Alevilik
Sivas Katliamı’nın Anılması Yasaklanıyor!
Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı, Sivas Katliamı Anma Töreni düzenleyen tertip komitesi hakkında dava açıyor. Komite üyeleri, “yasada gösterilen görevleri yerine getirmeme” ve “kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme” ile suçlanıyor.
Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı, Madımak Oteli’nde hayatını kaybedenler için 2 Temmuz 2011’de gerçekleştirilen anma törenini düzenleyen komite hakkında hazırladığı iddianameyi Sivas Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
Savcılık, 33 aydın ve sanatçının hayatını kaybettiği ve Sivas Katliamı olarak da anılan olaylarda ölenleri anma etkinliğini düzenleyen Tertip Komitesi’ni “2911 sayılı Gösteri Toplantı ve Yürüyüş Yasası’na muhalefet etmek” ile suçluyor. Komitenin başkanı Hidayet Yıldırım ve komite üyesi İbrahim Erdoğan, Madımak Oteli’nin önünde veya bahçesinde bundan sonra gösteri veya anma töreni düzenlenmesinin tamamen yasaklanmaya çalışıldığını düşünüyor.
Her yıl 2 Temmuz 1993’te yaşanan olayların unutulmaması için tertiplenen anma törenlerinin 18.’si bu yıl, Demokrasi Platformu Başkanı ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Temsilcisi Hidayet Yıldırım, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Şube Başkanı İbrahim Erdoğan, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Sivas İl Başkanı MuzafferDeniz, Emek Partisi (EMEP) İl Başkanı Cevat Aktaş ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Sivas İl yöneticisi Hüseyin Erol‘un yer aldığı bir Tertip Komitesi’nce düzenlenmişti.
Savcılık, Tertip Komitesi’ni, “2911 Sayılı Yasa‘ya göre belirlenen miting alanını ve yürüyüş güzergahını” geçmek; “Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme; bunların hareketlerine katılma”kla suçluyor.
Madımak Oteli, bu yıl haziran ayında kamulaştırılarak bir Kütür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı bir Bilim ve Kültür Merkezi’ne dönüştürüldü. Anma Töreni, Sivas Valiliği’nin uyarısı üzerine, Otel’in 15 metre etrafındaki alanın dışında gerçekleştirildi.
2 Temmuz’da Sivas Demokrasi Platformu adına konuşma yapan İbrahim Erdoğan, Cumhuriyet gazetesine yaptığı bir açıklamada, “1 Temmuz’da ulusal basında anmanın valilikçe yasaklandığı ve anmanın yaptırılmayacağı konusunda haberler çıktı. Bizi Emniyet’e çağırdılar ‘Basın bu olayı abarttı, hiçbir engel yoktur, istediğiniz şekilde gidebilirsiniz. Ama biz devlet memuru olarak usulen gitmemeniz yönünde tebliğ ediyoruz. Ama bu usulen yapılmış bir şey’ dediler” ifadesine yer verdi.
Komite başkanı Hidayet Yıldırım bianet’e yaptığı açıklamada, kendilerinden önce gösteri yapan kitle örgütleri hakkında soruşturma veya dava açılmadığına ama “oranın Utanç Müzesi olmasını isteyenlere” açıldığına da değindi.
Erdoğan ayrıca Emniyet Müdürü’nün gülerek “Yarın gaz bombası falan atılmayacak” dediğine de dikkat çekti.
Kendilerine yasal süreç gereği “otelin önüne gidilmemesi yönünde bir yazı” tebliğ edildiğini söyleyen Erdoğan açıklamalarında, “Savcılıktaki ifademizde bu olayın yaşanmasında sorumluluk valiliğindir dedik. Otelin önüne gitmek suç ise bizi suça teşvik ediyorlar. Bir taraftan ‘gideceksiniz, bir engel yok’ diyorlar, ondan sonra da suç işlediniz diyorlar” ifadelerine yer verdi.
Erdoğan ayrıca “2 Temmuz günü de bize gaz bombası attılar ne yazık ki. Bu tür yaklaşımlar bizlerin oraya gidip anma yapmamızı hiçbir şekilde engellemeyecektir” diye konuştu.
Erdoğan kendisi ile yaptığımız görüşmede atılan gaz bombasından kaçmak isteyen bazı göstericilerin, 15 metrelik alana girmek durumunda kaldığına değindi. Emniyetten kendilerine açıklama yapılmasaydı dahi gösteri yapmaya gideceklerini belirten Erdoğan, 2 Temmuz günü Sivas Valisi Ali Kolat, Emniyet Müdürü Ahmet Kemal Sayhan ve Belediye Başkanı Doğan Ürgüp’ün Madımak Oteli’ne gidip “hatıra fotoğrafı çektirircesine” çiçek bıraktıklarının altını çizdi.
Erdoğan “2 Temmuz 1993’teki olayların yaşanmasında birinci derecede sorumluluğu olan kurumun temsilcileri oraya gidiyorlar ama bizlerin gitmesine engel oluyorlar” dedi.
Irmak Kaleli (bianet)
said dersim
15/10/2011 at 12:26
MASKELER İNERKEN SÜMER MEZOPOTAMYASINDA
sahilde arabalar gider , memet engelli haliyle mendil satar
bende başım dumanlı sokağa attım kennimi
yağmur çiselerken beşiktaşın , sarıyerin görgüsüz zenginleri ,
bürokrat sol , laikçiler , emekli paşalar , çok bilmişler koyulmuşlar sahildeki cafelere
memet kırgın , sızılı neden böyle olduk diye havaya boş gözlerle bakakalıyor
umutsuzluk sanki heryanı tokmak tokmak sallıyor !
” bırak dedim onları gel berime memetcik
içelim , yanalım , yiyelim , közleşek bu akşam
herşey benden konuşup hemhal olalım ‘
kızgın güneş gurbet , acı olmuş beyinler prangalıyken
Hacı Nebi emmi sanayi mahalesi camii çıkışında el açmış
kaçarcasına ondan mütehhitler , belediyeciler , bürokratlar , işverenler
gidip kemikleri kurutcaklar taşeronlar ,
nefsten – hırstan kudurmuşlar emeğin , yoksulun
zalım kesilcekler , kan kusturcaklar hak isteyenlere
sonra dindarlığı , eşitliği kimselere koklatmayacaklar imanıma
böylemi olcaktı filmin sonu , beklentiler yoksam başka şeylermi
halbuki herşeyi paylaşıp , hür , eşit dünya olcakmışık
farklı , eleştirel , asi çıkışlar hep oldu
çok şeyleride çıkınımıza doldurduk eyvallah
kürdistanda hewalller aldı evrensel bayrağı
koşar adımlarla yürüyor ankanın yurduna , prometusu dünyaya salıyor
zerdüşt gibi ezberleri paramparça edip atıyor kokuşmuş suratlara
çingenin klarnetinde harika bir beste olup yayılıyor !
ozanın demek istediği gibi böylemi olacaktı sonuç , ümitler , bedeller bunlara dairmiydi yani , şöyle baştan sona sorgulamak ne vakit acaba gerçi bilenlere sözüm yok amma tapıcılara , ukalalara , tetikçilere , gözleri bağlanmışlara , resmi borazanlara sitemim özellikle . Fakat yinede umutsuz olmadığımı belirtmeli , mezopotamyanın soylu halkının çocukları hakikatı görüyor , kıyaslıyor , geçmişe neşter vuruyor . Evrenin bütün uygarlıklarını şöyle kuşbakışı şekilde tarif edersek sümer mezopotamyası hepsinin ortasına düşmekte . Kuzeyden iran , batıdan helen – yunan , güneyden mısır , doğudan hint – çin uygarlığının dünyaya dağıldığı merkezdir kürdistan . Geçmişte hep önde koştu , çığır açtı , derman oldu çaresizlere , fikir – felsefe – mantık üretti . İahi dinlerinde , pagan inanışların , hepsinin başlangıç noktasıydı belki şimdilerde biraz geri kaldı , unutturulmaya , yokedilmeye , gömmeye kalkmış zalımlar , sömürücüler fakat sümer kürdistanı eskiden olduğu gibi ayağa kalkıp , dirilecek eskiden olduğu gibi emsalsiz görüşleri asırlara yansıyacak . İlk aşkların , ilk alış verişlerin , ilk şiirlerin , efsanelerin , kahramanlıkların yeşerdiği bölgeyi kimseler yere gömüp , miadı dolmuş arkeolojik höyük muamelesi edemez . Bunları damıttıktan sonra asıl konuya gelmek isterim yukardaki şiirde eleştirdimiz gibi lütfen gerçekçi olalım , maskeleri düşürelim . Birileri kalkıp bazılarına benzetmeye kalkmasın benzettiği karekterlerin son halleri malumunuz rica ediyorum bu yaklaşım heryanda ne yazıkki . Yukardakiler gibi yoz hayat dayatma , rol modeli yapma var . Kelin merhemi olsa kendine sürer babında bunların kumaşlarını halka gösterelimki namuslu , erdemli kimselerimiz , düşünen , kendini bilen , aydın insanlarımız ayrık , evrensel , pergelimsi yönünü çizsin . Yada Alain de Bottonun önerdiği gibi ateistler için dinimi yada budanın , zerdüştün , nicenin , newtonun , hallacın önerdiği yolu kimseler neden yeterince sorgulamaz , faydalanmaya yeltenmezde bitikleri yapıştırmaya koyulur . Halbuki yararlanılacak öyle çok kaynak varki tabi bunları görmek için önyargısız , şeffaf , beyni körelmemiş , alçak gönüllü olmak gerek en başta .
15 . 10 . 2011 said DERSİM