Haberler
Ali Haydar Yıldız… Zemherinin Kızıl Gülü
O gün yoldaşlarıyla kaldıkları mezranın baskına uğraması sırasında yoldaşlarını kurtarmak için yiğitçe savaşır ve yaralanır Ali Haydar Yıldız.. Dersim’in eli ayağı tutmaz olur..
Bugün 24 Ocak…
Boğazımda düğümlenmiş hüzünler..
İçimde tarifi zor duygular..
Ve dilimde 18 Mayıs 1973′te Diyarbakır işkencehanesinde ser verip sır vermeme geleneğinin önderi olarak ölümsüzleşen İbrahim Kaypakkaya’nın “Devrim için her zaman ölecekler bulunur” adlı şiirinin sözleri..
“…gider,
…gider, nice koç yiğitler gider
Senin de içinde bir oğlun varsa çok değildir,
Ey mavi gök!
Ey yağız yer bilesin ki,
Yüreğimiz kabına sığmamakta
Örsle çekiç arasında yoğrulduk
Hıncımız derya gibi kabarmakta”
Evet, tam bundan 38 yıl öncesi..
Tarih 24 Ocak 1973..
Yer Dersim’in Vartinik mezrası
O gün “uzun ince boyu, kıvırcık saçı, halkını sevmek onun tek suçu” sözleriyle türküleştirilen ve 38 yıldır dillendirilen ve bundan sonra da yıllar yılı dillendirilecek büyülü bir masal, bitmez bir destan gibi anlatılan bir yiğidin, Ali Haydar Yıldız’ın aramızdan ayrıldığı gündür..
O gün gecelerimizi aydınlatan, geleceğe ışık tutan ve ülkenin dört bir yanına ışık saçan bir yıldız kaydı orada… Zemherinin kızıl gülü soldu o gün… O gün kahramanlık destanlarının, özgürlük sevdalılarının yoldaş sıcaklığı da yaşandı orada. O gün 38 katliamında yiğitliği dilden dile dolaşan, Şahan’dan sonra Dersim’in bir başka yiğit evladı, yüreği koskocaman bir başka şahanının kızıl kanları karların üzerine düştü orada…
Neredeyse hepimizin “Ali Haydar ölmez, ağlama bacım” türküsünden bildiği Alevi ve Dersimli bir ailenin çocuğu Ali Haydar Yıldız’dı o gün unutulmayacaklar ve yüzyıllarca yüreklerde yaşayacaklar olanlar kervanına katılan..
Munzur dağları asi, Munzur dağları sarp, geçit vermez zalimlere.. Hele yiğitlerini asla vermez düşmana.. Ama o gün bir başka kar boran tutmuş Dersim’in dört bir yanını.. Hain, puşt baskınlarını görmez olmuş o yüce dağlar. Düşmana geçit vermiş o vadiler, koyaklar…
O gün yoldaşlarıyla kaldıkları mezranın baskına uğraması sırasında yoldaşlarını kurtarmak için yiğitçe savaşır ve yaralanır Ali Haydar Yıldız.. Dersim’in eli ayağı tutmaz olur.. Bir başka acı çeker o yüce dağlar.. Azılı katil Fehmi Altınbilek, Ali Haydar’ı da, yoldaşlarını da yaşatmamakta kararlıdır. O’nu yaralı olarak bir Jeepin arkasına bağlar ve saatlerce karlar üzerinde sürükleyerek götürür ve o gün ölümsüzler kervanına katılır Ali Haydar..
Yiğit önder İbrahim’in can yoldaşı Ali Haydar 1953 Dersim Mazgirt doğumludur. Yoksul bir aileden gelir ve öğrencilik yıllarında devrimcilerle tanışır. O mücadeleye atıldığı ilk günden itibaren egemenlere Dersim coğrafyasının yiğit savaşçı ruhuyla karşı durur, alçak gönüllü yüreğiyle hep ön saflarda yer alır. Boyun eğmezliği, halka bağlılığı, sağlam inancı ve arkadaşları için gözünü kırpmadan can verme kararlılığı ve özverisiyle yoldaş sıcaklığına denk düşen özellikleri, eşi zor bulunur bir kişiliği barındırır Ali Haydar’da.
Ali Haydar’ın bu ülkede sürdürülen özgürlük mücadelesinin çok önemli kimliklerinden birisi olduğu gerçeğinin yeterince algılanamadığını, O’nun destansı kişiliğinin hak ettiği şekilde anılmadığını düşünüyorum..
Düşmanına korku salan, halka ve yoldaşlarına inancını, saygısını asla yitirmemiş, insani değerlerden ödün vermemiş bu özgürlük sevdalısı yiğidin acısını yüreğimin derinliklerinde hissederek anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum.
Erdal YILDIRIM
24 Ocak 2014
mamekiye
26/01/2014 at 20:15
ali haydar ve arkadaşları,ap zeynel’in vartinik’te ki komunda ne yapıyorlardı o kış günü?