Haberler
‘Aleviler bugüne kadar inanışlarını baskı altında yaşadılar’
‘Hazreti Ali’nin doğum günü’ olarak da kabul edilen ve baharın başlangıcı olan 21 Mart’ın anlamını, Cem Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Ali Askar Sevin, Zafer Arapkirli ile Seyr-ü Sabah’a anlattı.
RS FM’e telefonla bağlanan Cem Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Ali Askar Sevin, 21 Mart’ın hem Aleviler için hem insanlık tarihi için önemli olduğunu söyledi ve ekledi:
“Aleviler inanışları gereği insanı ve insan sevgisini merkezine alan bir topluluk. Barış yanlısı, ötekileştirmeyen, insan hak ve özgürlüklerini renk, dil, din, ırk ayrımı yapmadan savunan, evrensel değerleri ve uzlaşı kültürünü benimsemiş bir topluluk. Şiddete ve kıymaya karşı olmuş, tabiri caizse günümüzde İslamiyet’in gülen yüzü olarak algılanan tasavvuf ehli değerlere sahip topluluk olarak anılıyor.
Hz. Ali (ra), Hz. Muhammed (sav)’in hem damadı hem de amcasının oğlu, 21 Mart 598 tarihinde doğmuş. Aynı zamanda baharın müjdecisi ‘Sultan Nevruz’ olarak da anılır. Aleviler ülkemizde böyle coşkuyla kutlanması gereken bir günü maalesef yıllar yılı Türkiye’de ve dünyada 1512’den beri, Yavuz Sultan Selim’in babasını öldürmesi tarihinden sonraki Anadolu’da ücra köşelere göç etmiş. Alevi topluluğun hakları hep geri planda kaldığından bütün taleplerini, coşkularını, inanışlarını hep gizli, baskı altında ve farklı yerlerde icra etmiş. Dede-baba ağız ve söylemleriyle, nefesleriyle bugüne kadar baskılar altında ve gizli bir şekilde Anadolu’ya kadar gelmiş bu öğretiyi bu inanışı Anadolu’da yaşamış bir topluluk. Önemli çünkü insanı merkeze alan bir inanışın, bir düşüncenin tezahürüdür Alevilik. Ama nedense Aleviler bugüne kadar bu inanışlarını, bu yaşam felsefelerini yaşarken baskı altında kaldılar.”
SEVİN: ALEVİLER NE İSTEDİLER?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne taşınan cemevi meselesiyle ilgili Ali Askar Sevin, “21 rakamından yola çıkarak bir ironi yapayım. Türkiye’de bunun davası iç hukuk yolları tüketildikten sonra Cem Vakfı Onursal Genel Başkanı Prof. İzzettin Doğan ve 201 arkadaşının müracaatıyla başlamış bir hukuku süreç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınmış. Uzun bir yargılamadan sonra, 21 yıl sonra 26 Nisan 2016 tarihinde karar bağlanmış.
Peki Aleviler ne istediler? Eşit vatandaşlıktan doğan haklarını talep ediyorlar. Alevi inancının yerine getirilmesi ile ilgili hizmetlerin kamu hizmeti olarak sunulmasını istiyorlar. İbadet yeri olan cemevlerine ibadethane statüsü verilmesini istiyorlar. Alevi inanç önderlerinin kamu görevlisi olarak istihdam edilmesini istiyorlar. Alevi yurttaşlarının İslam inançlarını gelecek kuşaklara aktarabilmeleri için dede-baba inanç önderlerinin yetiştirilmesi için okullar açılmasını istiyorlar” şeklinde konuştu.
sputnik