Alevilik
Fransa Alevi Birlikleri’den İzzettin Doğan’a Kınama
Alevilerin haklı taleplerini karşılamak yerine, her fırsatta Alevilere açık açık hakaret etmekten çekinmeyen AKP ve Fetullah Gülen’le, Alevi asimilasyonunu kolaylaştırmaya yönelik “cami-cemevi-aşevi” projesinde buluşan İzzettin Doğan’a önerimiz, Alevi kamuoyuna kulak vermesidir.
Dersimnews.com – Gülen Cemaatiyle asimilasyon projesine ortak olan Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan’a Alevilerin tepkisi sürüyor. “Cami-cemevi” projesiyle Alevilerin nefretini kazanan İzzettin Doğan’a Fransa’daki Alevilerde tepki gösterdi.
Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu (FU-AF) İzzettin Doğan’ı Gülen Cemaatiyle işbirliği yaptığı için kınadı.
İşte o açıklama:
Fetullah Gülen-İzettin Doğan aşkı “cami-cemevi-aşevi” ortak projesiyle başlamadı.
Hiç kimse bizden, yaşamını dünyayı İslamlaştırmaya adamış olan Fetullah Gülen’le, Aleviler üzerinden her daim işbirlikçiliğin nimetlerinden yararlanmış olan İzzettin Doğan’ın “Hoşgörü ve dinler arası diyaloğu amaçladığı” yalanına inanmamızı beklemesin.
Yüzyıllardır Alevileri ve Aleviliği yok etmek isteyen gerici zihniyetin temsilcisi Fetullah Gülen ile, ona hayranlık duyan, “filozof, bilge, dost ve Alevilere manevi katkısı büyük insan” diye methiyeler dizen, devletin gizli ödeneklerinden para alıp vakıf kuran, ailece hep sağ’dan yana tavır alan, iktidarlarla işbirliğini ibadet sayan İzettin Doğan’ın asimilasyonu kolaylaştırma projesinde buluşmaları bizleri şaşırtmadı.
Çünkü, Federasyonu’muzun onuncu yıl kutlaması vesilesiyle Avrupa’nın başkentinden dünya’ya birlik ve beraberlik mesajı vermek üzere kendisini de davet etmiştik. “Aleviliği benim gibi tarif etmeyenlerle yan yana gelmem” gerekçesiyle, tüm iyi niyetimize karşı, bölücü yaklaşımıyla derdinin Alevilerin birliği olmadığını yıllar öncesinden göstermişti bizlere.
Oysa, 12 Eylül sonrası, iskenceci, katil generallerle parti kuran, Alevilerin yüzü hep sola dönükken, o hep sağı seçip, onlarla işbirliği yapan, Madımak ve diğer katliamlar sonrası katliamcılarla, katil tayfası ile bir olup Alevi Kurum temsilcilerine saldıran, bizzat Süleyman Demirel tarafından yapılan açıklama da “2 Temmuz 1993’ten sonra yükselen Alevi muhalefetini bastırmak için Cem Vakfını biz kurduk. Bu fakfın başına da İzzettin Doğan’ı getirdik” denilen, bizler AHİM’de zorunlu din dersleri kaldırılsın diye mücadele ederken, kendisi Hukuk Profesörü olması itibari ile süreci desteklemek yerine “Türkiye’yi Avrupa’ya şikayet ediyorlar” diyerek bizlere saldıran ve hedef gösteren, Alevi Kurumlarının düzenlediği Ankara, İstanbul mitinglerine katılanlara ve düzenleyenlere “bunlar Alevi değil” diyen, aynı gün CEM tv’de MHP’nin kongresini canlı yayınlayan, Ökkeş Şendiller, Namık Kemal Zeybek, Taha Akyol gibi sağın en gericileri ile her platformda yanyana gelen, şimdi de “cami-cemevi-aşevi” projesine karşı çıkanları Alevi olmamakla itham eden İzzettin Doğan, hızını alamamış olacak ki Alevi toplumunu bölmeye, Sunnileştirmeye, Alevileri ve Aleviliği yok etmeye hizmet edecek bir projenin ortağı olmaktadır.
Tarihten günümüze Sünni iktidarlarca işlenmiş katliam ve zulüm uygulamalarına dair eleştirel/özeleştirel bir tek cümle dahi etmeyen, bu katliamları yapanları ve yaptıranları ululaştıran zihniyet dünden bugüne değişmemiştir.
Alevilerin haklı taleplerini karşılamak yerine, her fırsatta Alevilere açık açık hakaret etmekten çekinmeyen AKP ve Fetullah Gülen’le, Alevi asimilasyonunu kolaylaştırmaya yönelik “cami-cemevi-aşevi” projesinde buluşan İzzettin Doğan’a önerimiz, Alevi kamuoyuna kulak vermesidir.
Bir tane Alevi Vali, Kaymakam, General, Emniyet Müdürü’nün olmadığı, eşit yurttaşlar olarak yaşamadığımız bir ülkede, bizleri bir avluya sokarak mı “Hoşgörüyü ve kardeşliği” inşa edeceksiniz ?
İzzettin Doğan ve ortakları bilmelidirler ki ; Eşitlik olmadan kardeşlik olmaz. Zalime el açarak adalet sağlanmaz. Bozuk düzende sağlam çark olmaz. İzzettin Doğan ille de birileri ile kolkola yürüyecekse, ondan feyz alacaksa, bu kişi ABD’de CIA ve FBI gizli istihbarat güvencesi ve koruması altında yaşayan Fetullah Gülen değil, Yol önderi, bilge insan, Hacı Bektaş Veli Dergahı’nın en yüksek makamı olan Postnişini Veliyettin Ulusoy efendimizdir.
“Alevilerin ibadethanesi camidir” diyenlerle kolkola yürümek yerine, kendi örgütlü birliğini yaratarak, tüm ezilenlerle, Türkiye emek ve demokrasi cephesiyle, eşit bileşen olarak, tüm mazlumların demokrasi taleplerine sahip çıkarak yol alınmalıdır.
Cemevi ibadethane olarak kabul edilmedikçe, devlet inançlar üzerinden elini çekmedikçe, laik bir demokrasi yaratılmadıkça, anayasaya eşit yurttaş hakları temelinde bağlayıcı bir hüküm konulmadıkça, tarihi bir yüzleşme yapılıp Alevilere kalıcı bir güven verilmedikçe Alevilerin haklarını korumanın, elde etmenin ve geliştirmenin yolu hep kapalı olacaktır.
Bu vesileyle, Cem Vakfı bünyesindeki yol’una erkânına bağlı Alevilere bir çağrımız vardır ; Sizleri, sizi yoketme hesabı yapanlara pazarlamaya çalışanları kendi başlarına bırakın.
Erdal KILIÇKAYA
Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu Genel Başkanı
gezginin notları
19/09/2013 at 12:45
GEZGİNİN HİNDİSTAN NOTLARI 1 / Malum birkaç gündür cami , cemevi projesi , aleviğin bazı haklarını verme ,konumu , alevilik – bektaşilik tanımlamaları içinde dışında islamın tartışmaları sürüp gitmekte herzaman olurdu fakat bugünlerde tonajı arttı bu kapışmaların desek yeridir kanımca . Herkes gibi bizlerinde bu konularda özgün görüşleri vardır , dinin konumu , özerkliği , inanmayana , farklılıklara tolerans bağlamında çok konuşttuk artık bilen zaten biliyor fikriyatımızı burda bu konudan ziyade şöyle tanımlamak isterim şia / caferi kolun şubeleri bağlamında birkaç söz söylemek arzum .
Sünnilikte , diğer dinlerde olduğu gibi şianın kendine has ekolleri , fikirleri , ibadetleri falan olan şubeleri , mezhepleri var . Bunların bazıları şiilikten baya bir kopmuş özgün bir terminolojilere sahip . Misal bizde alevilik , bektaşilik , hindistanda , filipinlerde ,nepal gibi bazı ülkelerde ismailik , ırakta – iranda ehli hak , kakailik , yine hindistanda , çinde ,türkiyede bahailik , suriyede nusayrilik gibi birçok farklı ölçen kurumsallaşmış mezhepler yada nasıl isimlendirirseniz bilemem burda şube , mezhep , kol demek geçiyor acaba ne kadar ifade ediyor oda muğlak . Benim görüşüm farklı olduğu yani bugün ismaili , kızılbaş , bahai terminoloji şiayı aşmış , yüzdeyüz farklılaşmış , sadece bazı isim benzerlikeri söz konusu belkide böylesi hayırlısı oldu şia hep dıştalandığından , merkezden uzaklaştığından , zulum gördüğünden böyle tarihsel gelişme bir kazanç sağlamış gibi katılır yada katılmazsınız , konuşalım iler tutarlarını yakalayak beraber ,
Bu girişten sonra kendimi bildim bileli dinleri ,farklı kültürleri ,karşılıklı iletişimi hep araştırmışımdır kendi imkanlarım oranında sivil , bağımsız kimselerden destek almadan , bu yaz hindistan coğrafyasına iki haftalık gezide bulundum . Özellikle ismaili halkın yaşadığı bölgede kaldım hindistanda yaklaşık 30 – 35 milyonluk bir ismaili kitlesi var genellikle kırsaldalar , elit , okumuş , aydın kesim fazlaca değil . Ağahan bu kitleye önderlik ediyor geçmişte olduğu gibi dini – siyasi lider pozisyonunda vesaire tıpkı bizim anadoluda olduğu hatta üstün misafirperliklerini kaybetmemişler , kim , ne olursa ol sormazlar , sofralarını açarlar , yeterki oralara bir şekilde ulaşın . Unutmadan bizim ağahan özlemi içindeki izzetin doğanlarada birkaç söz çakmalı çünkü halkı sömürüp , kullanıyorlar bizde yapılmak istenen budur . Yani bu çarkı kıracak izzetin doğanları , ağahan benzeri kişilikleri değil düşünen , namuslu kimseler önder , peygamber , lider olması için çabalanmalı umarım anlaşılmışımdır az çok
Ayrıca bahailikte kısmen hindistanda , vietnamda , komşu sınır ülkelerinde inananları mevcut bahailer biraz daha halkın okumuş , aydın , zengin kısmını kapsıyor ilerici , toplumsal hareketlerde çoğunluk bahai mahreçli . Bu seyahatı ilerde daha genişçe bir kitap olarak yazmak istiyorum burada asıl üzerinde durmak istediğim bu şube , mezheplerin , kolların kendi aralarındaki kopuklukların birçok nedenleri var üstünkörü ,afaki yorum yapmak istemem .
Fakat avrupada , ülkede bu kadar kurum , cemevi falan var , aydını , araştırmacısı var neden bunlar üzerinde durmazlar . Bugüne değin gözlemler , incelemeler kısır bunun türkiye ayağı daha yetkin , derin , birikimli olduğudur . Çünkü türkiyede bektaşiliğin , kızılbaşlığın bir birikimsel tecrübeleri var . Batıyla asırlardır gelişen karşılıklı tecrübe , toplumsal mücadele ,dinamik eğitimsel bir altyapı var kentli aydın , çizer , aktivist , teolog falan oranı diğerlerine göre üsttedir , ekososyolojiye , altyapı üstyapıya daha hakimler . Belkide batıya böyle yakın olmanın kazanımlarıda var ama doğuyu ihmal etmek olamaz , şarkiyatçılar gibi tepeden bakamayız . Doğunun , hindin , nepalin , falan birikimsel tecrübeleri var onlarla harmanlamak olmalı .
Sonuçta alevilik hindi – irani merkezden çıkıp çevresine yayılan bir inançtır . Senkretik , eklektik yönleri onu daima dinamik tutmuştur , bir bal arısı gibi sürekli farklı çiçeklerden enerji , birikim depolamıştır , durağan değildir , sakın bu özellikleri nedeniyle pragmatist , oportonist gibi tarizleri kabul etmek olamaz yani önyargılı olunmamalı mevcut kirlenmiş inançlarla bir tutulmamalı . Yanlış giden , artniyetli gidişler varsa uyarılmalı dede , baba , han , bilge , kom gibi kimseler özgünlük , temizlik , soyluluk korunmalı bilinçli kimselerce umarım anlaşılmışızdır ….
Hindistanda , iranda , nepalde , ırakta böyle birikim yoktur yani burdan şöyle bir gözlemde bulunabilinir türkiyedeki kızılbaşlar , bektaşiler vesaire diğer bölgelerdeki benzerlerleriyle karşılıklı fikir , tecrübe alış – verişlerinde bulunmaları yetersiz , birbirlerinden habersizler kısmen tamam sünnilik başat farklılıklara tahamülü yok . Bektaşilerin , alevilerin gelişmesine hep tıkaç olmuş bir şekide fakat her suçu başkalarına atarak sıyrılmak pek iler tutar değil !
Ben kalkmışım kendi imkanlarımla bişeyler yapmaya koyulmuşum bunu yapacak birçok kimse var . Arkalarında kurumlar , yardımlar , destek var istense bişeyler yapılır yeterki istek , arzu , bilinç , sabır olsun demekki biryerlerde eksikler var yada mevcut kurumlarda , cemevlerinde noksanlıklar var başka dünyalardalar halbuki aleviliği yüceltmek bizlerin çıkış yaptığı , durduğu yerdir naçizane derim ,
Kimselerin payandası , değneği olmayan , özgünlüğünü , asaletini , bilgeliğini , ileri yönlerini muhafaza eden herkesi anlamaya gayret eden fikriyattır . Ne yazıkki bazıları artniyetli devletin , sistemin taşeronu yapmaya gayret ediyor kendi ufak menfaatleri uğruna burda ben aleviler sürünsün , hakları filan olmasın demek istediğim sanılmasın birileri hep böylemi gidecek diye veryansın edebilir ,sünni diyanetten , diğerlerinden falan takan yok sanamı kalmış asalet davaları değil kardeşlerim anlayacaklar umarım anlarlar burda inancı kirletmemek söz konusu . Herkes kendini finanse etmek sözkonusu , benim bu dediklerimi yapmak için kaynak şart araştıranlara , ilim insanlarına falan farkındayım umarım en temizini , hakkaniyetlisini , kirlenmemişini , özerkini buluruz karşılıklı , artniyetliler , çakal , sömürücü , asalak , taşeron tayfa çözümlenmeli , teşhir edilip maskeleri düşürülmeli ,
Bu enformasyon çağında herkesin karşılıklı birikimlerini paylaşması , farklı algılar gelişmesi geleceğe umut eklemler . Bunun sosyologu , antropologu , ekonomisti , teologu , yazarı , çizeri , akademisyeni vesaire var bunlar daha elle tutulur sonuçlara ulaşırlar beraber tıpkı bir üniversite gibi heryanından çözümleyip , incelerler bizler kendi imkanlarımız nispetinde bişeyler yapmaya çalışıyoruz umarım gelecekte daha verimli , ufuk açıcı , sağlam , namuslu şeyler çıkar cehalet , tetikçilik , cahılın elinde sürünmek biter , toplumu satanlar deşifre olur yeni dinler farklı bilge peygamberler labaratuvarlardan çıkar mevcut çakalların tekerine çomak sokar . Herkesin görevi var her düşünen kimsenin bilinçli tahlilller yapması için altyapı kazanması , okuması , incelemesi , kıyaslaması şart öyle hazırlopçu , mirasyedi değil kanımca büyük okyanulara , uzayda mücadaleye öyle küçük , dar hesaplar peşinde yuvarlanan asalak değil yönsüz , sapsız , kof , rezil , yoz , sıradan bir yaşam değil söyleyin ne olmalı , nasıl beraber katkı sunalım en berrağını , kirlenmemişini , büyük düşleri önyargısız yakalayalım zormu ? ………
18 . 09 . 2013 / orhan deruni / 15 . 30