Gündem
4×4 Alevi Nasıl Olunur?
Eğer Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi adı altında Alevi öğrencileri de kapsayacak şekilde din eğitimi veriyorsanız,
Eğer Anayasa’da ‘eşit yurttaşlık’ hakkı tanınmıyorsanız, “Ben de dört dörtlük Aleviyim” sözüne kimse inanmaz.
Dersimnews.com – Araştırmacı gazeteci ve yazar Nedim Şener, Posta gazetesindeki köşesinde bugün Başbakan Erdoğan’ın” ben dört dörtlük Aleviyim” söylemini ele aldı.
İşte Nedim Şener’in “4×4 Alevi Nasıl Olunur” başlıklı yazısı…
Başbakan’ın büyük yanılgısı Türkiye kazanır mı? Aleviliği yalnızca Hazreti Ali sevgisi olarak düşünmesi. Alevileri en çok kızdıran ise Aleviliğin (özellikle politikacılar ve Sünni din adamları tarafından) tanımlanması. İşin teolojik kısmı karışık.
Çünkü Alevilik bölgesel olarak farklılık gösteren bir inanç şekli. Ne olduğunu ise oradaki Aleviler biliyor. Başbakan önceki gün “Eğer Alevilik Hazreti Ali’yi sevmekse ben dört dörtlük Aleviyim” dedi. Aleviler buna karşı çıktı. Çünkü Alevilik Hazreti Ali sevgisine indirgenemez. İndirgenirse de o Alevilik olmaz.
Cemevi sorunu
Zaten ‘empati kuracağım’ diye kimsenin kendisini Alevi ya da Sünni şeklinde ifade etmesi zorunluluğu da yok. Ancak Başbakan Erdoğan’ın ‘demokrasi ve insan hakları adına’ yapması ve yapmaması gereken bazı şeyler var.
Eğer Türkiye’de tahminlere göre 12 ile 20 milyon arasında Alevi yaşarken cemevlerini halen ibadethane olarak kabul etmiyor, “Müslümanların ibadet yeri camidir” diyorsanız,
Eğer Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi adı altında Alevi öğrencileri de kapsayacak şekilde din eğitimi veriyorsanız,
Eğer Anayasa’da ‘eşit yurttaşlık’ hakkı tanınmıyorsanız, “Ben de dört dörtlük Aleviyim” sözüne kimse inanmaz.
Afedersiniz Alevi’
Eğer Karacaahmet Cemevi için “Ucube” diyorsanız, devasa camiler yapıp bir cemevi ziyaretine gitmiyorsanız,
Eğer siyasi rakibinizden “Afedersiniz Alevi” diye bahsedip meydanlarda yuhalatıyorsanız,
Eğer Madımak Oteli’ni ‘Utanç Müzesi’ yapalım talebine ‘anı köşesi’ yaparak, katliama katılanların ismini kurbanlarla yan yana yazarak cevap veriyorsanız,
Eğer Aleviler açısından hassasiyeti bilindiği halde Yavuz Sultan Selim’in adını 3. Boğaz Köprüsüne veriyorsanız,
Eğer asimilasyon amacıyla Alevi köylerine camii yapılmasına sessiz kalıyorsanız dört dörtlük Alevi olamazsınız.
Eğer yönettiğiniz ülkede Aleviler, kendileri için kutsal bir mekan olan Hacı Bektaş’taki dergaha ancak 3 TL vererek girilebiliyorsa,
Ayrımcılığa uğruyorlar
Alevi Vali, Alevi müsteşar, Alevi Emniyet Müdürü atamayıp bürokraside ayrımcılık yapıyorsanız “Ben dört dörtlük Aleviyim” sözünüze sizi alkışlayanlardan başkası inanmaz. Başbakan ‘Dört dörtlük Alevi’ olmak istiyorsa (ki zorunlu değil), “Ben Sünni’yim ve Aleviler de tüm halklarıyla Alevidir” demelidir. Çünkü Alevi ile Sünni’nin kardeş olabilmesi için haklarının da eşit olması gerekir.
Sandıktan Hitler çıkacaksa Hitler gider sandık kalır
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Erdoğan’ın anlaşamadığı konuların başında demokrasinin tanımı geliyor. Bir süre önce Cumhurbaşkanı “Demokrasi yalnız seçim değildir” derken, Başbakan “Hayır demokrasi sandıktır” cevabını vermişti. Başbakan bu görüşünü en uç örneklerle de destekliyor. Hatta Nazi lideri Hitler’in adını bile kullanmaya başladı. Başbakan “Hitler de sandıktan çıktı diyorlar. Peki ne yapalım, Hitler çıkabilir diye sandığı mı kaldıralım?” diye soruyor.
Örnek Avusturya’dan
O zaman biz de Başbakan Erdoğan’a cevabı yine Hitler’in memleketi Avusturya’dan verelim. Avusturya’da 1999’daki seçimde aşırı sağcı Jörg Haider liderliğindeki Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) oyların yüzde 27’sini aldı. Avusturya Halk Partisi’de (ÖVP) oyların yüzde 27’sini almıştı. ÖVP, FPÖ’ye koalisyon teklifi götürünce yalnız ülke değil dünya karıştı. Avrupa ayağa kalktı. Avrupa Birliği yaptırım tehdidinde bulundu. Büyük uluslararası baskı karşısında izole olan Avusturya’da koalisyon Jörg Haider’in FPÖ liderliğinden ayrılması ile kurulabildi. Uzun sözün kısası; Eğer sandıktan Hitler çıkarsa, sandık kalır Hitler gider