Dersim
Dersim Katliamı’nın tanığı Süleyman Kırmızıtaş Hakka yürüdü
Dersim Katliamı’nda öldürülmekten son anda kurtulan kafile içerisinde yer alan insan-ı kamil Süleyman Kırmızıtaş hakka yürüdü.
Dersimnews.com – Dersim 38’in yaşayan son canlı tanıklarından biri olan 1934 doğumlu Süleyman Kırmızıtaş, dün Dersim’de hakka yürüdü.
İki dönem (1968-1977 ) Tunceli Belediye Başkanlığı yapan Süleyman Kırmızıtaş, Dersim Katliamı’nda ölmekten son anda kurtulmuştu.
Süleyman amca, Dersim Katliamı’nda tanık olduğu acıları Hüseyin Aygün’e şöyle anlatmıştı:
“1938 yıllarıydı. Üstümüzden uçaklar geçiyordu. Sanki bulunduğumuz yerde bizi görmüşlerdi. Köyün doğusundaki Gir tepesine bir miktar kağıt attılar. O tarafa gidip kağıtlardan birini aldım. Üzerinde hançer saplanmış bir yılan resmi vardı… Yılan bizler, saplanan hançer ise devletti. Çok zor günlerdi. İnsanlar yargısız ve sorgusuz öldürülüyorlardı. Asker görüldüğünde Kurt sesleri ile herkes kaçıp saklanıyordu. Bazen geceleri ormana ve mağaralara gidiliyordu. Bir gün sabah oldu, askerler köye geldi. Bizleri urgan, ip, tel gibi malzemelerle biribirimize bağladılar. Hese Mevali’nin evinin arkasındaki çukurda topladılar. Pah sırtının kuzeyindeki tüm Alan aşiretini buraya toplamışlardı. Çukura hâkim olan tarlanın yanındaki tepeye makineli tüfekler konulmuştu. Son kafile olarak Alo Kaymakamgile sıra gelmişti. Onlar harman savuruyorlardı. Askerler almaya gidince bağırıp çağırmaya başladı. Kafilenin başındaki komutan yukarı tarafta duruyordu. Düdük çaldı ve niye bağırdığını sordu. Askerlerden ‘Adak kurbanım var, bırakın keseyim ondan sonra götürün’ cevabını alınca kurbanı kesmesine izin verdi. Koçu harmana getirip kesti. Koçu keserken Zazaca olarak Ya Xizir nu medağe tuyo; ni ma qırrkene; qırvanune ma kutıki wene’ (Ya Hızır, ben sana kurban kesiyorum, ama bu kurbanını köpekler yiyecek, bizi öldürecekler) diyordu…
Ali Aşkınları da getirip kafileye dahil ettiler. Komutan bu ailenin yanına gitti ve niçin bağırıp çağırdığını sordu. Ali Aşkın (Alo Kaymakam) ‘Komutan, ben ve muhtarımız Ali Aydın 14 sene beraber askerlik yaptık. Paşalar at sırtında bizi Yemen’e gönderdiler. Gidip geldik, birçok arkadaşımız da yolda öldü. Buna karşılık siz bizi sorgulamadan öldürüyorsunuz. Bizim günahımız nedir. Onun için feryat ediyorum’ dedi. Bu sırada iki süvari asker geldi. Atları tere boğulmuştu. Biri atından inip elindeki kağıdı komutana verdi. Komutan genç ve yakışıklı bir subaydı. Kağıdı okuyunca yüzüne renk geldi. Kafileye döndü ‘Gözünüz aydın, vur emri durdurulmuştur’ dedi. O sırada kafilede bir uğultu başladı. Herkes ağlıyordu. Böylece kurşunlanarak öldürülmekten kurtulduk.”
Süleyman Kırmızıtaş, anılarını “İnadına Dersim’de Yaşamak” adlı kitabında toplamıştı.
Süleyman amca bugün Tunceli Cemevi’nde düzenlenecek cenaze törenin ardından hakka uğurlanacak.