Alevilik
Sey Qaji’nin şiirlerinde Alevilik
Sey Qaji; Dersim Toplumunun İkrar üzerinde olduğunu, İkrarın Ali’yel Murteza’ya olduğunu , İkrar sahiplerinin carına yetenin Hızır olduğunu , İkrarın yerin ve göğün direği olduğunu , Allah’a , Ali’ye Hızır’a ikrar olunmaz ise yok oluşun başlayacağını , toplumun yok olacağını ; İkrarın Güneş ve Su gibi olduğunu , ikrarı ve imanı olmayan yolun sonunun birey ve toplum için kıyamet olacağını belirtiyor.
SEY QAJİ’NİN ŞİİRLERİNDE ALEVİLİK VE DERSİM’İN KARA TALİHİNE DAİR
Sevgili Okuyucu ,
İçinde bulunduğumuz Bımbarek Hızır Ayında , Hızır’a imanı ve ikrarı olan Alevi Halkının kendisine en az 1000 yıldır mesken tuttuğu Dersim’de ,
Dersim üzerinden Anadolu’da tüm Alevi toplumunun sözlü ve yazılı hafızasına karşı gerçekleştirilmeye çalışılan “ Ali’siz Alevilik ” adlı tarihsel-kültürel-inançsal değerlerimize ilişkin “ Şer Operasyonuna” , bu operasyonda Pan-Ermenist Fikirlerin veya Fikirlerle ittifak halinde olanların durumuna değinerek ,
Dersim’in büyük şairi,ozanı ve Dersim’in Tapusu olan Sey Qaji’nin Aleviliğe bakış açısını , İslam’ın neresinde kendisini gördüğüne ilişkin şiirlerinde ki , ağıtlarında ki dizelere yer vererek tüm asimilasyon politikalarına karşı ve tüm tefrikalara karşı Dersim’i, Dersimli’yi Sey Qaji’nin şiirleri,dizeleri etrafında toplanmaya davet etmek için ;
Bismi Şah Allah Allah diyerek , Hazreti Hızır’a Hamd u Sena ederek , tarafı ve dahili olduğumuz Hanedan-ı Muhammed Ali’nin dergahı izzetinde ve yolunda Sey Qaji’nin zikrini ettiği tüm Dersim Ziyaretleri rehberliği ışığında siz değerli okuyucuya bu mektubu ulaştırmaya gayret ettim.
Sevgili Okuyucu ,
Dersim , orijinal telafuzu ile “Désim” hiç kuşku yok ki Aleviler için kutsal bir serçeşmedir. Diğer bir yandan da, son elli yılda hızlı bir şekilde en fazla kimlik değiştiren , kabuk değiştiren , yüzünü Batini’den Zahiri’ye çevirenlerin ülkesi olma yolunda ilerleyen bir coğrafyadır.
1970’li yıllardan bu yana koyu bir diyalektik materyalizm propagandası ve baskısı altında kalan Dersim Toplumu deyim yerindeyse 1937-38’de yaşadığı büyük kıyım ve sürgün ile değil ama, 1970’li yıllardan sonra Dersim’de “ İnanca ait ne varsa inancın inkarı , inanç kurumları olan ocak sistemin , pirlik-taliplik kurumlarının” yıkımı için çalışan, insancıl olmayan materyalist siyasi akımların etkisiyle kendi tarihinden –teolojisinden ve dininden kopar hale gelmiştir.
1970’lerde güçlenen bu “ koyu materyalist siyasal akımlar” sonucunda , Dersim Toplumunun kaç bin yıllık hafızası “ İnsancıl olmayan , Diktatöryel sistemlere hizmet eden siyasal Ateist düşüncelerle “ dumura uğratılmıştır.
Asırlardan bu yana “Muaviye ve Mervan’ın Kafir Ordularına” karşı savaşan ve kendini “Hak Yolunda , Tanrı Yolunda , Allah Yolunda “ gören Dersim Toplumu , 1970’lerden sonra kendi evlatlarının önemli bir kısmını Aleviliğe ve Dersim’in Tarihsel DNA Kod’larına aykırı fikir akımlarına kaptırmış , bunun sonucu olarak ;
1 ) Pir’lik ve Talip’lik kurumları zayıflamış
2 ) Ocak Sistemi dumura uğramış
3 ) Düzgün, başta olmak ulu ziyaretler inkar edilmiş , ziyaretlere giden halk “feodal dinin kölesi” görülmüş
4 ) “Allah bilmez Hak tanımazlık” sonucunda “Ataya,aileye bağlılık” azalmıştır.
5 ) Dersim Toplumun Dinsel ve Dilsel Tarihsel Hafızası büyük darbe almış , ataya bağlılık azaldığından ata dili ve ata dini de genç kuşaklar için önemli görülmemiş, kaç asrın bilgisini kendinde taşıyan nice çınarlar öylece sessiz –sedasız Yolundan hiç ayrılmadıkları Hakka yürümüş ve kara toprağın altı hazinelerle dolmuştur.
6 )Kara toprağın üstü ise “ yer yüzünde cennet kurma çabasında olan dünya malına-mülküne düşkün , Hak Yolunu inkar eden , sözleri altın renginde ama niteliği dokunduğunuzda un-ufak olan insanlarla , elinden geldiğince atasının yolunu sürmeye çalışan canlara” kalmıştır.
7 ) Siyasal Ateizm’in tahakkümü altına giren Dersim’in son yarım yüz yıllık kuşakları “Atalarının dillerinin ve dinlerinin zenginliğinden “ bi-haber büyümüşler ve kendilerini “sonu gelmez, çoğu zaman tarafı olmak istemedikleri şiddetin ve savaşın ortasında” bulmuşlardır.
Velhasıl Kelam Dersimliler ; Kızıl Ordu ve Beyaz Ordu arasında ki savaşta, ülkeleri iki ideolojik kutbun savaşı arasında kalan Mihail Şolohov’un 4 ciltlik “Ve Durgun Akardı Don Nehri” Romanlar serisinin “ talihi kara, Kazak karakterleri” haline gelmişlerdir.
İşte yukarıda ki 7 başlığın son yarım asırdır çilesini çeken Dersim’de 1980’lerde 1990’larda ve 2000’li yıllarda doğmuş kuşakların çoğuna ne yazık ki ne “ dil “ ne de “ dinsel yorumlar” aktarılamamış ve “1980’dan bu yana doğan Dersimliler’in çoğu” Aleviliğin ne olduğunu ve zenginliğini kavrayamadan kendilerini liselerde –üniversitelerde “Siyasal Ateizmin” bombardımanı altında bulmuş ve üniversitelere giden çoğu Dersimli gencin “ ne diliyle ne de diniyle” ilgili güçlü bir aidiyet duygusu yaşanmasına “ Siyasal Ateizm ” engel olmuştur.
Değerli Okuyucu ,
2000’li yılların ilk on beş yılında Dersimliler’de din ve tarih üzerine çeşitli eğilimler en nihayetinde ortaya çıkmış/çıkabilmiştir. Ancak bu seferde “Dersimliler’in ait olduğu köklerden kopuk tarihsel-dinsel-dilsel fikir akımları” ortaya çıkmıştır. Bu akımların şöyle sıralanabilir ;
1 ) Ateist olan sadece Dil ve din alanında çalışma yapanlar ve Dersim’de ki Alevi İnancını “Siyasal Ateizme” hizmet eden hale getiren veya getirmeye çalışanlar
2 ) Ne Ateist olan Ne Hakka İnanan Gnostizme meyilli olup ; dil ve din alanında çalışma yapan ve Dersimliler’in Alevi İnancı konusunda kafa karışıklığı yaşayanlar ,
3 ) Ermeni Kilisesi ve Pan-Ermenizm ile işbirliği içinde ekonomik menfaat ilişkisine bağlı olarak ilk iki grupta ki kimi ( ! ) Dersimlilerin , Dersimlileri ya Kilise Ermeniliğine yada Pagan-Ermeni Dinlerine yönlendirme gayretleri
4 ) Referans olarak sadece “Kendisini, kendi yorumlarını” her şeyin merkezine koyarak çalışma yürütenler
5 ) İlk dört grupla ilgisi olmayan , Hakka İnanan dil ve din alanında çalışma yapan , emek sarf eden, atalarının sözlü hafızasını ve Alevi Yazılı Edebiyatını referans alan Hak-Muhammed-Ali Yolunda olan , Zahiri İslam’ın ve Siyasal Ateizm’in İslami tarihsel-teolojik yorumunu esas almayan , her hangi bir ideolojik ve ekonomik menfaat töhmeti altında bulunmayan, günümüz yaşayan Dersimliler’in kara toprağın kucağına bıraktığı atalarının İslam Tarihi Anlatımlarını ve Batini İslam olan Alevi Teolojisini rehber alarak çalışanlar
Değerli Okuyucu ,
Dersim , Anadolu’da okuma-yazma oranının en yüksek olduğu , alınan eğitim ve öğretimin “Anti- Dersim Niteliği” sonucunda aynı zamanda da kendi tarihinden-teolojisinden-dilinden kopan nesillerin yetiştiği , Torun ile Nene veya Dede’nin aynı ev içinde olup birbirlerini anlayamadığı, konuşamadığı “iletişimsizliğin zirve “ yaptığı bir yerdir.
Tablonun Gerçek Yüzünü Merak Eden Okuyucu ,
Dersimli bugün eğitim-öğretim hayatında başarılıdır. Bu çoğu zaman basına yansır ancak herkesin dikkatinden kaçan bir şey var ; Evet , Dersimli öğrenci resmi müfredatta başarılıdır ama Atalarının tarihine , diline , inancına ait hiçbir bilgisi yoktur. Ve resmi müfredat başarısıyla Dersimli öğrenci , sadece resmi dinin resmi dilin menfaatine çalışmaktadır.
Kendi atasının tarihinden, dininden ve dilinden bi-haber öğrenci Dersim’in başarısı değildir. Tam aksine Osmanlı Sarayına insan yetiştiren Enderun Mektebi tarzı bir başarıdır, bu sanal başarı.
Neden mi ?
Dersim’de şuan da eğitim-öğretim kurumlarında olan öğrencilere ne Alevilikle ilgili ne de atalarının konuştukları kadim dillerle ilgili bir şey öğretilmemektedir. Bu durumda , Dersim’in inançsal ve dilsel kültürünün geleceğe aktarımı konusunda endişe yaratmaktadır.
Zira ; Dersimli gençlerin çoğunluğu üniversitelere gittiğinde karşılarında hem din’en hem de siyaseten örgütlü kurumlar görecek ya onların etkisine girecek ya onlardan kaçıp kendisi gibi olanlarının yanına gidecek etkisiz eleman olacak ya da atasının dinine-diline bağlı ama derslerinde de başarılı bir birey olarak Dersim’in geleceğinin şekillenmesinde pozitif katkısı olacak.
İşte Dersim’in ihtiyaç duyduğu ve duyacağı insan ; eğitim-öğretim hayatında başarılı ve de atalarının yoluna bağlı olan , inançlı olan , resmi dilin yanında anadilini de iyi konuşan insan’dır. Bunun dışında ki “insan tiplerinin” Dersim’in geleceğinin şekillenmesinde oynayacağı rol ise “olumsuzdur”.
Değerli Okuyucu ,
Bugün inançlı bir Dersimli aileden gelen bir öğrenci üniversiteyi kazandığında , o gencin eline “ siyasal ateizm “ tarafından tutuşturulan kitap , Turan Dursun’un “ Din Bu Adlı” kitaplarıdır. Ve ne yazık ki bu faaliyet birde “sol ve devrimci değerler” adına yapılabilmektedir. Özellikle Alevi Öğrencilerin “Turan Dursun’un kitapları okunması sağlanmakta Turan Dursun’un İslam Teolojik ve Tarihsel yorumları” Alevi Gençlerine “kutsal yorum “ olarak kabul ettirilmekte ve ortaya Kendi atasının tarihsel-teolojik yorumuna karşı mücadele eden bir kuşak çıkması sağlanmaktadır. Ve böyle bir birey ne yazık ki, ait olduğu halkın dinine ve diline değil 1970’lerden beri Alevi Gençlerini marjinal ve siyasal ateist kurumlara yönlendirmeye çalışan ve kontrol altında tutan Alevifobik bir derin devlet yapılanmasının amacına hizmet eder hale gelmektedir.
Değerli Okuyucu ,
Ali’siz Alevilik yorumlarının çoğu Turan Dursun Kitaplarını okuyan ve o kitaplarda ki anlatılanları “Hakikat Sanan” bazı Alevi Gençlerinin , kendi atalarının tarihsel-teolojik yorumlarına itibar etmemesinden kaynaklanmaktadır.
Halbuki Alevi Tarihi der ki ;
- Kur’an’ı siyasi-ekonomik-askeri güçleriyle kitaplaştıranlardır, Hz. Muhammed’in Ailesine kılıç çekenler , Hz. Muhammed’in ailesini katledenler.
- Muhammed’in hayatını yazanlar ve onun adına milyonlarca hadis uyduranlardır ; Hz. Muhammed’in ailesini katledenler
- Ve de Muhammed’in adı kullanılarak dünya üzerinde işlenen cinayetlerin hepsinin kaynağı Resmi-Gayri Resmi 100 yılı geçen tarihleriyle Emevi Devleti , Emevi Tarihçileri , Emevi Hadisçileri , Emevi Din Adamları ve Emevi Katilleridir.
Peki onlarca yıl, Emevi Din yorumuna göre cemaatine namaz kıldıran/kıldırtan Turan Dursun “ Din Bu Kitaplarını” kitaplarını neye göre yazdı ?
El-cevap : Emevi Resmi Tezlerine göre …
Bu durumda Alevi Tarihine ve Teolojisine vakıf olmayan , hayatında hiç merak edip atasının dinsel yorumuna , tarihsel yorumunu dikkate almayan Alevi Gençler , Doğu Perinçek’in elinden tuttuğu Turan Dursun’un peşinde gitmeyi seçtiler ve Turan Dursun adına kurulan sitelerde Ali’siz Aleviliği inşaa sürecine başladılar.
Ortada çok sinsi bir resmi-gayri resmi strateji vardı. Stratejinin amacı Alevi Gençlerinin “Ateistleştirilmesi” Sünni Gençlerin ise “ Selefileştirilmesi” stratejisiydi. Burada benim üzerinde durduğum ise Alevi Gençliğine üzerine izlenen stratejidir.
Strateji şuydu ;
1 ) Turan Dursun’un kitaplarında ki tarihsel-teolojik yorumların Alevi Toplumu arasında yaygınlaşması sağlanmalı; bilakis üniversiteye giden Alevi kuşağının elinden bu kitaplar düşürülmemeli
2 ) Turan Dursun’un “Muhammed , Ali , Allah” betimlemeleri Alevilere “hakikat” diye anlatılmalıydı.
Neden peki Aleviler ?
1 ) Okuma-yazma oranının Sünni Gençlere göre daha yüksek olan Alevi Gençlerinin “ olası itikadi-inançsal birliğinin” Türkiye’de Sünni egomonik sistemi rahatsız etmesi
2 ) Materyalist siyasi akımların etkisinde olan Alevi Gençlerinin kendi tarihlerine ilişkin tarihsel ve teolojik bilgi boşluğundan istifade etmek
3 ) Sünni Toplumunda , Turan Dursun’un düşüncelerinin rahat yer edinememesi bunun yerine Hoşgörülü olan Alevi Toplumunda, Turan Dursun’un Din Anlayışını hakim hale getirmek
4 ) Osmanlı Anadolu’sunda kaç yüzyıldır Hilafet tarafından bitirilemeyen Alevi İnancının , Cumhuriyet Anadolu’sunda bizatihi Alevi Gençlerinin eliyle bitirilmesini sağlamak
Peki sonuç ne oldu ?
1 ) Turan Dursun’un kitaplarını okuyan ve hayatında tek bir kere atasının dini-tarihsel yorumuna önem vermemişler , Turan Dursun sitelerinde Ateist bir Alevilik yapmak için çabaladılar
2 ) Ocakzadeleri “ gerici-yobaz” ve modern çağa aykırı kurumlar gördüler
3 ) Batini Alevi Yorumların uydurma olduğunu , gerçek İslam’ın Turan Dursun’un anlattığı olduğunu ve Emevi Tarihçilerinin Muhammed’i ve Ailesini doğru yazdığını savundular
Ve karşınızda Ebu Süfyan’a , onun çiğ çiğ ciğer yiyen karısına , Muaviye’ye Yezid’e, Mervan’a tek laf etmeyen ancak Muhammed Mustafa ve Ailesine karşı gece gündüz “ kara propaganda” yaparak çalışan , “ Alevi” ismini kendine takkiye yapan grup türedi ; Ali’siz Alevilik
Ve Kendilerine pilot bir bölge seçtiler : DERSİM
Neden Hedef Dersim ?
1 ) Dersim’in , Anadolu’da Alevi İnancına mensup insanların çoğunluk olduğu tek şehir olması ( ki son beş yılda Aile kurumunun zayıflaması , nüfus artış hızının azalması, üniversite ile birlikte zahiri din etkisinde ki nüfusun Dersim’e gelmesi ve bitmek bilmeyen savaş sonucunda hakim Alevi homojen demografik yapının ömrünün yakında son bulacağını belirtmek isterim )
2 ) Dersim’in 20. Asırda üç büyük kıyıma maruz kalmış olması ,
A ) Dersim Tertelesi 1937-38 Fizik kıyımı ve Fiziki Sürgün
B ) 1970 ve sonrası devam eden Manevi Değerlere ilişkin Siyasal Ateist kıyım
C ) 1990’lı yıllarda ki savaşta Köy ve Kırsal Kültürün tasfiyesi sonucu oluşan Toprağa/Doğaya bağlı üretken kültürün sona ermesi ve Dersim Alevi Toplumunun Üretici bir ekonomiden garnizon şehir ve ilçelerde tüketim kültürünün etkisi altına girmesi
3 ) Dersim’de ki “ resmi eğitim-öğretim” faaliyetinin Ya Koyu bir Sünni baskı ile ya da “koyu Ateist Alevilik karşıtı” bir çizgide sürmesi sonucu , Resmi Eğitim Kurumlarında okuyan öğrencilerin ata diline-inancına olan yabancılaşması
4 ) 2. Ve 3. Maddenin sonucu Pir-Talip ilişkisinin 20. Asırda sürekli negatif yönde bir ilerleme kaydetmesi , cem ve cemaatlerin her sene daha az yapılması ve 1990’lı yıllarda ki savaş sonucu büyük oranda kırsal nüfusun tasfiyesi
5 ) 1990’lardan beri yoğun şiddet sarmalı içerisinde bulunan Dersim’den çok ciddi oranda Pir-Rayver-Mürşid Ailesinin Anadolu’nun veya Avrupa’nın diğer şehirlerine göç etmesi sonucu ; 21. Asırda Dersim deyim yerindeyse bir “ Ölüm-Kalım” savaşı vermektedir.
İşte böyle bir kaotik ortamda Aleviler’in Kutsal Coğrafyası Dersim ;
1 ) Ali’siz , Ehlibeyt’siz özünde Ateist olan bir Alevilik inşaa etmek isteyen çeşitli siyasi-ekonomik destekli kesimlerin,
2 ) İstanbul Merkezli Ermeni Kilisesi , Ermeni Diasporası ve Ermeni Devleti’nin faaliyetlerinin , Ali’siz Alevilik adlı yapılanmalarla ve siyasal ateizmle ittifakla perçinleştiği yoğunlaştığı bir yer haline gelmiştir.
Sevgili Okuyucu ,
Bu iki grubun ortak faaliyeti sonucu öyle ki ; Dersim Tarihi sahte verilerle yeniden yazılmaya çalışılıyor ;
1 ) Dersim’de ki Alevi Ocakları bir yandan Ermeni Ocakları olarak gösterilmeye çalışılıyor
2 ) Diğer bir yandan da Dersim’de ki Alevi Ocakları , Pan-Ermenizm ve Ali’siz Alevilik’in ittifakı sonucu “ Dersim Toplumunu Yoldan Çıkarmış Misyonerler ” olarak çeşitli yayınlarda , panellerde ifade edilmeye başlanıyor.
Değerli Okuyucu ;
Hedef sadece “ Dersim” değil , “ Dersim” üzerinden Anadolu’da ki tüm Aleviler ve Alevi Toplumunun sözlü ve yazılı hafızası Pan-Ermenizm-Ali’siz Alevilik ittifakının HEDEF’indedir.
Pir Sultan Abdal’ı “Ermeni Pir Silvanus” yapmaya çalışan bu Nur’suz ittifak artık Dersim’de de Dersim’in ismi dahil tüm tarihsel değerlerini “Ermenileştirmek” için uğraşmaya çalışmakta , bunun içinde Pan-Ermenizm ; Dersim’de aralarında menfaat çatışması olan her siyasi gruptan ustalıkla “1915 şemsiyesi altına girmek “ suretiyle ustalıkla yararlanmaktadır.
Sözün özü ; Anadolu’da Aleviliğe yönelik çok sistematik bir operasyon yapılıyor ve bu operasyonun merkezi olarak ta Dersim seçiliyor ve Pan-Ermenizm/Ali’siz Alevilik ittifakınca adım adım operasyon son birkaç yıldır “ Pir Silvanus/Der Simon masalı “ ile başladı ve halen devam ettiriliyor
Önce Dersim ismi, Der-Simon’dan gelir dediler
Sonra Kureyşan Ocağı “ Ermeni” dediler
Sonra Seyit Rıza “ Ermeni” dediler
Sonra Aleviler , “ Ermeni Halkını kırmıştır” dediler
Sonra Aleviler , “ Ermeni Topraklarını terk etsin” dediler
Sonra DNA testleri yaptırmaya çalışarak Dersim Alevi Gençliğini , “Ermenileştirmeye” çalıştılar ve çalışıyorlar.
Yukarıda ki tüm safhalar gerçekleşirken ;
- İstanbul Ermeni Patriği Ateşyan , Türk Tarih Kurumu Eski başkanı Hallaçoğlu ile paralel şekilde “Dersimlileri Kripto Ermeni” ilan ediyor
- Munzur Festivallerinde “ Dersim Halk Oyunları” değil “ Ermeni Halk Oyunları“ sahne alıyor
- Dersim’e kafile kafile gelen Ermeni Milliyetçileri Alevi Şehrinde Alevi Halkıyla Seyit Rıza Meydanında tartışma yaşatan polemiklere kadar girebiliyor
- Erivan’da ki Soykırım Anıtında “ Dersim’in de bir kırım noktası olması” için faaliyet yürütülüyor ve dahası dahası…
Değerli Okuyucu ,
Dersim başta olmak üzere tüm Anadolu’da ki Alevi Gençliği ; Ali’siz Alevilik adlı Pan-Ermenizm’in sinsi oyunun tehdidi altındadır. Bunun içinde özellikle “Dersim” seçilmiştir.
Bu nedenden kaynaklı olarak ta gerek sosyal medyada gerekse hayatın diğer pek çok alanında Pan-Ermenizm’le dolaylı yada dolaysız işbirliği içinde olan çevreler tarafından Anadolu’da ki Alevi sözlü ve yazılı tarih/teolojisini savunanlara , yazanlara karşı sinsi her türlü “ kara propaganda” yapılabilmektedir.
İşte böyle bir atmosferde ben , Dersim’e yönelik “Ali’siz Alevilik adlı Pan-Ermenizm’le ittifak halinde ki 21. Asrın kültürel-tarihsel-inançsal-dilsel saldırısına karşı” Dersim’in büyük ozanı-şairi Sey Qaji’ye sığınıyorum.
Sey Qaji , Dersim’in tapusudur. Sey Qaji’nin dizelerinde geçen kavramlar Dersim’in , Dersimli’nin dilini de inancını da ortaya koymaktadır. Bugün kendini tanımlamak konusunda sıkıntı yaşayan her Dersimli’nin iltica etmesi gereken yer varsa o da Dersim’in edebiyatı , edebiyatının mimarları Şair’lerdir.
Dersimli kendi şairlerine , şairlerinin dizelerine , ağıtlarına kulak verirse o zaman kimlik bunalımı sona erer. Bu nedenle hiç olmadığı kadar hepimiz yüzümüzü artık Dersim’in Şairlerine ve Şiirlerine dönmeliyiz. Dönmeliyiz ki Anadolu’da Aleviliğe yönelik sinsi operasyon başladığı yerde , Dersim’de son bulsun.
Dersim’in büyük Ozanı/Şairi Sey Qaji diyor ki ;
“ Ya Mıhemmede Homete
Sılamete tıya
Qıyamete ki tıya
To ra dot dina tariya “
Türkçe’si :
“ Ey ümmetin Muhammed’i ( Güneşi)
Selamet sendedir
Kıyamet de sendedir
Senden öte dünya karanlıktır” ( Sey Qaji )
(Dizeleriyle Tarihe Tanık Dersim Şairi (1860-1936) Kitabı sahife : 195 , Yazar: Dr. Daimi Cengiz )
Sey Qaji ; bu dizelerinde Muhammed Mustafa’yı hayattaki her şeyin kaynağı Güneş’le bir tutmuş ve Muhammed Mustafa’yı Güneş’e benzetmiştir. Güneş olmadan , ışık olmadan hayat nasıl olmaz ise Muhammed Mustafa olmadan da inancın olamayacağını açıkça belirtmiştir.
Sey Qaji , Güneş’in doğmadığı günü “ Kıyamet Günü” olarak adlandırmıştır. Güneş’in doğduğu her gün ise “ yaşam ve barıştır” Sey Qaji’nin ifadesinde.
SEY QAJİ Diyor ki ;
“ Ero Memed ! Ez zonon
Tı kélepuri sero biya har
Ez Ewladé Resulune
Hata nıka loqma heram gula mı ro néşiyo war”
Türkçe’si ;
“ Bre Memo ! Biliyorum
Sen kelepir üzerinde kudurmuşsun
Ama ben Evlad-ı Resul’üm
Şimdiye dek haram lokma yutmadım”
(Dizeleriyle Tarihe Tanık Dersim Şairi (1860-1936) Kitabı sahife : 231 , Yazar: Dr. Daimi Cengiz )
Sey Qaji ; Yağma faaliyetine katılan Memed adlı bir kişiyi dizelerinde kınıyor , kendisinin Muhammed Mustafa’nın soyundan geldiğini ve Peygamber evladı olduğunu , haram lokma yemediğini ve yemeyeceğini söyleyerek adeta kendisinden 3 asır önce yaşamış Pir Sultan Abdal’ın duruşunun 20.asırda temsilcisi olduğunu gözler önüne seriyor.
“ Werté made İqrare Eli’yo
Sırré Xızıré Khali’yo
Sondé Haqi weriyo
Qalé yıqrari ke bi
Derude wue , asme ra roz ceriyo “
“ Aramızda
Ali’nin ikrarı
Hızır’ın sırrı
Tanrı adına içilmiş and vardır
İkrar denince
Derelerde sular
Gökte Güneş durur “
(Dizeleriyle Tarihe Tanık Dersim Şairi (1860-1936) Kitabı sahife : 253 , Yazar: Dr. Daimi Cengiz )
Sey Qaji ; Dersim Toplumunun İkrar üzerinde olduğunu , İkrarın Ali’yel Murteza’ya olduğunu , İkrar sahiplerinin carına yetenin Hızır olduğunu , İkrarın yerin ve göğün direği olduğunu , Allah’a , Ali’ye Hızır’a ikrar olunmaz ise yok oluşun başlayacağını , toplumun yok olacağını ; İkrarın Güneş ve Su gibi olduğunu , ikrarı ve imanı olmayan yolun sonunun birey ve toplum için kıyamet olacağını belirtiyor.
“ Se veno , cenceni r anı ré helmé dénke
Fıré heli vi , qılınché Eli vi
Bı reşi Fırına Bağini
Vane ; Khuresé nı koto tenge
Hire roz u hire séwi kafir de kuyo çhenge”
“ Ne olur , Genç ömürden bana bir soluk borç al
Kartalın kanadı , Ali’nin kılıcı olayım
Bağin Fırınına varayım
Diyorlar ; Kureyş’im darda
Üç gün , üç gece kafirle vuruşmuş”
(Dizeleriyle Tarihe Tanık Dersim Şairi (1860-1936) Kitabı sahife : 263 , Yazar: Dr. Daimi Cengiz )
Sey Qaji ; Hakka yürümeye yakın yıllarında hala ruhen genç ve sinerjik olduğunu , Ehlibeyt soyundan Kureyş’in gökte pervaz eden kartalı olmak istediğini , Kureyş’i ateşe atan kafirlere karşı elinde Zülfükar mücadele etmek istediğini belirtiyor ve hayatta kalmayı sadece zalimlere karşı mücadele ederek ve canını Yol’u korumaya adayarak son bulmasını belirtiyor.
“ Veré to yaro
Peé to Zilfeqaro
To çhı diyo , çhı hesno , ey vaze
Yisu guna horé déndaro “
“ Önün yardır
Arkan Zülfükar’dır
Ne duydun ve gördün ise onu söyle
İnsan günahına borçludur “
(Dizeleriyle Tarihe Tanık Dersim Şairi (1860-1936) Kitabı sahife : 264 , Yazar: Dr. Daimi Cengiz )
Sey Qaji ; Hz. Ali’nin ve kılıcı Zülfükar’ın Hak, Hakikat, Doğruluk yolunda olduğunu Zülfükar’ın Haksızlıklara , Hilelere , Yalanlara karşı mücadele verdiği bilinciyle ; birine yemin verdirdiğinde Hz.Ali’nin kılıcının yalan yere yemin edenlerin ma’nen başında olacağını belirtiyor.
“….
Kami ke hervé dulğerude
Hardé Désimi!de sare no ra
Raa peyxamberé homete de
Roza Kervela’de seyid biyo “
“ ….
Her kim ki cihan harbinde , Dersim toprağında ölmüşse
Ümmetin peygamberi yolunda
Kerbela Gününde Şehid olmuştur “ ( Hewa Guli Beği / Guli Bey Ağıdı – Rus Harbi )
(Dizeleriyle Tarihe Tanık Dersim Şairi (1860-1936) Kitabı sahife : 324 ve 328 , Yazar: Dr. Daimi Cengiz )
Sey Qaji ; Bu Ağıtta ki dizelerle Rus ve Ermeni Milislerine karşı Vatan Savunması yapan Dersimlilere coşku veriyor ve Dersim’i işgale kalkan Rus-Ermeni Ordularına karşı verilen savaşın, Kerbela’da Yezid’e karşı verilen direnişle aynı olduğunu belirtiyor ve Dersimlileri Muhammed Mustafa’nın Yolunda , İkrarında Dersim’in canı, malı ve ırzı için işgal ordularına karşı savaşmaya ve şehid olmaya çağırıyor.
“ …
Qumanderé Wurış’i kazé mı berdo
Veré ho de tikmiskerdo
Eve weşiye soğur u sualé
Din u Yislamiye chıra perskerdo
Vano : Yelçiyé bırusné piyé mıné kokımi
Vazé : Mıle bırusno meyité ma ser
Bé yıgrar u bé yıman mekero
Bıko kam ke raa Kervela’de seyid biyo
Dayma mılé ho serı viyo
Piyé mıra vazé, çhor tené Lolu u
Çhor tene Arezu ra
Cengé lazé hoc hıra perskero.
Bawo, ewro roza heser u meseriya
Roza Kervela u Hesen u Wuşeni’ya
Hire neferuné kafiri u qumandaré kafiri
Mı dıma , mı vera kero….”
“ Rus komutanı oğlumu götürmüş
Önünde , ayak üstü tutup
Hala sağken , Din-i İslam’ın sorgu-sualini yaptırıyor
Diyor ; Bir elçi gönderin yaşı babama
Deyin ; Ölülerimizin başına bir hoca göndersin
İkrar ve imansız gömmesin bizi
Oğul , kim ki Kerbela yolunda şehid düşmüş
Hocası daima yanında imiş,
Babama söyleyin ; Dört Lolanlı ve Dört Arezanlı’dan
Oğlunun yaptığı cengi sorsun
Babacağım bugün sorgu-sual günüdür
Kerbela ile Hasan ve Hüseyin’in günüdür
Kafirin üç neferi ve komutanı
Benden sonra benim öcümdür “
(Dizeleriyle Tarihe Tanık Dersim Şairi (1860-1936) Kitabı sahife : 325 ve 328 , Yazar: Dr. Daimi Cengiz )
Sey Qaji ; Rus-Ermeni ordularına karşı savaşırken şehid düşen Dersimli’nin dilinden onun hikayesini ağıdında anlatarak , şehid düşen Dersimli’nin İslam dininden olduğunu , Rus-Ermeni işgaline karşı verilen savaşta Hz. Hüseyin gibi Yezidlere karşı direnerek şehid olduğunu , Babasının cenazesinin başına bir hoca yollamasını böylece ikrarsız ve imansız bir şekilde gömülmesinin önüne geçilmesini , geride kalanların işgal kuvvetlerinden intikamını almasını istediğini belirtiyor.
Değerli Okuyucu ,
Dersim’in Tapusu olan Şair ve Ozan Sey Qaji kendi dizelerinde ;
1 ) İslam Dininde olduğunu
2 ) Muhammed Mustafa’nın soyundan olduğunu
3 ) Muhammed’siz Ali’siz Hızır’sız bir yaşamın her şeyin sonu olduğunu , yer ve göğün direğinin Onlar’a verilen ikrar olduğunu
4 ) Muhammed Mustafa’yı güneşe eş değer gördüğünü , güneş olmadan hayat, Muhammed Mustafa olmadan inancın olamayacağını
5 ) Zalimlere / Kafirlere karşı İnancı korumak için elde Zülfükar mücadele etmek istediğini
6 ) Yalan yere yemin edenin başında ma’nen Adalet’in Kılıcı Zülfükar’ın olduğunu
7 ) 1. Dünya Savaşında Dersim’i işgale kalkan Rus-Ermeni Ordularına karşı Dersimliler’i vatan savunması yapmaya teşvik ettiğini, Dersim’i işgale kalkan orduları “Kafir” olarak nitelendirdiğini ve Yezid’in ordusuna benzettiğini ve Hz. Hüseyin gibi her Dersimli’nin bu işgal ordularına karşı Hak-Muhammed-Ali Yolunda savaşması gerektiğini ve Hz. Hüseyin gibi Şehid olmayı göze alması gerektiğini belirtiyor.
Sevgili Okuyucu ,
Sey Qaji’nin dizelerinde anlattığı Dersim , işte yukarıda 7 madde de tanımlanan Dersim’di. Bugün ise Pan-Ermenizm ile ittifak halinde Ali’siz Ehlibeyt’siz bir Alevi İnancı yaratmaya çalışanlara karşı , Dersim’den başlamak üzere tüm Anadolu’da ki Alevileri “Siyasal Ateizme , Kiliseye, Ali’siz Alevilik adlı Kültürel Ermenileştirme Politikasına “ karşı Hak-Muhammed-Ali Yolunun Şairi Sey Qaji’ye ve Sey Qaji’nin dizelerine Hakk’ın ipine olduğu gibi sımsıkı sarılma günüdür.
Sey Qaji’nin gerek Rus Harbi sırasında gerekse de hayatının diğer evrelerinde kullandığı “İslam, Muhammed, Ali , Hızır, Zülfükar , Kafir, Yezid, Ewlade Resul, Kerbela , Hz. Hüseyin , Ümmet , Ümmetin Peygamberi , Ümmetin Güneşi , Şehadet” kavramları Sey Qaji’nin mensup olduğu Alevi İnancını , İslam’ın Dışında görmediğini ve de İslam’ın Emevi Yorumunu da kabul etmediğinin nişanesidir.
Değerli Okuyucu ,
Bugün şayet bir Dersimli müzisyen , sanatçı veya şair çıkıp Sey Qaji’nin kullandığı kavramları kullanamıyorsa bunda Dersimli şair, müzisyen, edebiyatçı ve sanatçılarda ;
1- Siyasal Ateist Kültürün egemen olması
2- Pan-Ermeni iddialarına göz kırpılması
3- Aleviliğin dahilinde olduğu Batini İslam anlayışının idrak edilememesi ve İslam’ın Zahiriyet üzerinden değerlendirilmesi gibi ana etkenlerin ağırlığının olduğunu belirtmek gerekir.
Bugün Dersimli şair, müzisyen, edebiyatçılarda ve sanatçılarda şayet Sey Qaji Ekolü hakim olmuş olsaydı ne Dersim Tarihi üzerinde ne Alevilik üzerinde tahrifat çalışmaları yoğun olurdu ne de böyle bir yazıya gerek olurdu. Bu nedenle içinde bulunduğumuz bu kutsal Hızır Ayında , Dersimli şair, edebiyatçı ,müzisyen ve sanatçılarımızda Sey Qaji Ekolünün hakim olmasını temenni ediyorum.
Sona doğru yaklaşırken şunu belirtmekte fayda görüyorum ki Sey Qaji’nin dizeleri üzerinden yaptığım yorumdan bir Ermeni Milleti karşıtı yorum anlaşılmasın. Tarihi hakikate saygı konusunda titiz biri olarak İttihatçılarla Hamidiye Alaylarının ittifakı sonucu Anadolu coğrafyasında ki kadim izleri silinen Ermeni Toplumu ile Dersimli Aşiretlerin Rus Harbi sırasında savaştıkları işgalci Rus-Ermeni Askeri Birlikleri hiçbir zaman aynı kefeye konamaz ve konmamalıdır da.
Vicdan terazimiz bu iki olayı ayrı değerlendirmektedir , tıpkı Pan-Ermenistlerle Pan-Ermenist olmayan Ermeniler arasında fark gibi. Çünkü biz Hz. Hüseyin’in kesik başını görüp ağlayan Ermeni Keşiş’in aziz hikayesini de , Dersim’de Alevi Ocaklarına “misyoner” diyecek/diyebilecek kadar gözü dönmüş bir ırkçı tarih görüşüne sahip olan Pan-Ermenistleri de biliriz.
Son söz ; Cenab-ı Hızır’ın içinde bulunduğumuz bu Hızır Ayında Dersim’e , Dersimli’ye ve Alevilere “ Hayırlı Kapılar” açmasını diler ,Dersim/Dersimli ve Alevilik üzerinde ki “Şer Oyunların Şer Kapılarının “ kapatmasını dilerim.
Sağlıcakla kalın ,
Sey Qaji ile kalın
Av. Cihan SÖYLEMEZ
Dersim /12.02.2017
Serdar Kalkan
16/02/2017 at 07:42
Bu güzel, akıcı ve kendini kürtlükle ve zazalık asimilasyonu ile yoğuran ve özdeştiren yeni nesil dersimlilere ders niteliğinde yazdığın makalenden ötürü, seni tebrik ediyorum sevgili Cihan. Ancak biraz Alevilik adı altında kuklalık yapan seyit rızanın da kendi alevi insanlarına yaptığı kıyımı ve zulmede değinmeni beklerdim. Mesela seyit rızanın oğlunun kırgan aşiretinden kızlara olan çirkin tavrından sonra kırganlılarca katledilmesine değinmen gerekirdi. Sonrasında seyit rızanın intikam duygularıyla kırgan aşiretine saldırması soyunu kurutmaya dayanan saldırganlığı ve hızını alamayıp kırgan aşiretinin mezarlarını yok etmeye girişmesini yazmalıydın. Sonrasında Seyit rızanın Dersimin değerli şairi sevgili sey Qaji’den oğlu için bir ağıt yazma isteğini neden ve hangi sözlerle geri çevirdiğini bu makalende yer vermeliydin. O vakit Sey Qaji’nin ne kadar büyük bir şair olduğu makalende daha da ön plana çıkacaktı. Bir hatırlatma olsun istedim. Önce iğneyi kendimize sonra çuvaldızı başkasına sevgili cihan. Yolun açık Hızır yardımcın olsun.