Haberler
Yalnız Çığlık
Musto, Dersim ‘in en yiğit en güçlü aşiretlerinden olan Çarekanlılardandı.Aşireti, Dersimi; uzun yıllar boyunca Osmanlı saldırıları karşısında canla başla savunmada hep ön planda olmuştu.
Meşe külü satan küçük tüccarım
Bir atım var kazanırım harcarım
Sabun icat oldu ona yanarım.
Sabun çıktı külü alan olmadı
Bir gece uykumdan yengem uyandı
Elimi birinin eline verdi
Kimsin dedim amca sonra ses verdi
Bağırdım sesimi duyan olmadı
Dönüş olmaz artık deyip zorladı
Abimi görünce dona tırladı
O anda bir silah sesi parladı
Beni koyup kaçtı gören olmadı
Abim terkisine atıp getirdi
Döve döve benim işim bitirdi
Yengemse Musto’ya haber yetirdi
Gel kızı al götür sorun olmadı
Çağırdı verdiler Deli Musto’ya
Sanmıştım şiradır Musto hastaya
Ne düğün ne şerbet nede pastaya
Kimseye beş kuruş masraf olmadı
İki çocuk oldu iyice daraldık
Samanlıkta yada ahırda kaldık
Çukurova gördük bir nefes aldık
Bir denize daldık yatan olmadı
Bir çocuk sırtımda,biri karnımda
Ellerim ya çamur yada hamurda
Ya taş kestik ya da dağda ormanda
Çok yoruldu Mustom nefes almadı.
On haneye bir Fatma’nın kuyusu
Bilinmiyor kerameti büyüsü
Sağlardan çok fazla yatan ölüsü
Fatma kuyu on bir hane olmadı
İşte ben bu küçük köyde büyüdüm
Ne bir komşu köyü ne şehir gördüm
Ne zülüf taradım ne saçımı ördum
Kızım deyi bir sevenim olmadı
Culluk çobanıydım dağda bayırda
İp atlayıp gezdim kırda çayırda
Hayaller kurardım şerde hayırda
Genç kız olduğumu bilen olmadı
Derken biri ayna tuttu yüzüme
Yaklaşınca tozu serptim gözüne
Tekme vurdum ayağına dizine
Gülümsedi bana kızar olmadı
Sonra bildim ayna tutmak neyimiş
Oğlanların genç kızlara meyliymiş
Önce sakız verdi sonrada yemiş
Çok şükür çevrede gören olmadı
Öğrendim ki bu Haze’nin Mustosuymuş
Birazcık hovarda biraz soyluymuş
Gazel türkü söyler mani okurmuş
Mani yaktı bana duyan olmadı
Aldı Musto
Ne güzelsin çoban kız
Olsan bile yaban kız
Gönlüm sana akmıştır
Var mı senin baban kız?
Aldı Safo
Mendilim deste deste
Beni gel anamdan iste
Eğer anam vermezse
Son cevabı benden iste
Aldı Mısto
Ah kara kız kara kız
Açma bende yara kız
Akşam size gelecem
Zülüflerin tara kız
Aldı Safo
Mısto beni aldatma
Yüzüğü dama atma
Eğer sana kaçarsam
Yolda bırakıp kaçma
Ben Fidan karının kızı Safoyum
Nezaket anlamam deli doluyum
Ben evin kızıyım hem de oğluyum
Bu yüzden arkama düşen olmadı
Kenger sakızıyla bir yağlı dürüm
Yalın ayak bu taşlarda yürürüm
Cullukları yayar hem de korurum
Bir tek culuğumu çalan olmadı
Dedim işim budur ya seninkisi?
Varsa bana söyle biri ikisi
Sevgilin var mıydı benden eskisi
Dedi senden gayri yarim olmadı
Bulduklu, Pekmezci, Kuyluk köyleri
Bize mekan oldu ören yerleri
Bize dost oldular ağa beyleri
Yüz çevirip bir horlayan olmadı
On bir coçuk verdim Musto gavura
Düşünmedik bunları kimler kayıra
Dediler sen doğur Allah doyura
Şükür hiç kimsemiz yaban olmadı
Seksen beşe geldim nüfus yetmiş beş
Kaderleri aynı bizimkine eş
Torunlar doğurdu beş ile on beş
Yeter artık bu kadar diyen olmadı
Önce Mıstom gitti sıra bendedir
İki büklüm oldum gözüm yerdedir
Biz çektik bunca dert sıra sendedir
Kabrime bir tek gül atan olmadı
Kayın anam söyledi ben yazdım.
Damat Turabi Bakır
15/04/2015 Australia

Ayaktakiler Safiye nenemle Mustafa dedem.Oturansa en büyük oğulları Hasan dedem (Babamın babası) küçük çocuksa en küçük çocukları rahmetli Selahattin dedem.60 yıl önce Kozan’ın Kuyluk köyünde çekilmiş bu fotoğraf.
İşte böyle seslenmiş Kızılbaş kızı Safiye kendisi gibi Kızılbaş Musto’ya .Ömründe çektiği tüm sıkıntıları, Mustafa’ yla olan evlilik süreçlerini,onunla yaşadığı açlıkları,zorlukları bir bir dökmüş satırlara.Öyle bir dökmüş ki aslında bizlere tek bir satır bile anlatmaya gerek bırakmamış ama gel gör ki Safiye’nin seslendiği Musto’su 1000 yıllık bir sürgün serüvenin son temsilcilerindendi.O,Deylem’den Dersim’e,Dersim’den de Çukurova’ ya uzanan bir acı ve dik duruş kültürünün çocuğuydu.İşte bu yüzden onun dediklerine karşı Musto’nun adına bir söz söylemek düştü bizlere.
Musto, 1900′ lerin başında o dönem Tercan’ a bağlı olan Kurtmahmut Köyü’nde doğmuştu.
Musto, Dersim ‘in en yiğit en güçlü aşiretlerinden olan Çarekanlılardandı.Aşireti, Dersimi; uzun yıllar boyunca Osmanlı saldırıları karşısında canla başla savunmada hep ön planda olmuştu.Yani Çarekan Dersimle Dersim’ de Çarekanla anılır olmuştu o zulüm ve baskı dönemlerinde.Sonra Osmanlının saldırılarına Rus Çarlığı’da eklenince Musto’nun köylüleri artık köyde tutunamaz olmuş.Bir yandan Osmanlı bir yandan Ruslar, köyü mahveder olmuş.Bu baskıların üzerine babası İbrahim’in Rusların elinden işkenceyle öldürülmesi eklenince de anası Xaze köyden göç kararı almış.Tercan dan Maraş Afşin’e gelmişler ilk önce. Burada Xaze, bir adamla evlenmek zorunda kamış.Annelerinin bu evliliklerini uygun bulmayan ağabeyler Hasan ve İsmail, küçük kardeşleri Musto’ yu da yanlarına alarak yeniden göç yollarına dökülmüşler.İlk önce Adana’ ya bağlı Tufanbeyli ilçesine gelmişler 3 kardeş.En büyükleri olan Hasan Mustafa nın çok küçük olmasından ötürü onu orada Kızılbaş Kürt köyü olan ve Şadilli aşiretine mensup Fatmakuyu Köyünde bırakır.İşte bu olay Musto’ nun hayatında ölene kadar devam edecek olan bir burukluk,kimsesizlik ve gariplik sürecinin başlangıcı olur.Bu köyde Musto-i Xaze diye anılmış o.Diline yabancı olduğu bu köyde çok sıkıntılar çekmiş.Yatacak sıcak bir yer,bir kap sıcak yemek en büyük hayali olmuş çocukluğu süresince bu köyde.Sonra biraz büyüdükten sonra abisi Hasan tekrar yanına almış onu.Babalık yapmış eğitmiş,giydirmiş ve en önemlisi de hasret duyduğu bir aile ortamı sunmuş ona ancak bu mutluluğu pek uzun sürmemiş Musto-ı Xaze’ nin.Çünkü abisi Hasan,demiryolu hattında çalışmaya başladığı 30.gününün akıbetinde üzerine ray düşerek feci şekilde hayatını kaybetmiş.Abisinin bu beklenmedik ölümü Musto’ yu derinden yaralamış .Çünkü onun ölümüyle Musto-ı Xaze en büyük koruyucusunu kaybetmişti .
Ağabeyinin ölümünden sonra Musto artık hayat karşısında ayakları üstünde durmasının gerektiğine inanarak o dönem Çukurova’ da meşhur olan tütün kaçakçılığı işine başlamış.Dağlar,mağaralar ve tanımadığı köyler onun yeni meskeni olmuş.Nice kurşunlardan kurtulmuş,işkencelerden geçmiş Mustafa.Yani ölüm hep ensesinde gezmiş gençliği boyunca.Sonra yolu tekrardan Fatmakuyu’na düşünce orda Safiye’ yi görmüş ve aşık olmuş ona.O da istermiş aslında Safiye’yle alnı şanlı bir düğünle evlenmeyi ama gel gör ki Safiye’ yi istese vermezlermiş kendisine çünkü Mustafa garibandı,kimsesizdi ve adı o dönem arananlar arasında geçiyordu.İşte bu sebeplerden ötürü Safiye’ nin kendisine verilmesinin uygun bulunmayacağını düşünerek Safiye’yi kaçırmaktan başka çaresinin olmadığını düşünmüş.Onu alıp kaçırmış köyden Musto.Bu olayın üzerine köyde büyük bir kargaşa çıkmış.Safiye’ nin ağabeyi Hüseyin elinde silah ve toplayabildiği kadar adamla peşlerine düşmüş onların derken Katderesi denilen köyde Safiye’ yle Mustafa’ yı yakalamışlar ve Mustafa oradan kaçmak zorunda kalmış.Sonra Safiye’ yi döverek köye getirmişler ve ahırda zincirleyerek hapsetmişler.Safiye’ nin bu durumuna çok üzülen yengesi, eşi Hüseyin’ i ikna ederek Safiye’nin Mustafa’ yla evlenmesini sağlamış ancak Hüseyin tüm mirastan mahrum bırakmış onu ve hakkı olan tüm tarlaların ve malların çoğuna da el koymuş.Abisi Hüseyin, onların daha sonraları köyde rahat etmelerine engel olunca da Mustafa, tütün kaçakçılığı zamanında tanıştığı Kozanlı Kütük Kamil in köyüne yani Kuyluk’a yerleşir Safiyeyle birlikte.100 hanelik bu Sünni Afşar köyünde Safiyeyle Mustafa köyün tek Kızılbaş hanesi olmuşlar ancak bu köyde Mustafa’yla Safiye Fatmakuyu’na nispeten daha rahat etmişler.Çünkü köyün ağası olan Kütük Kamil’ in Gavur kızı Fatma lakabında Ermeni bir eşi vardır ve bu kadın, kendisi gibi öksüz ve yalnız olan Mustafa’yla Safiye’ ye köyde kol kanat gerir. Onların köyde ev sahibi olmalarını sağlar ve köyde kaldıkları süre boyunca onlara köyde yabancı olduklarını asla hissettirmez. Çünkü garibin derdini garip anlar derler ya işte yaşanılan acılardaki kardeşlik Kızılbaş Mustafayla Safiyeyi ”Gavur kızı!” Fatmayla kardeş yapmış ölünceye dek bu köyde .Çünkü hasretmiş uzun yıllar boyunca bu köyde Gavur kızı Fatma yalnız çığlıklarını anlayabilecek birilerine.
İşte yaşamları böyle olmuş Safiye’ yle Mustafa’ nın . Ömrünün sonuna doğru içinde biriken tüm yalnız çığlıkları böyle haykırmış dünyaya gariban nenem .Çektikleri tüm sıkıntılar, dertler sömürgeci devletlerin,feodal sistemin ve göçün etkisiyle olmuş ama gariban nenem anlayamamış bunu.Anlayamamış Kızılbaş’ ın Gazneli Mahmut’ tan bu yana çektiği göç,sürgün ve baskı dertlerini ve bu yüzden de böyle veryansın etmiş dedem MUSTO-I XAZE’ YE..
TAYFUN BİLİCİ
