Dersim 38
"Ayıptır zulümdür cinayettir"
İhsan Sabri Çağlayangil, 15 Kasım 1937’de idam edilen Seyit Rıza ve 6 arkadaşının idam edildikleri geceyi anlatıyor. İşte Çağlayangil’in idam gecesi anıları…
Dersim News/ DOSYA: Dersim Seyitlerinin İdamı
Dönemin Emniyet Müdürü olan daha sonra da Adalet Partisi Dışişleri Bakanlığı yapan İhsan Sabri Çağlayangil, Sey Rıza’nın idamına tanıklık etmiş biri. Çağlayangil anılarında idam gecesini anlatıyor. İhsan Sabri Çağlayangil’in anlattıkları son derece önemli bilgiler. Zira Çağlayangil, Seyit Rıza ve Dersim Aşiret Liderlerinin nasıl hukuksuzca yargılandıklarını çarpıcı şekilde itiraf ediyor. Dersim 38’i anlamak için Çağlayangil’in anıları iyi okunmalıdır.
İhsan Sabri Çağlayangil‘in 15 Kasım 1937‘de idam edilen Seyit Rızave arkadaşlarının idam edildikleri geceyi şöyle anlatmaktadır:
Meydan doluymuşçasına, boşluğa şöyle seslendi: ‘Evladı Kerbalayıh. Bı hatıyh. Ayıptır, zulümdür, cinayettir’, dedi. Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam rap-rap yürüdü. Çingene’yi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağı ile tekme vurdu, infazını yaptı.
(Anılarım, Syf.51-52)
… Aradan aylar geçti, Seyit Rıza ve çevresi yakalandı. Mahkemeleri sürüyor. İşte bu sırada Atatürk Diyarbakır’daki (Pertek olması gerekir y.n) Murat suyu üzerinde yeni yeni yapılan Singeç Köprüsü’nü açmaya gidecek. Emniyet Genel Müdürü Şükrü Sökmensüer Bey bana diyor ki;
“Atatürk, Singeç Köprüsü’nü açmaya gidecek. Dersim hareketi bitti. Beyaz donlu altı bin doğulu Elazığ’a dolmuş, Atatürk’ten Seyit Rıza’nın hayatını bağışlamasını isteyecekler. Beyaz donluların Atatürk’ün karşısına çıkarmalarına meydan vermeyelim.”
1937 yılında resmi tatil günü Cumartesi öğleden sonra. Atatürk Pazartesi günü Elazığ’a gelecek. Bizden istenenler “asılacak asılsın” ve Atatürk’ün karşısına Beyaz Donlular çıktığı zaman iş işten geçmiş olsun. O dönemde Elazığ Valisi Şükrü Bey, Savcı Hatemi Senihi Bey, Emniyet Müdürü Sezerli İbrahim Bey, savcı yardımcısı arkadaşıydı.
Şükrü Sökmensüer, “Sivillerden Emniyet Genel Müdürlüğünün siyasi şubesinden istediklerini al. Atatürk’ün istasyondan halkevine kadar korunması da size ait” dedi. Başta Macar Mustafa olmak üzere altı kişi alıp yola çıktım. Trenle Elazığ’a vardım. Emniyet Müdürü İbrahim Bey’e gittim. Savcı için, “kural dışı bir şey yapmaz, mümkün değil.” dedi.
Savcıya gittim. Durumu kendisine anlattım. Bu konuda Adalet Bakanlığından da bir şifre aldığını, ama mahkemelerin Cumartesi tatil olduğunu, tatilde ise sonuç almanın mümkün olmadığını bana bildirdi. Ve ekledi:
“Ben de mahkemeleri etkileyemem.”
Oysa biz mahkemenin kararını Atatürk gelmeden evvel vermesini ve geldiğinde Seyit Rıza meselesinin kapanmış olmasını istiyorduk. Ben bunu halletmek için Hükümet tarafından buraya gönderilmiştim.
Savcı yardımcısı hukuktan sınıf arkadaşım. Bana, “Sen valiye söyle bu savcı rapor alsın gitsin, ben senin istediğini yaparım.” dedi. Biz mahkemenin tatil günü işlemesini ve alınacak sonucun infazını istiyorduk. Savcı, rapor aldı. Arkadaşım vekil olarak savcının yerine geçti. Mahkeme hakimini evinde buldum. Gittiğinde mahkemenin aldığı kararı yazdırıyordu. Hakimle konuştuk. Kendisi kararı daktiloya çektirmekle meşguldü. Devir, CHP devri. Herkes çekiniyor.
Hakim bana, “ Cumartesi mahkeme toplanmaz, ancak Pazartesi günü mahkemeyi toplar, kararı veririz. Salı günü de idam hükümlerini yerine getiririz,”dedi.
O zamanlar dördüncü bölgede temyiz hakkı yok.
Abdullah Paşa, sıkıyönetim kumandanı olarak kararı tasdik edecek. O da, “ yukarıdaki karar tasdik olunur” demiş, basmış boş kâğıda imzasını. Yukarıya “ Abdullah Paşa’nın idamı” diye yazsanız kendisi asılacak. Hakime dedik ki:
“ Bu dediğiniz gün Atatürk geliyor. Maksat hasıl olmuyor ki.”
Hakim, “başkaca bir şey yapılamaz” diyerek kestirdi attı. Ben de kendilerine sordum:
“Sizin saat 17:00’den sonra davaya devam ettiğiniz olmuyor mu?”
“Ooo, çok oluyor. Gün oluyor, dokuzlara onlara kadar çalışıyoruz,” cevabını verdi.
“Eee, sondan beş saat ihlal ediyorsunuz da baştan beş saat ihlal etseniz, olmuyor mu? Yani Pazar akşamı sahurdan sonra mahkemeyi açarız. Pazartesi günü 00.24’ten başlıyor, dedim.
Hakim: Elektrikler kesiliyor, dedi.
Ona da çare bulduk. Otomobil farları ile hapishaneyi aydınlatırız. Halkevi’ne lüksler koyarız.
Hakim bu defa ; samiin yok, dedi. Ona da çare bulduk. Samiin de getiririz. Kaç kişi asılacak? Onu karardan önce söyleyemem, dedi.
Ama ekledi: Savcı 27 kişinin idamını istedi. Biz ona göre mi hazırlığımızı yapalım? Bilemem, dedi.
“Beni asmaya mı geldin?”
Ceza İnfaz Kanunu her asılanın ayrı bir yerde asılmasını, asılanların birbirini görmemesini emrediyordu. Bu şartı da yerine getirmeye çalıştık. Her meydana dört sehpa kurduk. Vali bir de çingene cellat buldu.
Gece 12:00’de hapishaneye gittik. Farlarla çevreyi aydınlattık. Mahkemenin 72 sanığı var. Sankıları aldık. Mahkemeye götürdük. Çingene de geldi. Adam başına on lira istedi. “Peki” dedik. Sanıklar Türkçe bilmiyor.
Mahkeme kararı açıklandı. Yedi kişi ölüm cezasına çarpıtırılmış, sanıklardan bazıları beraat etmiş, bazıları da çeşitli hapis cezaları almıştı. Kararlar okununca hakim ilamda idam lafını kullanmadığı ve ölüm cezasına çarpıtırılmaktan bahsettiği için verilen hükmü iyi anlamadılar. “İdam Çino” diye bir vaveyle koptu.
Biz Seyit Rıza’yı aldık. Otomobilde benimle polis Müdürü İbrahim’in arasına oturdu. Jeep jandarma karakolunun yanındaki meydanda durdu. Seyit Rıza, sehpaları görünce durumu anladı:
-Asacaksınız, dedi ve bana döndü:
-Sen Ankara’dan beni asmak için mi geldin?
Bakıştık. İlk kez idam edilecek bir insanla yüzyüze geliyorum. Bana güldü. Savcı namaz kılıp kılmayacağını sordu. İstemedi.
Son sözünü sorduk.
-Kırk liram ve saatim var. Oğluma verirsiniz, dedi.
Bu sırda Fındık Hafız asılıyordu. Asarken iki kez ip koptu. Ben Fındık Hafız asılırken, Seyit Rıza görmesin diye pencerenin önünde durdum. Fındık Hafız’ın idamı bitti.
“Evladı Kerbelayıh. Bi hatayıh. Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir!“
Seyit Rıza’yı meydana çıkardık. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sesizliğe ve boşluğa hitap etti:
-Evladı Kerbelayime, bê gunayime, ayıvo zulimo, cinayeto, (-Evladı Kerbelayıh. Bi hatayıh. Ayıptır, zulümdür, cinayettir ) dedi.
Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam rap rap yürüdü. Çingeneyi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağı ile tekme vurdu, infazını gerçekleştirdi. Oğlu yaşında bir subayı öldürecek kadar katı yürekli olan bir insanın bu mukadder akibetine acımak zor. Ama ihtiyarın bu cesaretini takdir etmekten kendimi alamadım. Asabım çok bozuldu. Emniyet Müdürüne;
–Ben üşüdüm, otele gidiyorum, dedim.”
“Ben senin yalan ve hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu. Ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim, bu da sana dert olsun.” (Seyit Riza)
Kaynaklar:
İhsan Sabri Çağlayangil, Anılarım
Bu yazının ilk yayın tarihi: 15 Kasım 2011 – Dersimnews.com
DERsimli (38 soykirimi) magdurlari
16/11/2011 at 14:07
Tüm Dersim sehitlerini saygiyla aniyoruz we kemalist katliamci fasist yobazlarida lanetliyoruz
Dersimli
18/11/2011 at 18:22
Seyit Riza, alti yol arkadasini ve tüm Dersim,tüm Dersim sehitlerini saygiyla aniyorum. Dönemin devlet kademesindekileri, Atatürk`ten, Inönü`ye, Celal Bayar`a, Sükrü Kaya”`ya, Dersimlilelerin kasabi Abdullah Alpdogan`a ve Marasal Fevzi Cakmak`a kadar olan katiller sürüsünün hepsini kiniyorum.Dersim halki ve Türkiye halklari bu katiller sürüsünü asla unutmayacaktir. Zira yapilan katliamlari ve soykirimlari unutmak ihanettir. Dersi halki endilerine yapilmis olan bu soykirimi unutmayacak ve unutturmayacaktir.
Ve geleleim CHP ve sayin Kiliclarogluna: CHP icin H.Aygün`ün meclise gelmis olmasi bir sanstir. CHP`li statikocu vekiller, Aygün* e karsi cikacaklarina, Sayin Ayg+n`ün getirdiklerini dikkate alarak, katliamci ve karanlik gecmisleri ile yüzlesmenin firsatini iyi degerlendirmelidirler.Ve yaptiklarinin özelestirisini vererek, Dersim halkindan özür dilemelidirler.Burdan Ahmet Altan`a ve Ahmet hakanà tesekkür etmekle beraber fakat ayni zamanda senelerdir, kanayan bu yaranin sarilmasi icin gerekli adim ve tavirlari takinmamis olmalarindan dolayi da, kendilerini elestiriyorum. Bu tavirlari gec kalmis bir tavir oldugundan dolayi da, onlarda dersim halkindan özür dilemelidirler.
Selamlar, Sevgiler
dersimli Easy
Dersimli
18/11/2011 at 18:28
Dersimli Cevapla
18/11/2011 at 18:22
Your comment is awaiting moderation.
Seyit Riza, alti yol arkadasini ve ,tüm Dersim sehitlerini saygiyla aniyorum. Dönemin devlet kademesindekileri, Atatürk`ten, Inönü`ye, Celal Bayar`a, Sükrü Kaya”`ya, Dersimlilelerin kasabi Abdullah Alpdogan`a ve Marasal Fevzi Cakmak`a kadar olan katiller sürüsünün hepsini kiniyorum.Dersim halki ve Türkiye halklari bu katiller sürüsünü asla unutmayacaktir. Zira yapilan katliamlari ve soykirimlari unutmak ihanettir. Dersim halki kendilerine yapilmis olan bu soykirimi unutmayacak ve unutturmayacaktir.
Ve geleleim CHP ve sayin Kiliclarogluna: CHP icin H.Aygün`ün meclise gelmis olmasi bir sanstir. CHP`li statikocu vekiller, Aygün’ e karsi cikacaklarina, Sayin Aygün`ün getirdiklerini dikkate alarak, katliamci ve karanlik gecmisleri ile yüzlesmenin firsatini iyi degerlendirmelidirler.Ve yaptiklarinin özelestirisini vererek, Dersim halkindan özür dilemelidirler.Burdan Ahmet Altan`a ve Ahmet Hakanà tesekkür etmekle beraber fakat ayni zamanda senelerdir, kanayan bu yaranin sarilmasi icin gerekli adim ve tavirlari takinmamis olmalarindan dolayi da, kendilerini elestiriyorum. Bu tavirlari gec kalmis bir tavir oldugundan dolayi da, onlarda dersim halkindan özür dilemelidirler. Düzeltilmis sekli
Selamlar, Sevgiler
dersimli Easy
adem
20/11/2011 at 13:01
Dersimlilerin ve alevilerin, kendilerine karşı katliam yaptıklarını iddia ettikleri bir partiye halen neden oy verirler anlamış değilim.
Quresiz
18/11/2012 at 09:49
Anlamak basit oy weriyorlar sewiyorlar diye degil dertlerine dewa olacak careler ariyorlar bakin chp icinde yawas yawas istediklerini yapiyorlar katil katliamci kemalist bir parti gercek demokrat aydin cagdas bir chp olma yolunda misti qorin ustune ediyorlar!!
Pingback: Çağlayangil Seyit Rıza’ların İdam Gecesini Anlatıyor | Dersim News, Dersim Haber, Dersim, Tunceli Haber, Dersim 38, Kırmancki, Zazaca, Dersimce, Alevi Haberleri
Pingback: İhsan Sabri Çağlayangil, Seyit Rıza'ların İdam Gecesini Anlatıyor