Connect with us

Dersim News, Dersim Haber, Dersim

Aşık Mahzuni Şerif’in anısına saygıyla…

Haberler

Aşık Mahzuni Şerif’in anısına saygıyla…

17 Mayıs 2002’de Hakk’a yürüyen Alevilerin büyük ozanı Aşık Mahzuni Şerif’i özlem ve saygıyla anıyoruz…

Dersimnews.com “Çağımızın Pir Sultan Abdalı” olarak tanınan büyük ozanımız Aşık Mahzuni Şerif‘i Hakka yürüyüşünün yıl dönümünde özlem ve saygıyla anıyoruz…

mahzuni-serif

Mahzuni Baba

 

HAYAT HİKAYESİ

Aslan Dersim Hozat’lı olan  Aşık Mahsuni Şerif, Kahramanmaraş’ın Afşin İlçesi’nin Berçenek Köyü’nde dünyaya geldi. 1955 yılında, sonradan Ankara’ya nakledilen Mersin Astsubay Okulu’na kaydoldu. 1960’ta eşi Suna’yı kaçırdı ve 6 ay köyünde kaldı. Bu sırada okulu Balıkesir’e nakledildi. Okul komutanının çabası ile yeniden okula dönen Aşık Mahzuni, 6 ay devamsızlık yaptığına ilişkin bir ihbar üzerine okuldan atılınca yeniden köyüne döndü. 1964 yılında ilk plağı ile müzik piyasasına girdi.

Mahzuni Şerif’in ölümü öncesi Roll Dergisi’nde yayımlanan yazısında müzikolog Ulaş Özdemir, Aşık Mahzuni Şerif’in yaşam öyküsünü incelemişti.

Ayrıca Fikret Otyam, Almanya’da yaşayan yoldaşı Osman Dağlı (Aşık Maksudi), ozan arkadaşı Aşık İhsani, türkülerini en çok yorumlayan sanatçılardan Edip Akbayram ve genç kuşaktan Cemali’ye teybini uzatıp, anılarını, değerlendirmelerini derlemişti.

Dağlı’nın anıları Mahzuni’nin gelişimini, Otyam’ın anıları insani özelliklerini, Aşık İhsani ve Edip Akbayram’ın söyledikleri politik çizgisini, Cemali’nin değerlendirmesi ise etkilerini anlamak açısından oldukça  önemli.

Doğar doğmaz bu dünyanın çamurun / Niye gördün kör olası gözlerim / Doluya çevrilmiş bahar yağmurun / Niye gördün kör olası gözlerim

Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesine bağlı Berçenek köyünde 1940 yılında dünyaya geldi Şerif Cınk -namı diğer Mahzuni Şerif. Küçük yaşta çobanlık yapmaya, ağaların baskın olduğu köyde, cemlerde ve muhabbetlerde kendini geliştirmeye başladı. Berçenek, etraftaki köylere göre Alevi damarı güçlü olan bir köydü. Mahzuni mayasını sağlam vurmuştu.

Uyan çoban uyan süründe kurt var / Mor koyun yaralı kuzu perişan / Şakiler dönüyor inliyor dağlar / Mecnun çöle dargın yazı perişan

Bağlamaya amcası Aşık Fezai (Behlül Baba) sayesinde merak saldı. Köy meclislerinden etkilense de halkının acz içinde olmasından rahatsızlık duymaya başlamıştı. Cemlerden ahlâk dersleri alırken, kafasında kavga dizeleri yazmaya başlamıştı.

Daha anamdan doğmadan / Neden ben ihtiyar oldum / Yedi yaşıma değmeden / İhtiyar oldum, ihtiyar oldum

Bağlamaya gönlünü kaptırmıştı. Usta malı deyişler, türküler söylüyordu. 50’li yıllarda, lise döneminde Ankara’da yatılı bir askeri okula yazıldı. Sazı yanındaydı. Bir yandan Ankara Radyosu Yurttan Sesler programının yürütücüsü Muzaffer Sarısözen’in yanına gidip gelirken, diğer yandan Ahmed Arif, Hasan Hüseyin gibi şairlerle, yazarlarla ilişkiye geçti. Aşık Veysel, Davut Sulari gibi ozanların usta mallarının yanına, kendi türkülerini de katmaya başladı.

Sensiz bu dünyanın tadı olur mu / Adı güzel Hacı Bektaş Veli dost / Seni sevmeyenler hakkı bilir mi / Adı güzel Hacı Bektaş Veli dost

Özellikle 60’lı yıllarda yükselişe geçti Mahzuni Şerif. Ankara’da, Fikret Otyam’ın “aşıklar tekkesi” evinde, Feyzullah Çınar’dan Nesimi Çimen’ı Aşık Daimi’den Kul Ahmet’e pek çok ozanla bir araya gelmeye başladı. Otyam’la ilişkileri baba oğul gibiydi. Bu dönemde Alevi deyişleri formunda da hayli geleneksel türküler yazdı Mahzuni Şerif. Aleviler arasında tutulmaya başlamıştı. 6O’lı yılların ilk yansı, Mahzuni’ye göre “Alevicilik” yaptığı yıllardı. Alevilerin yıllar boyu sürecek Mahzuni Şerif sevgisi bu dönemde başladı. Birinci yüzünde “Berçenek’ten yaya geldim (Acı Doktor]” türküsü olan ilk 45’liği, 1964 yılında yayınlandı. Sesi, devrin ozanlarına göre çok inceydi. Sazına yumuşak vuruyor, ama derdini güçlü ifadelerle, sözlerle anlatıyordu.

Elim kolum kelepçeli / Oy babo oy oy / Koltu yumuşak, ağa deli / Vay babo vay vay // Yıkılacak yanlış giden /

Bu işin nedeni neden / İnsanlığı insan eden / Huy babo huy huy
60’lı yılların ikinci yarısında, özellikle Türkiye İşçi Partisi çevresini tanımaya başlayınca, türkülerle yeni bir yola girdi: Alevicilik yapmayı bırakmış toplumsal sorunlarla daha çok ilgilenmeye başlamıştı. Ancak hiçbir döneminde Aşık İhsani, Aşık Zamani kadar sert söylemi olmamıştı. En kızgın türkülerini bile “ince ince” söylemişti.

Bizim memleketten haber sorarsan / Kimi açtır kimi toktur efendim / Koltuğu bulanlar bizi unuttu / Arada sürünen çoktur efendim

Aşık Mahzuni Şerif'in Mezarı ve Anıtı - Hacıbektaş/Nevşehir Foto: Hıdır Kılınç

Aşık Mahzuni Şerif’in Mezarı ve Anıtı – Hacıbektaş/Nevşehir
Foto: Hıdır Kılınç

İlk plağından sonra türkülerini sahnelere taşıdı, Aşık İhsani, Kul Ahmet, Kul Hasan, Nesimi Çimen, Aşık Daimi gibi pek çok ozanla konserle çıktı. “Aşık edebiyatı”nın en hızlı yılları başlamıştı. Bir yandan devrimci gecelerde, diğer yanda eylemlerde aşıklar ön plandaydı. Gündem aşıkların türküleriyle izlenebilirdi.

Bir çift öküz yeter mi / Aha Mehmet Emmi / Böyle baca tüter mi / Daha Mehmet Emmi / On çocuk arpa yiyor / Aha Mehmet Emmi / Beyler bunu bilmiyor / Daha Mehmet Emmi

Aynı dönemde Aşık İhsani’yle birlikte ağalığı taşlayan, köylerde yaşananları anlatan pek çok türkü yazdı Mahzuni: “Keyfo Ağa”, “Cafer”, “Murtaza”, “Salman”, “Dürzü”, “Sümbül Ağa”, “Çürük Hasan”, “Abur Cubur Adarn”, “Mamudo”, “Hidayet”, türkülerinde anlattığı onlarca karakterden bazılarıydı. Lirik türkülerinin yanında her zaman taşlamalar yazdı. Keskin türkülerinin büyük çoğunluğu bu taşlamalardı.

Akşam oldu gene hapis kitlendi / Demir perdeleri çekme gardiyan l Ne yardan haber var ne mektup salan / Bir de sen belimi bükme gardiyan

Kendi dönemindeki diğer aşıklar gibi, birçok konser ve plağından sonra Mahzuni Şerif hakkında da soruşturmalar başlatıldı. Kısa aralıklarla birkaç kez hapiste yattı. Ama susmamaya kararlıydı.

Bütün insanlık adına / Amerika katil katil / Kanun yapar teper / Amerika katil katil / Vietnam’ın suçu nedir / Hür yaşamak ayıp mıdır / Atom patlat ister kudur / Amerika katil katil // Mahzuni Şerif uyuma / Gün geldi çattı akşama / Bizden selam söyle Vietnam’a / Amerika katil katil

En sert türkülerini 70’li yıllarda yazdı Mahzuni Şerif. Türkiye’nin dört bir yanında öğrenci gecelerinde konsere çıkıyordu. “Dumanlı dumanlı” ya da “Nem Kaldı” gibi yalın türkülerinin yanında. “Amerika katil” ya da “Kolum nerden aldın sen bu zinciri” gibi kızgın türkülerini söylüyordu.

Köşkün sarayın yıkılsın / Erim erim eriyesin / Umudun suya dökülsün / erim erim eriyesin / Sürüm sürüm sürünesin

Nihat Erim için yazıldığı iddia edilen “Erim erim eriyesin” türküsünü plağa okuması yüzünden yine hapse atıldı. Türkü o dönemde çok popüler oldu. Basında Mahzuni hakkında pek çok yazı çıktı. Seveni kadar sevmeyeni de çoğalmıştı.

İnce ince bir kar yağar / Fakirlerin üstüne / Neden felek inanmıyor / Fukaranın sözüne // Öldük öldük biz açlıktan / Yapma ağam n’olur n’olur / Adam mı ölür, okul olunca / Yol yapılınca, çeşme olunca / Kendin bulunca n’olur n’olur

70’li yıllara damgasını vuran Cem Karaca. Edip Akbayram, Selda ve nice müzisyenin beslendiği en önemli kaynak Mahzuni Şerif türküleriydi. Sözlerinin yanında müzikleriyle de yürek kaldıran bu türkülerin yorumlandığı plaklar milyonlarca sattı.

Öyle bir zamana düştük / Küfrün adı iman oldu / Doğru dürüst gider iken / Hakkın yolu duman oldu // Dost rüzgarı kesti hızı / Okşattı gitti gammazı / Daha dünün hayırsızı / Şimdi kaşı keman oldu

70’li yıllar, Mahzuni Şerif’in yeniden doğuşuydu. Rotasını değiştiren aşık arkadaşları olsa da türkülerine daha fazla sarıldı. Geleneksel formu bozan, yönünü arabesk, Anadolu pop gibi günün yeni akımlarına dönen, ama sazıyla çalıp söylediği “Darağacı”, “Sarhoş”, “Dargın Mahkum”, ‘Kanadım değdi sevdaya”, “Bugün benim yeşil bağım kurudu” gibi türküler yazdı. Denebilir ki, bu türküler Mahzuni’yi kendi kuşağından ayırdı. Aşıklığını şarkı yazarlığına da dönüştürmüş, piyasanın en gözde ozanı olmuştu. Politik olarak aynı kulvarda yer almasa da, şarkı yazarlığı konusundaki ustalığıyla Neşet Ertaş ‘la aynı kulvardaydı.

Karlı dağlar kara bulut içinde / Yaylası hüzünlü yöresi bir hoş / Sevdalı yolcular umut içinde / Hayalin düğünü töresi bir hoş // Han sarhoş hancı sarhoş / Yolda yabana sarhoş / El çek tabip kalbimden / içimdeki sancı sarhoş

Plaklarının yanında, şiirlerini kitaplarda topladı. 80’li yıllarda tıkanan aşık edebiyatı içinde en üretken isim yine Mahzuni Şerif’ti. Özellikle “Dom dom kurşunu”, bir dönem yasaklansa da, en çok yorumlanan Mahzuni türkülerinden bîri oldu. Bu dönemde Almanya’da kalan Mahzuni, popüler türkülerinin yanında, o yıllarda yayınlanan “Maraş Dramı” adlı albümünde olduğu gibi, toplumsal içerikli türküler yazmaya devam etti.

Gücenme ey yarım softa / Avareyim de avare / Vallah billah yemin ettim / Yönümü dönmem duvara // Ben insana gavur demem / insandan gayriyi sevmem / Hurili cennet istemem / Çünkü aşığım didara

Bol taşlamalı albümler kaydetmeye devam etti. 8O’li yıllarda muhabbet albümlerinde yer aldı. 90’lı yıllar boyunca yeni türkülerinden oluşan, Musa Eroğlu’nun düzenlemelerini yaptığı pek çok albümü yayınlandı. Bu albümlerde yer alan “Zevzek”, “Kirvem”, “Bugün ben şahımı gördüm” gibi türküler yine piyasanın gözdeleriydi. Bunların yanında Musa Eroğlu, Sabahat Akkiraz gibi müzisyenler için birbirinden güzel deyişler yazdı.

Kirvem bu yıl bu dağlarda aman / Sensiz yazın tadı mı olur aman / Selâmın niye gecikti aman /Bir selamın adı mı olur / Kirvem aman, ne de çabuk geçti zaman

Yeni türküler yazmaya, her yıl yeni albümler yayınlamaya devam etse de, genç kuşaklar eski türkülerini tekrar yorumlamaya başladı: Cemali “Yuh Yuh”, “Saka Maka”, Kardeş Türküler “Dargın Mahkûm”, “Çeşm-i siyahım”, Erdal Erzincan “Nem kaldı” türkülerini söyledi. Son otuz-kırk yıllık müzik tarihimizin en üretken kalemi hâlâ türküleriyle gündemdeydi.

Kader böyle imiş böyle yazılmış / Gidiyorum kara gözlüm ağlama / Mezarımız gurbet elde kazılmış / Gidiyorum dudu dillim ağlama / Emanet eyledim körpe kuzumu / Arkalarda koyma benim gözümü / Getir ver çalayım kırık sazımı / Gidiyorum kara gözlüm ağlama

1990’ların sonunda geçirdiği ağır bir beyin ameliyatını çabuk atlattı Mahzuni. Albüm kaydetmeye, konserlere çıkmaya devam etti. Ölümünden sonraki dedikodulara bakılırsa, para aşkı yüzünden hasta hasta konserlere çıkarılıyordu. Bu yüzden sağlık durumunun daha da ağırlaştığını söylüyordu kimileri. Son dönem türkülerinde, acı sonun yaklaştığını biliyor gibiydi…

Binbir ümitle çekip tuttuğum dallar / Uzadıkça yokuş oldu gittiğim yollar / Mahzuni birlikte doğup bittiğim yıllar / Acı sonun geldiğinden haberin var mı

Almanya’da damar tıkanıklığı yüzünden yattığı hastanede 17 Mayıs 2002 günü Hakka yürüdü Mahzuni
Şerif. Geride yüzlerce türkü, onlarca albüm ve milyonlarca sevenini bıraktı. Vasiyeti üzerine Nevşehir’in Hacı Bektaş ilçesine gömüldü.

Dünya bana küsüyormuş / Yüzbin defa güle güle / Bana kafirmiş diyorlar / Yüzbindefa güle güle / Öleceğim nasıl olsa // Bırak yaşını döksünler / Bırak evimi yıksınlar / Bırak canımdan bıksınlar / Yüzbin defa güle güle / Ara sıra gele gele II Ben tanımam hoca olur / Kamil olan kamil bilir / İnsanoğlu doğar ölür / Yüzbin defa güle güle / İnsan doğar yine yine // Cenazemi kıldırsınlar / Beni bana bildirsinler / Mahzuni’yi öldürsünler / Yüzbin defa güle güle / insan ölür bile bile

 

Sosyal medyada paylaşın
        
   
Continue Reading
You may also like...
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

12 − two =

More in Haberler

To Top