Dersim 38
Atatürk Emretti Ben Vurdum
“Ben Atatürk’ten aldığım direktif üzerine, şayet uçağımız düşecek olursa derhal silaha sarılacak ve asla asilerin eline sağ olarak geçmeyecektim! Önce onlarla dövüşecek sonra da son kurşunu kendi beynime sıkacaktım.”
Derya SAZAK – Milliyet
Başbakan Erdoğan’ın Arap Baharı ardından “ülkesini bölgesel güce dönüştüren lider” nitelemesiyle TIME’a kapak olduğu günlerde CHP’de “Dersim isyanı” yaşanıyor olması ilginçtir.
Atatürk’ün manevi kızı, ilk kadın pilot Sabiha Gökçen’in “Atatürk’ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti” kitabında Dersim anıları da yer alıyor. Gökçen’in anılarını Oktay Verel kaleme almış, Türk Hava Kurumu (1981) yayımlamış.
Kitabın 417. sayfasından itibaren Sabiha Gökçen’in Eskişehir Hava Okulu’ndaki pilotluk eğitimi ve katıldığı askeri manevraları yakından izleyen Atatürk’le ilgili bölümler ve fotoğraflara yer verilmiş. Bunların 7,8 adedi Dersim’e hareket öncesi çekilmiş kareler.
En çarpıcı olanı “Dersim’e uçan uçakların ardından”, Atatürk’ü gökyüzüne bakarken gösteren fotoğraf. Resim altını Sabiha Gökçen yazmış:
“Bu benim çok sevdiğim, bana göre de çok anlamlı olan bir fotoğraftır. Bizim filo Dersim’e hareket ettikten sonra Atatürk yanındakilerle birlikte büyük boşlukta bizi kaybolana kadar izlemiş sonra dudaklarından biraz üzgün, biraz kırgın şu kelimeler dökülmüş: ‘Ulusal Kurtuluş savaşını bu millet el ele gerçekleştirmişti. Şimdi bu birliği bölmek, bozmak, barışa kan bulaştırmak istiyorlar. Yazık… Çok yazık.”
Bir başka fotoğrafa “Harekâttan birkaç dakika önce” notu düşülmüş:
“Dersim’e uçuyordum. Asker arkadaşlarımla, meslektaşlarımla birlikte isyancıları susturmak görevini almıştım. Atatürk’ün bana verdiği silah da üzerimdeydi. Ulusum için ilk kez büyük bir işe gidiyordum. Makbule Atadan hanımefendi, ‘Korkuyor musun?‘ diye sordu. Güldüm: ‘Bölgeye barışı sağlamak için gidiyorum. Korkan insanın barış için savaş vermesi mümkün mü?’”
Foto: Mustafa Kemal, Dersim’i bombalaya giden Sabiha Gökçen’i uğurluyor….
Ve “Makineli tüfek kontrolü” yapılıyor:
“Ne olur ne olmaz diye bir de makineli tüfek kontrolü yapıyor, silahı yağlıyor, mermileri sayıyor, herhangi bir taarruza uğradığımızda ne yapacağımızı birbirimize anlatıyorduk. Ben Atatürk’ten aldığım direktif üzerine, şayet uçağımız düşecek olursa derhal silaha sarılacak ve asla asilerin eline sağ olarak geçmeyecektim! Önce onlarla dövüşecek sonra da son kurşunu kendi beynime sıkacaktım.”
Sabiha Gökçen Atatürk’ün Dersim’le ilgili duygularını, hüznünü şöyle anlatıyor:
“Hiç beklemediği, hiç istemediği bir şey olmuştu, Atatürk’ün. 1937 yılında ülkeyi bölmek isteyenler Dersim’i seçmişlerdi. Oysa burada namuslu, ülkeye bağlı insanlarımız yaşıyordu. Bir avuç maceraperest halkı kışkırtıyor onlara asla yerine getiremeyecekleri vaatlerde bulunuyorlardı. Çoğu kanmıyor, inanmıyor ama içlerinde az da olsa silaha sarılan vardı. Türkiye huzura, barışa muhtaçtı. Atatürk bu meselenin bitmesini huzur ve kardeşliğin yeniden tesisini emretti. Bu nedenle uçaklarımız da ben de Dersim harekâtını olduğu yerde bitirmek, bu yangını söndürmek üzere göreve koştuk.”
Dersim gerçeğiyle yüzleşmek isteyenler için Gökçen’in anıları iyi bir kaynak.
KALMEM K.
19/11/2011 at 14:33
1938 Dersim katliamını meşrulaştırmak için Atatürk ve döneminin propagansını içeren bir liste hazırlansa fena olmaz, bu listede alınacak bazı propaganda malzemelerinden sırf bir kaç başlık :
a) Dersimliler tehlikeli: Bunlar eşkiya, bunlar asi, bunlar isyankardır.
b) Dersimliler tutsak ve zavallı: Dersimlileri derebeylikten kurtaracağız, onlara medeniyet getireceğiz.
c) Dersimliler devlete karşı görevini yerine getirmiyorlar: Vergi ödemiyorlar, askere gitmiyorlar.
d) Dersimliler uyumsuz: Dersimliler yaptığımız tahta köprüyü yıktılar.
vs. vs. vs.
Bu listeler daha çok uzatılabilir.
Atatürk´ün Dersime kendi verdiği isimlerden sırf üç taneyi söyleyelim: SİNGEÇ KÖPRÜSÜ! Ne anlama geliyor? Bunları sin ve geç, öldür ve geç. Bu köprü Perteği Elazığa bağlayan köprüydü, Keban barajını yapımından sonra su altında kaldı. Dersimler onun yerine yıllardır yeni bir köprü ıstiyorlar, devlet/hükümet bu isteği yerine getirmiyor.
Ikınci isim: SÜPÜRGEÇ DAĞI. Anlamaı: BUNLARI SÜPÜR GEÇ. Bu dağ da Pertek´dedir.
Üçüncüsü Dersimin adı: TUNÇ ELİ. Anlami beli.
Atatürkün ve yandaşların, suç ortaklarının fikri Dersim katliamı hususunda çok yönlü ve açık olarak bir çok konuda artaya çıkıyor.
Bahaneler çok, iftiralar çok, gerçeğin ters gösterme listeleri uzun.
Yani bir tahte/asma köprü yüzünden 50 bin ölü, 50 katliam. Dersim halkı anlatımında böyle bir asma ve tahta köprü (Pağ asma/tahta köprü, ayaklık) ne yıkılıyor ne de yakılıyor.
KISACASI: „Kedi, yavrusunu yiyince onları fareye benzetirmiş“. Türkiye Cumhurriyeti de bizleri avlamak istediğinde, yemek istediğinde, katl etmek istediginde, sürmek istediginde, bu tutumunu hep mesrulaştırmaktadır. Bunun adı psikolojik savaştır. Buna sosyal bilimlerde “Stigma” derler, “damga” anlamına gelir.
Bize karşı yıllardır uygulanan stigma (damgalama) metodları oldukça çok. Bunlar oldukça bol.
Güçlü kesim, güçlü sahıs kendisini her zaman daha iyi savunur.
Biz katliamdan sonraki üçüncü ve dörtüncü nesil olarak yaraların sarılmasını istiyoruz. Yaramız gerçeklerin tarafsız olarak ortaya dile gelmesiylen kapanır. Milletvekilimiz Hüseyin Aygün´e ve ona kulak veren, yazılarıylan destek veren ülkemizin vicdanlı, demokrat, hümanist insanlarına candan teşekkür ediyoruz. Bu politikacılar, yazarlar ve gazeteciler çok sağolsunlar, mesela Ahmet Altan, Ahmet Hakan, Derya Sezak, Nazlı Ilıcak, Barlas, … ve diğerleri ve diğerleri, onların Dersim katliamı konusunda suskun kalmamaları bize güven veriyor. Çok sağolsunlar!
Hep beraber güzel bir Türkiye için, güzel bir Dersim için!
KALMEM K.
19/11/2011 at 19:17
(Not: Sayfanıza lütfen bu en son teksti ekleyiniz, berxudar vê, selam!)
1938 Dersim katliamını meşrulaştırmak için Atatürk ve döneminin propagansını içeren bir liste hazırlansa fena olmaz, bu listede alınacak bazı propaganda malzemelerinden sırf bir kaç başlık :
a) Dersimliler tehlikeli: Bunlar eşkiya, bunlar asi, bunlar isyankardır.
b) Dersimliler tutsak ve zavallı: Dersimlileri derebeylikten kurtaracağız, onlara medeniyet getireceğiz.
c) Dersimliler devlete karşı görevini yerine getirmiyorlar: Vergi ödemiyorlar, askere gitmiyorlar.
d) Dersimliler uyumsuz: Dersimliler yaptığımız tahta köprüyü yıktılar.
vs. vs. vs.
Bu listeler daha çok uzatılabilir.
Atatürk´ün Dersime kendi verdiği isimlerden sırf üç taneyi söyleyelim: SİNGEÇ KÖPRÜSÜ! Ne anlama geliyor? Bunları sin ve geç, öldür ve geç. Bu köprü Perteği Elazığa bağlayan köprüydü, Keban barajını yapımından sonra su altında kaldı. Dersimler onun yerine yıllardır yeni bir köprü ıstiyorlar, devlet/hükümet bu isteği yerine getirmiyor.
Ikınci isim: SÜPÜRGEÇ DAĞI. Anlamaı: BUNLARI SÜPÜR GEÇ. Bu dağ da Pertek´dedir.
Üçüncüsü Dersimin adı: TUNÇ ELİ. Anlami beli.
Atatürkün ve yandaşların, suç ortaklarının fikri Dersim katliamı hususunda çok yönlü ve açık olarak bir çok konuda artaya çıkıyor.
Bahaneler çok, iftiralar çok, gerçeğin ters gösterme listeleri uzun.
Yani bir çelik halat üstüne tutulan, beşik gibi, hamak gibi havvada sallanan bir tahtadan köprü, bir asma köprü yüzünden 50 bin ile 100 bin arası ölümü, 50 bin ile 100 bin insanın katliamı. Dersim halkının anlatımında böyle bir asma ve tahta köprü (Pağ´da asma/tahta köprü, buna havvalı ayaklık da diyebilirsiniz, veya ip köprü de diyebilirsiniz) halk tarafından ne yıkılıyor ne de yakılıyor.
KISACASI: „Kedi, yavrusunu yiyince onları fareye benzetirmiş“. Türkiye Cumhurriyeti de bizleri avlamak istediğinde, yemek istediğinde, katl etmek istediginde, sürmek istediginde, bu tutumunu hep mesrulaştırmaktadır. Bunun adı psikolojik savaştır. Buna sosyal bilimlerde “Stigma” derler, “damga” anlamına gelir.
Bize karşı yıllardır uygulanan stigma (damgalama) metodları oldukça çok. Bunlar oldukça bol.
Güçlü kesim, güçlü sahıs kendisini her zaman daha iyi savunur.
Biz katliamdan sonraki üçüncü ve dörtüncü nesil olarak yaraların sarılmasını istiyoruz. Yaramız gerçeklerin tarafsız olarak ortaya dile gelmesiylen kapanır. Milletvekilimiz Hüseyin Aygün´e ve ona kulak veren, yazılarıylan destek veren ülkemizin vicdanlı, demokrat, hümanist insanlarına candan teşekkür ediyoruz. Bu politikacılar, yazarlar ve gazeteciler çok sağolsunlar, mesela Ahmet Altan, Ahmet Hakan, Derya Sazak, Nazlı Ilıcak, Barlas (Sabah gazetesi), Oral Çalışlar, ve ZAMAN gazetesi yazarları, Habib Güler, Ihsan Dağı ve diğerleri ve diğerleri, onların Dersim katliamı konusunda suskun kalmamaları bize güven veriyor. Çok sağolsunlar!
Hep beraber güzel bir Türkiye için, güzel bir Dersim için!