediye edilmiştir.
Ancak bütün bunlardan öte, bu mabedlerin yok olması, izlerinin silinmek istenmesinin nedeni anıların yok edilmesi içindir.
Bir ziyaret yerinin yok olması, onun hikayesinin silinmesi anlamına geliyor. Dersim’de yüzlerce ziyaret var, hikayeleri henüz toplanmadı, bu ziyaretlerde tek tanrılı dinlere, kötü iktidarlara karşı gelmiş insanların hikayesi vardır.
İsviçre’de büyük bir çevre bilinci vardır, çocuk kreşe verilirken bu çevre bilinci verilmeye başlanır, ancak buna rağmen ben Dersim yaşlılarının doğaya duyduğu saygının ne büyük bir çevre bilinci olduğunu hayretle fark ediyorum.
Evin çöpü ile, normal çöp birbirinden ayrı yerlere dökülür, çünkü evin sürpüntüsünden beslenen canlılar var. Su yatakları, pınarlar, dağlar kutsaldır.
Doğa ile olan bu ilişki bir ibadettir, her yerleşim yerinin yakınında Gola Çetu gibi bir ziyaret mekanı vardır. Ziyaretsiz köy olmaz. Bu ilişki oradan başlar, insan öldürmek yoktur (kavgada olmuştur, ama yasada ölüm cezasının olmaması insanlık tarihini düşündüğünüz zaman büyük bir meydan okumadır oysa her dinde ölüm cezası vardır) kavgada biri ölmüşse, öldüren izole edilirdi.
Çok üzülüyorum, bazı arkadaşlarım, “bu gericiliği bıraksınlar taş parçası kutsal mı olur?” diyorlar. Üzülüyorum. İdeollerinin mezarını ziyaret eden fotoğraf çeken arkadaşlarımın ideolleriyle aralarında kurduğu ilişkinin doğallığından daha derin bir maneviyat var bu insanlarda. Anıtkabir’i ziyaret eden milyonları düşünün, ya da Hz. Muhammed’in mezarını, ne bileyim Karl Marks mezarına gideni.
Bu insanlar da binlerce yıl bu mekanlara varmışlar.
Keşke hükümetler, bilim adamları bu tapınmanın zenginliğini, insanları nasıl yeniden ürettiğini, dertlerden arındırdığını görebilseler.
Bu vidoyu iyi izlemek lazım, kadın ağlıyor, diyor bu kedi nereye gider, bu kuşlar nereye konar? Orası bir mekandır. Kuşun yuvası, kertenkelenin kendini güneşe serdiği cennettir. Oraya gelen ziyaretçileri bekleyen, oraya bırakılan yiyeceklerden beslenen kedi ailesinin evi.
Bir de yılanlı ziyaretler vardır, On İki Dağın Sırrı romanımda köyümüzün yukarısındaki yılanlı ziyareti anlatırım.
İnsan kendi eliyle yaptığı binayı kutsal ilan ediyor da, anıların üst üste bindiği ziyaretler neden korunmasın ki?
Dersimlilerin inanç yerlerini yıkmayın derim, öğrenelim her ziyaretin hikayesini, varsa kötüsü yıkın derim. Ama göreceksiniz ki, bütün ziyaretler merhamet yuvasıdır. Bir görseniz yaşlı dersimliler ne güzel konuşurlar o ziyaretlerle.
Geldim sana, sana geldim derler, yüzünü sürerler taşlara, göz yaşını silerler ağaçların. Ve beraber getirdikleri yiyecekleri ziyaret taşına bırakıp giderler.
Gola Ostoro dağının dibinde, vahşi vadiler içinde bir ziyaret vardı, dağdaysak o ziyarete birileri gelmişse, dağdan tepe taklak yuvarlanırcasına koşardık. Bilirdik gelenler güzel yağlı gömmeler, helvalar, ne bileyim ya da o yoldan geçen biri cebinden ceviz ve kuru üzüm bırakıp gitmiştir. Koşulmalı yaban hayvanları kapmadan almalıydık o yiyecekleri. Çok koştum Gola Ostoro dağından aşağı. O yiyeceklerin tadı hala damağımda, kanayan dizim ise aklımdadır.
O yoldan geçecek bir açı düşünmek, havada dönen kartalı hatırlamak, ne bileyim oraya koyduğunuz ekmeğe gelen ve hiç görmediğiniz alacalı bir kuşu seyretmek enfes bir duygudur? Bıraktığınız ekmeğe ürkek bir kuş gelsin, insan kıymaz bakmaya. Bir daha gelsin de göreyim diye neler verilmez ki?
Dersim belediye başkanı Edibe Hanım, bu ziyaretin etrafına güzel bir park yapmış, ama Gola Çetu’yu yıkıyorlar, dozerler gelip bu kayalığı su toplayan baraj sularının içine itecekler.
Neden?
O kedi ailesi oradan beslenir. Doğuştan kedilerin düşmanı olan köpekler dahi Gola Çetu’ya geldiğinde, oranın sahibinin o kedi ailesi olduğunu bilir, kavga etmezler.
Yıkmayın efendiler derim. Bu yaşlılar ölünceye kadar en azından yıkılmasın Gola Çetu. Video’da gördüğünüz, bu kadının gidip ağlayacak bir yeri yok. İnsan acısını gidip bir omza koyarak dindirir, ya başını koyacak omzu bulamayanlar. Taşı çok görmeyin derim onlara, çok görmeyin…
Haydar Karataş, Zürich
Gole Çetu ziyaretini anlatan Jiare – Ziyaret Belgeseli
baran
23/06/2013 at 11:51
ah ah nasıl yüreğim sızladı nasıl öfkeliyim. görüyorum hiçbirşeyi değiştiremiyorum
Kalmem K.
23/06/2013 at 19:29
GOLÊ ÇETU: kutsal suların kutsal buluşma yeridir, Ziyaretdir, yani Ziyaretgâhtır (jiargêdir, Jiyare´dir).
Alevi inancında Hz. HIZIR, suların aktığı yerde, buluştuğu yerde, keşiştiği yerde, suların fışkırdığı yerde, yeşil ve verimli yerlerde olur, bu yerlere uğrar,
ve aynı zamanda Hz. HIZIR, çeşme başlarında, pırıl pırıl akan, beyaz köpüklü su kaynaklarında bulunur, buralarda olur, bu tür yerlere uğrar, bu tür yerleri mekan eyler, bu yüzden bu tür yerler kutsaldır ve korunur!
Bu tür kutsal yerlerde Hz. HIZIR´a kesilen kurbanlar, niyet için tutulan oruçlar, yakılan mumlar, dağıtılan kutsal niyaz ekmeği ve bunların eşliğinda temiz kalplen (zerro pakl ile) yapılan dualarla dileklerinin yerine geleceğine inanırlar.
Ve buna içten inandıkları için, içten kanaat getirdikleri için bu kutsal mekana, bu ziyaretgâha içten bağlılar. İçten saygılılar, ruhsal olarak bağlılar, bu tür mekanları kutsal sayarlar ve buna büyük saygıylan içten inanırlar, böylece korurlar.
Camilerin, Sinagogların ve kiliselerin kutsal sayıldığı gibi, Aleviler de kendi ibadet evini DERGÂH´ı (Cemevini) kutsal sayarlar ve üstelik GOLÊ ÇETU gibi bir kutsal mekanı, kutsal su kaynaklarını (mesela Ovacık´da MUNZUR Gözelerini, Erzincan´da Hiniyo Pil (Büyük Çeşme) gibi kutsal yerleri, kutsal dağları saygıda ve kutsatlıkda çok üstün tutarlar.
Bu tür yerlere yapılan hakaretler, saygısızlıklar bu anlamda Camilere, Kiliselere ve Sinagoglara yapılan saygısıylıklan eş durumdadır.
Alevilerin bu saygın yerlerine dokunmayalım.
Tam tersine bu mekanları kutsallığa daha uygun yatırımlarlan, daha güzel emeklerlen yüceltelim, yeşillendireleim ve herkesin saygıylan rahat edebileceği bir yer, ruhani hissi tadabileceği ve sukuneti tadabileceği ve dileklerini dile getirebileceği bir yer
kalitesinde tutalım.
Selam ve saygılarla. Wes u war bımanê. Eve hurmete!
Kalmem K.
(Torne Pir Suredari)