Tunceli’de işlenen faili meçhul cinayetleri Dersim olayına benzeten Hüseyin Aygün haksız mı?
Radikal’in yayın yönetmeni Eyüp Can, 1994 yılında Dersim’de JİTEM’in işlediği faili meçhul cinayetleri köşesine taşıdı. İşte o yazı:
CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün, 1994’te Tunceli’de işlenen faili meçhul cinayetleri, Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaşanan Dersim olayına benzetti.
“1994’teki mantık neyse 1935’teki mantık da odur.”
Haksız mı?
Lütfen hemen bir yargıda bulunmayın.
Dersim tartışmalarının fitilini ateşleyen Aygün’ün bu benzetmeyi yaparken haklı ya da haksız olduğuna karar vermek için Hıdır Öztürk’e kulak verin.
Hıdır Öztürk kim mi?
1992’de Tunceli’de vahşice öldürülen Ayten Öztürk’ün babası.
Önceki gün TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nda konuştu…
Bakın terörle mücadele adı altında ‘kirli bir savaşın’ yürütüldüğü o korkunç günleri gözyaşları içinde nasıl anlattı…
BİR BABANIN FERYADI
“Cesedi parçalanmış, gözleri çıkarılmış, kulakları kesilmiş bir evladın babası olarak buradayım. 76 yaşındayım ve 19 yıl 4 ay 20 gündür ağlıyorum. Neden kızım canice katledildi? Bu bir insana, bir Müslüman’a yakışır mı?’’
İnsan olana yakışmaz yakışmasına da iklim zehirlenince kimin kendisine neyi yakıştıracağı belli olmuyor.
Meğer dönemin Tunceli Jandarma Alay Komutanı, Hıdır Öztürk’ü makamına çağırıp “Kızlarından biri dağa çıkmayı düşünüyor” demiş.
Baba şaşkın bir biçimde karşılık vermiş: “Kızlarım devlet kurumlarında çalışıyor, öyle bir şey yok, ben de devlet memuruyum.”
“Öyleyse kızlarını getir göreyim” demiş komutan.
Ne yapsın itiraz mı edecek?
Ertesi gün üç kızını alıp alay komutanına götürmüş.
“YEŞİL” KOD ADLI MAHMUT YILDIRIM
Alay komutanı gayet nazik çay ikram etmiş.
Çocukların nerede çalıştıkları ve adres bilgilerini aldırmış.
Sonra bir askeri çağırarak “Bunları aşağıya, Mahmut Bey’e götür” demiş.
Mahmut Bey kim?
‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım.
Ama ne kızlar ne de baba biliyor o an Mahmut Bey’in Yeşil olduğunu.
“Aşağıya indik, bir odada zayıf, sakallı biri oturuyordu. Çocuklarımı aldılar, ben dışarıda kaldım. Bir süre sonra çocuklarım çıktı…” diyor Hıdır Öztürk.
Merak ve heyecan içinde “Ne oldu?” diye soruyor çocuklarına…
“İşyeri adresimizi aldılar” diyor çocuklar.
“O kadar mı?”
O kadar!
DEVLET 19 YILDIR SESSİZ
Nereden bilsin binlerce faili meçhul cinayet için ‘o kadarcık’ bilginin yettiğini.
Yaklaşık iki ay sonra, 27 Temmuz 1992’de un fabrikasında çalışan 17 yaşındaki kızı Ayten iş çıkışında beyaz bir taksiye zorla bindiriliyor.
Gidiş o gidiş!
Baba dertli…
“Ben hiçbir zaman devletin böyle bir şey yapacağını düşünemezdim” diyor…
Ayten’in cesedi 15 gün sonra Elazığ Asri Mezarlığı’nda bir çobanın toprağın dışında kalan kolu fark etmesiyle bulunuyor.
Ceset tanınmaz halde.
Gözler çıkarılmış, kulaklar kesilmiş!
Belli ki her türlü vahşi işkence yapılmış.
Ayten’in JİTEM’in Diyarbakır binalarında hücrede görüldüğüne dair tanıklıklar var.
Devletin böyle bir şey yapabileceğine inanamasa da acılı baba soluğu alay komutanlığında almış.
Her yer kapı duvar.
Bırakın hak aramayı, bir de tehdit almış.
Hemşire kızı Kars’a, diğeri Çankırı’ya sürgün edilmiş.
Ziraat Fakültesi’nde okuyan oğlu baskılara dayanamayıp yurtdışına kaçmış.
‘‘19 yıl geçmesine rağmen devletin tüm kurumları hâlâ sessiz” diyor Hıdır Öztürk.
Son umut Meclis’in vicdanına sesleniyor… Binlerce faili meçhul cinayete kurban giden acılı aile gibi…
Ve bu arada dün Susurluk soruşturmasında “somut delil olmadığı” gerekçesiyle 7 şüpheli tahliye ediliyor.
Ne dersiniz, haksız mı Hüseyin Aygün?
Ahmet EGER
15/12/2011 at 13:36
Böyle bir vahşet sözün bittigi yerdır.Tarıhe gerı dönüldüğünde kerbela yezitlerını dahı gerıde kalıyor.Olsa olsa muavıyenın tohumlarıdır bunlar
Dersim-90 larda kaldim
17/12/2011 at 18:59
babam babam ben sana kurban olurum, iki gündür agliyorum aklima geldikce, hangi insan bu aciya dayanir, hangi insan evledi bu denli kötü olabilir, nasil yaptilar, nasil diye kendi kendime soruyorum, nasil… düne kadar halklarin kardesligini sanuyordum, ama 2 gündür türklerden nefret ediyorum. allah yapanlarin belasini versin ve tüm kürt ve alevi halkimiza zulm iskence yapan fasist türk irkina lanet olsun!