Haberler
Anadoluyu Kaosa Sürüklemek Kimseye Fayda Getirmez
Alevi düşmanlığını tetikleyecek söylemler Müslümanlara, Alevilere, bir bitin olarak Anadolu’ya zulümdür. Bu kötülüğü Müslümanlara, Alevilere, diğer farklı kültürlere ve kendinize yapmayın.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı,
Sayın Ahmet Davutoğlu Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı,
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı,
Sayın Devlet Bahçeli MHP Genel Başkanı,
Sayın Selahattin Demirtaş HDP Genel Başkanı,
Dünya yaşamı denen geçici bir duraktayız. Bulunduğumuz yer bize can veren Anadolu dur. Sizlerin, çocuklarınızın, torunlarınızın geçmişiniz ve geleceğinizin beşiği Anadolu dur. Veysel baba demiş ya. ‘Benim sadık yrim kara Topraktır.’ Sadık yârimiz Anadolu coğrafyasını kaosa sürükleyerek hangi mutluluk elde edilir? Kürt Halkının insani haklarının inkarı kaynaklı kangrenin bilançosundan ders almayacak mıyız? Anadolu insanını birbirine düşman edip, hoşnutsuzluğu, sevgisizliği, tahammülsüzlüğü geliştirerek hangi mutluluk elde edilir ki?
Çağlayan adliyesinde yaşanan kanlı olaydan sonra Sayın Erdoğan’ın ‘’Bu terör örgütü mezhep dayanaklıdır’ sözleri ürkütücüdür, korkunçtur. Sayın Davutoğlu’nun Cami avlusunda siyaset yapması ülke geleceğinin aydınlık olacağını hayal etmemizi zorlaştırıyor. Parlamentoda grubu bulunan Parti liderlerinin Sayın Savcının cenazesinde bulunmamaları üzerinden teşhir etme politikası yapan hükümetle karşı karşıyayız. ‘Milli birlik resmi vermemişler’ propagandası. Milli birlik devletin başındaki siyasi erkin istekli çabalarıyla gerçekleşir. AKP hükümeti ülkemizin her sorununda milli birliği oluşturarak çözüm üretmek değil, ‘’milli birliği bozuyorlar’’ tablosunu yaratıp muhalefete yüklenme gayreti içindedir. Ülkenin en yakıcı meselesi olan Kürt sorununun milli birlikle çözülmesi gerekirken, AKP tek başına ‘ben çözerim’ diyerek siyasi menfaat peşindedir. Kürt sorunu çok ağır bir sorun olması itibari ile, her detayın kamuoyu önünde müzakere edilmesinin zamanı çoktan geçti. Sayın Kılıçdaroğluna 2011 yılında verdiğim bir dosya da şöyle bir paragraf vardı.
Türkiye de demokrasi ve Kürt sorununda ilerlemek için AKP, MHP, BDP gibi tüm Partilerin önce kendilerinde değişim yaratmaları gerekir ama özellikle CHP nin değişimi şarttır. Çünkü CHP sistemin kurucu ögesidir. Kim değişti kim değişmedi, analizi yapmayacağım ancak ortada duran gerçek şudur. Sayın Erdoğan ‘ben çözüm sürecinin mimarıyım’’ diyerek kendisinin çözeceğinde ısrarlıydı. Şimdi ‘Kürt sorunu diye bir sorunumuz yok’’ diyor….. Sayın Erdoğan Siz Ergenekon soruşturmasında da, ’’bu davanın savcısı benim’’ demiştiniz ve müthiş yanıldınız. İtirafınız ortadadır. Çözüm sürecinde de yanılıyorsunuz. Kanlı sürece yayılmış bir sorunu kansıza çevirmek, yaraları sarmak insani görevdir. Bu görev nasıl fazla siyasi menfaat elde ederim uğruna kullanılırsa, insani olmaktan çıkar. Kürt sorununda birinci derecede taraf savaşı yürütendir. Bu da sizin deyiminizle Kandil dir. Niye muhatap almıyorsunuz? Elinizde esir Tuttuğunuz Öcalan’ın mesajları önemli olabilir, peki çözümde kilit Öcalan ise, neden daha aktif rol oynaması için serbest bırakmıyorsunuz? Dolma bahçe örneği gibi akşam din iman sabah inkar toz duman neyin nesidir? Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan. Yine Çağlayana dönecek olursak. Eylemci örgütü Alevilerle ilişkilendirme çabalı mesajlarınız asla kabul edilir değildir. Bu tehlikeli politikanız 2010 referandum kampanyasından beri kesintisiz alevi karşıtı söylemlerle bazen açık bazen kapalı devam ediyor. İslami kesimin önemli oranda oylarını yanınızda tutma uğruna bu kötülüğü Anadolu ya yapmayın. 1970 yılından beri Türkiye şiddet eylemleriyle, darbelerle, iç kaos ve kanla yaşıyor. Bir terör eylemi yapıldığında, resmin arkasındaki gizi büyük kitleler ilk bakışta görmeseler bile, bu görünmezlik uzun sürmüyor. Türkiye de bu gün sergilenenler, eski filmlerin tekrarıdır. 1970, 1980 dünyasında olmadığımızı herkes bilmelidir. Sayın Cumhurbaşkanı. Ben Anadolu evladıyım. Kesimlikle sizden fazla Anadolu’yu sevdiğime inanıyorum. Sizde aynı iddiada olabilirsiniz. Bir ülkeyi sevmenin temel koşulu, tüm farklılıklarıyla birlikte yaşamı kolaylaştırmaktır. Temel sorunumuz Anadolu’nun barışçıl birliği ise, neden sizi eleştirme hakkım yok? Evet, sizi eleştirme hakkım vardır, insanidir. Ben insani görevimi yaparım, sizde caza emri verin.
Alevi düşmanlığını tetikleyecek söylemler Müslümanlara, Alevilere, bir bitin olarak Anadolu’ya zulümdür. Bu kötülüğü Müslümanlara, Alevilere, diğer farklı kültürlere ve kendinize yapmayın. Türkiye’nin en yüksek makamında oturuyorsunuz. Gönüllere girmek için büyük insanların daima kullandıkları dil olan yumuşak, kucaklayıcı hayırlı dili niye kullanmıyorsunuz. Gönül kalelerini yıkmak için neden dilinizi gürz gibi kullanıyorsunuz? Selefi İslam karşısında Tasavvuf İslam’ı savunduğu için hocanız, destekçiniz Sayın Gülen hakkında söylediklerinizi düşününce dehşete kapılıyorum. Kimsenin inancını sorgulamak haddim değildir. Siz Hak kelamına inanıyorsanız! İnsanların ahını almayın, gün gelir ah çeker duruma düşeceksiniz.
Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli, Sayın Demirtaş Sizler tehlikeyi görüyorsunuz. Alevi Suni ayrıştırması temelinde Anadolu toprağına ekilen tohumların hangi acı meyvelerini bekliyorsunuz? Çaldıran Yavuz İdris, Dersim, 38, Maraş, Çorum, Malatya, Sivas ve daha niceleri yeterince ders değil mi? Neden bu konu da birlikte açık bir manifesto yayımlamıyorsunuz?
*Ey vatandaşlar. Anadolu insanını Alevi, Suni, Kürt Türk, din, dil, ırk diye ayrıştırmanın arkasında kanlı tuzaklar vardır. Bunları görün. Oyunuzu kime verirseniz verin, sevginizi birlikte yaşadığınız tüm insanlarla paylaşamazsanız, ötekine saygılı olamazsanız, mutlu bir geleceğiniz olmayacaktır demek çok mu zor muhalefet için?
*Sayın Erdoğan’ın anlaşılması zor hırslı ayrıştırıcı söylemleri, Anadolu coğrafyasını baştanbaşa çatırdatacak depremin öncül sinyalleri gibidir.
*Öcalan’ın Yavuz Selim İdris’i Bitlisi ittifak referansını bu günlerde yeniden gündeme getirmesi, Alevileri bekleyen tehlikelerin vahim sinyalleri değilse nedir?
*Yandaş Medyada Çağlayan olayının Alevilerle ilişkilendirme yazıları facianın ayak sesleridir.
*Sayın Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın cenaze töreninden önce hükümetin görevi, muhalefet liderlerini acilen toplayıp kriz merkezi oluşturarak her saniye birlikte çalışması gerekirdi. Milli birlik, saatlerce süren rehin alma eylemi süresince birlikte çalışarak çözüm üretmekti.
* Duvarı patlatıp içerden ceset çıkarma operasyonunda polisi kutlayan Sayın Erdoğan’ın kurduğu cümle şudur. ‘Operasyon yapan polisimizin akılcı, görevlerinin gereğini yapmasını kutluyorum.’ Yoruma gerek var mı?
*Sekiz saatlik süreç, Savcıyı kurtarmak için çok büyük bir zaman dilimiydi, devlet gerekeni yaptı mı? Bu konu çok tartışılacaktır.
*Cenaze töreni, dünya yaşamı biten canın hakka yolculuk törenidir, dini görevdir. Dini görev olan dua, rızalık ve acıyı paylaşmadır. Cenaze de siyaset, taşkınlık, yasaklama ve benzeri çıkışlar acaba insani vicdanla bağdaşır mı? Geleceğin aydınlık Anadolu’su umuduyla Saygılar sunarım.
06.04.2015
Dersim 38 Sözlü Tarih Derneği adına
Başkan Mehmet Gülmez.
Not: Mektup başlıkta yazılı makam ve parti genel başkanlarına gönderilmiştir.