Siyaset
CHP’den Kürt Sorununa Yeni Çözüm Önerileri
CHP’li Sezgin Tanrıkulu, partisinin Kürt sorununa bakışını ve çözüm önerilerini 22 soru 22 cevapla anlattı.
CHP İstanbul Milletvekeli Sezgin Tanrıkulu, partisinin Kürt sorununun güvenlikçi yöntemlerle çözülemeyeceğini düşündüğünü belirtti ve “Sorunun çözümünde askeri yöntemler bir daha asla masaya getirilmemeli” dedi. Tanrıkulu, 22 soru 22 cevapla CHP’nin Kürt sorununa bakışını ve çözüm önerilerini anlattı.
Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün CHP Genelbaşkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ile yaptığı şöyleşi:
– CHP Kürt meselesinin çözümü konusunda ne düşünüyor?
CHP Kürt sorununu temelde bir demokrasi sorunu olarak ele almakta, dolayısıyla sorunun ‘güvenlikçi’ yöntemlerle çözülemeyeceğini düşünmektedir. Kürt sorununun çözümünde askeri yöntemler bir daha masaya gelmemek üzere gündemden kalkmalıdır.
– CHP “Çözüm Süreci” konusunda ne düşünüyor?
CHP için birinci öncelik silahların Kürt sorunu bağlamında bir daha asla gündeme gelmemesidir. Bunun için ‘barışın’ üzerine titremek, gençlerin yalnızca bugün değil, hiçbir zaman çatışmalarda ölmeyeceği kalıcı bir barışı inşa etme fırsatını siyasi ihtiraslara ve yanlış yöntemlere kurban etmemek hepimizin sorumluluğudur.
CHP açık çek verdi
– CHP’nin “Çözüm Süreci” konusundaki siyasi tavrı nedir?
CHP mevcut sürecin yürütülmekte olduğu modelin, doğru bir model olmadığını, dolayısıyla da Kürt sorununun çözümünü ve kalıcı barışı sağlayamayacağını en baştan itibaren görmektedir.
– CHP “Çözüm Süreci’nde” bugüne kadar neler yaptı?
CHP barış adına atılacak hiçbir adımı engellememek kararlılığından hareketle, hükümete açık çek verdi.
Modelin ana ayakları
CHP’nin çözüm modelinin 4 ana ayağı bulunmaktadır:
– CHP 27 somut yasa teklifini TBMM gündemine getirmiştir
– TBMM’de siyasi partilerin katılımıyla bir Toplumsal Mutabakat Komisyonu Kurulması: Tüm siyasi partilerin katılımıyla oluşturulacak bu komisyon, sorunun anayasal boyutları da dahil olmak üzere tüm boyutlarıyla çözümü için temel mutabakat zeminini teşkil edecektir.
– Ortak Akıl Heyeti: Ortak Akıl Heyeti, temelde TBMM’de temsil edilmeyen kesimlerin, sivil toplum örgütlerinin, sendikalar ve meslek odalarının süreçle ilgili düşüncelerini Toplumsal Mutabakat Heyeti’ne aktaracağı ana mekanizma olarak çalışacak ve barışın toplumsallaşmasına katkı sunacaktır.
– Gerçekleri Araştırma Komisyonu Türkiye Modeli: CHP’nin çözüm modelinde, geçmiş travmaların yaralarının sarılması için, Türkiye’nin Kürt Sorununun özgün dinamiklerini dikkate alan, TBMM zemininde bir “Gerçekleri Araştırma Komisyonu” kurulacaktır.
– CHP Çözüm konusunda kendi içinde hemfikir mi?
CHP, yönetimiyle, örgütleriyle, tabanıyla çözümde mutabıktır. Elbette parti içinde çözümün yöntemi konusunda farklı eğilimlerde olan şahıslar olabilir. Ancak CHP’nin Kürt sorununun çözümü konusundaki parti politikası, bu sorunun çözümü için verdiği somut tekliflerle ortadadır. CHP Kürt sorununu bir oy devşirme sahası olarak değil, toplumsal barışı kemiren bir problem olarak görmektedir. Bu bakımdan CHP’nin önceliği bu sorunun çözümü konusunda benzer sorunları yaşamış olan ülke deneyimleri ışığında, demokratik, yapıcı bir yöntem benimsemek ve vakit kaybettirmeksizin sorunun çözümüne odaklanmaktır.
Anadil engeli kalkmalı
– CHP Anadil Eğitimi ve Anadilde Eğitim konularında ne düşünüyor?
CHP anadili temel bir insan hakkı olarak kabul etmektedir. Yurttaşların, ortak dil olan Türkçenin yanı sıra, ana dilini öğrenmesi, kullanması konusundaki tüm engellerin kaldırılması CHP’nin önceliğidir.
Anayasal adımlar da çözüm için şart
– CHP, Kürt Sorunu’nun Çözümü’nde Yeni Anayasa’nın nasıl bir rol oynayacağını öngörüyor?
CHP Kürt sorununun yalnızca yasal değişikliklerle çözülemeyeceği, çözüm için atılması gereken Anayasal adımlar olduğunu öngörmektedir. Anayasa, yasalardan farklı olarak, toplumun en geniş toplumsal mutabakatını yansıtan temel kuruluş belgesi, siyasi ve toplumsal hayatın ana çerçevesini çizen bir toplumsal sözleşmedir.
Dolayısıyla temel bir metin olan Anayasanın, bir partinin getirdiği öneri olarak değil, tüm toplum kesimlerinin tartıştığı, asgari müştereklerde buluştuğu, geniş tabanlı bir demokratik sürecin sonucunda ortaya çıkması gerekir. Yasal değişikliklerle sağlanacak toplumsal rahatlamanın daha ileri bir toplumsal uzlaşmayı kolaylaştıracağı gerçeğinden hareketle CHP sorunun yasal boyutlarını derhal çözecek somut yasa teklifleri vermiş, bu teklifler AKP oylarıyla reddedilmiştir.
‘Şeffaflıktan uzak sürece CHP katılmaz’
– CHP neden bu haliyle ‘Çözüm Sürecinin Bir Parçası’ olmadı?
CHP sorunun çözümü yolunda somut yasa teklifleri vererek, kalıcı barışı gerçekten sağlayabilecek somut yöntem önerisi ortaya koyarak, işleyen sürecin her aşamasında yapıcı eleştiriler getirerek, Kürt sorununun çözümüne, iktidarın CHP’yi kasten ‘barış karşıtı’ gösterme propagandasına rağmen somut katkı sunmuştur. Çözüm sürecinin parçası olmak AKP’nin dayattığı yanlış modele dışarıdan eklemlenmek olarak algılanamaz. AKP’nin modeli, kalıcı barışı sağlamayı değil, Kürt sorununu siyasi rant elde etmek için ‘elde tutmayı’, ‘rehin almayı’ hedeflediği için ne CHP’nin ne de herhangi başka bir toplumsal aktörün sürece katkı vermesinin imkansız kılınmasına dayanmaktadır. AKP’nin güvenlik bürokrasisi ile silahlı örgüt arasında yürütülen ve şeffaflıktan tamamen uzak olan bir sürece CHP’nin dahil olabileceği bir mekanizmanın varlığı da söz konusu değildir.
‘Geçmişin acıları istismar edilmesin’
– Gerçekleri Araştırma Komisyonu Türkiye Modeli nedir, neden gerekli?
Gerçekleri Araştırma Komisyonları, Kürt sorunu benzeri geçmişte toplumsal travmalara yol açan boyutlar içermiş olan sorunların çözümünde tüm dünyada kullanılmış olan bir yöntemdir. Bu komisyonlar, geçmişte yaşanan travmalarla açıklık ve şeffaflıkla yüzleşilmesini sağlayarak, barışın toplumsallaştırılmasında, duygusal kopuş yaşayan toplum kesimlerinin yeniden barışmasında çok önemli bir işlev üstlenmiştir. Türkiye’de Kürt sorunu özelinde kalıcı bir barışın sağlanabilmesi için, geçmişte yaşananların siyasi istismara açık yaralar olarak kalmasının önüne geçilmesi şarttır. CHP’nin önerdiği “Gerçekleri Araştırma Komisyonu Türkiye Modeli” geçmiş travmaları, yaşanan acı olayları kamusal, objektif, katılımcı bir mekanizmayla ele alarak adalet duygusunu tüm toplumda yeniden hâkim kılmayı amaçlamaktadır.
‘CHP İmralı görüşmesine karşı değil’
– CHP, İmralı görüşmelerine karşı mı?
Sorunun çözümü için oluşturulacak Ortak Akıl Heyeti içeriği ve hedefi net, şeffaf olması kaydıyla İmralı görüşmelerini sürdürebilir. Ancak CHP, Kürt sorununun çözümünün toplumsal mutabakattan geçtiğine inandığı için, çözüm sürecinin salt İmralı görüşmelerine endekslenmesini sağlıklı bulmamaktadır. CHP, şu anda AKP kontrolünde yürütülen İmralı görüşmelerinin, sorunu çözmekten ziyade daha da derinleştirdiğine; toplumda sürece ilişkin kuşkuları artırdığına dikkat çekmektedir. Sorunun boyutları ve çözüm yolları artık bellidir. O halde yapılması gereken Meclis zemininde, meşru aktörlerle bu çözüm yollarını açacak yasal-anayasal düzenlemelere girişmektir. Bu esnada çeşitli diplomatik, siyasi görüşmelerin yürütülmesi, Meclis’ten rol çalmadığı sürece yapılabilir.
Kalıcı barışı Ortak Akıl Heyeti kuracak
– CHP ‘Toplumsal Mutabakat Komisyonu ve Ortak Akıl Heyeti Kurulması’ teklifi nedir? Bu heyet neden gerekli?
CHP’nin Kürt sorununun çözümü için ortaya koyduğu modelde merkezi bir yer teşkil eden ‘Toplumsal Mutabakat Komisyonu ve Ortak Akıl Heyeti’, sürecin TBMM zemininde, yasal güvenceyle, katılımcı ve demokratik biçimde yürütülmesini sağlayarak, en geniş mutabakatla kalıcı barışın tesisini sağlayacaktır. Toplumsal Mutabakat Komisyonu’nda sürecin her aşamasında tüm partiler yasal ve resmi bir zeminde sürece dair görüşlerini şeffaf biçimde ortaya koyacak, bu görüşler üzerinde demokratik bir tartışma yürütülecektir. Böyle bir mekanizmanın kurulması, hükümeti teşkil eden parti veya partilerin kendi siyasi stratejileri doğrultusunda geri adım atmalarının, toplumu aldatmalarının da önüne geçecektir. Ortak Akıl Heyeti’nin ise temel işlevi TBMM dışındaki kesimlerin, aydınların, sendikaların, meslek örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin sürece katılmasında köprü vazifesi görmektir.
‘CHP’yi barış karşıtı gibi gösteriyorlar’
– ‘CHP Barışa Karşı’ negatif propagandasının amacı ne?
AKP, CHP’nin çözüm konusundaki olumlu tutumu ve somut önerilerine rağmen CHP’yi siyasi amaçlarla ‘barış karşıtı’ göstermek yönünde propaganda yürütmektedir. AKP’nin bunu yaparken dayandığı tek gerekçe, CHP’nin, AKP’nin dayattığı hatalı modeli olduğu gibi benimsemeyi reddetmesi, modelin yanlışlarını ortaya koyarak; somut, demokratik alternatif bir yöntem önermesidir. Oysa, kalıcı barışı birinci öncelik kabul eden CHP’nin görevi doğru yöntemi yapıcı, somut biçimde ortaya koymaktır. AKP, yalnız CHP’nin somut model önerisine sırt çevirmekle kalmamış, CHP’nin sorunun çözümü için önerdiği demokratikleşme yolunda adım atılmasını sağlayacak somut yasa tekliflerini de reddederek Kürt sorununun çözümünde mesafe alınmasını kasten engellemiştir. AKP, CHP’yi ‘barış karşıtı’ göstererek, barışı destekleyen toplum kesimleri arasında ‘barışı istiyorsanız bana mecbursunuz’ algısını yerleştirmeye çalışmakta, yani barışı rehin almaktadır. AKP’nin en geniş toplumsal mutabakatı aramak yerine, ana muhalefet partisini ‘barış karşıtı’ göstermek için özel çaba sergilemesi, iktidarın asıl amacının sorunu çözmek değil, sorunu rehin alarak siyasi rant elde etmek olduğunun açık ispatıdır.
Kürt sorununu AKP çözemez
– AKP Kürt sorununu neden çözemez?
Kürt sorunu temelde bir demokrasi ve eşit yurttaşlık sorunudur. Kürt sorununun kalıcı olarak çözülebilmesi ancak Türkiye’nin doğusu ve batısıyla demokratikleşmesi, her yurttaşın kimliği, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun eşit görüldüğü, kimlik ve inanç temelli ayrımcılığın ortadan kalktığı ‘eşit vatandaşlık’ temelinde bir siyasal sistemin oluşturulmasıyla mümkündür. AKP hükümeti bugüne kadarki uygulamalarıyla, temel anlayışı itibariyle Türkiye’nin demokratikleşmesinin ve eşit vatandaşlığın karşısında olduğunu ispatlamıştır. AKP’nin temel hedefi gücün/erkin tek elde toplandığı baskıcı bir siyasal yapının ve bu yapıyı destekleyecek ‘tek tip’ vatandaşın oluşturulmasıdır. Bu ‘çoğunlukçu’ anlayışa göre, AKP’nin ‘makbul vatandaş’ tanımı dışında o veya bu nedenle (kimlik, inanç, etnik köken, cinsel yönelim, yaşam tarzı, siyasi görüş) kalan herkes ötekidir. Böyle bir siyasal anlayışın kalıcı çözümün mutlak gereği olan ‘tam demokrasi’ ve ‘eşit vatandaşlığı’ hayata geçirmesinin mümkün olmadığı açıktır.
Kasten engellediler
– AKP’nin Çözüm konusunda samimi olmadığını, çözüm sürecini siyasi rant devşirmek için kullandığını nereden anlıyoruz?
CHP’nin Kürt sorununun yasal sorunlarını çözerek büyük bir rahatlama sağlayacak somut yasa teklifleri AKP tarafından reddedildi! Yani AKP Kürt sorununun çözümü konusunda önemli bir mesafe alınmasını kasten engelledi!
Kalıcı barış mümkün olan en geniş toplumsal mutabakatı gerektirdiği ve CHP çözüm konusunda samimi olduğu halde AKP, CHP’yi çözüm karşıtı göstererek siyasi rant elde etmeyi önceledi.
Çözümün bir başka olmazsa olmazı eşit vatandaşlık olduğu halde, AKP tabanı olarak görmediği tüm toplum kesimlerini ötekileştiren, yok sayan, cezalandıran bir anlayış ve söylem benimsedi.
Adil siyasal temsilin ve katılımcılığın önündeki en büyük engel olan yüzde 10 seçim barajının indirilmesine CHP’nin önerisine rağmen karşı çıktı.
Faili meçhullerde zaman aşımının kalkması, hasta tutukluların serbest bırakılması gibi hukuk devletinin ve insan haklarının temel gerekliliklerini dahi CHP’nin somut yasa tekliflerine rağmen engelledi. Çözüm sürecinde bir pazarlık unsuru olarak kullanmaya çalıştı/çalışıyor.
‘Müzarekeler şeffaf şekilde sürdürülmeli’
– Mevcut “AKP Çözüm Modelin” mantığı nedir, yanlışları ve sakıncaları nelerdir?
AKP hükümeti tarafından Kürt sorununu çözme iddiasıyla kurulan mevcut model; sorunun yalnızca güvenlik/ istihbarat bürokrasisi ile silahlı örgüt arasında yapılacak şeffaf olmayan müzakereler sonucunda çözüleceği iddiasını taşımaktadır. Sürecin şeffaf yürütülmemesi nedeniyle toplumun bir kesiminde ‘ülke örgütün silahsızlanması karşılığında bölünüyor’, diğer kesiminde ise ‘hiçbir adım atılmadan oyalanıyoruz, kandırılıyoruz’ algısı büyümektedir. Türkiye’nin Anayasası ve yasaları kapalı kapılar adında müzakereyle değil, evrensel demokratik standartlar ölçü alınarak, TBMM zemininde, şeffaf, katılımcı, geniş tabanlı, toplumsal mutabakatı esas alarak toplum tarafından oluşturulmalı, silahlı örgüt demokratik toplumun temel gereği olarak silah bırakmalıdır.
‘Amaç meseleyi kontrolde tutmak’
– AKP neden süreci TBMM zeminine taşımak yerine mevcut haliyle götürmeyi tercih ediyor?
AKP, örgütle müzakere şeklinde yürütülen süreçten, geniş toplumsal kesimlerin kabul edebileceği bir mutabakat çıkarmasının mümkün olmadığının farkındadır. Dolayısıyla sorun yalnızca ‘yöntemsel bir hata’ değil, bir ‘niyet’ sorunudur. AKP’nin Kürt sorununun da bu çerçevede çözüleceği bir siyasi/toplumsal anlayışı yerleştirmeye niyeti olmadığı sabittir. AKP, süreci kapalı kapılar adına saklayarak, Kürt sorununun çözümü yönünde hiçbir demokratik adım atmadan, ‘bir şey yapıyormuş izlenimi vererek’ zaman kazanmakta ve Kürt meselesini ‘kontrol’ altında tutmayı hedeflemektedir. Bir başka deyişle, AKP çözüm sürecini kalıcı barışın bir aracı olarak değil, hem Kürt seçmeni, hem de ‘milliyetçi’ seçmeni aynı anda kontrol edebileceği bir manivela olarak görmektedir.
‘AKP raporu dikkate almadı’
– CHP’nin “Ortak Akıl Heyeti” önerisinin farkı ne?
CHP, tüm dünyada uygulandığı gibi “Ortak Akıl Heyetinin” sürecin gelişmesinde, çözüm çerçevesinin oluşturulmasında fikir ortaya koyan, toplumla doğrudan temas eden bağımsız, tarafsız bir organ olarak çalışmasını öngörmektedir. AKP’nin kurduğu “Akil İnsanlar Heyeti” Kürt sorununun çözüm çerçevesinin çizilmesinde katkı ortaya koymaktan ziyade, hükümet tarafından ortaya konan modelin kabul edilebilirliğini kolaylaştıracak, hükümete bağlı bir halkla ilişkiler mekanizması olarak çalışmıştır. Ayrıca söz konusu heyetin Kürt sorunu konusunda hazırladığı rapor bile AKP tarafından dikkate alınmamış ve raporda altı çizilen sorunların çözümü konusunda hiçbir adım atılmamıştır.
‘Hasta tutuklu salıverilmeli’
– CHP’nin ‘Hasta Tutuklular’ meselesine ilişkin tutumu ne? AKP’nin tutumu ne?
Hasta tutukluların cezaevinden salıverilmesi temel insan haklarının vazgeçilmez bir gereğidir. Demokratik, insan haklarına saygılı bir ülkede hasta tutukluların yaşam hakkının bir müzakere konusu yapılması kabul edilemez. CHP bu anlayıştan hareketle hasta tutukluların serbest bırakılması ve gerekli tedaviyi görmeleri için kanun teklifi vermiş, bu teklif TBMM’de AKP çoğunluğunun oylarıyla reddedilmiştir. İnsan haklarının gereği olan bu uygulamayı engelleyen AKP şimdi hasta tutuklular meselesini Kürt sorununun çözümünde müzakere konusu yapmaktadır. Temel bir insan hakkının süreçte müzakere konusu yapılması AKP’nin Kürt sorununa bakışını ortaya koyan bir başka göstergedir.
‘AKP Roboski’yi örtbas etti’
– CHP’nin ve AKP’nin Roboski konusundaki tutumu nedir?
CHP, Roboski’de yaşananlara dair gerçeklerin ortaya çıkarılması, sorumluların bulundukları görev ne olursa olsun yargı önüne çıkarılması için ilk günden itibaren konunun takipçisi olmuştur. TBMM’de Roboski olayına dair gerçeklerin tüm boyutlarıyla ortaya çıkarılması için önergeler vermiştir. AKP iktidarı bizzat dönemin Başbakan’ın ağzından sorumluların ortaya çıkarılacağını taahhüt etmesine rağmen, olay örtbas edilmiş, sorumlular korunmuş, soruşturma Ankara’nın “karanlık dehlizlerinde” kaybedilmiştir. CHP Roboski/Uludere’de gerçekleşen vicdan katliamını yeniden soruşturmaya ve kendi vatandaşına karşı suç işleyenleri mevkileri ne olursa olsun yargı önüne çıkarmaya kararlıdır.
‘PKK’liler artık yaşama katılmalı’
– CHP, PKK’nın silah bırakması/silahsızlandırılması konusunda ne düşünüyor?
Nasıl bir yöntem öneriyor? CHP için Kürt sorununun çözümünde silahın bir yöntem olmaktan çıkması, silahların bir daha asla gündeme gelmemesi esastır. Demokratik toplumun gereği olarak PKK silahsızlanmalıdır. Örgüt üyelerinin silah bıraktıktan sonra toplumsal yaşama yeniden katılabilmeleri için gerekli yasal ve idari düzenlemeler yapılmalıdır. TBMM zemininde kurulacak Toplumsal Mutabakat Komisyonu gözetiminde çalışacak Ortak Akıl Heyeti PKK’nin silahsızlanması sürecini izlemek ve silahsızlanma için gerekli temaslarda bulunmakla sorumlu olacaktır.
‘Örgütlerimize dağıtacağız’
– Anlattıklarınız sizin kişisel görüşleriniz mi? Yoksa parti politikası mı?
Biz bu görüşleri yakında bir broşür haline getirip parti örgütlerine dağıtacağız.
İŞTE 27 YASA TEKLİFİ
Sezgin Tanrıkulu, Kürt meselesinin yasal boyutlarını çözmek için TBMM Başkanlığı’na bugüne kadar 27 yasa teklif sunduklarını belirtti.
1 – Seçim barajının yüzde 3’e indirilmesi,
2 – Siyasetteki dil yasaklarının tamamen sona erdirilmesi,
3 – Siyasi partilere devlet yardımının adil olması,
4 – Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir “Toplumsal Mutabakat ve Ortak Akıl Heyeti Komisyonu’nun oluşturulması,
5 – Geçmişte yaşanan acı ve travmaları hatırlatan isimlerin silinmesi amacıyla TBMM’de Komisyon kurulması,
6 – Adları değiştirilen köy, bucak, ilçe ve diğer yerleşim yerlerinin eski adları, yeni adlarıyla birlikte kullanılması,
7 – Dersim arşivlerinin devletin ilgili tüm kurumlarından alınıp TBMM’de toplanarak halka ve araştırmacılara açılması,
8 – 21 Mart’ın Nevroz Bayramı olarak, tatil ilan edilmesi,
9 – Eski Diyarbakır Cezaevi’nin “İnsan Hakları ve Demokrasi Müzesi”ne dönüştürülmesi,
10 – Koruculuk sisteminin kaldırılması,
11 – Boşaltılan yerleşim yerleri nedeniyle mağdur olan vatandaşlara yardım yapılmasını öngören yasanın düzenlenerek, mağduriyetlerin giderilmesi ve dönüşlerin önünün açılması,
12 – Mayınlı arazilerin temizlenip, yoksul köylüye tarım için tahsis edilmesi,
13 – Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin özgürce yapılabilmesi için gerekli değişikliklerinin yapılması,
14 – Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’ndaki ifade özgürlüğünü engelleyen hükümlerin kanun metinlerinden çıkarılması,
15 – Uzun tutukluluk sürelerinin kısaltılması,
16 – Davaların nakledilerek adil yargılamanın engellenmesine son verilmesi,
17 – Özel yetkili mahkemelerin kararları için yeniden yargılamanın sağlanması,
18 – Polisin biber gazı kullanması ve orantısız şiddet uygulamasının önüne geçilmesi,
19 – İşkence ve benzeri gayri insani suçlar nedeniyle verilen tazminat kararlarının Başbakana varıncaya kadar tüm sorumlulara rücu edilmesi,
20 – Temel Hak ve Hürriyetlerin kullanımı sırasında güvenlik görevlilerinin orantısız şiddetine maruz kalarak ölenlerin yakınlarına ve yaralananlara nakdi tazminat, aylık bağlanması, kamuda istihdam gibi hakların tanınması,
21 – Adil yargılamayı ve savunma hakkını engelleyen “gizli tanık” uygulamasına son verilmesi,
22 – Faili meçhulde zaman aşımının kaldırılması,
23 – Nefret suçlarının zamanaşımına uğramaması,
24 – DGM’lerce verilen kararlarda zamanaşımı süresinin düşürülmesi,
25 – Hukuka aykırı şekilde elde edilen kişisel verilerin imha edilerek, fişleme uygulamalarına son verilmesi,
26 – Cezaevlerinde soyut ve yoruma açık düzenlemelere dayanarak yapılan haksızlıkların engellenmesi,
27 – Hrant Dink’in adının İstanbul Şişli’de bir caddeye verilmesi.